“Ayşe Tolga İyi Yaşam” platformumuzda zaman zaman seyahat yazıları yazıyor, kimi zaman çok bilindik, bazen de pek çoğunuzun bilmediği mekanları, alanları, tarihi, turistik değerleri tanıtıyoruz. Zaten ülkemizin her bir metrekaresi tarihi, doğal, kültürel güzelliklerle, değerlerle dolu olduğu için inanın bazen anlatılacak yerler arasından seçim yapamıyorum. Aklımın bir ucunda sıralı duran seyahat listesine her an yenilerini ekliyorum. Antik çağlardan kalan yapılar, Osmanlı’nın bıraktığı eşsiz mimari eserler, neredeyse bu topraklarda yaşamış her bir kavmin, kültürün kendini hatırlatmak için oluşturduğu değerler ve aslında hemen hepsi de “anlatılmaz, yaşanır” türünden önem arz ediyor. İşte yine bu değerden birisi olan Ani Harabeleri’ne bir bakalım dedim.

Yolunuz Doğu’ya, hele bir de Kars dolaylarına düşerse mutlaka Ani Harabeleri’ni gidip görün, bir tutam tarih koklayın. Kars’ın güneydoğu tarafında ve şehir merkezine 42 kilometre uzunluğunda bir ören yeri var ve adı da Ani Harabeleri. Burası 961 ve 1045 yılları arasında tam da 84 yıl boyunca Pakraduni Hanedanlığı’ndan Ermeni hükümdarların başkenti olan Ani Harabeleri, ülkemizin yeterince tanınmayan tarihlerinden birisidir. Günümüze kadarki zamanda Ani Harabelerinde yaklaşık olarak 24 farklı uygarlık hüküm sürdü. Aslında buradan da anlıyoruz ki, Ani Harabeleri bir kültürler mozaiği özelliği taşıyor.

Kars’ın Ocaklı Köyü’nde, Arpaçayı boyu üzerinde bulunan Ani Harabeleri, Kars ilimizin dünya çapında değerli olan ören yeridir. Aslında yüksek bir tepede camileri, kiliseleri, ateş tapınakları ile yıllarca varlık göstermiş, şu an ise yıkık bir köy durumundadır.

İki Ermeni ailesinin uğruna savaştığı Ani Harabeleri!

6. yüzyılın Ani Kenti, günümüzün Ani Harabeleri, Gansaragan adlı bir Ermeni ailesinin müstahkem yeri idi. Bu dönemlerde her ikisi de Ermeni olan Gansaragan ve Bargatlar aileleri arasında uzun süren bir mücadele, bir tür savaş yaşandı. Bu mücadeleyi Bargatlar ailesi kazanınca, Gansaragan ailesi kendi toprağı olan Ani Kenti’ni terk edip gitmek zorunda kaldılar. Hem de sahip oldukları tüm mülkleri Bargatlar’a bırakıp Bizans’a göçtüler. Bundan dolayı da 780 yılında Ani Kenti, artık Bargatlar ailesinin eline geçti.

Bizans İmparatoru, 885 yılında Bargat ilesinin bir ferdi olan 1. Aşot Abbasi Halifesini, Ermenistan kralı olarak atadı. Günümüzün Kars yöresinde Aşot ve ailesi yaşamlarını devam ettirdiler ve burada şimdilerin Ani Harabeleri olan dev bir şehir kurdular. Zaten aynı dönemlerde Ani’yi başkent ilan ettiler.

Zaten Ani Kenti, o zamanların en büyük ticaret yolu olan İpek Yolu üzerinde kurulduğu için de ticaretle birlikte oldukça gelişti, zenginleşti, önemi bin kat daha arttı.

Ani Harabeleri’nin eşsiz mimarisi

Neredeyse tüm eski yapıları incelediğimizde büyük bir şaşkınlık yaşıyoruz. Zira daha yıl 1000’lere bile gelinmemişken, teknolojiden yoksunken, imkanlar bu kadar kısıtlıyken nasıl oluyor da böylesine kusursuz yapılar inşa edilebiliyor? İşte bizi şaşkınlık içinde bırakan bir mimari deha eseri daha!

Ani Harabeleri’nin yapıldığı zemin dümdüz olmadığından mimarisinde, temelinde günümüzün binalarından daha farklı bir anlayış hakim oldu. Üçgenimsi bir şekilde inşa edilen Ani Harabeleri, zeminde sabit kalabildi ve yüzyıllara meydan okurcasına ayakta durabildi.

Simsiyah tüf taşından ve Horasan harcından yapılan Ani Harabeleri’nin 7 tane kapısı bulunuyor. Kendisini günümüze kadar pek çok savaş kuşatmasına, doğal iklim zorluklarına ve zamanın yıpratıcılığına karşı hala dimdik ayakta kalabildiyse bunu, hem mimarisine hem de yapımında kullanılan malzemelerin dayanıklılığına bağlamak gerekiyor.

