Hedef kilo vermek olduğunda, düşük yağlı diyetler mi yoksa düşük karbonhidratlı diyetler mi daha iyidir? Bu soru yıllardır insanların aklını kurcalıyor ve her iki diyetin de oldukça fazla sayıda taraftarı mevcut. Ancak bu farklılığın aslında o kadar da etkili olmadığını gösteren çalışmalar mevcut.

Stanford Üniversitesi’nde yıl boyunca gerçekleştirilen çalışmalarda bu soruya yanıt aranmış ve 609 kilo vermek isteyen kadın ve erkek bir yıl boyunca takip edilmiş. Bu bireylerin hepsinin sağlıklarının iyi olmasına dikkat edilmiş ve bireylerin vücut kitle indekslerinin ortalaması 33 (1. sınıf obezite) ve yaş ortalaması ise 40. Yani çalışmada uzun süre takip edilen çok sayıda kişi var ve oldukça detaylı bir şekilde gerçekleştirilmiş.

12 ayın ardından iki grup toplamda 3000 kilo vermiş ve bazı bireyler 25 kilodan fazlasını vermişler. Bazılarının ise kilo aldıkları görülebiliyor. Peki hangi grup daha fazla kilo vermiş?

Sürdürülebilir Bir Tüketim Miktarı Bulmak

Çalışmanın başlarında, her iki gruba da iki ay boyunca takip edecekleri bir diyet listesi verilmiş. Düşük karbonhidratlı grupta günde sadece 20 gram karbonhidrat tüketme izni varmış ve bu miktar pek çok ketojenik diyet için uygun. Düşük yağlı grupta ise günde sadece 20 gram yağ tüketim izni varmış. İki ayın ardından düşük karbonhidratlı diyete sahip olanlara diyeti devam ettirebilecek düzeyi aşmamak kaydıyla biraz daha karbonhidrat ekleyebilecekleri belirtilmiş. Yağ diyetini takip edenler için de benzer bir uygulama yapılmış.

Araştırmacılar katılımcılara her gün ne kadar kalori alabileceklerini söylememişler ve onlara sadece sebze alımını arttırmalarını, şeker, rafine un ve trans yağ alımlarını azaltmalarını belirtmişler ve işlenmemiş, besince zengin ve evde hazırlanmış gıdalar tüketmeleri önerilmiş.

Üçüncü ayın sonunda, düşük yağlı tüketmesi gereken grupta yağ tüketimi 2 katını aşmış ve 42 gramı bulmuş. Az karbonhidrat tüketen grupta ise tüketim 20 gramdan 96 grama fırlamış.

Peki Kazanan Kim?

Tüketim düzeylerindeki bu farklılığa karşın 12 ayın sonunda sonuçlar yağ alımının veya karbonhidrat alımının sonucu pek de değiştirmediğini gösteriyorlar. Ortalama olarak her iki grup da her gün yakın kaloriler almışlar ve her iki grupta da kilo alanlar ve verenler olsa da, grupların toplam kiloları neredeyse eşit olmuş.

Hangi grup olursa olsun bireylerin şu ölçümlerinde iyileşmeler görülmüş:

• Vücut kitle indeksi
• Vücut yağ oranı
• Bel ölçümü
• Kan basıncı
• Açlık insülin düzeyi
• Kan glukoz düzeyleri

Elbette bazı farklılıklar da mevcut. Düşük yağlı beslenen grubun kötü kolesterolünde düşüş ortaya çıkmıştır. Düşük karbonhidrat grubunda ise kötü kolesterol artmıştır ancak iyi kolesterol de artmıştır.

Düşük yağlı grup, doymuş yağ tüketimini azaltırken beslenmesindeki lif oranını artırmıştır. Düşük karbonhidratlı grup ise biraz daha az lif tüketmiştir ancak glisemik endekste düşüş görmüştür. Her iki grupta da glisemik yük azalmıştır ancak düşük karbonhidrat grubundaki azalış düşük yağ grubundan daha fazladır.

Her iki grup da benzer kalorileri almışlardır ancak düşük karbonhidrat grubu her gün 12 gram kadar fazladan protein almıştır. Çalışmanın sonuçlarına göre iki diyet arasında pek de fark yok gibi.

Sonuçları Nasıl Değerlendirmeli?

Araştırmacılar iki aylık sürenin ardından katılımcılara kalori limiti yerine hedefler vermişlerdir. Bundan bu kadar yemelisiniz demek yerine yağ ve karbonhidratları ne kadar az tüketmeleri gerektiğini bireylerin kendilerinin belirlemesine imkan tanımışlardır ve böylece aç hissetmeleri, sağlıksız beslenmeleri engellenmiş ve besinlerce zengin gıdaları tercih etmeleri sağlanmıştır.

Yani kaloriler her ne kadar önemli olsalar da bu kalorileri karbonhidrattan mı yoksa yağlardan mı kıstığınızın çok da önemi yok.

Ayrıca yemek kalitesi ve proteinlerin de diyette büyük bir önemi mevcut. Diyetiniz uzun vadede sürdürülebilir olduktan ve sizi zorlamadıktan sonra hangisini uyguladığınızın çok da önemi yok.