Modern yaşamın karmaşık kuralları, bir kişinin pek çok kişi ve durumla uğraşmak zorunda kalması psikolojik olarak çok ağır bir yük getiriyor. Günümüz şartlarında insanlar günün büyük bir bölümünü çalışarak geçirmelerine rağmen, ihtiyaçlarının asgarisini karşılamaktan daha öteye gidemiyorlar. Bir de her açıdan gelişen dünyada kişilerin fiziksel hastalıkları, yönleri kadar zihinsel, ruhsal yönleri de değer kazandı. Hal böyle olunca aslında bundan yıllar öncesinde adını bilmediğimiz, etrafımızda duymadığımız rahatsızlıklara artık aşina olmuş durumdayız. Son dönemlerde sıklıkla duyduğumuz psikolojik rahatsızlıklardan birisi de çoklu kişilik bozukluğudur. Aslında daha çok istismara uğramış kişilerde rastlanan bu sorun, son dönemlerde daha sık karşımıza çıkıyor.

Çoklu kişilik bozukluğu nedir?

En genel tanımıyla çoklu kişilik bozukluğu; bir kişinin kişiliğinde, bilinç düzeyinde iki ya da daha fazla kişinin özelliklerini taşıması ve bu karakterler arasındaki geçişlerde yaşanan karmaşadır. Kesinlikle psikolojik bir hastalık olan çoklu kişilik bozukluğu, bir travma ya da ruhsal sarsıntı sonucu ortaya çıkmaktadır.

Çoklu kişilik bozukluğu belirtileri nelerdir?

Çoklu kişilik bozukluğu yaşayan hastalar; iki veya daha fazla kimliğin özellikleri taşımaktalar. Bu farklı özellikteki karakteristik özelliklerin sayısı 2 de olabilir 100’den fazla da olabilir. Genel olarak bu sayının 10 civarında olduğu biliniyor. Bu kişilik özelliklerinden en az iki tanesi, kişinin davranış modellerini kontrol altına alıyor, çok daha baskın şekilde kendini gösteriyor. Hastada kendisini gösteren her bir karakter kendine özel bir hikayeye, kişisel görünüşe, davranış modellerine, fiziksel özelliklere ve ada sahiptir. Bu karakterlerden bazıları ise sadece bazı durumlarda ortaya çıkıyorlar. Baskın kimlikler her daim ortada iken, alternatif kimlikler çok kısa süre içinde değişebiliyor, biri diğerini baskılayabiliyor. Bir kimlikten diğerine hızlıca geçiş ise psiko-sosyal stresle tetikleniyor.

Çoklu kişilik bozukluğu hastalığıyla yaşayan kişilerin hafızalarında kişisel geçmişi, iletişimde olduğu insanlar, bulunduğu mekanlar, yaşadığı olaylara dair ciddi boşluklar bulunur, bu boşlukları doldurmakta zorlanırlar. Hastanın o anda büründüğü farklı kimlikler farklı olayları hatırlayabilir. Fakat genellikle baskın olmayan, pasif kalan karakterlerin hafızaları çok daha sınırlıdır.

Çoklu kişilik bozukluğu yaşayan bu kişilerde depresyon, anksiyete, pasif kalma, kişiye, mekana, duruma bağımlılık veya suçluluk gibi semptomlar sıklıkla görülür. Bu kişilerin çocukluk dönemlerinde okulda, evde, arkadaş arasında davranış problemi, anlaşabilme sorunu veya okuldaki derslere odaklanma sorunu çok sık görülür. Çok sık olmasa da kendine zarar verme ya da fazla agresif davranışlar sergileme gibi bazı semptomlar da olabilir. Çoklu kişilik bozukluğunun ilerleyen evrelerinde görsel ya da işitsel halüsinasyonlar ortaya çıkabilir. Eğer aile bunun bir sorun olduğunu erken dönemde fark ederse tedavi çok daha kolay olacaktır. Ancak genel olarak ilk semptomların görülmesiyle hastalığın teşhis edilmesi arasında 6-7 yıllık bir süre geçmektedir.

Çoklu kişilik bozukluğu neden olur?

Özellikle çocukluk dönemlerinde, kişiliğin oluşma aşamasındayken yaşanan büyük travmalar, hüsran dolu hikayeler sonunda çoklu kişilik bozukluğuna kapı açmaktadır. Çocuklukta, henüz daha kendini yeterince iyi ifade edemiyor ve savunamıyorken yaşanan cinsel veya duygusal istismar sonucunda kişide böyle bir sorun yer ediyor. Aile içindeki en yakınlar, birinci, ikinci derece akrabalar ya da çocuğun bakıcısı istismarda bulunduğunda yıllar sonrasında acı bir psikolojik rahatsızlıkla karşılaşmak olasıdır.

Bu hastalığı yaşayan kişilerde genellikle stres bozukluğu sorunu da görülebilmekte. Bu stres bozuklukları da aile içi ya da yakınlarla olan iletişimi, ilişkiyi olumsuz etkilediğinden çoklu kişilik bozukluğu da artarak devam edebilir.

