Gerçekten yaşıyor musun yoksa saatleri mi geçiriyorsun? Belki de zaman sen hiç anlamadan akıp geçiyor. Bir şeyler yapıyorsun ama tam olarak ne olup bittiğinin farkında değilsin. O halde biraz durmanın ve fark ederek yaşamanın vakti geldi.

Arınıp hafiflemenin ardından, senin dünyanda, bedeninde ruhunda neler oluyor fark etmek istersen şu adımları takip edebilirsin;

1.Kokuları Fark Et

Gün içinde ne kadar çok kokuya maruz kaldığının farkında mısın? Bu kokuları ne kadar duyuyorsun? Bugün bir değişiklik yap ve tüm kokuları fark et. Yediğin yemeğin, yağmurun, rüzgârın, geçtiğin sokakların… Gün içinde bulunduğun yerleri kokularıyla tanı. Bu farkındalıkla hareket ettiğinde, hatıraların bile kokuları olduğunu anımsayacaksın. Hangi hatıranı onurlandırmak isterdin? Şimdi o hatıraya git ve onun kokusunu hissetmeye çalış. Belki o hatıraya ait kokulara benzeyen ortamlarda daha iyi hissediyorsundur kendini.

2.Tenine Dokunan Havayı Hisset

Hiç rüzgâr olmadığı zamanlarda bile tenine değen havayı hissetmek yumuşak bir dokunuşu fark etmek demektir. Tabiatın sana nazikçe dokunuşunu hisset. Evin içinde dolaşan havayı, yürürken saçını hafifçe hareketlendiren rüzgârı, çalışırken yüzünü okşayan esintiyi… Hepsinin farkında olmak sana ne hissettiriyor? Ve elbette aldığın nefesi fark et. Bu nefesin seni canlandırdığını hissederek al nefeslerini. Hangi zamanlarda daha kesik, hangi zamanlarda daha derin nefesler alıyorsun? Belki tüm bunlar kendine yolculuğun için birer ipucu olur sana.

3.Tatları Tam Anlamıyla Almaya Çalış

Hızlı hızlı yemek yiyip güne devam edenlerden misin? İçtiği çayın, kahvenin; yediğin güzel yemeklerin tatlarını ne kadar alıyorsun? Bugün bir farklılık yap ve yavaş yavaş ye yemeğini, çayından yudum yudum iç. Tüm tatları iyice al. Bu farkındalık hem beslenmeni ritüele döndürecek hem de seni gereksiz yiyip içmekten alıkoyacak. En sevdiğin yemeği bu farkındalıkla yediğinde bambaşka tatlarla karşılaşabilirsin.

4. Neler Görüyorsun?

Bakıyor musun, görüyor musun? Belki defalarca geçtiğin sokakların, bulunduğun odaların, yolunun üstündeki güzelliklerin farkında değilsin. Bugün görmeyi seçsen nelere dikkat ederdin? Önce kendinden başla. Aynada iyice incele kendini. Sonra evini odalarını, eşyalarını, her gün geçtiğin sokakları… Gerçekten yüzüne bak konuşurken biriyle, su içtiğin bardağı incele, yazdığın kalemi, okuduğun kitabı gör. Var olanları, sahip olduklarını görmek; basite indirgediğin her şeyin gözlerinin içine bakmak; görünmeyene de açacak seni. Gözlerinin ardındakileri görebilmek için önce sana sunulan güzelliklerin hakkını vermelisin.

5. Kendini Duymaya Aç

Uyan ve pencereni aç. Bir kuş şarkı söylüyor belki ya da kanat çırpıyor. Ağaçlar rüzgârla bir olmuş güzel ezgiler sunuyor belki de sana. Dinle! Bugün doğayı dinle; söylenenlere, sana gelen mesajlara kulak ver. Belki sorularının cevaplarını alamadığından yakınıyorsun. Peki, sen bir çiçeğin sesini duymaya açmadan kendini nasıl gelecek sorularının cevapları? Ya da nasıl duyacaksın onları. Duymaya aç kendini. Ne güzel sesler gelecek kulağına kim bilir? Sonra dur ve kalbine dön. Oradaki şarkıyı dinle. Kendi kalbinin şarkısını, senin ruhuna ait notaları biliyor musun? Bugün duymayı seç.

