Akasya ağacı yüzyıllardır sağlık alanında da dahil olmak üzere pek çok alanda değişik şekillerde kullanılıyor.

Akasya, çay olarak kullanılabilse de farklı tüketim şekilleri de bulunmaktadır. Bunların başında akasya sakızı ve akasya tozu geliyor.

Akasya, sakız olarak kullanıldığında yapışkan bir dokusu vardır. Akasya sakızı ya da diğer adıyla Arap zamkı tüketildiği zaman vücuttaki irritasyonu ve inflamasyonu azaltmaktadır. Akasya sakızı özellikle mideyi ve boğazı rahatlatmak için kullanılmaktadır.

Akasyanın Faydaları

  • Yaraların daha hızlı iyileşmesini sağlar

Akasya, yaraların iyileştirilmesi için deri üzerinden de kullanılabiliyor. Akasyanın içerisindeki alkaloid ve flavonoid gibi maddelerin iyileşme etkisi gösterdiği düşünülüyor. Yapılan bazı araştırmalar akasya suyu uygulanan bölgelerin normal bir tedavi sürecinden daha etkili sonuç gösterdiğini gösteriyor.

  • Ağız sağlığında faydalıdır

Kasu akasyasından elde edilen öz, özellikle diş eti şişmelerine karşı ağız sağlığında kullanılabiliyor. Ayrıca bazı araştırmalar toz haline getirilen akasya ile yapılan diş macunlarının sert kimyasallar olmadan diş yüzeyini temizlediğini göstermektedir.

  • İyi bir lif kaynağı için tercih edebilirsiniz

Akasya sakızı, suyla çözünebilen birtakım lifler içermektedir. Bu lifler hem beslenme düzeninize yardımcı olur hem de kolestrolün kontrol altına alınası sağlar. Yapılan bazı araştırmalar günde 15 gram sıvı hale getirilmiş akasya sakızı tüketmenin kandaki plazma kolestrollerini kontrol altına almakta yardımcı olduğunu göstermektedir. Ayrıca akasya sakızı kilonuzu sağlıklı bir düzeyde tutmanıza ve kardiyovasküler sağlığınızı korumanıza yardımcı olabilir.

  • Vücuttaki yağ oranını düşürür

Akasya sakızının kilonuzu sağlıklı aralıkta tutmak üzerinde ve vücut yağ oranınızı azaltmakta faydalı olabilir. Bazı araştırmalar her gün belli bir ölçüde akasya sakızı tüketen kişilerin vücut kütle endekslerinde azalma olduğunu göstermektedir. Bunun yanında akasya sakızı yağ miktarında da azalma sağlamaktadır.

  • Öksürük ve boğaz ağrısına iyi gelir

Akasya sakızı, irritasyon ve inflamasyonu azalttığı gibi öksürüğün kontrol altına alınmasına da yardımcı olmaktadır. Ayrıca akasya sakızı, boğazınızı da koruyacak ve irritasyonun önüne geçecektir. Akasya sakızı ses kısıklığına neden olabilecek belirtilerin de azalmasını sağlar.

  • Kan kaybını azaltır

Akasya greggi bitkisi, yaralanma ve kesik durumlarında kan kaybının azaltılmasında da yardımcı olabilmektedir. Demlenmiş akasya çayının yara ve kesikler üzerine uygulanması durumunda etkili olmaktadır. Bu sayede kanamanın azalması sağlanabilir ve yaralanan bölgedeki bakterilerin temizlenmesi sağlanabilir.

Kimler akasya ürünlerini kullanmamalıdır?

