Herkese merhaba,

İyi yaşam  sadece sağlıklı beslenmeyi, doğal terapileri, yogayı yada spor yapmayı getirmiyor . İyi yaşam sağlıklı bir zihinsel yapı ve kültürel etkinliklere aktif bir katılımıda getiriyor. Bugün sizlere sevdiğim kitaplardan bahsetmeye karar verdim.

Bu kitaplardan ilki çok severek okuduğum Şaman Gözü kitabı. Kendisini yakınen tanıdığım, ülkemizdeki sayılı gerçek şamanlardan birisi Asu Mansur’un kitabıdır. Burda şamanizmle ilgili küçük bir detay paylaşmam lazım. şamanizm Çinlilerden ve Orta Asyadan gelen Türklerin daha çok benimsediği bir şifa metodudur. Şamanlar daha çok doğayla uyum içinde yaşayarak bu prensiple şifalandırmayı hedeflemişlerdir. Şamanlar Bering boğazından geçip Amerikaya kadar giderler. Dünyada Türkler dışında Kızılderililerde şamandır. Hala genetik araştırmalar devam ediyor ama eski türklerle kzıılderililer arasından bir bağlantı olduğu düşünülüyor.

Şamanizm nedir ?

Şamanizm aslında doğanın olayları ile insanın uyumlu bir şekilde yaşayarak kendi hayat devamı ve şifası için kullanmasıdır. Şaman dediğimiz kişiler yani kamlar çeşitli ritüeller belli tılsımlar ve karışımlarla hastaları iyileştirmek, dargınları barıştırmak, uykuya çare olmak, kısırlığı gidermek gibi ruhsal, bedensel zihinsel çok farklı sorunlara deva bulmayı hedeflerler.

Bu kitapta hayvanlar ve insanlar arasındaki iletişimi, doğa olaylarının işaretlerini, evimizde kullanacağımız basit ritüellerle evdeki kötü enerjileri dengelemeyi, uykusuzluğumuza çözüm bulmayı anlatıyor. Beden bden her yere göre , bedendeki noktalara ve organlara göre hastalıkları nasıl giderileceğini anlatıyor. Onun dışında doğanın fenomenlerini, doğa döngülerini ve özellikle ay döngülerini ve ay döngülerinin insan vücudu üzerindeki etkileri nasıl lehimize çevireceğimizi anlatmışlar.

Aslında bilmediğimiz birşey yok. Bir doğal terapist ve aromaterapist olarak hep anlattığım şey bu “bilmediğimiz birşey yok sadece tekrar hatırlıyoruz “ diyorum. Çünkü çok eski bilgileri unuttuk. yüzümüzü çok fazla batıya döndürdük. Fakat batı tıbbı ve batı çok daha yeni ama Doğu çok daha eski ve bilgileri çok daha köklü. Koca karı ilacı dediğiniz çok fazla şeyin bu kitapta aslında ne kadar önemli kökleri olduğunu ve kökleri olduğunu anlayacaksınız. Destek yayınlarından çıkmış bir kitap. Bu kitabı şiddetle okumanızı tavsiye ediyorum.

Ne Şikesi Memleket Elden Gidiyor – Lube Ayar

Bunun dışında farklı tarzlarda kitaplar okumayı, bilgilenmeyi öğrenmeyi seven ve kendini ebedi öğrenci gören biriyim. Bunlardan bir tanesi spor. Sporun her dalını çok seviyorum. Fanatik olmasam bile bir spor takımı tutuyorum ve Fenerbahçeliyim. O yüzden son günlerde çıkmış çok iyi bir kitap var. Değerli dostum, araştırmacı gazeteci Lube Ayar’ın Ne Şikesi Memleket Elden Gidiyor kitabı.

Bu kitap Fenerbahçenin üzerinden son 10 yıllık olan dönemde arkada dönen siyasi oyunlar, çeteleşmeler, Fetocu yapı ve farklı farklı olan hadiselerle ilgili çok derin bilgiler içeren  gerçek kaynaklar ve belgelerle  ispatlanmış bir kitaptır. Kitabın içinde sadece fenerbahçenin sürecini görmüyorsunuz. Ergenokondan balyoza, gezi olaylarından fetoya pek çok konuda bilgi alıyorsunuz. Bir fenerbahçeli olarak çok fazla üzüldüğüm konulardan bir tanesiydi çünkü takımımız bir cumhuriyet takımı. Atatürk ve Cumhuriyet ilkelerine bağlı bir takım. Dolayısıyla bu gölgelerin üstünden kalktığını gördüğüm ve içimin rahatladığı bir kitap oldu. Destek yayınlarından çıkan Ne Şikesi Memleket Elden Gidiyor adlı bu kitabı sadece futbol severlerin değil yakın gelecekte olup bitenleri merak eden, Türkiye’nin arkasından dönen siyasi oyunları merak eden bilgi meraklısı herkese şiddetle tavsiye ediyorum.

