Akupunktur günümüzde batı dünyasındaki en popüler geleneksel Çin tıbbı uygulamalarından bir tanesi. Bu sağlık yaklaşımı, 2500 yıldan daha fazla süre önce antik Çin’de temellenmiş ve o dönemden beri evrim geçirmeye devam ediyor. Çeşitli hastalıkların tedavisi, ağrı ve stresle alakalı belirtiler gibi problemler için bu geleneksel tıbbın uygulayıcıları akupunktur, bitkisel ilaçlar, tai chi, qi gong, masaj terapisi ve çeşitli zihin ve beden uygulamaları gibi holistik teknikleri kullanıyorlar.

Akupunktur ve diğer geleneksel Çin tıbbı teknikleri ABD ve diğer batı dünyası ülkelerinde bir kaç on yıldır yükseliş gösteriyorlar. ABD’deki Ulusal Sağlık Enstitüsü tarafından 2007’de yapılan geniş kapsamlı bir ankete göre, sadece ABD’de 2007 senesinde 3.1 milyon insan akupunkturu denemiş. Anket akupunktur ziyaret adetlerinin 1997 ila 2007 arasında üç kat arttığını gösteriyorlar.

Akupunktur Nedir?

Akupunktur, antik Çin tıbbından gelen bir holistik sağlık tekniği ve uygulayıcıları bedendeki özel noktaları cilde batırılan ince iğneler ile uyarıyorlar. Pek çok insanın sorduğu ilk soru, onun acıtıp acıtmadığı. İlginç şekilde akupunkturda iğneler kullanılsalar da, tedaviler görece ağrısız oluyorlar. Hatta akupunkturun en yaygın kullanım alanlarından birisi bedendeki kronik ağrıların doğal yoldan giderilmelerini sağlamak ve böylece ilaçlar ve onların istenmeyen yan etkilerinden kaçınmak.

Akupunktur üzerine yapılan pek çok çalışmada, akupunkturun ağrıları güvenle azaltıp azaltamayacağı incelenmiş. Ancak gelecek bir kaç yıl içerisinde araştırmacıların onun anksiyete, depresyon, inflamasyon, sıcak basması, kemoterapi yan etkileri ve uykusuzluk üzerinde de çalışmalar yapmaları bekleniyor.

Akupunktur Nasıl Çalışır?

Akupunktur bir süreçler ailesi olarak görülüyor ve ağrı ile hastalık yöneetimi için uygulanan tek bir yaklaşım değil. Tüm akupunktur uygulamalarında bedendeki özel noktaların çeşitli teknikler ile uyarımı bulunuyor ve bu genelde iğne ile oluyor. Bu tip akupunktur, klinik olarak en çok incelenmiş olan tür ve bilimsel araştırmalarda da burada kullanılan ince, sert, metal iğneler kullanılıyorlar ve cilt hafifçe deliniyor.

Akupunktur genelde elle uygulanıyor ve eğitimli bir uygulayıcı iğneleri bedendeki özel noktalara yüzeysel olarak dikkatle batırıyor. Normalde tek seferde 10-20 tane ince iğne kullanılıyor. Bu iğneler o kadar küçükler ki, kan alımında kullanılan standart iğnelerin içine sığabilecek durumdalar. Bu da süreci pek çok kişi için acısız hale getiriyor.

Akupunkturun iğnelerden geçecek hafif bir elektrik uyarımına sahip olan ve hatta iğnesiz olan türleri bile var. Örneğin akupresür adlı uygulama iğnesiz akupunktur olarak görülüyor ve bu yöntemde hedeflenmiş masaj tipi teknikleri kullanılarak belli noktalara bası uygulanıyor ve bedendeki enerji uyarılıyor.

Akupunktur noktaları, tedavinin odak noktası olan bedendeki özel yerlerdir. Geleneksel Çin tıbbı içerisinde akupunktur tekniğinin yaşam gücünün ve enerjisinin akışını dengelediği söylenir ve bu enerjinin bedendeki belli özel kanalları uyarmakla ortaya çıktığı belirtilir.

Bu geleneksel tıbbın uygulayıcıları, adına qi veya chi adı verilen bir akışın bedendeki belli noktalardaki meridyenler sayesinde vücut boyunca aktığını belirtirler. Chi’nin hastayı sağlıklıdan ayırdığı düşünülür. Chi dengede olmadığı zaman hastalıklar, ağrılar, kötü uyku ve yorgunluk ortaya çıkabilir.

