Yeni coronavirüsün sebep olduğu COVID-19 hastalığı gün geçtikçe yayılıyor ve bu nedenle yakın tarihteki diğer salgınlar ile onu karşılaştırmak oldukça doğal.

1918 yılında grip salgını vardı ve ortadan kalkmadan önce dünya nüfusunun neredeyse üçte birine bulaştı.

Sonrasında birdenbire ortaya çıkan SARS, domuz gribi ve ebola gibi virüsleri de gördük.

Zamanla hepsiyle bir şekilde başa çıktık.

Ancak her bir hastalığın yarattığı yıkıcı etki büyük oranda başka koşullara da bağlı: onu ne zaman kaptığımız, ne kadar bulaşıcı olduğu, insanların ne kadar temiz olduğu ve tedavi veya aşının ne kadar çabuk üretildiği.

Bir salgının ne kadar yıkıcı ve ölümcül olacağı konusunda ölüm oranları tek belirleyici faktör değil. Onun diğer büyük salgınlar ile karşılaştırmasına bir göz atalım.

1918 Gribi

İspanyol Gribi

1918 yılında İspanyol gribi salgını bilinen en ölümcül grip mevsimine sebep oldu ve dünya nüfusunun üçte birini etkisi altına aldı.

1918 salgını yaşı 40-50’nin altında olan pek çok insan için yeniydi ancak ölüm oranları da bu aralıkta çoktu ve bu da sıradan gripten biraz farklı.

O zamanlarda bilimadamları hastalığa virüsün sebep olduğunu bilmiyorlardı ve grip için herhangi bir aşı veya antiviral ilaç bulunmuyordu. Ayrıca bakteri enfeksiyonlarını tedavi etmek için antibiyotikler de yoktu.

Yaşam da o dönemlerde çok farklıydı. Birinci dünya savaşı devam ediyordu ve askerler virüsü tüm dünyaya taşıyorlardı. İnsanlar çok kalabalık ortamlarda yaşıyorlardı ve temizliğin de kötü olması hastalığın gelişimini hızlandırdı.

  • Temel belirtiler: ateş, bulantı, ağrı ve ishal.
  • İlk tespit: Mart 1918.
  • Küresel vaka sayısı: 500 milyon.
  • Küresel ölümler: 50 milyon üzerinde, ölüm oranı %2 civarındaydı.
  • Bulaşma: Solunum yolu damlacıklarıyla.
  • En çok etkilenen kitle: 20-40 yaş arası sağlıklı bireyler.
  • Tedavi seçenekleri: Yok, antibiyotik ve antiviral ilaçlar yoktu.
  • Aşı: Yok.
  • Salgının sonu: 1919 yaz ayları, ölümler ve daha fazla bağışıklık sebebiyle.

Mevsimsel Grip

Grip her sene gelir ancak hiç bir mevsim aynı olmaz.

Grip virüsü türleri her sene mutasyon geçirirler ve hangisinin etki göstereceğini tahmin etmek zor olabilir. COVID-19’un aksine gribin şiddetini azaltacak ve onu önleyecek aşı ve antiviral ilaçlar mevcut.

Buna ek olarak pek çok insanın geçen senelerden kalan grip bağışıklığı var çünkü bedenlerimiz daha önce griple karşılaştı.

COVID-19’a karşı bağışıklığımız yok ve ayrıca şimdiye kadar gripten daha bulaşıcı ve ölümcül görünüyor ancak bu durum daha fazlasını öğrendikçe değişebilir.

  • Temel belirtiler: ateş, öksürük, boğaz ağrısı, bitkinlik.
  • Yıllık küresel vakalar: nüfusun %9’u veya 5 milyonu ağır olabilen 1 milyar vaka.
  • Küresel yıllık ölüm: 291.000-646.000 arası, ölüm oranı %0.1.
  • Bulaşma: Solunum yolu damlacıkları, her bir tanılı kişi 1.3 kişiye bulaştırır.
  • En çok etkilenen grup: yaşlı bireyler ve bağışıklık sistemi sorunları olanlar.
  • Tedavi seçenekleri: antiviral ilaçlar gribin süresini ve şiddetini kısaltırlar.
  • Aşılar: pek çok aşı seçeneği mevcut ve birden fazla grip türüne karşı bağışıklık sağlayabiliyorlar.