Votka Pera – Aybüke Ertürk

Şimdi sırada bir roman var. Sevgili arkadaşım Aybike Ertürk’ün yazdığı 2. kitap. Aybike daha önce Bayan Hiç Kimse adlı bir kitap yazmıştı. Oda yeni doğum yapmış kariyer, evlilik içinde ne tam anne olabilen ne kariyerinde tam olabilen, ne sevgili olabilen bizim gibi sürüklenen kadınları anlattığı çok güzel bir kitaptı. Fakat 2. yazdığı Votka Pera adlı  kitap çok farklı bir kitap. Karakterimiz çok başarılı bir gazeteci ve hayatının aşkı Pera ile tanışıyor. Daha sonra alkolizm onu pençesine alıyor ve o kadar alkolizmin içerisindeki göremiyor ve giderek onun bitişine doğru gittiğimiz hatta bazı sayfalarını beni çok üzdüğü için okumadan geçtiğim bir kitap. Çok iyi yazılmış, çok iyi ifade edilmiş bir kitap. Kalemine sağlık Aybike Ertürk diyorum ve okumanızı öneriyorum.

Gözleri Açık Sevmek – Jorge Bucay ve Silvia Salinas

Kişisel gelişimle ilgileniyorum. İkili ilişkileri seviyorum. kadın erkek ilişkilerinin dinamiklerini merak ediyorum. Bunun için psikiyatristlerin veya psikologların yazdığı kitapları okumayı tercih ediyorum. Bunlardan bir tanesi dünya üzerinde çok fazla satmış yedi buçuk milyon baskı yapmış Gözleri Açık Sevmek adlı kitap.  İki İspanyol terapistin bir biri ile yazışmaları üzerine olan bir kitap. Jorge Bucay ve Silvia Salinas bu kitabın yazarı.

Yanlış bir mail adresine giden ve Roberto adlı karakterimizin mail boxunda bulduğu maille başlayan bir hikaye. İlk başta maili siliyor ama sonradan okumaya başlıyor ve ilişkilerle ilgili o kadar açıklayıcı, onun kafasında şimşekler çaktırıcı, kendi hayatıyla yüzleştirici şeyler görüyor ki birden bire kendini maillerin içinde buluyor. Terapist Lora’dan gelen mailleri okumaya hatta bir süre sonra bağımlısı haline gelmeye başlıyor. İçinde bulunduğu ilişkiyi, kendini, analiz ediyor ve kadın erkek ilişkilerinde dinamiklerde aslında ne kadar çok suçlayıcı ama ne kadar kendimize az bakan olduğumuzu, aşkın aslında kendi ihtiyacını karşılamak mı yoksa biriyle bütün olmak mı gibi soruların cevaplarını bulduğu, daha varoluşçu, bir kişiyi yetişkinliğe, bireyselliğe ben kimim sorularını sordurup cevabını aldıktan sonra sağlıklı bir aşkın olabileceğini anlatan bir kitap.

Roberto’nun hikayesi üzerinden kendi hayatınızda eminim çok farklı şeyler bulacaksınız. Bana çok faydası oldu açıkcası. Günümüzde  aşk yok diye sürekli şikayet ettiğimiz zamanlarda sanıyorum biraz gözlerimizi açacak, farkındalığımızı biraz kendimize çevirecek çok faydalı bir kitap.

Poyraz Demir – Babamın Emaneti

Babasına mektuplar şeklinde yazılmış Poyraz Demir’in yazdığı kişisel, duygusal, çarpıcı saptamalarla bezeli ve samimi bir kitap. “Aslında herşey babamın ölümü ile başladı. Hayatımda ilk defa  bir cenazeye gittim oda babamınkiydi. Bir damla yaş süzülmemişti gözümden garip. kalabalık dağılınca da babamı her akşam dükkandan aldığım gibi eve götüreceğimi sanıyordum. üstelik bu kez ceketi evdeydi. Kesin dönerdi ama dönmedi.” Burda aslında annelerimiz babalarımız öldüğü zaman bizler birer gerçek yetişkin olacağız. Bende babamı çok erken yaşta kaybetmiş biri olarak bu yazarın satırları beni çok derinden etkiledi. Çocukluktan yetişkinliğe ebeveynlerinizden birini kaybettiğinizde çok sert bir şekilde  mecburen geçmiş oluyorsunuz. Poyraz Demir’de  biraz bunu anlatmaya çalışmış. Büyümek istemeyen bir yetişkinin hikayesi Babamın Emaneti. Biraz gözyaşları ile okuyabilirsiniz fakat çok güzel bir kitap.

