“Hamilelik süreciyle ilgili endişelerim var. Acaba, bir çocuğa hazır mıyım, değil miyim? Acaba, çocuğun sorumluluğunu alabilecek miyim? Aynı endişeler eşimle ilgili de var. Acaba, çocuk hayatımızı olumlu mu etkileyecek, olumsuz mu etkileyecek? Hamilelik süreciyle ilgili neler yaşayacağımı bilmiyorum. Orada yaşayacaklarım beni endişelendirmiyor desem yalan olur…” Konumuz; hamilelik sürecine psikolojik olarak nasıl hazırlanmalıyız?

Hazırsanız, psikolojik destek ve hazırlıkla ilgili olarak soru sorarak ilerleyelim. Hamilelikle ilgili, kendimize doğru soruları sormadığımız zaman ve dürüst bir şekilde o sorulara cevap vermediğimiz zaman, az çok önünüzdeki hikayeyi tahmin etmediğiniz zaman, hamilelik süreci ve sonrası zorluklarla geçebilir. Bu nedenle, bu içeriği hazırlarken kendinize sormanız gereken soruları sizlere iletmek istedim. Hadi başlayalım!

1.Ebeveyn Olmaya Gerçekten Hazır Mıyım?

Neden bu soruyu soruyoruz? Çünkü ebeveynliğin; bize öğretilen doğduk, büyüdük, okuduk, iş bulduk, evlendik ve çocuk yaptık sıralaması ile olmaması gerekiyor. Nesilden nesile aktarım, ne yazık ki bu yönde. Hala bu şekilde ve ne yazık ki dünyaya bakış açımız değişmiş değil.

Biliyorsunuz ki, günümüzde artık bir çocuğun sorumluluğunu almak, onun yaşamına dahil olmak ve onun yaşamında lider olmak kolay bir süreç değil. Kendimizi tanımamız gerekiyor, çocuğu tanımamız gerekiyor, çocuğun ihtiyaçlarını sadece fizyolojik anlamda değil, manevi ve psikolojik anlamda da karşılamamız gerekiyor. Bu nedenle, “Bu sorumlulukları gerçekten almaya hazır mıyız değil miyiz?” sorusunun cevabı gerçekten çok önemli. Peki, burada neyi kastediyorum?

Çocuk sahibi olduktan sonra, yaşamınızda vazgeçecekleriniz olacak. Nelerden vazgeçeceksiniz? En basitinden, bir süre uykudan ve sosyal hayatınızdan vazgeçeceksiniz. Bir süre, önceliği kendinize koyduğunuz hayata, bir başka canlıyı koyacaksınız. Sizden bir parçayı koyacaksınız ve bunu koyarken de, bütün o bebeğe ya da çocuğa verdiklerinizi koşulsuzca, severek vermeniz gerekiyor, beklentisiz bir şekilde sunmanız gerekiyor.

“Gerçekten, bu sorumluluğu almaya, koşulsuzca çocuğa vermeye ve kendi hayatımı kısıtlamaya hazır mıyım değil miyim?” bu soruyu sorarak başlamanız gerekiyor. Ancak bu koşularda, bu sorunun cevabını dürüstçe verebilirsiniz.

2. Çocuk Sahibi Olmayı Gerçekten İstiyor Muyum?

Bu, “Tabi ki istiyorum” olarak yanıtlayacağımız bir soru. Ancak, aslında gerçekte öyle değil. Çünkü, biraz önce bahsettiğim doğdum, büyüdüm, okudum, işe girdim sıralamasının ardından “Tabi ki çocuk sahibi olacağım” geliyor. Çocuk, evliliğin meyvesi olarak düşünülür ancak bu aslında böyle değil.

Çünkü, ne yazık ki bizler, özellikle genç yetişkinler, erken yaşta evlenen pek çok çift, daha neyin içerisinde olduğunun farkına bile varmadan, daha kendisini ve eşini tanımadan, daha evliliğini bir düzlemde oturtmadan, bir alışkanlığa dönüştürmeden çocuk sahibi olabiliyor. Ve ne yazık ki, hazırlıksız gelen bu süreç, çocukla ebeveyn arasındaki ilişkiye zarar verebiliyor.

Bu nedenle, hamileliğiniz eğer planlıysa, lütfen kendinize “Ben gerçekten çocuk sahibi olmayı istiyor muyum? Yoksa, benim çocuk sahibi olmamı hızlandırmaya çalışan dış etkenler mi var?” sorusunu sorun.

