Böbrekler, bel bölgemizin her iki tarafında ve karnımızın arka duvarında yer alan, her biri yaklaşık 150 gram ağırlığında olan hayati organlarımızdır. Böbrekler neden hayati organlarımız sorusunun yanıtına gelince işte o biraz uzun. Çünkü böbreklerimiz; kana karışan, kanda bulunan zararlı atıkları, üreyi kandan süzer ve bizim idrar yoluyla vücudumuzun dışına atmamızı sağlar. Kanın içinde sadece atık madde değil, karbonhidratlar, yağlar, proteinlerin sindirilmesiyle oluşan küçük moleküller, vitamin ve su gibi faydalı moleküller de bulunuyor. Böbrek ve böbreğin ana birimi olan nefronlar da kanın süzülerek temizlenmesini sağlıyor. İşte bu bağlamda böbreklerimiz; kanımızda asit-baz dengesini ayarlar, vücudumuzun su ve elektrolit dengesini düzenler, vücudumuzdaki zararlı maddeleri idrar yoluyla dışarı atar. Elbette ki burada bahsi geçen görevlerin tamamı sağlıklı, tam fonksiyonla çalışan böbrekler için söz konusudur. Peki, bu kadar önemli olan böbreklerin işlevleri neden bozulur, böbrekleri nasıl koruyabiliriz?

Böbreklere zarar veren etkenler nelerdir?

Böbrek hastalıkları hem ülkemizde hem de tüm dünya genelinde çok yaygın. Genellikle yüksek tansiyon, diyabet ve obezite böbreklerin fazla yorulması, hasar görmesi ve zamanla işlevini yitirip böbrek yetmezliği oluşmasına yol açıyor. Elbette ki tansiyonun yükselmesine, şeker hastalığı oluşumuna ve aşırı kilo, obeziteye yol açan faktörler de dolaylı olarak böbrek yetmezliğine sebep oluyor. Böbrek yetmezliği yaşayan hastaların çoğunluğu yüksek tansiyon, obezite, şeker hastası, 60 yaş üstünde, sigara bağımlısı, tek böbrekli olarak doğmuş ya da aile bireylerinde böbrek hastalığı bulunuyor. Bu bakımdan böbreklere zarar veren faktörleri düşündüğümüzde otomatik olarak bu rahatsızlıklara, sorunlara yol açan etkenleri de düşünmeliyiz.

Böbrekler, en sağlam organlarımızdandır!

Dünya genelinde milyonlarca insanın böbrek hastası olması sizi korkutmasın. Çünkü aslında böbrekler çok sağlam organlardır ve hayatımızda bazı sağlıklı adımlar atarak böbrekleri korumak mümkün. Özellikle aile bireylerinde böbrek yetmezliği olan kişiler, sık sık test yaptırırlar ve sağlıklı yaşam alışkanlıkları edinirlerse böbrek hastalığını önleyebilirler. Böbreklerin kanı süzme ve arındırma yetisi % 60’ın üzerinde bozulduysa böbrek yetmezliğinden bahsetmek mümkün oluyor. Bunun öncesindeki evreler kesinlikle onarılabilir sorunlardır. Erken teşhis, pek çok hastalıkta olduğu gibi böbrek hastalığında da hayat kurtarıcı, yaşam kalitesini artırıcı, hastalığı durdurucu önem taşıyor. Bu bakımdan;

  • Bir kişi 50 yaşın üzerindeyse,
  • Sigara kullanıyorsa,
  • Aşırı kiloluysa,
  • Şeker hastasıysa,
  • Tansiyon hastası ise,
  • Ailesinde böbrek hastası varsa her hangi bir şikayeti olmasa da böbreklerini kontrol ettirmelidir.
  • Özellikle de 40 yaşın altında olduğu halde yüksek tansiyon hastası olmak demek, aslında bir böbrek hastası ya da böbrek hastası adayı olmak demektir. Çünkü genç yaşlarda ortaya çıkan yüksek tansiyon böbrek fonksiyonlarının bozulduğunun bir habercisi ya da böbreklerin de yakın zamanda iflas edeceğinin göstergesidir.

Bu bakımdan böbrek hastalığı konusunda risk grubunda olanların tarama testi, idrar ve kan testi yaptırması önem arz ediyor. Bir de bunlarla birlikte böbrekleri koruyan, böbrek fonksiyonlarını güçlendiren nitelikte beslenerek böbrek hastalığını önlemek engellemek mümkün.

