Antalya’nın Serik ilçesinin Belkıs köyünde Aspendos adında bir antik kent bulunuyor. Yılın her ayında mutlaka yerli, yabancı turistlerin sıklıkla ziyaret ettikleri Aspendos antik kenti ve tiyatrosu, özellikle de yaz aylarında Antalya’ya gelen herkesin görmeden dönemediği bir yerdir. Geçmişi ta Milattan Önce 10. Yüzyıla dayanan Aspendos, bazı kaynaklara göre Akarlar, bazılarına göre ise Agruslular tarafından kurulmuştur ve o dönemlerde sadece çok zengin olanların yaşayabildiği bir kent olmuştur. Biri büyük, diğeri küçük iki tane tepe üzerine kurulmuş olan kentte bulunan tiyatro, dünyaca ünlüdür ve cazibe sebebidir. Aspendos kentindeki en önemli yapı olan Aspendos Tiyatrosu, Milattan Sonra 2. Yüzyılda Romalılar tarafından inşa edilmiştir ve inşa edildiği dönemde 20 bin kişiyi ağırlayabilecek kadar büyük olduğundan bahsedilir.

Aspendos kentinin bulunduğu bölgeye, Milattan Önce 1200 yılından sonralarda yoğun olarak Yunan göçleri yaşanmıştır. Önemli ticaret yolları üzerinde olması ve limanla bağlantısının bulunması dolayısıyla Aspendos kenti her dönemde ele geçirilmek istenen, sahip olunmak istenen yerlerden birisi olmuştur.

Günümüzde hala gezip görülebilen, ziyarete açık olan Aspendos Anfi Tiyatrosu, daha çok yakın zamanlara kadar konserlere ve etkinliklere ev sahipliği yapıyordu.

Eşsiz mimarisi ile Aspendos tiyatrosu

Roma döneminin bir eseri olduğu için klasik Roma mimarisinin özelliklerini bire bir yansıtıyor. Özellikle de yatay bir şekilde uzanan uzun ve dar sahnesi ve çok katlı yapısı tiyatronun kullanılabilirliğini artırıyor. Tiyatronun günümüze kadar gelebilmesi, çok uzun süre dayanabilmesi için zemini ve oturma yerleri tamamen taş kaplama olarak dizayn edilmiştir. Aradan geçen yıllar içinde zarar gören bazı alanları da kısmen aslına uygun olarak onarıldığı için bu tarihi yapıda hala Romalıların izlerini görmek mümkün.

Anfi tiyatronun aşk hikayesi

Aspendos antik kentinin ve tiyatrosunun günümüzde hala cazibe merkezi olmasının sebebi, çok iyi şekilde korunabilmiş olmasıdır. Özellikle bu tiyatronun Romalılar döneminden kaldığı halde sahnesinin bile hala kullanılabilir olması önemini artırıyor. Bir de tiyatronun muhteşem bir aşk hikayesine ev sahipliği yaptığını düşündüğümüzde, değeri bir kat daha artıyor.

Şöyle ki; kralın güzeller güzeli kızını evlendirmek için kentin en değerli, en önemli işini yapan kişiyi aramaktadır. Halka bunun için bir duyuru yapılır ve en faydalı işi yapanın kızla evlenebileceğini öğrenen ustalar işe koyulur. Bu ustalar arasındaki iki kişinin eserleri çok beğenilir. Ustalardan birisi şehre dağlardan su getirirken, Zenon ise bu tiyatroyu inşa eder. Kral, aslında şehre dağdan su getirmenin tiyatrodan çok daha yararlı olduğunu düşünmektedir. Ancak kızı ise tiyatroyu daha çok beğenmiştir. Zira bu tiyatro, sesi en uzak mesafeye kadar iletebilecek şeklide tasarlanmıştır. Kız, babasını ikna eder ve bir kez daha tiyatroyu görmesini söyler. Kral ve kızı tiyatroya gittiğinde usta Zenon, şarkı söylemektedir ve sesi de büyüleyicidir. Hal böyle olunca kral, iki usta arasında kararsız kalır ve kızını ortadan ikiye bölüp ustalara vereceğini söyler. Ancak Zenon çok aşıktır, kızın asla zarar görmesini gönlü razı olmayacağı için kendi hakkından vazgeçer. Hal böyle olunca da kralın kızını Zenon’un hak ettiğine karar verilir ve Zenon gönlünün prensesine kavuşur.

Ne büyük bir aşkın ve aslında fedakarlığın bir ürünüdür bu Aspendos Anfi Tiyatro! Aslında bu güne kadar böylesine dimdik ayakta kalabilmesinde de bence bu aşkın büyüklüğünün de bir katkısı olmalı.

Siz de, yolunuz güneye, Antalya’ya düşerse Serik’te Aspendos şehrini ve bu aşkın ürünü tiyatroyu bir görün derim.