  • Bedende toplam 14 temel enerji kanalı meridyeni var ve her meridyende akupunktur iğnelerinin sokulduğu yüzlerce nokta var.
  • Bunlar arasında ellerde, kollarda, ayaklarda, başta, sırtta ve temel organların üzerinde olmak üzere 360 toplam nokta var. İnanca göre bedenin belli noktalarına iğnelerin hafifçe batırılmaları ile chi akışına dokunuluyor ve hastanın enerjisi dengeleniyor.
  • Akupunktur noktaları genelde sinirlerin kaslara girdiği yerlerde, kasların ortalarında ve kasların kemik ile birleştiği noktalarda bulunuyorlar.

Bazı temel akupunktur meridyenleri şöyle:

  • Akciğer meridyeni
  • Kalın bağırsak meridyeni
  • Mide meridyeni
  • Dalak meridyeni
  • Kalp meridyeni
  • İnce bağırsak meridyeni
  • Mesane meridyeni
  • Böbrek meridyeni
  • Karaciğer meridyeni

Akupunkturun Kullanım Alanları

Şu anda akupunktur şu rahatsızlıkların tedavisinde kullanılıyor:

  • kas spazmları ve ağrılar
  • kronik bel ağrıları
  • baş ağrıları, migrenlerin frekans ve yoğunluklarını azaltma dahil
  • boyun ağrısı
  • osteoartrit
  • diz ağrısı
  • alerjiler
  • sindirim problemleri
  • ruh hali problemleri ve depresyon

Akupunkturun 7 Faydası

Baş Ağrıları ve Migreni Azaltmaya Yardımcı Olur

2009 yılında Münih Üniversitesi Tamamlayıcı Tıp Merkezi araştırmacıları, 2137 akupunktur hastasını içeren 11’den fazla çalışmayı gözden geçirmişler ve akupunkturun kronik gerilim tipi baş ağrılarına sahip olan hastalarda değerli bir farmakolojik olmayan araç olabileceği sonucuna varmışlar.

Değerlendirmede akupunktur oturumlarının etkileri, “sham” adı verilen plasebo tipi akupunktur oturumları ile klinik şekilde karşılaştırılmış ve bir kısmında ise hiç bir tedavinin uygulanmadığı görülmüş. Özellikle iğnelerin rastgele yerleştirildiği ve stratejik olarak yerleştirildiği grupta, baş ağrısı belirtilerinde azalma ortaya çıkmış. Kontrol grubu herhangi bir değişim görmemiş.

Ancak sonrasındaki anketlerde, gerçek akupunktur tedavisi alan grubun baş ağrılı günlerinde ve baş ağrısı yoğunluklarında azalma tespit edilmiş.

Kronik Ağrıları İyileştirir, Bel, Boyun, Diz ve Artrit Ağrıları Dahil

Akupunkturun kronik bel ağrısında akupunktur uygulanmamasına göre daha verimli olduğu 2006 yılında Berlin’deki Tıp Merkezi Üniversitesi’nde yapılan bir çalışmada görülmüş. Kronik bel ağrısı olan hastalarda, sekiz hafta boyunca akupunktur tedavisi almış olan grubun tedavi almayanlara göre ağrılarında ciddi bir azalma görülmüş.

Daha etkileyici bir deney ise Memorial Sloan-Kettering Epidemiyoloji ve Biyoistatistik Bölümü’nde 2012 yılında yapılmış ve akupunkturun dört kronik ağrı rahatsızlığı üzerindeki etkileri gözlenmiş: bel ve boyun ağrıları, artrit, kronik baş ağrısı ve omuz ağrısı.

Araştırmacılar 17.000 hastanın dahil olduğu klinik deneyleri gözden geçirmişler ve sonuçlara göre akupunktur geçirmiş olan hastaların bel ve boyun kası ağrıları, osteoartritleri ve kronik baş ağrılarında plasebo grubuna göre iyileşme görülmüş. Bunun sonucunda akupunkturun kronik ağrıların tedavisi için etkili olduğu sonucuna varılmış ve onun sadece plasebo etkisine sahip olmadığı, bu nedenle doktorlar için mantıklı bir öneri olabileceği belirtilmiş.

Uykusuzluk Tedavisine Yardımcı Olabilir

Pekin Çin Tıbbı Üniversitesi 2009 yılında büyük bir meta analiz gerçekleştirmiş ve bu analizde akupunkturun uykusuzluk belirtilerini, hiç bir tedavinin olmamasına göre fark yaratacak kadar iyileştirmiş. Analize göre uykuya yardımcı olması için ilaç alan veya bitkisel tedavilere başvuran hastalarda akupunktur terapisi, tek başına ilaç ve bitkilerden daha fazla etki göstermiş.