Dinsel mozaik örneği Ani Harabeleri

Günümüzün tüm dünyadaki gizli ya da açık dinler, mezhepler savaşlarına inat, bundan yüzyıllar öncesinden gelen Ani Harabeleri hem İslamiyet’i, hem Hıristiyanlığı hem de Şamanizm gibi mezhepleri içinde barındırabilmiştir. Zira Ani Harabeleri’nde hala hem cami hem kilise hem de ateş tapınakları bulunuyor. Bu dinsel mekanların birbirlerine 100-150 metre uzaklıkta, aslında yan yana bulunabilmeleri toplumların dinsel, inançsal hoşgörüsünü de gözler önüne seriyor.

Ani Harabeleri’nde bir tarih yatıyor!

Kırk Kapılı Şehir, 1001 Kilise Şehri gibi farklı isimlerle anılan Ani Harabeleri hakkında hala her şey çok da açık olarak anlaşılabilmiş değil. Bu konudaki çalışmalar devam etmekle birlikte, 1880 yılında burada farklı yer altı şehirleri kalıntılarına da rastlandığı biliniyor. Aslında bir bakıma kazdıkça yeni kültürler, insanlar, uygarlıklara dair pek çok veri, ayrıntı gün yüzüne çıkıyor. Burada yapılan çalışmalarda 800 civarında mağara ve yapı bulunduğu da biliniyor.

Anadolu’da yer alan ve üzerinde Ermenilerin yaşadığı bilinen en eski şehir olan Ani Harabeleri, tam bir tarih cümbüşüne ev sahipliği yapıyor. Şöyle ki; milattan önce 3000’li yıllarda inşa edilmiş yapılar, dev bir Katedral ve 1200’lü yıllardan bu güne taşınan İslamiyet eserleri Ani Harabeleri’nde bulunmuştur.

Ani Kenti, her geçen gün zarar görüyor!

Ani Harabeleri, Kars’ın Ermenistan sınırına yakın bir bölgededir ve Ermenistan sınırları içinde, ancak sınıra çok yakın olan taş ocakları bulunuyor. İşte bu taş ocaklarının dinamitle patlatılması da her geçen gün Ani Harabeleri’ne daha da çok zarar veriyor. Bazı uzmanlar, Ermenistan’ın bunu bilerek yaptığını iddia ediyor. Ancak buna karşın, taş ocaklarının dinamitle patlatılması ve dolayısıyla yakınlarındaki yapıların da zarar görmesinin doğal olduğunu söyleyenler de yok değil.

Ermenistan sınırına çok yakın olan Ani Harabeleri

Ani Kenti, Kars ilimizin Ermenistan sınırına çok yakındır. Dolayısıyla da tarihten günümüze gelen Türk – Ermeni gerginliği Ani Kenti ile ilgili de pek çok rivayeti ya da gerçekçi öyküyü doğurmuştur. Rivayet o ki; Ani Harabeleri üzerinde bulunan bir kilise, bakire kızların toplanma yeri olarak görülüyordu. Fakat kilisenin bahçesine girebilmek ve orada dinlenip vakit geçirebilmek o kadar da kolay değildi. Vadinin Ermenistan’a doğru kıvrılmış alanında bulunan kilise ve etrafının Ermeni toprağı olduğu iddia ediliyor ve bundan dolayı da Ermenistan orada bir bekçi bulunduruyordu. Hal böyle olunca da bu kiliseye gelmek isteyen genç kızlar sınır ihlali yaptıkları için vurulma tehlikesi geçiriyorlardı. Biliyorum, mantıklı değildi, ancak çoğu kez gerçek oluyordu.

Neden Ani harabeleri?

Aslında o günün şartlarında çok gelişmiş, üzerinde pek çok medeniyetler barındırmış, en değerli ticaret yonun üzerinde bulunmuş kentin “harabe” sözcüğüyle anılması da gayet ilginç. Zaten önceleri başta Ani Kenti, sonraları ise Ani Medeniyeti olarak anılıyor, biliniyordu. Fakat üzerinden geçen yıllar, buraya gereken önemin verilmemesi, bakımsızlık, çetin doğa şartlarına karşı önlem alınmaması, bu değere sahip çıkılmaması sonunda olmuş size Ani Harabeleri!

Oysaki gidip görenler bilir, aslında herkes de gidip görmeli ki; bin bir güçlükle, yılların acımasızlığıyla boğuşmuş olan Ani Harabeleri, hala bir hayal dünyası, masalar ülkesi görünümü çiziyor. Hala araştırılan, incelenen bu kentin altında daha nelerin olduğu, gün yüzüne çıkmayan değerlerin neler olduğu merak ediliyor. Hatta alt kısımlarda gizli bazı tüneller ve eski yerleşim alanları olduğu düşünülüyor. Bence merak etmeye değer, bakalım Ani Harabeleri’ni görünce siz nasıl bir hikaye yazacaksınız?