Kadınlar hayatlarının çoğunu ya hamile kalmaya çalışarak veya hamile kalmamaya çalışarak geçiriyor. Ancak doğurganlık, yumurtlayan yumurtadan çok daha fazlasıdır. Dişi üreme sistemi, yalnızca kadınsal organları değil aynı zamanda beyninizi, kişiliğiniz ve baştan aşağıya sizi etkileyen hassas bir hormon dengesini de içerir. İşte genel sağlık ve aylık döngünüz arasındaki bağlantı hakkında daha fazla bilgi edinmek için gerekli bilgiler!

1. Yumurtlamanın Nasıl Oluştuğunu Bilin

İşte adet döngüsünün ilk yarısı:

1-5. Günler: Bir önceki döngünün sonunda; östrojen ve progesteron düzeylerinin düşmesiyle tetiklenen uterus dokusu parçalanır ve adet döneminiz boyunca dökülür. Kanama yaklaşık beş gün sürer.
7. Gün: Bu noktada, her biri bir yumurta içeren, birkaç sıvı doldurulmuş folikül yumurtalıkta gelişti ve FSH hormonu tarafından harekete geçirildi.
7-14. Günler: Bu foliküllerden biri östrojen seviyelerinin tekrar yükselmeye başlamasıyla birlikte rahim çeperinin yeniden canlanmaya başlaması ve olgunlaşması gerçekleşti.
14. Gün: Yumurtlama günü! Olgun folikül bir yumurta bırakmak için zaman geldi.

2. Adet Döngüsü Fertilite İhtimalinizle İlgili İpucu Verebilir

Bebek yapma olasılığınızı öngören bir medyuma sahip değilsiniz elbette! Ancak, adet döngüsü size bazı ipuçları sunabilir: 25-30 günden daha uzun sürerse bu düzenli olarak yumurtlamadığınızın işareti olabilir. Aynı zamanda döngüleri 25 günden az süren kadınların gebelik ihtimalinin, 27 ila 29 gün arasında değişen kadınlardan % 36 daha az olduğu bulundu. Birbirine çok yakın ya da çok uzun olan dönemler, yumurtanın implantasyon yeteneğini etkileyebilecek yapısal bir problemi de gösterebilir. Ve eğer 30’ların sonundaysanız, düzensiz erken menopoz belirtileri gerçekleşiyor olabilir.

3. Kilonuz Doğurganlığınızı Etkiliyor

İnfertilite vakalarının yaklaşık yüzde 12’si aşırı veya düşük kilo ile ilgilidir. Vücudunuzdaki yağ östrojen ürettiği için; aşırı kilo aşırı yağla birlikte fazla östrojen hormonu üretimini destekler. Aynı şekilde; çok düşük kilo çok az östrojen hormonu demektir. Ve bu anormal durumlar, farklı hormonal hastalıklara neden olabilir ve normal yumurtlamaya müdahale edebilir.

4. Egzersizin de Etkisi Vardır

Araştırmalar, aşırı yorucu olmaksızın orta düzeyde egzersizin(tempolu yürüyüş) daha iyi doğurganlık ile ilişkili olduğunu gösteriyor. Haftada 5 saat şiddetli bir egzersiz yapan normal kilolu kadınların hamile kalma oranı diğerlerine oranla ortalama yüzde 42 daha az bulundu. Yoğun bir şekilde çalışıyorsanız; vücudunuz aktiviteyi, ciddi stres veya enerji eksikliği olarak yorumluyor ve üreme fonksiyonlarını kapatıyor. Sebep bu kadar basit.

5. Doğum Kontrol Hapı Kullanmak Yumurtalarınızı Koruyabilir

Sadece oral yolla alınan kontraseptifler(Doğum Kontrol İlaçları) bir kadının doğurganlığına zarar vermemekle birlikte; aynı zamanda sürekli bir kullanım doğurganlık yararı sağlayabilir. Araştırma verileri; hap almayı bırakan kadınların doğurganlığa geçişi gecikme gösterse de bu sürecin sadece iki ila üç adet dönemi sürdüğünü gösterdi. Dahası, dört yılı aşkın süredir hap kullanan kadınlar, iki yıldan az kullanan kadınlardan daha yüksek hamile kalma ihtimaline sahipti. Hap, yumurtlamayı engelleyerek yumurta arzının bir kısmının korunmasına yardımcı oluyor. Doğum kontrol haplarının; gerçekte bir doğurganlık tasarrufu olup olmadığını belirlemek için daha fazla araştırma yapılması gerekir. Ama şimdilik araştırmalar bu doğrultudalar.