Özgür Polat – Beni Ödülle Cezalandırma

Kişisel gelişimin en önemli ayaklarından bir tanesi eğer anne veya babaysanız çocuğunuza daha iyi ebeveyn  olmanızı sağlayacak  bilgilerle donanmaktır. En önemli kaynakta benim için kitaplar. Nasıl daha iyi bir anne olurumdan ziyade nasıl daha farkındalığı yüksek bir anne olurum ?  Farkında olmadan yaptığım davranışlarımın çocuğun üstündeki etkilerini araştırmak fikrinde ve misyonundayım . O yüzden çok fazla kitap okumaya çalışıyorum. Son aylarda çıkan ve Türkiye’de de en çok satanlar listesine giren çok sevdiğim doktor Özgür Polat’ın kitabı Beni Ödülle Cezalandırma. Aslında kitabın ismi herşeyi anlatıyor. Gerçekten çocuk yetiştirmenin en önemli kurallarından bir tanesi  farkındalığımızı yüksek tutmak. Bazen farkında olmadan çocuğumuzu ödüllede  demotive ettiğimizi, onun gelişmesini ve öğrenmesinin yolunu engellediğimizi anlatan bir kitap. Bu konuda çok farklı metodlar var biliyorsunuz. Aslında ödülle çok fazla verenler var, Dersini yaparsan sana ödül vericem yada tam tersi cezalandıranlar var.

Cezalandırmanın yada yoksun bırakmanın çocuk tuhu üzerine inanılmaz örseleyici bir etkisi olduğunu hepimiz biliyoruz. Bunların üstünede çok fazla kitap var. Fakat ödül kısmı benim çok kafamı kurcaladı. Çünkü nerelerde çocuğumuza rüşvet vererek iş yaptırıyoruz ? Kahvaltını yaparsan seni parka götüreceğimden  tutunda dersini yaparsan istediğin oyuncağı alacağıma kadar herşeyin aslında ödül olduğunu anlatıyor. Çocuğunuzun potansiyelini çocuğunuzun öğrenme kapasitesini, çocuğunuzun merakını öldürmek istiyorsanız ve başarısını kısıtlamak istiyorsanız yapacağınız en basit şey onu ödüllendirmek diyor yazar.

Burda bir anne baba olarak çocuğa ödülün ne olduğunu, dozajında ödül vermenin ne olduğunu çocuğun ödül sisteminin bir parçası olmadan da çocuk yetiştirmenin çok önemli ipuçlarını ve yollarını anlatıyor.  Mutlu ve başarılı bir çocuk büyütmenin metodları yer alıyor. Çocukluğunda çok fazla ödülle büyüyen bir insan yetişkin olduğunda neler yapıyor işte burası çok düşündürücü. Bu yüzden de bu kitabı okumanızı tavsiye ediyorum.

Pedagog Gözde Erdoğan – İstila Edilen Çocuklar

Bir tane daha çocuk gelişimi üzerine kitabımız var. Son yıllarda öne çıkan bir isim Pedagog Gözde Erdoğan.  Kendisini zaten Süper Dadı isimli televizyon programıylada tanıyorsunuz. Sevgili Gözde çok çalışkan biri, çok fazla kitap yazıyor ve ben onları çok seviyorum. Çok büyük bir açığı kapatıyor Türkiye’de. Çok fazla çeviri kitapları var ama Türk toplumunun yapısına uygun bir kitap yok. Amerikalıların, Almanların, kuzeylilerin çocuk yetiştirme tarzı çok  farklı. Gözde Erdoğan bu açığı kapatan iyi bir pedagog.

İstila Edilen Çocuklar. Gerçekten  ismi çok önemli.  Anne baba olarak farkında olmadan yaptığımız davranışlar, söylediğimiz sözler, çocuğumuzun ruhu üzerinde çok büyük etkiye sahip. Farkında olmadığımız şeyler onun ruhunu örseleyebilir, kendini suçlu, cezalı hissedebilir. Kalıcı hasarlar bırakabilir. Bunun için herşeyi öğrenmeye çalışıyorum. Gözde Erdoğan’da sanırım istila edilmiş çocukların büyüyüp istila edilmiş yetişkinler olarak kendi çocuklarına yaptıkları bu hırpalayıcı edinimleri fark etmelerini sağlayan  bir kitap. Karnını doyurmak zorundasın, yapma, ayıp, böyle yaparsan seni daha az severim gibi tanımların çocuk ruhu üzerindeki etkilerini anlatıyor. Anne baba olarak etkili bir iletişimde bunlar olmadan, çocukları örselemeden nasıl çocuklarımızın daha mutlu bireyler olmasını ve şiddetsiz iletişimin yollarını anlattığı bir kitap.