Anne… Barınak, ev, koruma sağlayan bir ağaç. Tırmanabileceğin ve oradan beslenebileceğin bir ağaç. Henüz çok daha küçükken, sana çok büyük görünen bir ağaç. O senin ağacın. Dünyadaki mistik inanışlarda hayat ağacı hayatın etrafında döndüğü düşey bir eksendir. Benzer şekilde, annen de ailenin ve çocukları duygusal yaşamının etrafında geliştiği eksendir.

Peki, kimler annelik edebilir?

“Anne” terimini belli bir çocuğu doğurmuş olan bir kadınla sınırlayamayız. Anneden söz ettiğimde bu temel işlevi gören kişiden söz ediyorum, “İyi Anne” terimi ise hayatınızda sizi besleyen, koruyan, sizinle ilgilenen, her hangi bir yetişkini ifade edebilir. Her kadın annelik rolüne kolay uyum sağlayamaz, yine de doğa biyolojik anneye her türlü avantajı sağlamak için elinden geleni yapar. Araştırmalar annelerin içgüdüsel olarak bebeklerin tercih ettiği gibi davrandıkları görüşünü destekler.

Yeterince “İyi Anne” olmak…

Anneler mükemmel olmak zorunda değildirler, olamazlar da. Mükemmellik, eğer varsa, çocuğun algısıdır – anne onun ihtiyacını yeterince iyi bir şekilde karşıladığında tam bir hayranlık hisseder. Bu iyidir çünkü bir konuda tamamen birisine bağlıysanız onun bu işi yapabileceğine inanmak istersiniz. Çocuğun annesiyle ilgili iyi şeyler hissetmesi annenin çocuğa bağlanması için de yararlı olduğundan, sapmaları ve tam uyumun eksikliğini göz ardı etmek ve olumlu şeylerin altını çizmek hem psikolojik açıdan hem de gelişim açısından iyi bir stratejidir.

Yeterince “İyi Anne” terimi ünlü psikanalist D. W. Winnicott tarafından bir çocuğa hayata iyi bir başlangıç yapabilmesi için gerekli olanları yeterli bir biçimde sağlayabilen anne için kullanılmıştır. Winnicott yeterince “İyi Anne”liğin ilk adımı olarak çocuğa uyum sağlayabilmeyi öngörmüştür. Yazar yeterince “İyi Anne”nin işe nasıl bebeğin ihtiyaçlarına neredeyse tam bir uyum ile başlayacağını ve sonra bebeğin düş kırıklığıyla baş edebileceği bir hızla gittikçe daha az uyumlu hale geleceğini tanımlar. Bebeğin ihtiyaçlarını tam olarak karşılamaya devam eden ve sonra yeni davranışlar öğrenmesi, yeni yetenekler geliştirmesi ve yokluklar ve düş kırıklıklarıyla baş edebilmesi için bebeği birden bunlardan yoksun bırakan bir anne.

Birçok çalışma annenin “İyi Anne’lik edebilmek için çocuğuna yüzde yüz uyum içinde ve her zaman ulaşılabilir olmak zorunda olmadığını gösterir. Yüzde otuz uyumluluk yeterlidir (birlikte uyum içinde olmak, bir çocuğa uymak). Psikoterapist ve yazar Diana Fosha’ya göre, “Var olan uyum eksikliğini düzeltmek ve ideal ilişkiyi yeniden kurma yeteneğinin varlığı da en az bu uyumun doğal olarak varlığı kadar (hatta daha fazla) önemlidir”. Yeterince “İyi An- ne”nin her ilişkide ortaya çıkabilecek kaçınılmaz çatlakları onarabilmesi gereklidir. Her zaman tam doğru davrana- mayacaktır, fakat yanlış yaptığında onu nasıl düzeltebileceğini öğrenmek zorundadır.