Pek çok uyku ilacının aksine akupunktur seanslarının herhangi bir yan etkisi de olmamış.

Kanseri ve Kemoterapi İyileşme Sürecini İyileştirir

ABD’deki Ulusal Kanseri Enstitüsü’ne göre, bir kaç çalışmada akupunkturun bağışıklığı güçlendirebildiği ve kanser tedavilerinin ardından iyileşme sürecini hızlandırabildiği görülmüş. Bir randomize deneyde, akupunktur tedavisinin, tedavi olmamasına göre radyasyon ve kemoterapiden sonra bağışıklığı, trombosit miktarını arttırabildiği ve sağlıklı hücrelerdeki azalmayı önlediği görülmüş.

Araştırmacılar her iki akupunktur tedavi grubundaki bireylerin tedavide daha az ağrı yaşadıklarını, yaşam kalitelerinde artış olduğunu ve kemoterapinin bulantı gibi negatif yan etkilerinde azalma kaydettiklerini gösteriyorlar.

Bilişsel Gerilemeyi Önlemeye Yardımcı Olur

Bazı ön araştırmalar, akupunkturun Parkinson üzerindeki etkililiği hakkında yeni bilgiler veriyorlar. Çalışmalar akupunkturun yaşa bağlı bilişsel gerileme belirtilerini beyinde nöral tepkiler yaratarak hafifletebildiğini gösteriyorlar. Bu durum özellikle de Parkinson hastalığından etkilenen talamus ve putamen bölgesinde görülüyor.

2002 yılında Maryland Tıp Okulu Üniversitesi Nöroloji Bölümü tarafından yapılan bir çalışmada, 20 parkinson hastası 16 oturum boyunca akupunktur ile tedavi edilmiş ve hastaların %85’inde titreme, yürüme, el yazısı, yavaşlık, ağrılar, uyku, depresyon ve anksiyete gibi bireysel belirtilerde subjektif iyileşmeler rapor edilmiş. Herhangi bir yan etki de görülmemiş.

Hamileliği, Doğumu ve Doğum Sonrası Sağlığı Destekler

Pek çok doktor şu anda stresi azaltmak, hormonları dengelemek, anksiyeteyi hafifletmek ve hamilelik ile doğum ağrılarını azaltmak için akupunkturu öneriyor.

Hamilelikteki yaygın belirtilerin pek çoğu için güvenli bir tedavi olarak görülüyor ve ayrıca bebeğin doğumunun ardından ortaya çıkan ruh hali bozuklukları, depresyon, zihinsel ve fiziksel belirtilerde de işe yarıyor. Bebek doğmadan hemen önce de bedeni doğuma hazırlamak için kullanılabilir.

Dikkat: Eğitimli bir akupunktur uzmanının hamilelikte kaçınacağı bazı akupunktur noktaları var. Bu nedenle uzmanın lisansa ve eğitime sahip olduğundan emin olun.

Polikistik Over Sendromunu Hafifletebilir

Araştırmalar akupunkturun, üreme çağındaki kadınlarda en çok görülen endokrin bozukluk olan polikistik over sendromu konusunda fayda sağlayabileceğini gösteriyorlar ve bunu da yumurtalıklara kan akışını arttırarak, yumurtalık hacmini azaltarak ve yumurtalık kistlerinin adedini düşürerek, insülin hassasiyetini arttırarak şekeri kontrol ederek ve kan glukoz ve insülin düzeylerini düşürerek, kortizol düzeylerini azaltarak ve kilo verme ile anoreksiya konusunda etkili olarak gerçekleştiriyor. Bu tedavinin tam etkililiğinin anlaşılması için daha fazla araştırma gerekiyor. Benzer şekilde diğer araştırmalarda, elektro-akupunktur müdahalesinin çalışmaya katılan polikistik over sendromlu katılımcılarda fiziksel egzersiz ve müdahalesizliğe göre daha fazla etkili olduğu görülmüş.

Ne Beklemeli?