Tüm bu farkındalıkları hayatına kattığında sınırları aştığını fark edeceksin. Yenilenecek, tazelenecek ve ne büyük nimetlerle donatıldığını idrak edeceksin. Madem bahar geldi, madem dolunay zamanlarındayız o zaman arın, yenilen ve tazelen. İçinden gelirse aşağıdaki çalışmayı da rutinine dâhil edebilirsin;

Bahar ve Dolunay Meditasyonu

Rahatsız edilmeyeceğini bildiğin bir yere geç ve rahatça otur. Sözsüz bir müzik açabilirsin ya da doğadan bir ses eşlik edebilir sana. Kapat gözlerini. En rahat ve iyi hissettiğin bir yerde gör kendini. Doğa içinde bir yer olsun lütfen. Orada derin nefesler al. İyice hisset bulunduğun yeri. Güneşin sıcaklığını, rüzgârın tenine değişini, toprağı, suyun güzelliğini hisset. Toprakta çıplak ayakla yürü kalp atışını duy toprak ananın. Bir çiçeği kokla, bir kuşla muhabbet et, ağaca sarıl. İyice bak bu güzel doğaya, kaybol içinde. Tabiatın sana sunduklarını fark et. İçinde şükür duygusuyla yürü. Derin nefeslerine devam et. Sonra ışıktan bir suyun seni yıkadığını imgele. Bırak o su seni temizlesin. Ruhunu, bedenini arındırsın. Her derin nefesle o ışığı içine al ve verdiğin her nefesle ihtiyacın olmayanları bırak. Kendini ışıl ışıl tertemiz hissedene kadar devam et. “Sevgili su, beni arındır, ihtiyacım olmayanları bırakmama yardım et, akışta olmayı öğret bana” diyerek enerjiyi kuvvetlendir. Sonra toprağa bas ayaklarını. Bir ağaç gibi köklendiğini hisset. Sarıp sarmalandığını, bir anne şefkati ile kucaklandığını fark et. “Sevgili toprak merhametini sun bana, bolluk ve bereketini almam için yardımcı ol, köklenmemi destekle” diyebilirsin. Daha güçlü hissettiğinde rüzgâra dön yüzünü. Rüzgâr süpürsün üstündeki tozu, kiri, eskiden kalmış tüm ihtiyacın olmayan şeyleri. “Sevgili rüzgâr, bana ait olmayan her şeyi alıp götür benden, tüm tozları içimden ve dışımdan temizlememe yardım et, sana bıraktı hepsini” diyerek rüzgârla konuşabilirsin. Ardından bir ateş imgele bulunduğun yerde. İyice bak ateşe, kamaşsın gözlerin. “Sevgili ateş arındığım her şeyi sevgiyle yok et ve beni yeniden başlamam için destekle” de. Tüm elementlerin ve doğanın gücünü hisset. Arın, tazelen, ayaklarını sağlamca bas yere. Sonra otur ve derin nefesler al. Nefesinin farkında olarak biraz bu alanda kal. Ardından çalışmayı bitirebilir hazır olduğunda gözlerini açabilirsin.  Sonrasında bir kâğıda bırakmak istediklerini yazıp onu akan bir suya atabilirsin. Ardından niyetlerini yazıp saklayabilirsin.

Solan yapraklarımızı yeniden yeşertmemiz, daha fazla kök salmamız ve canlanmamız niyetiyle…

Enerji dolu, keyifli, sevgi ile sarmalanmış, taze bir bahar dilerim.

Dr. Yasemin GEÇERLER.