Arketipler

Arketipler, ilk prototiptir. Yani bir şeyin ilk örneği. Tüm deneyimlerimizden oluşan evrensel ve kalıtsal bir olgudur . Örneğin bir prizma düşünün. Eğer bu prizmanın bir ilk düşüncesi yani idesi yoksa bu prizmayı hayal bile edemezsiniz. Bu durumda onu yapmak form vermek de  imkansız olur. Insanların düşündüğü ve var ettiği her şeyin ilk prototipi zihninde zaten vardır.

Psikiyatır Carl Gustav Jang ‘a göre (Freud’un öğrencisi ve asistanı olan Carl Gustav Jung, daha ileriki aşamalarda Freud’un görüşlerine karşı çıkmaya başlamış, çoğunlukla Freud’un görüşlerini ve öğretilerini reddetmiştir )çevremizde gördüğümüz tüm formlar bilincin altında motif olarak kayıtlıdır.Bir insan hiç yılan görmemiş dahi olsa ilk gördüğünde yılandan korkabilir, tehlikeli olarak algılayabilir.Ve bu belki de nesiller boyu aktarılan ortak bir eğilimdir.Yani aslında varoluşun tüm bilgisi motifler yani semboller aracılığıyla kayıtlı bir şekilde doğarız .

Jung, temel insan davranışlarını sergileyen dört arketip olduğunu, her bir arketipin kendine ait değerleri, anlamları ve kişilik özellikleri olduğuna değinmiştir.

  1. Persona
  2. Anima ve Animus
  3. Gölge

4.Benlik

Kısaca değinecek okursak:

1.Persona:Dış dünyaya gösterdiğimiz toplumun bizden istediği ‘iyi imaj’ maskesidir.Yani dünyaya kendimizi sunuş şeklimiz.

2.Anima ve Animus: Kolektif bilinç altıyla iletişim kurmamızı sağlayan arketiptir.Hayatta oynamak zorunda olduğumuz dişil veya eril rol ün yani personanın bir parçasıdır.

3.Gölge: Egonun karanlık tarafıdır.Gölge yan bizim kötü olarak algıladığımız ve itiraf etmekten kaçındığımız yönlerimizdir.

4.Benlik (Ben): Bilinçli hal ile bilinçaltının birleştiği yerdir.

Jung’ın insan zihni hakkındaki teorisi “kolektif bilinçaltı” dır .Bu  ruhsal kalıtımdır. Kolektif bilinçaltı , dejavu dediğimiz bir anı , daha önce yaşamıştım hissi ve bir takım sembolleri hemen farketme gibi deneyimlere sebep olabilir.Kolektif bilinç altındaki bilgiler insanda bilinç altı dediğimiz alanda ( yani şu anki bilinçle Dünya boyutunda farkedemediğimiz kısım bilinç altıdır) semboller ve simgeler ile kayıtlıdır.

İçinde bulunduğumuz alemin tüm bilgisine özde sahipizdir.Doğuşumuzdan önceki biliş , arketip olarak bilinç dışımızda kayıtlıdır..Yaşam amaçlarımız,seçimlerimiz bizden önceki nesillerle aşağı yukarı benzerdir. Ve ortak bilinç alanında yer alan semboller şekillenebilir ve enerji yayabilir. Örneğin tapınılmış tanrıların ve tanrıçaların imgeler halinde arketipleri vardır.

TANRI VE TANRIÇA ARKETİPLERİ

İnsanlık tarih boyunca çeşitli doğa olaylarına,gök cisimlerine,toprak,ateş gibi elementlere bazı hayvanlara tapınmış,bu imajlara tanrısallık yüklemişlerdir.Bunun sonucunda gördüğü bir çok şeye anlamlar yüklemiş,bazı ritüellerle de bu formlara güç, destek ve enerji aktarmıştır.Tannrı ve tanrıçalar ,değişik inanç yöntemleri ve bazı ritüellerle enerjilendirilmiş.Ve her birine ayrı kavramlar ve anlamlar yüklenmiştir.Ölüm,doğum,bereket,doğurganlık,şifa gibi…Bu tanrı ve tanrıçalardan birinin adına yapılan bir çalışma belli bir alanda bekleyen enerjiyi harekete geçirecektir.Tanrı ve tanrıça arketiplerini içimizde uyandırdığımızda  da bu enerjileri hissedebiliriz.

