Bitkisel beslenmeye dayalı öğünlerinizi daha sağlıklı ve etkili hale getirmenin yolları

Konu beslenme olunca hiç kimsenin itiraz edemeyeceği bir gerçek var; o da meyve ve sebze tüketmek. Bu tavsiyeyi ciddiye almak için çok uç diyet programlarını veya kitapları da takip etmenize gerek yok. Meyve ve sebze tüketmek; kalp rahatsızlığı, kanser ve diyabet gibi kronik hastalıkları önlemekye yardımcı oluyor. Meyve ve sebzenin sofralarımızdaki eşsiz yerini biliyoruz, ama bitkisel beslenme ağırlıklı öğünlerimizi onlarla daha etkili hale getirmenin yollarını biraz gözardı ediyoruz. Bizler bu sorunun peşine takıldık ve bitkisel beslenmeye dayalı öğünlerinizi daha sağlıklı ve etkili hale getirmenin yollarını sizler için sıraladık:

  1. Sofralarınızı çeşitlendirin

Çoğu insan doğanın bize sunduğu farklı farklı sebze-meyveyi sofrasına katmak yerine birkaç çeşit yiyeceğe saplanıp kalıyor. Bitkisel besinlerle bu rutine dur diyebilirsiniz. Herhangi bir meyve veya sebzeye yüklenmektense, sofralarınızı besin değeri bakımından zenginleştirmenin tam zamanı. Önemli olan ne kadar yediğiniz değil, tükettiğiniz besinlerin çeşitliliği.

  1. Sebzeleri çiğ tüketmek yerine pişirin

Sebzeler çiğ mi tüketilmeli, yoksa pişirilmeli mi sorusu en çok merak edilen konulardan biri. Besinleri çiğ tüketmek, C vitamini gibi bazı besin öğeleri bakımından iyi olabilir. Ancak, bitkisel ağırlıklı antioksidan ve besin öğelerinin büyük bir çoğunluğunun vücuda nüfuz etmesi ve aktif olabilmesi için biraz pişirilmesi gerekir. Bunun için yüksek ateşte sebzelerin canına kıymanız gerekmiyor, yaklaşık 1-2 dakika canlı bir renk alana kadar buharda pişirmeniz yeterli. Araştırmalara göre yeşilbiber, havuç, kuşkonmaz, lahana gibi gıdalar buharda pişirildiğinde antioksidan aktivitesinin yüzdesi daha fazla oluyor.

  1. Farklı yiyeceklerden bir sinerji yaratın

Bazı yiyecekleri bir araya getirerek bir sinerji yaratmak mümkün. Bu sayede hem lezzeti artırıp hem de daha sağlıklı öğünler yaratabilirsiniz. Örneğin, ızgarada pişirdiğiniz eti marine ederken veya hamburger olarak tüketmeden önce, etinize zerdeçal ve biberiye gibi baharatlar ekleyebilirsiniz. Bu tür baharatlar, kansere yol açan kimyasalların oluşumuna meydan okuyan antioksidanların kaynağıdır ve iltihap sökücüdür. Ya da yeşil çayınızı yudumlamadan evvel çayınıza bir dilim limon koyarak antioksidan bakımından zengin kateşinleri muhafaza edebilirsiniz.

  1. Bilinmeyeni keşfedin

Bazı yiyecekleri efsane olarak adlandırmak hiç de yanlış olmaz. Bu efsanelerden biri de muz. Muz denilince çoğumuzun aklına potasyum gelir. Oysa avokadonun içindeki postasyum miktarı, muzdaki potasyum miktarının iki katı. Bir başka örnek ise kalp, prostat ve bağışıklık sistemi için oldukça önemli bir besin öğesi olan,yüksek likopen içeriğiyle ünlü domates. Oysa araştırmalara göre papayada bulunan likopen domatestekinden yaklaşık üç kat daha fazla. Lutein bakımından zenginliğiyle lahana görece daha fazla rağbet görse de, maydanozdaki lutein oranı da lahanayla aynı düzeyde.

  1. Bitkisel besinlerin yüksek potansiyelini görün

Bitkisel kaynaklı besin öğeleri antioksidan olarak bilirdik. Hâlâ öyle olduklarını düşünsek de bitkisel gıdaların hücre içerisindeki gen ekspresyonu gibi faaliyetleri harekete geçirmede oynadıkları role dair artık daha çok şey biliyoruz. Yediğimiz bitkisel gıdalar DNA ekspresyonumuzu ve organların fonksiyonunu değiştirerek adeta “biz” olur. Bu nedenle farklı kaynaklardan tutarlı bir şekilde besin gıdası almaya özen göstermeliyiz.