Anadolu’dan dünyaya yayıldığı varsayılan Mithra Dini, Anadolu’nun kadim bir inanç sistemi olarak 200 yıldan bu yana bir çok yerli ve yabancı genel tarih ve dinler tarihi araştırmacılarının en önemli konularından biridir.

Mithraism,  Roma paganizm  tarihinin en gizemli dinidir. Gizemli bir din olması nedeniyle, tapınakları genellikle yer altında ve mağaralarda bulunur.

Anadolu’da Pamfilya bölgesindeki Perge Mithraeu, Kommagene bölgesinde bulunan Doliche’de iki Mithraeum bulunurken  bununla birlikte Likya bölgesindeki Arykanda kentinde bir Mithraeum ve Kapadokya bölgesinde Ariaramneia kentinde bir mithraeum olabileceği varsayılmaktadır.

Mithra Ritüeli, birçok detaya sahip karmaşık bir inanç sistemine sahiptir. Anadolu kültüründe bu inancın Pers ve Roma dönemlerinde ortaya çıktığı, buradan da Avrupa Roma’sına geçtiği düşünülmektedir.

Bu bakış açısına göre, Perslerdeki Mithra inancı  ile Yunan’daki Perseus ya da  Roma’nın gizem tanrısı arasında bir ilişki var mıdır? 

Mithra dininin özellikle Anadolu’daki izlerinin bulmanın en iyi yolu,  arkeolojik kazılar dışında madeni sikke paralar üzerindeki sembol ve şekiller olduğu kabul edilir.

Günümüzde, Gaziantep sınırları içinde bulunan Doliche Tapınağı’nı ilk kez 1907 yılında Belçikalı  bir araştırmacı olan Cumont ziyaret etmiş ve bugün Dülük Baba Tepesi’nde bulunan Jupiter Dolichenus Kült alanı ortaya çıkartılmıştır. 

Ardından 1946 yılında  Perge kazıları , Kapadokya Kayseri sınırlarındaki Ariaramneia ve 1978’de Likya  Arykanda kazılarında bazı sembollere dayanarak, Anadolu’daki diğer varsayılan  Mithra tapınakları ortaya çıkartılmıştır.

Mithra dininin başlangıcının Roma İmparatorluğu’ndan çok önce,  Perslerin ataları olan Hindulara dayandığı düşünülmektedir. Bu durumda, bu inancın kökenlerinin M.Ö.2000 yıllarına uzanmakta olduğu söylenilebilir.

Mithra, fonetik olarak Sanskrit dilinde Mitra; Avesta ve Farsça’da Mithra ;Yunanca ve Latince’de Mithras olarak adlandırılır.

Ayrıca Mithra, etimolojik olarak da “anlaşma veya aracılık eden” anlamına gelir. Perslerde güneş tanrısı olan Mithra, savaşlardaki karanlığı yok eden, aydınlık ve koruyucu ışıktır. Tüm düşmanlarla  savaşır ve onları yok ederek cezalandırır.

Bu özellikleriyle, Yunan kültüründeki güneş tanrısı Helios ve Roma’daki Sol Invictus, yani yenilmez güneş inancı ile özdeşleşir.

Mithra’da, sembolik olarak Helios’da “tüm evreni kontrol etme gücüne sahip olan bir kozmosun yaratıcısıdır” ve bu özelliği Helios, yani güneş tanrısı olma yetisinden gelmektedir.

Özellikle, Anadolu’da bulunan Mithra tapınaklarından biri olan Perge’deki bir stelde, Helios sembolü olması bu inancın kökenlerini çok iyi sembolize etmektedir.

Mithra’ya, Mithra Roma inancında, Sol Invictus yani “yenilmez güneş” adı verildiği kabul edilmektedir.

Bu inanç felsefesinde, öncellikle Mithra’nın gökyüzünü değiştirme gücü olduğuna inanılırdı. Ancak bazı kabartma ve ikonografilerde, Sol Invictus’un Mithra’ya “bir boğayı kesme emri vermesi” nin ardından, Sol Invictus’un daha güçlü bir tanrı olduğu kabul edildi.

Bununla birlikte, Roma kültüründe Mithras olarak bilinen tanrının kökenlerinin, kesin olmamakla birlikte Pers inancındaki “ışığı ve iyiliği” temsil eden Ahura Mazda ile ilgisi olduğu düşünülmektedir.

 

Bazı araştırmacılar ise, Mithra inancının kökenlerini Pers inancından öte, Kilikya Bölgesi’nin başkenti olan Tarsus’da yaşayan entelektüel bir kesimin ortaya çıkardıklarını düşünmektedir.

Ama sonuç olarak Mithra inancı, Roma’da yaşanan fetihler ve zaferlerin kutlanması sonucu ortaya çıkan, gizemli militarist bir din olarak da kabul edilir. Tüm gizemli dinlerde olduğu gibi, ruhların öteki dünyada tekrar dirileceğini vaat eder. Bu özelliğiyle, günümüzdeki tek tanrılı dinlerin ahiret inancı ile benzerlik göstermektedir.