Akupunktur seansı genelde şöyle yürür:

  • İlk olarak uzman hastayla konuşur ve ağrılar ile sağlık hedefleri hakkında görüşür.
  • Sonrasında hastanın diline bakılır ve temel organlarının üzerine baskı uygulanarak dengesizliğe sebep olan dikkat çekici bir şey olup olmadığı incelenir.
  • Sonrasında uzman steril, tek seferlik kullanımlı küçük iğneleri beden boyunca özel meridyenlere yerleştirir.
  • Uzman ellerini hastanın üzerindeki belli noktara koyarak bedendeki atımları kontrol ederek ve enerjinin nasıl aktığını hisseder. İğne bölgesinde biraz kızarma olabilir ve bu da o bölgede enerjinin dengeli olmadığını gösterir.
  • İğneler hastanın enerjisi kendini dengelerken kısa bir süre boyunca oldukları yerde kalırlar.
  • İğneler çıkarıldıktan sonra hasta hayatına devam edebilir ve genelde detoks sürecine katkı sağlaması için bol su içmesi istenir.

Yan Etkileri ve Riskleri

ABD’deki Ulusal Sağlık Enstitüsü, akupunkturun deneyimli, iyi eğitimli bir uzman tarafından steril iğneler ile uygulanması halinde güvenli kabul edildiğini belirtiyor. Ancak daima temiz iğneler konusunda hassas, eğitimli personele sahip bir merkeze gitmek önemli çünkü uygunsuz yapılan akupunktur ve kirli iğneler büyük riskler oluşturuyorlar.

Pek çok ülkede iğnelerin steril, toksik olmayan ve tek kullanımlık olmalarına dikkat ediliyor. Günümüze değin akupunktur iğnelerinden kaynaklı çok az komplikasyon görüldü ve bu da riskin çok düşük olduğunu gösteriyor. Bunun anlamı risk olmadığı değil çünkü steril olmayan iğneler kullanıldığında ciddi yan etkiler ortaya çıkabiliyorlar.

Sonuç görmeye başlamadan önce ne kadar akupunktur gerektiğine dair kesin bir rehber yok. Akupunktur genelde tamamlayıcı bir tedavi yöntemi olarak görülüyor. Yani onu fizik terapi, spor ve sağlıklı beslenme ile inflamasyonu azaltma gibi diğer ağrı yönetimi tekniklerini tamamlamak için kullanmalısınız.

Sonuç Olarak

Evet, özellikle kronik ağrılar ve yukarıdaki faydalar için etkili. Ancak diğer alanlarda daha fazla araştırma gerekiyor olsa da, iğnelerin yerleşimi ve özel noktalara konulmalarının faydalarının olduğu görülüyor. En iyi çalışma şekli ise diğer tedavileri tamamlayıcı olarak uygulanması durumunda ortaya çıkıyor. Çünkü diğer tedavilerin etkilerini arttırıyor.

Bazı çalışmalarda ağrı üzerindeki etkilerinin rastgele iğne terapisi ile aynı olduğu belirtilse de, stratejik iğne yerleşimi sonrasında da devam eden etkiler yaratmış. Ayrıca teorilere göre bedenin sistemi iğnenin kendisi ile uyarılıyor ve bu da iyileşme sürecinin başlamasını, ağrının kesilmesi için endorfinlerin salgılanmasını beraberinde getiriyor.

Ağrı beyinden bedene karşılıklı gidip gelen bir sinyal ve bir şeyin yanlış olduğunu gösteriyor. Beden ne kadar çok ağrı hissederse, o kadar fazlasını bekler ve deneyimler. Sık sık ağrının gerçek bir sebebi olsa da, ağrı deneyiminin kendisi buna sebep olan gerçek sebepten daha engelleyici olabilir.

Zaman içerisinde kronik ağrıları olan pek çok insan ağrı kesicilere karşı hassasiyetini kaybeder ve beden daha fazla ağrı kesiciye ihtiyaç duyar. Ağrı kesiciler inflamasyonu arttırdıkları için bedene zarar verirler ancak bunun yanında uzun süreli kullanımlarının başka yan etkileri de vardır.

Akupunktur kronik ağrıları olduğu için ağrılar bekleyen ve bu nedenle ağrı ve travmalar konusunda daha yüksek düzeyler gören kişiler için umut verici bir çözüm.

Zihin-beden farkındalığı terapileri gibi pek çok doğal terapide olduğu üzere, hastanın tedaviyi nasıl algıladığı faydaları etkileyebiliyor. Bu nedenle şu anda odaklı nefes, biyofeedback ve diğer alternatif tedaviler yaygın tıpta yerlerini almaya başladılar.

Akupunktur sinir sistemi ve yollarının bir tedavisi de olsa, beyni daha az ağrı yaşaması için eğitse de, uzun vadeli faydaları ve düşük yan etki riski nedeniyle uygun bir tedavi seçeneği oluyor.