  • Hamileler ve emziren anneler: Hamilelikte ya da emzirme döneminde akasya kullanımının güvenli olup olmadığı kesin olarak bilinmemektedir. Bu nedenle bu dönemlerde akasyanın kullanılmaması daha iyi olacaktır.
  • Astım hastaları: Astımı olan kişilerin akasya polenine karşı duyarlı olmaları ihtimali olduğu için uzak durmaları gerekebilir.
  • Alerjisi olanlar: Çavdar gibi bitkilere alerjisi olan kişilerin akasyaya karşı da alerjileri olabileceği için tüketmemeleri önerilmektedir.
  • Diyabet rahatsızlığı bulunanlar: Akasya, kan şekeri seviyesinin düşmesine neden olabilmektedir. Bu nedenle akasya ağacından elde edilmiş ürünler kullanmak istiyorsanız doktorunuzla görüşerek ilaç ayarlaması yapmanız gerekebilir.
  • Ameliyata girecek olan kişiler: Akasya kan şekeri seviyesinde düşmelere neden olabileceği için ameliyatlardan önce tüketilmesi zararlı olabilmektedir. Bu nedenle ameliyata girmeden yaklaşık iki hafta önce akasya tüketimini bırakmalısınız.

Akasya çayı nasıl hazırlanır?

Akasyayı çay olarak tüketmek istiyorsanız öncelikle akasyayı soğuk suda yıkamanız gerekmektedir. Ardından akasyayı öz haline gelene kadar ezmeniz gerekmektedir. Ezdikten sonra ise yaklaşık 30 gram akasyayı 500 ml sıcak suya eklemelisiniz. Diğer çaylarda yaptığınız gibi bir süre kaynatmanız iyi olacaktır. Ardından bu çayı bir gece boyunca soğutun. İçinde kalan parçacıklardan arındırmak için bir huni yardımıyla çayınızı süzün. Sonrasında süzdüğünüz çayı tüketebilirsiniz.

Akasya çayını sıtma, dizanteri ya da ishal gibi durumlar için kullanmak istiyorsanız günde 3 fincandan fazla tüketebilirsiniz. Akasya çayı bu durumlarda anti-inflamatuar ve anti-mikrobiyal etki göstermektedir.

Yaptığınız çayı yaralanma durumunda da kullanabilirsiniz. Bunun için bir bez parçasını çay ile ıslatarak yaralı bölgenin üzerine uygulayabilirsiniz.

Akasyayı aşağıdaki durumlarda da fayda sağlayabilir:

İrritabl bağırsak sendromu: Gluten ve yapay tatlandırıcı gibi maddeler irritabl bağırsak sendromuna (IBS) sahip kişileri olumsuz olarak etkileyebilmektedir. Ancak akasyada bunlar bulunmadığı için IBS belirtilerine sahip olan kişilerde rahatlama sağlayabilir. Akasya tozu lif bakımından zengin olduğu için yoğurt ile karıştırılıp tüketildiği zaman kabızlık ve ishal gibi belirtilerde iyileşme sağlanabilmektedir.

Karaciğer sağlığı: Henüz karaciğer sağlığı üzerindeki etkileri insanlar üzerinde araştırılmamış olsa da hayvanlar üzerinde yapılan bazı araştırmalar akasya tozunun parasetamolden kaynaklı olan karaciğer zararı durumunda koruyucu işlevinin olduğunu ortaya çıkarmıştır. Akasya tozunun ilaçların toksik etkilerine karşı karaciğeri koruduğu görülmektedir. Ancak henüz insanlar üzerindeki etkisi bilinmediği için bu şekilde bir yararın insanlar üzerinde de görülüp görülmediği bilinmemektedir.

Akasyanın yan etkileri neler olabilir?

Akasyayı değişik formlarda tüketmenin yan etkileri arasında sabahları mide bulantısı, hafif düzeyde ishal gibi etkiler yer alabilmektedir. Ancak şimdiye kadar yeterli sayıda araştırma yapılmadığı için akasya tozu kullanımının uzun dönemli etkileri bilinmemektedir. Bu nedenle bitkisel takviye aldığınız durumları uzun süreçlere dönüştürmemeli ve hastalığınız bulunuyorsa bunları tıbbi tedavi yöntemleriyle tedavi etmeyi denemelisiniz.

Ayrıca bazı takviyeler yeterince teste tabi tutulmamakta ve bu nedenle ürünlerin üzerinde yer alan içerik bilgileri ile gerçekten içinde olan maddeler birbirlerini tutmayabilmektedir. Özellikle de hamilelerin, emziren annelerin, çocukların ve sağlık sorunları olan kişilerin bu tarz takviyeleri kullanmamaları gerekmektedir.