Eşiniz istiyor ama siz istemiyor olabilirsiniz, çevre baskısının altında kalabilirsiniz, evlendikten sonra “Hadi, ne zaman çocuk yapacaksınız?” denilebilir ya da bir uzman tarafından “İleride senin çocuğun olmaz”, “İleride şu olur”, “Bak, yumurtalıkların azalıyor”, “Zaten yaşın geçiyor” gibi fizyolojik zorluklar ya da sıkıntılar sizin önünüze yığılarak, farkında olmadan çocuk sahibi olmaya zorlanıyor musunuz? Ya da, arkadaşlarınız evlendi ve çocuk yaptı. Kendinizi geç kalmış hissediyor musunuz? Bütün bunları önünüze dürüstçe koyarak, kendinizi lütfen bir değerlendirin. “Gerçekten çocuk sahibi olmaya hazır mıyım?, “Gerçekten çocuk istiyor muyum, istemiyor muyum?”.

Ne yazık ki, kadının kadına yaptığı şiddet ve Türkiye’deki evlen ve çocuk yap baskısı hiçbir zaman bitmiyor. Çocuk yapsanız bir sorun, yapmasanız bir sorun. Çocuğu yaptınız, çok güzel. Birinci çocuğunuz oldu, bu kez ikinci bekleniyor ve bu süreç hiçbir zaman bitmiyor. Çevre, her zaman mutlaka sizlere ifade edecek bir cümle buluyor. Bu nedenle, kendi içinize dönmeniz ve çocuğu gerçekten arzulamanız çok değerli. Ancak bu koşullarda kendinize dürüst olabilirsiniz.

Burada, bir gerçeği daha ifade etmek istiyorum… Bazen, babalar çocuk sahibi olmak konusunda çok istekli olabiliyor ve anneler isteksiz olabiliyor. Şu bir gerçek ki; yaratıcı güç, aslında bebeğin dünyaya gelme serüveni, hamilelik ve doğum, kadına verilmiş, bahşedilmiş bir özellik ve annenin hamileliğe ve doğuma hazır olması çok değerli. Ne yazık ki babalar, çocuğa çok istekli olduklarında; farkına varmadan anne adayını baskılayabiliyor, acele ettirebiliyor. Ancak bu, çocuk dünyaya geldikten sonra anne ve bebek arasında zorluklara neden olabiliyor. Bu nedenle, bir kadın olarak kendinizi iyi tanımanız, gerçekten ne istediğinizi biliyor olmanız ve süreçle ilgili az çok değerlendirme yapabiliyor olmanız çok değerli.

3. Çocuk Sahibi Olduktan Sonra Hayatımda Değişeceklerin Farkında Mıyım?

Bu soruyu, az çok cevaplayabiliyoruz. “Tamam, ilk bir yıl zor olacak. Uykusuz geçirilen geceler olacak, destek alabilirim, yardım alabilirim, annemden, kayınvalidemden yardım alırım ya da bir bakıcı tutarız” ya da “Bu süreci eşimle birlikte çok arzuluyoruz” gibi daha yüzeysel cevaplar verebiliyoruz.

“Hayatınızda gerçekten kendinizi hiç kısıtladınız mı?” bu soruyu kendinize sormalısınız? Çünkü, ne kadar süre uykusuz kalabilirsiniz? Ya da, ne kadar süre sosyal hayatınız kısıtlanacak? Bu çok önemli. Bunlarla ilgili cevapları dürüst bir şekilde kendinize verdiğiniz zaman, aslında o sorumluluğu almaya da hazırlanabiliyorsunuz. Çünkü, bir bebek daha dünyaya gelmeden önce; uyku problemleri yaşayabiliyorsunuz, en başta bedeniniz değişiyor, dünyaya bakış açınız değişiyor, hormonlarınız değişiyor, kadınlığınızla ilgili pek çok endişe ve kaygılarınız da olabiliyor, bakış açınız da değişebiliyor.

Çevreden bazen destek alabiliyorsunuz, bazen de beklediğiniz desteği alamayabiliyorsunuz. Bütün bunlara karşı, o yüzleşmeyi karşılayabilecek kadar güçlü müsünüz, değil misiniz? Bunları biraz düşünmenizi rica ediyorum. Ve sonrasında, bebeğin doğumu ile ilgili endişelerinizi, doktorunuzla olan ilişkinizi, hayata ne kadar güvendiğinizi, kaygılarınızı ne kadar yönetiyorsunuz? Bunlar, bütün hamilelik süreci ve doğum sonrası için de size destek olacak bilgiler olacaktır. Kendinize bu soruları sormayı unutmayın!

4. Eşimle Gerçekten Ortak Noktada Mıyım?

 

Daha çok hamileliğin kadın tarafından bahsettik ama bunun bir de eş tarafı var. “Eşimle gerçekten ortak noktada mıyım?”.

“Hamilelik sürecine ben hazırım ama eşim bu sorumluluğu almaya gerçekten hazır mı? Bana gerçekten destek verebilecek mi ve çocuğu birlikte büyütebilecek miyiz?”. Bu sorunun cevabını, hiçbir zaman gerçekten bilmeyeceksiniz. Ancak, az çok ön bilginiz olacak. Zaten, ilişkiniz, eşinizin size nerelerde destek verip nerelerde destek veremeyeceğini gösteriyordur.

