COVID-19 pandemisinin olumlu bir yönü olduysa o da çok sayıda anne-babanın çocuklarıyla her zamankinden daha fazla zaman geçirebilmesi olmuştur. Birlikte daha fazla zaman geçirmek ise daha fazla konuşma ve daha fazla iletişim, birlikte daha fazla yemek yapma, oyun oynama ve daha fazla sarılma anlamına geldi.

Sarılmak, devam etmekte olan salgında duygusal açıdan pek çok fayda sağlamaktadır. Pandemi başladığından beri kısıtlanmış olsa da fiziksel temas önemlidir ve hem ebeveynler hem de bebeklikten ergenlik dönemine kadar her yaştan çocuklar için çeşitli faydaları bulunmaktadır.

Çocuklarınıza sarılmanın ve onlara yakın olmanın bilimsel dayanağı bulunan beş faydasını aşağıda okuyabilirsiniz.

Ebeveynin sarılması sakinleştirici bir araçtır

2020 yılında yapılan bir araştırmada tanımadıkları biri tarafından kucaklandıklarında ve sonrasında ebeveynleri tarafından kucaklandıklarında bebeklerin kalp atış hızındaki değişimlere bakıldı. Bebeklerin kalp atış hızı yabancı biri tarafından kucaklandıklarında az bir şekilde yavaşlarken ebeveynleri tarafından kucaklandıklarında ise çok daha fazla yavaşlama gösterdi.

Buradan çıkarılacak sonuç, sarılmanın hem ebeveynler hem de çocukların bağ kurması için önemli bir yol olduğudur. Ebeveynlerinin sarılmasıyla çocuklarda ani ve ölçülebilir fizyolojik değişiklikler meydana gelir.

Çocuğunuzla sarılmanızı bir sonraki seviyeye taşımak istiyorsanız üç nefes sarılmasını uygulayabilirsiniz: Çocuğunuzla birbirinize sıkı sıkı sarılın ve sonrasında birlikte üç derin nefes alın ve verin.

Bu tekniği sakinleştirmesine yardımcı olmak istediğiniz herkes üzerinde kullanabilirsiniz. Bunu yapmanız özellikle de öfke nöbeti geçirirken oldukça sakinleştirici etkiye sahiptir.

Sarılmak, bebeklerin genlerinde değişikliğe neden olabilir

2017 yılında yapılan oldukça ilginç bir çalışma kucaklanan bebeklerin, temelde vücuttaki genlere erişimi sağlayan ve insan genomuna ne yapması gerektiğini söyleyen sistem olan epigenomlarının değiştiği sonucunu elde etti.

Bu çalışmada araştırmacılar farklı zamanlarda doğmuş olan ve kucaklanan yaklaşık 100 bebeği incelediler ve hayatında daha çok ve daha erken dönemde kucaklanan bebeklerin DNA’larında dört yıldan fazla bir süre sonra bile ölçülebilen epigenetik değişiklikler olduğunu keşfettiler.

Yayınlanan çalışmada yapılan açıklamaya göre bebeklik döneminde daha az kucaklananlarda ise “epigenetik yaş” olarak isimlendirilen durumun daha düşük olduğu görüldü. Epigenetik yaş ve gerçek yaş arasındaki fark, kötü sağlık sonuçlarıyla ilişkiliydi.

Sarılma, herkes için faydalı olan oksitosinin salgılanmasını tetikler

Oksitosin ya da diğer isimleriyle aşk veya sarılma hormonu, ebeveynlikle yakından ilişkili olan bir hormondur. Bu hormon doğum ve emzirme sırasında salgılanır ve  ebeveyn-çocuk bağını sağlamlaştırma konusunda önemli bir role sahiptir.

Araştırmacılar gün geçtikçe oksitosinin ilişkilerdeki, davranışlardaki ve vücutta yaşanan değişimlerdeki çalışma şeklinin karmaşık olduğu ve bu hormonun yalnızca aşk hormonu olmadığı hakkında daha fazla kavrayışa sahip oluyor. Araştırmacılar bu hormonun daha geniş çaplı düzenleyici bir hormon olduğunu düşünüyor.

Bununla birlikte araştırmalar sarılmanın, öpmenin ve kucaklamanın insan sağlığı için iyi olduğunu, çünkü karşılığında görülen oksitosin hücumunun sağlık konusunda pek çok fayda sağlayabileceğini gösteriyor: daha iyi uyku, daha iyi kalp sağlığı ve streste azalma. Ayrıca oksitosin iki tarafa da fayda sağlıyor. Ebeveynler iyi hissederken çocuklar da iyi hissediyor.

Sarılmak çocukların beynini değiştirebilir

Çocuklar istediği zaman onlara sarılmak ve sevgi göstermek sosyal ve duygusal açıdan pek çok fayda sağlıyor.

Bununla birlikte sarılmak bebeklerin beynini doğrudan değiştirebilir.

2017’de yapılan ufak çaplı bir araştırmada erken doğan bebeklerin nörolojik durumları analiz edildi ve nazik bir dokunuşun beyinlerini uyardığını ve kendilerine gösterilen sevgiye karşı nasıl alıcı olduklarını şekillendirdiğini gösterdi. 

Daha doğduğumuz anda fiziksel dokunuşun, ilginin ve sarılmanın farkında oluruz ve bunlar hem sinir sisteminin düzenlenmesi hem de beyin gelişimi için önemlidir.

Fiziksel sevgi korkuların azalmasına yardımcı olur

Geçtiğimiz yıl kimse için kolay olmadı ve pek çoğumuz sürekli bir korku içinde yaşadık. Hem kendi sağlığımız ve güvenliğimiz hem de sevdiklerimizin sağlığı ve güvenliği için endişelendik.

Ancak basit bir sarılma dünyadaki büyük sorunları çözmese bile zihnimizi rahatlatabilir. Araştırmalar, fiziksel dokunuşun kişinin varoluşsal korkularını hafifletebileceğini söylüyor. Hatta bu durum, bebekken çok fazla kucaklanan kişilerin yetişkinliklerinde daha az stresli olduklarını gösteren araştırmaların nedenini açıklıyor olabilir.

Bununla birlikte çocukları istemedikleri takdirde sarılmaya ya da kucaklanmaya zorlamamak gerekiyor. Büyük çocuklar ebeveynleri tarafından kucaklanma konusunda bebekler ve küçük çocuklardan daha isteksiz olabilirler. Bazı çocuklar ise fiziksel temastan hoşlanmıyor olabilir.

Ancak bu durumda da sözlü iletişim oldukça işe yarayabilir.

Fiziksel sevgi yerine sevginizi sözel olarak ifade etmek neredeyse sarılma ya da öpücük kadar etkilidir. Bu nedenle çocuklarınıza “seni seviyorum” demeyi ihmal etmeyin.