Araştırmalar annenin çocuğuna bu şekilde yardımcı olabileceğini gösterir. Bebekler dünyaya anneleriyle sıkı bir bağ kurmak konusunda bir istek ve potansiyel ile gelirler. Aynı zamanda annenin onarıcı çabalarının çoğuna karşılık vermek için heveslidirler. Tahmin edebileceğiniz gibi bir bebek için bu ilişkide kaçınılmaz olarak ortaya çıkabilecek kesintileri onarabilmek güçlendirici bir şeydir. Tersine, annenin dikkatini çekememek, ilişkide bir kopukluk olduktan sonra ilişkiyi yeniden kuramamak bebeğe kendisini ilişkiler ve ihtiyaçlarını karşılamak konusunda beceriksiz hissettirir ve cesaretini kırar. Anne geri çekildiğinde ve çocuğunun ihtiyaçlarıyla yeterince uyumlu olmadığında çocuk diğer yolları dene- mektense anneyle uyum içinde olmayı bırakır. İlişkinin başında bu kopukluk Winnicott’un “yanlış benlik” dediği durumu oluşturur.

“İyi Anne” Mesajları…

Kimse kusursuz olmadığı için “İyi Anne” resmimiz ancak bir ideal ya da bir modeldir. “İyi Anne” mesaj örnekleri:

  • Burada olduğun için mutluyum. Bir çocuğun duyması gereken önemli ilk mesajdır. Bu mesaj bebeğe onun değerli ve istenen birisi olduğunu belirten davranışlar yoluyla verilir.
  • Seni görüyorum. Bir anne “Seni görüyorum” mesajını doğru bir ayna olmakla  ve uyum konusundaki  ile verir. Örneğin, neyi sevdiğimizi ve sevmediğimizi bilir. Nelere ilgi duyduğumuzu ve şeyler hakkında neler hissettiğimizi bilir. Görülmek tanınmaktır.
  • Benim için özelsin mesajı (ki genellikle sözle söylenmez) bize özel ve değerli olduğumuzu söyler. Diğer mesajlar gibi bu da olduğumuz kişi olarak görüldüğümüz algısıyla birlikte olmalıdır, böylece sığ ve dışarıdan görünen nitelik ya da imajdan kaynaklanan özgünlükle ilişkimiz olmaz.
  • Anne “Sana saygı duyuyorum” mesajını bir çocuğu kontrol etmeye ihtiyacı olduğu zamanlarda değil, onun eşsizliğini desteklemek, çocuğun seçimlerini ve kararlarımı kabul ettiğini belirtmek ve onu olduğu kişi olarak değerli bulduğunu anlatmak için verir.
  • Seni seviyorum genellikle bu basit sözcüklerle ifade edilir, ama yine de anlamlı olması için içten  ve gerçek bir şekilde yaşanması gereklidir. Birçok çocuk bu sözcükleri günde birkaç kez duyar, diğerleri yaşamları boyunca bu sözcüklerden uzaktırlar. Sevgiyi ifade etmenin en etkili yolu muhtemelen sözcükler değil, dokunma, ses tonu, gözler ve yüz ifadesi, vücut dili ve çocuğa gösterilen özendir.
  • İhtiyaçların benim için önemli. Benden yardım isteyebilirsin. Bu mesajla annenin dikkatinin ve samimi bir ilgiden kaynaklandığı duygusunu alırız. “Benden yardım isteyebilirsin” mesajı izin verir; çocuğa ihtiyaçlarını benden gizlemen ya da onları kendi başına karşılaman gerekmiyor der.
  • Buradayım. Bana güvenebilirsin. Bununla ilgili bir mesaj da “Sana zaman ayırırım” olabilir. Bu annenin ulaşılabilir olduğunu, çocuğa öncelik ve değer verdiğini ifade eder.
  • Seni korurum. Güvende olmak hissi bir çocuk için rahatlamak ve dışa dönmek için temel unsurdur. Güvenlik olmaksızın, dünyanın içine girmeyi asla öğrenemeyiz. Bize bakan bir kişinin koruması olmaksızın tek korumamız küçük kalmak ve kişiliğimizde savunmacı yapılar oluşturmaktır.
  • Bende huzur bulabilirsin. “Benimle birlikteyken evde olabilirsin” demektir. Hepimiz oynamak zorunda olmadığımız, tamamen kendimiz olabileceğimiz ve diğerlerinin yanında rahat, dingin hissettiğimiz bir yerde olmak isteriz.
  • Senden hoşlanıyorum. Benim içimi aydınlatıyorsun. Varlığının sevildiğini bilmek, ışığının görülmesi her çocuğu mutlu eder.

                                                                    

Hazırlayan,

Uzm. Psk. Nur Metin Korkmaz