Doğal dünya, adımımızı dışarı attığımız an her yerdedir. Kalabalık bir şehirde yaşasanız bile kaldırımdaki çatlaklarda ya da boş arazilerdeki otlarda bile hayat vardır. Doğa ile iletişim kurmak düşündüğünüzden daha kolay ve bunu yapmak için özellikle güzel ya da huzurlu bir yerde olmanıza gerek yok.

Pek çoğumuz bitkilerle, akarsularla ya da ağaçlarla iletişim kurmaktansa yabani hayat ile iletişim kurmayı daha kolay buluruz, ancak başlamak için anlamamız gereken basit bir kavram bulunuyor: birlik kavramı. Her canlı, aynı kaynak enerjiden gelir ve kaynağa geri dönerken her canlı diğerleriyle birlik halindedir. Doğal dünya içerisindeki bir arada olma halini anladığınız zaman, etrafınızdaki dünyanın kendine ait bir bilinci olabileceğini anlayacaksınız; bu bilinç bir çeşit “sohbet” edebileceğiniz bir şeydir.

Doğa ile neden iletişim kurmak isteyebileceğinizi merak ediyor olabilirsiniz. Bariz olan nedenden başka, yani bunun eğlenceli, canlandırıcı ve hayat dolu bir deneyim olmasının dışında mesela zihinsel sağlığınıza fayda sağlamaya ya da sezgilerinizin olduğu ve daha yüksek bilincin cevaplayabileceği sorulara cevap aramaya çalışırken doğayla iletişim kurmak isteyebilirsiniz. Bununla birlikte tıpkı insanlar arası konuşmaların karşılıklı olmasının en iyisi olduğu gibi doğa ile olan konuşmalarınızın da karşılıklı olması gerektiğinin bilincinde olun. Doğayla konuşmak size fayda sağlayacağı gibi doğa da sizinle konuşmaktan fayda sağlamalıdır. Bu konuya adımların son kısmında değineceğim, ancak öncelikle doğayla konuşmaya nasıl başlayacağımızı inceleyelim.

Nerede olacağınızı seçin

Doğal dünyayla iletişim kurma konusunda yeniyseniz, huzurlu doğal bir ortam seçmeniz daha kolay olacaktır. Deneyimli hale geldiğiniz zaman gürültülü şehir hayatının ortasında bile bunu başarabilirsiniz, ancak ilk deneyimlerinizde daha sakin bir ortam seçebilirsiniz. Seçeceğiniz yerin özellikle egzotik bir yer olması gerekemez, şehir dışında sessiz bir yer bulmanız yeterli olacaktır. Burada “sessiz” derken insan hareketliliğini kastediyorum. Doğayla iletişimi öğrenmek ve uygulama yapmak için en iyi yerler, doğa sesleri bakımından canlı olan yerler olacaktır. Bu nedenle mümkünse akarsu yakınlarında olan ya da kuş cıvıltılarını duyabileceğiniz veya altınızda çıtırdayan bir toprak olan yerleri seçebilirsiniz.

Koşulları belirleyin

Güzel ve güneşli bir havada dışarıda olmayı tercih edebilirsiniz, ancak ilk başladığınızda doğa olaylarının olduğu bir gün seçmeniz daha iyi olabilir. Örneğin, rüzgarlı ya da yağmurlu veya karlı bir gün seçebilirsiniz. Hava durumuyla ilgili seslerin kendisi de doğayla olan iletişiminizi etkileyebilir.

İletişimi bekleyin

Seçtiğiniz yere vardığınızda birkaç dakikalığına sessizce oturun. Ve sonrasında zihinsel olarak etrafınızdaki doğanın sizinle iletişim kurmasını isteyin. İlk başlarda bunu yaparken kendinizi garip ve saçma hissedebilirsiniz, ancak sonrasında normalleşecektir. Doğayla iletişim kurmak için tıpkı bir insanla konuştuğunuz gibi konuşun. “Merhaba. Bugün nasılsın? Konuşmak için zamanın var mı?” gibi açık yürekli olduktan ve iletişime geçmek istediğinizi belirttiğiniz sürece ne söylediğinizin hiçbir önemi yok.

Basit sorular seçin ya da soru sormayın

Hayata, evrene ya da her şeye cevap aramak üzere doğayı sorgulamak için orada değilsiniz. Doğadan bir şeyler duymak ya da hissetmek veya onu kucaklamak ve ondan bir şeyler öğrenmek için oradasınız. Bu nedenle soru sormak isterseniz, bu soruların açık uçlu ve basit olmalarına özen gösterin. “Bugün bilmem gerekenler neler?” gibi bir şey sorabilirsiniz. Veya hiç soru sormayabilirsiniz. Yalnızca enerjik olarak doğaya uzanın ve kalbinizi açın. Meditasyon yapabilir ya da zihninizin gezinmesine izin verebilirsiniz.

Olası yanıtlara karşı açık olun

Doğanın size cevap verip vermediğini nasıl anlayabilirsiniz? Bunu anlamanızın milyonlara yolu var. Belki size yaklaşan ve enerjik bir şekilde iletişim kuran bir hayvan ya da böceğin farkına varabilirsiniz. Suyun sesinde ya da rüzgarın esintisinde bir ritim ya da örüntü fark edebilirsiniz. Aniden bacağınızı gıdıklayan bir otu veya rüzgarla hareket eden bir çam kozalağını fark edebilirsiniz. Pek çok insan duymuyor olsa bile duruişitiye sahipseniz, gerçekten de bir ses duyabilirsiniz. Etrafınızda olup biten şeylere dikkat edin, doğal dünyanın bir parçası olun ve bu dünyanın sizinle bir olmasına açık olun; kısa zamanda yanıtların ya da diyalogların gerçekleşebileceği pek çok yol olduğunu fark edeceksiniz. Duyularınızın bunları istedikleri gibi yorumlamasına izin verin. Zamanla ve pratik yaptıkça iletişimdeki işaretleri fark etmeye başlayacaksınız. Örneğin, belli bir konuya odaklandığınızda esinti başlayabilir ya da kendinizi üzgün hissettiğinizde bir örümcek belirebilir.

Bunun uzun vadeli olduğunu unutmayın

Bu alıştırmayı denediğiniz ilk birkaç seferde muhtemelen iletişin diyebileceğiniz hiçbir şey görmeyecek, duymayacak ve fark etmeyeceksiniz. Bu tamamen normaldir. Doğayla iletişim kurmak anında gerçekleşmez. Ancak düzenli olarak alıştırma yaparsanız, bazı şeyleri fark etmeye başlayabilirsiniz. Kendiniz ve etrafınızdaki dünyanın birliğine daha fazla uyum sağladıkça “konuşmalarınız” sırasında meydana gelen belli belirsiz değişimleri ve hissedecek ve anlayacaksınız.

Teşekkür edin

Karşılıklı bir muhabbetin hem doğal dünyaya  hem de size fayda sağlaması gerektiğini söylemiştim. Sohbetiniz bittiğinde ve ayrılmaya hazır olduğunuzda doğaya zihninizde enerjik bir şekilde ve aynı zamanda gerçek bir şekilde teşekkür edin. Gittiğiniz yeri bulduğunuzdan daha iyi bir durumda bırakmak için ortamda çöpler varsa bunları toplayabilirsiniz.

Doğal dünyayla bu şekilde iletişim kurmaya alışık hale geldiğinizde bunu daha da sık bir şekilde yapmak isteyeceksiniz ve bazı sohbetlerinizin ne kadar etkileyici olabileceğine şaşıracaksınız.