2002-2004 SARS Virüsü

SARS yine Çin’den çıkan bir başka coronavirüs türü ve solunum yolu damlacıkları ile hızla yayılıyor. SARS’ın ölüm oranı COVID-19’dan daha fazlaydı ancak COVID-19 şimdiden daha fazla can aldı.

SARS hastalığında hastalıkla temas eden insanların hızlıca yakın takibe alınması çok etkili olmuştu çünkü belirtiler ağırdı ve onları görüp tanımlamak kolaydı.

Ayrıca SARS virüsü insan popülasyonunda kalıcı olacak güce sahip değildi ve bu da gerilemesine sebep oldu.

COVID-19 ise insan bedeninde yayılıp çoğalabiliyor.

SARS’ın ölüm oranı genel olarak daha fazlaydı ancak COVID-19 daha fazla ölüme, daha fazla ekonomik etkiye ve daha fazla sosyal etkiye sebep oldu.

  • Temel belirtiler: ateş, solunum yolu belirtileri, öksürük, keyifsizlik.
  • İlk tespit: Kasım 2002’de Çin’in Guangdong eyaleti.
  • Küresel vakalar: 29 ülkede 8098 vaka.
  • Küresel ölümler: 774, %15 ölüm oranı.
  • Bulaşma: Solunum yolu damlacıkları ve kirli yüzeyler.
  • En çok etkilenen grup: 60 yaş ve üzerinde %55 ölüm oranı vardı.
  • Tedavi seçenekleri: tedavisi yok ancak antiviral ilaçlar ve steroidlerin bazı insanlarda işe yaradığı görülmüş.
  • Aşı seçenekleri: Salgın sona ererken aşı ancak hazır olmuştu.
  • Salgın sonu: Temmuz 2003.

2009 Domuz Gribi Salgını

Domuz Gribi

2009 yılında H1N1 veya domuz gribi olarak adlandırılan grip ortaya çıktı ve insanlar panik yaptılar çünkü aşısı yoktu ve yeni türleri hızla yayılıyordu.

COVID-19 gibi salgının başlarında hiç bağışıklık yoktu. İyileşmeyi hızlandıracak antiviral ilaçalr vardı ve 2009’un sonlarında aşı ve bağışıklığın artması sonucunda gelecek mevsimlerde koruma sağlama imkanı ortaya çıktı.

Yine de sadece ABD’de 12.000’den fazla can aldı.

  • Temel belirtiler: ateş, üşüme, öksürük, beden ağrıları.
  • İlk tespit: Ocak 2009’da Meksika’da.
  • Küresel vakalar: Toplam nüfusun %24’ü.
  • Küresel ölümler: 284.000’den fazla. Ölüm oranı %0.2 idi.
  • En çok etkilenen grup: en yüksek oranlar çocuklardaydı. 5-19 yaş arası çocuklarda belirti geliştirme oranı %47 iken, 65 yaş üzerinde %11 oldu.
  • Tedavi seçenekleri: antiviral ilaçlar, pek çok insan komplikasyon olmadan iyileşti.
  • Aşı: H1N1 aşı araştırmaları Nisan 2009’da başladı ve aşı Aralık 2009’da hazırdı.
  • Salgının sonu: Ağustos 2010.

2014-2016 Ebola

 

Ebola çok öldürücüydü ve hasta olanların %50’sini öldürüyordu. Ancak temel olarak hastalığın son aşamalarında kan ve ter gibi beden sıvılarıyla yayıldığı için COVID-19 kadar yayılmacı değildi.

Ayrıca belirtiler o kadar ağırdı ki, sağlık yetkilileri kimin hasta kişi ile temas ettiğini hemen tespit edebiliyor ve izolasyon sağlayabiliyorlardı.