Bu din, herkese açık bir din olmayıp ulu orta tapınakların ve ruhban törenlerinin sergilendiği bir din de değildir. Günümüzde, bu inanç tarzını Masonluk yaşam biçiminde görmekteyiz.

Bu dine sadece erkekler kabul edilmekte olup katılanlar arasında belirgin bir hiyerarşi bulunurdu. Önceden belirlenmiş olan aşamalardan geçildiği takdirde kabul edilmek mümkün olabilirdi.

Astroloji orjinli bir din olan Mithra’da dini ritueller Saturn, Sol,Luna,Mars,Venüs ve Mercur adlı gezegenler etrafında yoğunlaşırdı. Özellikle boğanın kurban edilmesi ile gerçekleşen kutsal ritüellerde, göklere yolculuk yetisi ile başta güneş ve ay olmak üzere, yedi gezegenle bağ kurmaya çalışılırdı.

Perslerdeki Mihtra inancı ile Roma Mithra inancını ayıran en büyük özellik, Perslerdeki Ahura Mazda Avestası’nda “ünlü boğa öldürme sahnesine” hiç rastlanmamasıdır. Tapınaklarda ikonografik olarak da bu tür bir anlatım bulunamamıştır.

Bazı araştırmacılar Mithras’ı, Yunan Mitolojisi’ndeki Perseus ile benzeştirmektedir. Persues adının gizlenmesini ise, Mithra inancının gizemli bir din olması nedeniyle, farklı isim kullanarak gerçek tanrı ismini gizlemek çabası olarak açıklamaktadır. Tanrı Mithra’nın, aslında Persueus olduğu düşüncesi, Anadolu’da yaşayan Tarsuslu entellektüel  dinbilimciler tarafından ortaya atılmıştır. Çünkü felsefenin konularından biri de astrolojidir. Astrolojik süreçler ve bunun üzerine kurulu inançlar ilgilerini çektiği için bu konulara hakim Tarsuslular, rahatlıkla görüş belirtiyorlardı. Çünkü Medusa’nın başını kesen Perseus, Kilikya’nın başkenti olarak kabul edilen Tarsus şehrinin de efsanevi koruyucusudur.

Perseus’un Mithra olduğunun düşünülmesinin bir diğer sebebi,  Medusa’nın taşa çeviren bakışlarından korunabilmek için onun gözlerine bakmadan başını kesmesidir. Bunun, Mithra Tapınakları’nda görülen boğa öldürme sahnelelerinde, Mithras’ın boğayı kurban ederken çoğu zaman başka tarafa bakarak canlandırılmasında etkili olmuş olabileceğini düşünülmektedir.

Mithra Dini hakkında, gizemli ve sır gibi tutulan bir din olmasından dolayı, bu inancın öğretileri ve uygulanışı hakkında çok fazla belge ele geçmemiştir. Mithras’a ait ikonografik bilgi olmadığı için de, bu dini deşifre etmek oldukça zor bir iştir.

Mithras Dini’nin dünyaya en çok yayıldığı dönem,  M.S. 1.Yüzyıl ve M.S. 3. yy olarak kabul edilir. Karadeniz sahillerinden, İskoçya yaylalarına kadar yayılmıştır.

 

İlginç olan ise, bu gizemli inancın Hristiyanlığın yaygınlaşması ile kaybolduğunun ileri sürülmesidir.

Fransız tarihçi Ernest Rena‘a göre,”Hiristiyanlık doğduğu yıllarda ölümcül bir hastalık ile engellenseydi, dünya bugün Mithras dininde olurdu” sözü Hristiyanlığın yayıldığı dönemde bile, Mithra dininin ne kadar yaygın olduğu düşüncesinin  göstergesidir.

Bu dinin en cazip yönlerinden biri, astroloji ile yakından ilgili olmasıydı. İnsanların gelecekleri hakkında bilgi edinmesi ve bu bilgilerin kendi aralarında gizli kalmasının verdiği haz, değerini artırıyor; inandıkları tanrı Mithra’nın, tüm gezegen ve uzaya hükmetme gücü bu dine inananlara çok cazip geliyordu.

Ayrıca bu dini kabul eden kişilerin çoğunluğunun başta asker, sonra tüccar ve takibinde köleler olması, bu dinin hızlı yayılmasının en önemli sebeplerindendir. 

İlginç olan, bu dine kadınlar kabul edilmiyordu. Eril bir din olarak kabul ediliyor ve yaşanıyordu.

Sonuç olarak, Mithra Dini Hristiyanlık kadar yaygın bir dindi. Hatta Hristiyanlığa doğrudan etkileri olduğu düşünülmektedir.

Mithra Dini’ne ait tapınaklarda en çok görülen kabartmalarda, Tauroktoni, yani tanrı Mithras’ın diğer figürler eşliğinde gösterildiği sahnedir. Boğanın bu şekilde öldürülmesi, her Mithra tapınağında görülen çok önemli bir sembolik anlatımdır.

Bu sahnelerin bazılarında, Mithras ile tanrı Apollon  gökyüzünü taşırken beraber tasvir edilir. Bazen de, Mithras’ın elinde tuttuğu kutup sembolünden anlaşılan kozmokrator özelliği, evrene sahip olduğu; Helios’un Mithra’nın önünde diz çökmesi de, onun gücüne itaat ettiğinin göstergesidir.