6. Hamile Kalmaya Çalışıyorsanız Bazı Temel Muayenelerinizi Yaptırın

Bir bebek yapmak için çalışmalara başlamaya hazır mısın? Aşağıdakileri listele ve mutlaka yaptır.

• Bir STD(Cinsel yolla bulaşan hastalık testleri) taraması için doktorunuzla görüşün. Gonore(Bel Soğukluğu) ve Klamidya hastalığı, fallop tüplerini tıkayabilen pelvik enflamatuvar(kadınsal enfeksiyonlar) bir hastalığa neden olabilir. Herhangi bir döngü düzensizliğini de mutlaka doktorunuza bildirmelisiniz.

• Doktorunuzun kan tahlili ve fizik muayenesi yaptırıp, tiroit seviyelerinizi kontrol ettiğinden emin olun: Hipotiroidizm ve Hipertiroidizm, infertiliteye sebep olabilir.

• Muayene ve temizlik için bir diş hekimine görünün. Araştırmalar, diş eti hastalığı olan kadınların gebe kalma süresinin daha uzun olduğunu gösteriyor. Örneğin; dişeti hastalıkları vücutta iltihaplanmaya sebep olabilir.

7. 40’lı Yaşlarınızdayken de Doğum Kontrolüne İhtiyacınız Var

Neredeyse hiç adet görmüyorsanız ve erken menopoz olduğunuzu düşünüyorsanız, aslında öyle olmayabilir. 40 yaşına kadar tuttuğunuz adet takvimi hep düzenli işlemişti ama 40 yaşından sonra kadınların adetleri genelde düzensizleşebiliyor. Bu durumlarda erken menopoz mu değil mi kişinin tahmin etmesi çok zor. Doktorunuzla doğum kontrolünü durdurmanın ne zaman güvenilir olabileceği hakkında konuşun. Hormonal kontraseptifler(doğum kontrol hapları) yapay periyotlar oluşturduğundan, menopoza ne zaman gireceğinizi bilmek zor olabilir. Doktorla görüşün.

8. Menopoz Yaşı Genetik Olabilir

Anneniz erken veya geç menopoz olduysa sizin ne zaman menopoz olabileceğinizi oradan kestirebilme şansınız yükseliyor. Gerçekten de, 2013 yılında Danimarka’da yapılmış bir araştırma; anneleri menopoza 45 yaşından önce ulaşan kadınlarla, anneleri menopoza 45 yaşından sonra girmiş veya hala menopoza girmemiş olan kadınları kıyaslıyor ve görülüyor ki; annleri erken menopoz olmuş kadınlar da annelerine benziyor. Genel doğurganlık genlerle de bağlantılı olabilir: Bazı ilgili koşullar(miyom ve endometrioz gibi) kalıtım yoluyla alınabilir.

9. Gebe Kalmak İçin Uzun Süredir Uğraşıyorsanız Bu Testleri Yaptırın

Bir süredir hamile kalmaya çalışıyorsanız (35 yaşın altındaki kadınlar için bir yıl, 35 yaş üstü kadınlar için altı ay hamile kalamamak), bir uzmanla mutlaka görüşmelisiniz.

Eşiniz için bir “sperm analizi”nin yanında aşağıdakileri testleri de yaptırmayı ihmal etmeyin:

Histeroalgrafogram: Bu röntgen prosedüründe, serviksin içine yerleştirilen bir kateter vasıtasıyla uterusun içine bir iyot içeren sıvı enjekte edilir. Bu operasyon: Fallop tüplerinizin açık olup olmadığını ve rahmin şeklinin normal olup olmadığını gösterir.

Transvaginal ultrason: Görüntüler doktorunuzun, aktif folikülleri saymasına ve miyom ya da yumurtalık kistleri gibi anormallikleri kontrol etmesine izin verir.

Kan tahlilleri: Anti-Mulleran hormon (FSH) ve anti-Müller hormon seviyeleri, düşük bir yumurta üretiminiz olup olmadığını belirleyebilir; diğer hormonların seviyeleri doktorunuzun teşhis koymasına yardımcı olabilir.