Ayrıca çoklu kişilik bozukluğunun genetik olarak getirilebildiğine dair de uzman görüşleri bulunuyor. Çok kesin bir kanıt bulunmasa da, bu hastalıktan muzdarip olanların aile üyeleri incelendiğinde teyze, hala, amca, dayı gibi yakınlarında ya da kuzenlerde bu çoklu kişilik bozukluğu belirtilerine rastlanıyor. Bu paralelde aslında başka aile üyelerinde de bu rahatsızlığın görülmesi ya da bu semptomların izlenmesi genellikle sorunun daha normalmiş gibi karşılanmasına sebep olabiliyor. Yani “zaten bunun halası da böyle” diyerek “soyaçekim” ile ilişkilendirilerek çok da ciddi bir sağlık sorunu olmadığı düşünülebiliyor. Hal böyle olunca da hastalık için bir uzmana başvurmak, hastalığın teşhis edilmesi ve tedaviye başlanması için çok geç kalınması durumu söz konusudur. Aslında fiziksel hastalıklar değil de, ruhsal hastalıkların pek çoğunda bu “önemsemeyiş” yüzünden tedavi edilme sürecinde gecikmeler, artık tedavi edilemeyecek duruma gelmeler çok sık yaşanıyor.

Çoklu kişilik bozukluğu olduğu nasıl anlaşılır?

Her insan yaşamının belli dönemlerinde, bazı olaylar sonucunda normalde olduğundan daha farklı bir kişilik ortaya koyabilir. Zaman zaman bazı davranış değişiklikleri, huysuz tavırlar kişinin çoklu kişilik bozukluğu sorunu olduğu şeklinde yorumlanamaz. Hasta olan kişide genellikle 3- 5 farklı kişilik özelliği görülürken bunlardan iki tanesi diğerlerinden çok daha baskın çıkar. Aslında hastanın kaç farklı kişilik özelliği gösterdiği de bu soruna sebep olan travmanın büyüklüğüyle doğru orantılıdır. Herhangi bir ortamda gayet sıradan bir durum içindeyken bir anda başka bir kişiliğe bürünen kişi, çoğu zaman etrafındakilerin bile tanımakta zorlandığı bir hale gelir. Çocukluktaki travmaların geri dönüşü şeklinde oluşan bu bozukluk hasta 10 yaşındayken baş göstermeye, küçük sinyaller vermeye başlar ve yaş ilerledikçe tahammül edilmesi zor bir hale gelir. Bu ve bunlar gibi pek çok işareti belirtisi olan, aslında erken dönemde sinyal veren bu rahatsızlığın teşhisi kesinlikle uzmanlar tarafından konur.

Çoklu kişilik bozukluğu tanısı nasıl yapılıyor?

Çoklu kişilik bozukluğundan şüphe edilen kişileri aslında vakit kaybetmeden bir uzmana götürmek gerekiyor. Erken yaşlarda tanı konan ve tedaviye başlanan vakalarda iyileşme çok daha kolay ve kısa süreli oluyor.

Bu hastalara öncelikle kişilik testleri uygulanıyor ve çevresinde onunla iletişim halinde olan kişilerle görüşmeler yapılıyor. Hastaların anlattığı hikayelerdeki tutarsızlıklar, birbirinden kopuk hikayeler, hastanın davranışlarındaki ani değişimler ve görüşme sırasında yaşanan geçişler çoklu kişilik bozukluğu tanısı için önemlidir. Bir de hastayı tanıyanların anlattıkları da durumu destekler nitelikteyse tanı konur.

Aslında çoklu kişilik bozukluğu yaşayan kişi, bir önceden büründüğü kişilikte neler yaptığını tam olarak hatırlayamadığı için sonrasında benimsediği kişiliğin özelliklerini yadırgamaz. Yani aslında bu hastalar sadece o anı yaşıyorlar, o an hangi kişilik içindelerse sadece onu biliyorlar. Bu bakımdan bir önceki davranışlarının da sorumluluğunu alabilecek, varsa cezasını çekebilecek ehliyetleri yoktur. astalar bunu hatırlayamadığından, kendisinde kişilik bozukluğu olduğunun farkında olmaz.

Çoklu kişilik bozukluğu nasıl tedavi edilir?

Aslında diğer hastalıklarda olduğu gibi çoklu kişilik bozukluğunun tedavisinde de hastalığın ne kadar ilerlediği, hangi boyutta olduğu önemlidir. Bir travmanın veya psikolojik bir sorunun sonucunda yaşanan bir kişilik bozukluğu olduğu için, hastanın öyküsünü tam olarak bilmek gerekiyor. Bu sayede kişinin geçmişine inilerek yaşadıkları öğrenilir, incelenir ve en doğru tespit yapılabilir. Tedavi sürecinde genellikle psikoterapi uygulanır. Tedavide hasta psikologlar ve psikiyatristler tarafından seanslarla alınırlar, hastanın içindeki parçalanmış kişilikler ve onları ortaya çıkaran faktörler belirlenir. En nihayetinde bunların bütünleştirilmeye çalışılır. Tedavide hem psikolojik destek hem de ilaç kullanılır. Bu ilaçlar genellikle anti-depresanlar, sakinleştiriciler ve anksiyete ile mücadele eden ilaçlardır. Tedavi uzun süreli, sistemli ve kesinlikle devamlılık gerektiren bir süreçtir.