Zodyak üzerinde bulunan takım yıldızlarının Mithras tapınaklarında görülen sahnelere göre Tauroktoni’deki boğa boğayı, akrep akrepi, köpek Canis Minor’u, yılan Hydra’yı, kuzgun Corvus’u, aslan aslanı, kap Kova’yı ve başakta Başak Takım Yıldızı’nı, Spika Yıldızı’nı ifade ettiği görülmektedir.

Mithra Dini, gizemli ve gizlenen bir din olması nedeniyle, inananı çok olmasına rağmen Hristiyanlık kadar popüler bir din haline gelememiştir. Mithra’nın doğum tarihi ile Hristiyanlarda Noel olarak kutlanan Hz. İsa’nın doğum tarihinin 25 Aralık olmas ilginç benzerliktir.

Genellikle Mithra Tapınakları, doğal bir kayanın cella (kutsal kurban alanı) haline dönüştürülebileceği yapay mağaralarda yapılan Mithraeumlardır. Ya da sünger taşından yapılan kemerli bir girişi olan Mithraeumlar veya bir evin ya da kamu binasında yapılmış olan Mithraeum’ları da kullanılmışlardır.

Anadolu’da mağara tipi Mithraeum’lara en iyi örnek, M.S. II.ve M.S. III. yy’larda kullanılan, bugün Gaziantep sınırları içinde bulunan Doliche (Dülük) tapınağı ve içinde rölyefler olmayan Perge’deki tapınaktır.

Anadolu’da Mithra Dini’ne ait içinde küçük buluntular olan birkaç yer daha bulunur. Bunlar sırasıyla Kapadokya, Kilikya, Lidya, Likya, Frigya, Pamfilya ve Pontos bölgelerinde bulunur. Bu düşünceye çoğunlukla bu yerlerde bulunan sikke ve yazıtlardan dolayı varılmıştır.

Bu konuda yapılan araştırmalara göre, Roma’nın gizem tanrısı Mithra hakkında birçok yorum ve değerlendirmelerin olduğu görülmektedir.

Mithras’ın kökenine baktığımızda, bir yandan Pers’deki Mitra, diğer yandan Anadolu kökenli Perseus karşımıza çıkmaktadır. Aynı zamanda Sol ve Helios tanrıları ile de bağdaştırılan Mithras’a, farklı anlamlar yüklenerek bu inanç adeta bir düğüm içinde kalmıştır. 

Kabul edilen gerçek şudur ki, o da Roma İmparatorluğu Dönemi’nde yaşanan ve bir gizem dini olan Mithras’ın bu yüzyıllarda aşırı ilgi gördüğü ve hızlı bir şekilde dünyaya yayıldığıdır. 

En çok yayıldığı dönem,  M.S. II. ve III. Yy. güçlü asker imparatorlar döneminde, özellikle Anadolu’da bu dinin izlerinin ortaya çıkmaya başladığını düşünüyoruz.

Mithras Kültü’nün Anadolu’da daha çok güney bölgesinde ortaya çıktığı kabul edilir. Tapınakların en erken M.Ö. I. ya da M.S. I. yy’a tarihlendirildiği düşünülmektedir. Özellikle Kapadokya bölgesinde yer alan Ariaramneia’da bulunan tapınakta, yoğun su kaynağının bulunması, Mithraeum olabileceği düşüncesini doğermuştur.

Anadolu’da geç döneme ait olarak kabul edilen Kommagene Bölgesi’ndeki Doliche Mithraeum’ları, M.S. II. ve III. yy’lara tarihlenen Mithra tapınaklarıdır.

Tüm bu Mithra tapınakları, dinler tarihi ve Anadolu için önemli tapınaklardır.Dünyadaki benzerleri ile karşılaştırdığımızda, Anadolu’da bulunan Doliche gibi tapınaklar, hem duvarlarında ayinleri simgeleyen kabartmalar bulunması bakımından hem de büyüklük açısından dünyada tektir. 

Likya Arykanda’daki Mithraeum olduğu varsayılan tapınak ise, yer üstünde bulunan, görünür vaziyette tek tapınak olması bakımından oldukça önemlidir. Bu tapınakta Helios ve Perseus arasında benzerlik çok net olarak ifade edilmektedir.

Dünya Dinler Tarihi için önemli bir köprü kabul edilen Anadolu’daki Mithra tapınaklarının sayıları az olsa da, özellikleri ve farklı biçimsel yapıları ile çok önem taşımaktadırlar.

Bu yazımızda tanıtmaya çalıştığımız gizemli Mithra Dini ve tapınakları, Anadolu tarihi ve kültürel zenginliğinin en önemli değerlerinden biri olup dünya turizmine daha yoğun bir şekilde kazandırılması gereklidir.

Yararlanılan Kaynaklar :

David Ulansey – Mitras Gizlerinin Kökeni -Arkeoloji – 1998 

Elif şahin – Anadolu’daki Mithras Tapınakları ve Buluntuları 2012