SEMBOLLER

İnsanın dünyada edindiği tüm deneyimler bilinç altında semboller aracılığı ile kayıtlıdır. Harfler, sayılar, şekiller hepsi semboldür.Bilinç altında kayıtlı olan bilgilere semboller aracılığı ile ulaşabilir ve etki edebiliriz. Bu yüzden bazı şifa çalışmalarında ya da enerji çalışmalarında semboller, tanrıça arketipleri kullanılır.

 

Sembolleri bilinçli bir şekilde kullanmak çok önemlidir Bir sembolün  kolektif bir anlamı vardır. Aynı sembolün kişisel anlamı farklı olabilir.Örneğin yılan sembolik olarak şifa anlamı taşır ancak kişinin önceki deneyimlerinde korku olarak kodlandıysa, korkularını tetikleyebilir…Aslında yine şifa olarak çalışır ama kişide korkularının üzerinden bir şifalanma gerçekleştirir.

Sembolleri sadece şekilsel olarak algılamamalıyız.Sayılar ve harflerde birer semboldür.Semboller doğanın dilidir ve kutsal geometri  her yerdedir.Semboller enerjilerin forma dönüşmüş halidir.

Kadim gizem okulları bilgileri halka semboller aracılığı ile açmış aynı zamanda bilgi ehli olmayanlardan gizlemek için de yine sembolizmden faydalanmıştır.(Kriptogramlar)

Sembollerle nasıl çalışabiliriz?

Öncelikle sembolleri tanımalıyız .Bunun için bir kitap edinmemiz en doğru yol.

Sembolleri çizerek , yaşam alanınızda ya da bedeninizde taşıyarak kullanabilirsiniz.Benim tavsiyem önce  denemeniz.Örneğin birkaç hafta aynı sembolü üzerinizde taşıyın ve yaşamınızı gözlemleyin.Sizde nasıl bir etki yaratıyor?

Sembolleri takılarınızda, ev eşyalarınızda tablolarda kullanabilirsiniz.Ben üzerimde taşımayı çok seviyorum ve yaptığım orgonitlerimde kullanıyorum. (instagram-orgoniteshine)

Aynı zamanda hayatınıza  sembolik yönde farkındalık getirin.Yani günlük hayatınızda sembollere dikkat edin.Eminim bazı sembollerle daha sık karşılaşıyorsunuzdur.Bu semboller bizim hayat amacımızı gerçekleştirmemiz için üst bilincimiz tarafından gönderilen mesajlar olabilir.Hayatı gözlemleyip karşınıza çıkan sembolleri tanımak hayatınıza zenginlik katar.Örneğin bir kuş tüyü özgürleşmeniz için adım atmanız gerektiğini hatırlatabilir  ya da bir merdiven ruhsal yükselişiniz anlamına gelebilir.Göz sembolü korunup kollandığınız, güvende olduğunuzu hatırlatırken, anka sembolü artık birşeyleri sona erdirmen ve küllerinden yeniden doğman gerektiğini sana anlatır.Ya da bir kelebek değişim ve dönüşümün yakında olduğunu müjdeler sana.Bir örümcek kaderinin ağlarını senin ördüğünü hatırlatır.Lotus çiçeği en olumsuz durumda ışığını sana hatırlatır ve parlarsın.Ya da sayılar sana göz kırpar ,eş zamanlı sayılar dikkatini öyle çeker ki sadece o AN a farkındalığını çekmek ve sana mesaj iletmek için.Sadece bu şekilde bir farkındalık geliştirmek bile hayatın akışına denge ve ahenk katar.Bir de bu açıdan sembollere bakıp hayatımıza bu yönde bir farkındalık getirebiliriz.

Bahar ATALAY GÜLER