Soğuk algınlığından kurtulmak ya da en başta bağışıklık sisteminizi güçlendirerek hiç hasta olmamak ister miydiniz? Bunun için bol miktarda C vitamini tüketmenize ya da hayatınızda büyük değişiklikler yapmanıza gerek yok. Araştırmalara göre soğuk algınlığı gibi durumlarda aç kalmak işe yarayabilir. 2 ila 4 gün oruç tutmanın, bağışıklık sistemini sıfırladığını ve sağlıklı yetişkinlerden kemoterapi hastalarına kadar herkese fayda sağlayabileceğini söyleyen bir araştırmaya göre bu doğru olabilir.

Oruç Tutmak Bağışıklık Sistemini Nasıl Etkiler?

Cell Stem Cell isimli kök hücre biyolojisi üzerine yapılan çalışmaları kapsayan dergide yer alan bir araştırmaya göre hem insanlar hem de fareler üzerinde yapılan testler, uzun süreler aç kalmanın beyaz kan hücresi sayısını önemli ölçüde düşürdüğünü gösterdi. Bu durum, yeni kanın artmasına ve bağışıklık sisteminin desteklenmesine neden olan hematopoietik kök hücrelerin ya da HSC’lerin sinyal yollarında değişiklik olmasını sağlar.

Dergide yer alan araştırmanın yazarlarından biri olan Vlater Longo, “Açlık çektiğiniz zaman sistem enerji tasarrufu yapmaya çalışır ve enerji tasarrufu yapmak için gerçekleştirebileceği şeylerden biri de ihtiyaç duyulmayan bağışıklık hücrelerini, özellikle de zarar görmüş olabilecekleri geri dönüştürmektir.”

Bu durum özellikle de yaşlılar ve hastalıklara daha yatkın olmalarına neden olan otoimmün bozukluğu olan kişilerde fayda sağlayabilir. Araştırmadan elde edilen bir başka bulguya göre ise oruç tutmak kanser, yaşlanma ve tümörlerde büyüme ile ilişkili olan ve IGF-1 olarak bilinen bir büyüme hormonunun seviyelerini düşürüyor.

Bilim insanları, oruç tutmanın sağlıkla ilgili diğer alanlarda, özellikle de sinirbilim alanında faydalı olduğunu düşünüyor. Bir çalışmada haftada iki gün oruç tutmanın, Alzheimer ve Parkinson hastalığı riskini azaltabileceği görüldü. Ayrıca oruç tutmak kısa vadede beyni zorlayabiliyor ve yeni beyin hücrelerinin büyümesi için gerekli olan iki kimyasal mesajcıyı harekete geçirebiliyor. Bu ise beynin Alzheimer gibi nörodejeneretif hastalıklara yol açan protein plaklarına karşı dirençli hale gelmesine yardımcı oluyor.

ABD’nin Kaliforniya eyaletinde bulunan Silikon Vadisi’nde yönetici pozisyonunda çalışan kişiler, biyo-hacking uygulaması olarak oruç tutmayı deniyorlar. Bu biyo-hacker’lardan bazıları dört gün boyunca yemekten uzak durarak yalnızca su, kahve ya da çay içiyorlar. Bazı CEO’lar oruç tutmanın kendilerini daha iyi bir ruh haline soktuğunu, daha fazla odaklanmalarını sağladığını ve hafif bir mutluluk verdiğini söylüyor.

Orucun bunları sağlamasının arkasında yatan bazı nedenler var. Vücut, karbonhidrat ve glikozdan mahrum kaldığı zaman ketozise girer, karaciğerdeki yağların parçalanmasıyla ketonlar üretilir. Vücut, bu ketonları oluşturmak için yağ yakarken glikoz yerine bu ketonları kullanır.

Oruç Tutmanın Kemoterapi Hastalarına Sağladığı Faydalar

Araştırmada yer alan Longo ve ekibi, daha önceki bir çalışmada oruç tutmanın hayvanlarda kanser türlerinin çoğunu etkili bir şekilde tedavi ettiğini buldu. Longo ayrıca kemoterapiye ek olarak oruç tutmanın, yalnızca kemoterapiden çok daha fazla etkili olduğunu keşfetti.

Kemoterapi, kanser hastalarında bağışıklık sistemini sarsabilmektedir. Bu nedenle bağışıklık hücrelerini güçlendirmek için kemoterapi ilaçlarla desteklenir. Kemoterapi sonlandırıldıktan sonra bağışıklık sisteminin düzelmesi bir ayı bulabilir.

Bununla birlikte oruç tutmak, kök hücrelere yeni beyaz kan hücreleri oluşturmaları için sinyal gönderen ve en sonunda tüm bağışıklık sistemini yenileyen süreci başlatır. Bu süreçte bağışıklık sisteminin eski ve etkisiz kalmış kısımları da atılır. Bu sayede yalnızca bağışıklık sistemi yenilenmekle kalmaz, aynı zamanda vücutta serbest radikaller ile inflamasyonun verdiği hasar azaltılmış olur.

Ancak kişinin kilosuna ve sağlık koşullarına bağlı olarak oruç tutma konusunu doktorlarıyla konuşmaları gerekir. Çünkü her vücut oruç tutmak için yeterince sağlıklı olmayabilmektedir.

Bağışıklık Sistemini Yenileyen Antik Oruç Sistemi

Oruç, yüzlerce yıldır İslamiyet’in yanı sıra diğer pek çok kültür ve dinde uygulanan bir gelenek olmuştur.

Eski Mısırlılar, tüm hastalıkların vücuda girenlerden kaynaklandığına inandıkları için vücutlarını temizlemek için her ay oruç tutar ve arınırlardı. Antik Yunan filozofu Herodot, Mısırlılardan dünyadaki en sağlıklı insanlar olarak bahsetmiştir.

Bu durum Herodot’un kişisel düşüncesi olsun ya da olmasın, Platon, Hipokrat ve Plutarkhos da dahil olmak üzere pek çok ünlü Yunanlı, yaşam tarzlarında orucun gücünden faydalandı veya en azından böyle bir yaşam tarzından övgüyle söz etti. Plutarkhos, oruç tutmakla ilgili olarak “İlaç kullanmaktansa oruç tut” sözünü söylemiştir.

Çoğu din, geleneklerinde oruç tutmaya yer verir. Orucun genelde kişiyi tanrıya yaklaştırdığı ve arındırıcı bir yönü olduğu kabul edilir. Bildiğiniz gibi İslamiyet’te bir ay boyunca oruç tutulur. Hz. Muhammed de haftada iki kez oruç tutulmasını öğütler. Yahudilikte oruç olarak Yom Kippur varken Hristiyanlıkta ise Hz. İsa’nın çölde 40 gün oruç tutmasını simgeleyen Büyük Perhiz vardır.

Modern tıpla birlikte her hastalık için bir ilaç kullanma fikrini benimsedik. Ancak bunu yaparken çoğu zaman kendi kendimizi iyileştirme yeteneğimiz olduğunu unutuyoruz.