Bu çok önemli. Çünkü, annelerin büyük bir hevesle başladığı bu süreçte, daha sonra hayal kırıklığı yaşamadan, çocuğu ilişkinin arasına dahil etmeden süreci yönetmesi gerekiyor. Bu nedenle, eşinizle aynı noktada olup olmadığınız çok değerli bir bilgi. Lütfen, bu soruyu da kendinize sorun.

5. Çocuğumdan Ne Bekliyorum?

Geldik, en önemli soruyu sormaya ve aslında değerlendirmeyi yapmaya… “Çocuk sahibi olmadan önce, kendi çocukluğum nasıl geçti? Ben bir çocuk dünyaya getirdiğimde, o çocuktan beklentim nedir, neyi arzuluyorum?” Bu soru çok önemli. Çünkü, “Ben yaşamadım o yaşasın” arzusu ile, kendi çocukluğumuzu yeniden deneyimleme fırsatı elde ediyoruz. Bu, aslında biraz sıkıntılı bir durum.

Hepimizin yaraları var. Hepimizin geçmişte kendini üzgün hissettiği, yaşadığı travmatik anılarımız var. Bu anılar, kimi zaman anne-baba tarafından, kimi zaman çevre tarafından bize aktarıldı. Biz tabi ki, bir çocuk dünyaya getirirken de yaşadığımız o sıkıntıları, zorlukları ya da yaralarımızı tedavi etmek istiyoruz. Ve, bu tedavi sürecinde çocuktan çok ciddi beklentilerimiz ve arzularımız oluyor.

Daha doğmamış çocuğa bütün bu arzuları, istekleri ya da yapamadıklarınızın yükünü yükleyebiliyorsunuz. Bu nedenle, kendi çocukluğunuzda ne yaşadığınız ve çocuğunuzdan ne beklediğiniz çok değerli. Ben, burada şöyle bir ipucu vermek istiyorum; bir çocuk dünyaya geldikten sonra, onunla ilgili beklentisizleşmeyi, koşulsuzca onu kabul etmeye çalışmalısınız. Ancak bu koşullarda, kendinizi ebeveynlik yolcuğunda, daha en başından itibaren ehlileştirmeye başlarsınız.

Sınırlarınızı belirlemeye başlarsınız. Ki bu sınır çocuğunuzu, en temelde tabi ki sizden ve sizin o yaralı tarafınızdan, yani o iyi olmayan tarafınızdan da koruma altına alacaktır.

6. Psikolojik Destek Almalı Mıyım?

Ben, Gelişim Akademisi’nde pek çok anne-baba ile çalışıyorum. Ve bu anne-babalar bazen, ikinci gebeliği yaşıyorlar. Bazen, daha ilk çocuğun gebelik sürecinde pedagojik destek almak için Gelişim Akademisi’ne geliyorlar. Orada, sıklıkla konuştuğumuz bir konu var; gerçekten de hamilelik süreci ve sonrasında psikolojik destek almak gerekiyor mu, gerekmiyor mu?

Aslında, ben bu konuyla ilgili olarak, her bireye şunu söylüyorum; Hepimizin yaraları var ve hepimiz sürece hazır olmayabiliriz. Bilmediklerimiz olabilir, hayattan ya da hamilelik sürecinden beklentilerimiz farklı olabilir. “Psikolojik destek almalı mıyım?” sorusunu mutlaka kendinize sorun ve eğer imkanınız varsa, hamilelik sürecinde kendinizi ruhsal anlamda bebeğe ve sonraki sürece hazırlayabilmek ve güçlenebilmek için psikolojik destek almalısınız.

Bu, bazen pedagojik bir destek de olabilir. Anne-baba adayları, pedagojik anlamda ne yapacaklarını, bebeğin hayatı için neyin öncelikli olduğunu ve kendilerini nasıl hazırlamaları gerektiği ile ilgili destek de alabiliyorlar. Ya da, anne-baba adayları kendini ruhsal anlamda hazırlayabilmek ve yüzleşebilmek için de psikolojik destek alabiliyorlar. Eğer, “Bu süreçte, benim bir psikolojik desteğe ihtiyacım var mı?” sorusunu kendinize gerçekten sorarsanız, eminim doğru cevabı iç sesiniz size verecektir.

İmkanınız varsa; hamilelik sürecinde annenin rahat olması, keyifli olması, kendisini sakinleştirebilmesi ve sürece ne kadar mutlu, huzurlu hazırlanırsa, bebeğin doğumundan sonraki süreçte de anne adayının bebekle ilişkisi o kadar sağlıklı oluyor. Bu nedenle, psikolojik destek her zaman arkasında durduğum, ilk hamilelik ya da ilk lohusalık sürecinde olan kişiye ifade ettiğim bir gerekliliktir.

Ekim ayı boyunca hamilelik ve hamilelik sürecinden bahsedeceğiz. Kafanıza takılan soruları cevaplamaya çalışacağım. Haftaya yeni bir konu ile görüşmek üzere. Hoşça kalın!