Böbrek dostu besinler

Su

Her derde deva su, her bir organın, hücrenin dostu su! Böbrekler, fazlalık olan, zararlı olan atıkların vücuttan atılması, kanın temizlenmesi görevini yerine getiriyorlar. İşte tam da evrede suya çok ihtiyacımız var, böbreklerin görevlerini yerine getirebilmeleri için fazlaca su içmek şart. Çünkü vücudumuzun % 60’ı su ve böbrekler, sayısız kılcal damardan meydana geliyor. İşte bu kılcal damarların her biri kanımızı süzerek temizliyor. Bu kılcal damarların bu görevlerini yerine getirebilmesi de gün boyu içtiğimiz suyla mümkün oluyor. Böbreklerimizin fonksiyonlarını koruyabilmek için günde ortalama 2-2.5 litre su içmemiz de bu bakımdan hayati önem taşıyor. Hatta yaz aylarında, sıcak günlerde bu su miktarını ihtiyacımız oranında artırmalıyız. Unutmayın, ne kadar çok su tüketirsek, böbreklerimiz o kadar çok çalışır, kanımız ve dolayısıyla tüm vücudumuz da o kadar çok çalışır. Zira biz az su içtiğimizde vücut o suyu tutuyor, idrar miktarımız azalıyor, böbrekler kanı temizleyecek kadar su bulamamış oluyor.

Yoğurt

Evde mayalanmış bir yoğurdun ne tadı, ne de sağlık değeri hiçbir besinde yok. Probiyotik değeri, kalsiyum ve D vitamini içeriği ile yoğurt tam bir böbrek dostudur. Barındığı faydalı bakteriler sayesinde yoğurt, böbrekleri pek çok hastalığa karşı koruyor, güçlendiriyor. Özellikle yemekle birlikte yoğurt tüketmek, böbreklerin çalışmalarını düzenliyor ve hızlandırıyor.

Elma

Taze meyve ve sebzeler, tüm vücudun sağlık kaynağıdır. Ama en çok da kırmızı elma tam bir böbrek dostudur. Düzenli olarak her gün bir tane kırmızı elma tüketmek, böbrek hastalıklarına yakalanma riskini azaltır, böbrek hastalıklarının tedavisine yardımcı olur. Lif oranı yüksek olan elma, kabızlığı da önlediği için böbrekler başta olmak üzere mide ve bağırsakların da iş yükünü azaltır.

Pirinç

Sağlıklı beslenme sepetlerinde genellikle pirince yer verilmez. Ancak düşük potasyum ve yüksek karbonhidrat içeriğiyle pirinç, enerji kaynağıdır ve böbrek dostudur. Potasyumun vücut için gerekli bir mineral olduğu konusunda şüphe yok. Fakat potasyumun fazla tüketilmesinin de böbreklerin fazlaca yorulmasına sebep olduğu da bir gerçek. Bu bakımdan yüksek oranda nişasta içeren diğer karbonhidratlara oranla pirinç tüketilmesi daha mantıklı olacaktır. Ancak pirincin dozunu da fazla kaçırmamakta fayda var.

Soya proteini

Kemik sağlığımız için çok önemli olan fosfor, neredeyse tüm hayvansal gıdalarda, tüm süt türlerinde bulunmakta. Fakat kemikler için gerekli olan bu fosforu ihtiyaçtan fazla tükettiğimizde de aksine kemiklere fayda yerine zarar veriyor. Bir de yoğun olarak fosfor aldığımızda, bunu vücuttan atmaya çalışan böbrekler çok yoruluyor, kimi zaman hasar görüyor. İşte bu dozu iyi ayarlayamayanlara önerim, sütle aynı besleyici değeri taşıyan soya ürünleridir. Soya ürünleri tüketimi fazladan fosfor alımının da önüne geçtiği için böbreklerin yıpranma riski de ortadan kaldırılmış olur.

Meyve ve sebzeler

Yüksek miktarda protein alarak beslenmek demek, vücudumuzda üre üretiminin artması ve dolayısıyla da böbreklerin fazlaca yorulup, deforme olması demektir. Zira fazla protein demek, fazladan üre demektir. Vücutta çok fazla üre üretildiğinde böbrekler bu üreyi atabilmek için çok yoruluyor, kandaki toksinleri atacak gücü kalmıyor. Beslenmenizde protein tüketimini kontrol altına almanın en kolay ve sağlıklı yolu ise beslenme sepetinizi bolca meyve ve sebze ile doldurmaktır. Meyve ve sebzeler diğer besinlerden çok daha hafif olduğu için vücutta işlenmesi, sindirilmesi, fazlalıkların vücuttan atılması da çok daha kolay ve daha az yorucu olur.

  1. Sodyum bakımından fakir besinler

Sodyum, yani tuz tüm vücudumuz için gerekli, ancak fazla alındığında tüm iç organları yoran bir mineraldir. Aşırı oranda tuz tüketmek, sodyum almak demek, böbreklerin fazla yorulması, hasar görmesi demektir. Böbrekler sadece belli bir miktarda sodyumu vücuttan atabilme yetisine sahiptir. Bu oranda daha fazla sodyumu vücuda aldığımızda böbrekler atamaz ve dolayısıyla vücutta sodyum birikimi olur. Aynı paralelde fazla sodyumun kan basıncını da olumsuz etkilediğini düşündüğümüzde, tüm vücuda zararlı olduğunu söylemek yanlış olmaz. Bu bakımdan hem böbrek hastalığı riskini ortadan kaldırmak hem de böbrek fonksiyonlarını desteklemek adına yüksek oranda sodyum içeren konservelerden, paketlenmiş hazır gıdalardan, soslardan, patates cipsinden uzak duralım.