Ebola virüsüne sahip olan insanlar sağlıklı bir şekilde etrafta dolaşıp onu yayamıyorlardı.

  • Temel belirtiler: ateş, ağrı ve sızılar, güçsüzlük, ishal, kusma.
  • İlk teşhis: İlk hasta Aralık 2013’te Gine’de teşhis edildi, salgın Mart 2014’te başladı.
  • Küresel vakalar: 10 ülkede 28.652 vaka.
  • Küresel ölümler: 11.325 ölüm, ölüm oranı %50 civarında.
  • Bulaşma: Kan, ter, dışkı gibi beden sıvıları ve yakın temas ile yayılma, en çok hastalığın sonuna doğru bulaştırıcı oluyordu.
  • En çok etkilenen grup: Tüm vakaların %20’si çocuklarda ortaya çıktı.
  • Tedavi seçenekleri: yok, damardan sıvı alımı ve oran rehidrasyon gibi destekleyici bakım verildi.
  • Aşı: yok.
  • Salgın sonu: Mart 2016

COVID-19

Erken dönem kanıtlar COVID-19’un gripten daha bulaşıcı olabileceğini gösteriyorlar.

COVID-19’a dair bazı raporlarda mevsimsel gripten daha ölümcül olabileceği belirtiliyor. Ancak yakında daha az öldürücü olduğunu görebiliriz çünkü çok hafif belirti veren veya belirti vermeyenler doktora gitmediklerinden sayılara dahil edilmiyorlar.

Yeterince bilgi sahibi olana kadar ölüm oranlarına dikkatle bakmak gerekiyor. Durum hızlıca gelişiyor ve yeni şeyler öğrendikçe adet ve tahminler değişiklik gösterecektir.

  • Temel belirtiler: öksürük, ateş, nefes darlığı. Vakaların %80’i hafif.
  • İlk teşhis: Aralık 2019, Wuhan, Çin.
  • Küresel vakalar: 127.000’den fazla.
  • Küresel ölümler: 4700’ün üzerinde, ölüm oranı %3.4 ancak bazı bölgelerde %0.4’e kadar düşebiliyor.
  • Bulaşma: dışkı ve solunum yolu damlacıkları, diğer beden sıvıları ile bulaşıyor, her bir kişi 2.2 kişiye bulaştırıyor ve karantina önlemleri ile bu miktar düşecektir.
  • En çok etkilenen gruplar: sağlık problemi olan 65 yaşından büyükler, çocuklar pek etkilenmiyor ve hafif belirtiler gösteriyor gibiler.
  • Tedavi seçenekleri: yok, destekleyici bakım sağlanıyor. Ağrı kesiciler ve ateş düşürücüler beliritleri hafifletebilirken, antibiyotikler ikincil bakteri zatürreesi gibi rahatsızlıkları önlemek, antiviraller ise iyileşmeye yardımcı olarak verilebiliyorlar.
  • Aşı: henüz yok, muhtemelen bir yıl içinde hazır olacak.

COVID-19 Ne Zaman Geçmeye Başlayacak?

Etkili bir aşı ve nüfusun büyük kısmının bağışıklık kazanması ile birlikte oluşan sürü bağışıklığı bu konuda etkili olacak.

Şu anda gerçekten bir aşıya ihtiyaç var ancak bunun gerçekleşmesi bir iki seneyi bulabilir.

Ayrıca öğrenmemiz gereken çok şey var: enfeksiyonun yaygınlığı, onu kapma türleri ve farklı bulaşma yöntemleri öğrenilmeli.

O zamana kadar sosyal mesafe uygulaması, hastalığa temas etmeyi önlemek için gerekli.

Birbirimize bulaştırmamak için çok iyi çalışmalıyız. Özellikle yaşlı yetişkinler ve altta yatan başka hastalıkları olanlar daha ağır belirtiler geliştirme riski altındalar.

Panik yapmamıza gerek yok. Unutmayın ki vakaların büyük kısmı hafif. Ancak yayılımını önlemek ve ondan hasar görebilecek insanlara yaymaktan kaçınmak gerekiyor.