Sevdiğimiz insana dokunmanın, sarılmanın ve onu öpmenin rahatlatıcı ve güven verici olmasının çok iyi sebepleri var.
Bir arkadaşımıza veya partnerimize dokunduğumuz, sarıldığımız veya öptüğümüz zaman bu davranış anlam yüklüdür.

Sevgi arıyoruz, bir bağ kurmaya çalışıyoruz veya bir ihtiyacımızı aktarmaya çaba gösteriyoruz.

Çeşitli kültürlerde şefkati ve saygıyı göstermek için dokunma farklı şekillerde kullanılıyor ve diğer insan olmayan primatlarda da bağ kurma ve sosyal hiyerarşiyi kurmak için kullanılıyor.

Ancak son zamanlarda bazı uzmanlar batı toplumlarında bir kriz anı yaşanmakta olduğuna dair endişelerini ortaya koydular çünkü fiziksel dokunuş daha sıkı regüle edilmeye başlandı ve sarılma gibi sosyal davranışlara kalkışma ihtimalimiz giderek düşüyor.

Elbette fiziksel dokunuşlar her zaman uygun değiller veya kabul edilmiyorlar. Yabancılar arasında bu bir ihlal olabilir.

Geçen sene yayınlanan bir çalışmada Finlandiyalı araştırmacılar, dokunmanın pozitif mi yoksa negatif mi etkiler doğuracağının temel olarak onun ortaya çıktığı konu bağlamında belirlendiğini ortaya koydular.

Araştırmacılar bu konuda şöyle diyorlar: “Dokunma evrensel olarak pozitif duygulara sebep olmuyor. Kültürel farklılıklar dokunmanın tercih edilen kişilerarası mesafenin bir ihlali olabilirler.”

Aynı zamanda araştırmada, hem romantik hem de normal ilişkilerde duyguların iletimi ve ilişkilerin sürekliliği için dokunmanın önemli bir faktör olduğu aktarılıyor.

Bu bilgiler ışığında, dokunmanın, sarılmanın ve öpmenin kişinin sağlığı üzerindeki etkilerine göz atalım.

Dokunmak Neden Bu Kadar Önemli?

Pek çok ünlü çalışmada, şefkatli bir dokunuş olmadan büyüyen çocukların – bebekler ve insan olmayan primatlar dahil – ağır gelişim problemleri olduğu ve sosyal olarak ilişki kuramadıkları belirtiliyor.

Dokunma, dokunulma hissi, beynimizdeki belli bölgeleri aktif hale getirir ve bu da düşünce süreçlerimizi, reaksiyonlarımızı ve hatta fizyolojik tepkilerimizi etkiler.

Örneğin bir çalışmada yapılan beyin taramaları, şefkatli dokunuşları orbitofrontal korteksi aktifleştirdiği görülmüş. Bu bölge duygusal ve sosyal davranışların yanında beynin öğrenme ve karar verme ile ilgili kısımlarını da yönetiyor.

Bazı deneylerde romantik öpüşmenin de partner seçimi hususunda özellikle kadınlar için önemli bir araç olduğu belirtiliyor.

Çünkü kişinin salyasında ona özel kimyasal bir kokteyl bulunur ve bu da beyne giden fizyolojik uyumluluk bilgilerine katkı sağlar.

Dokunma destek ve empati duygusunu ilettiği için rahatsızlığı olan kişiler üzerinde sakinleştirici ve güven verici bir etki yaratabilir.

İsveç’te yapılan bir çalışmada, huzursuz çocuklara sarılmanın ve okşamanın onlar üzerinde sakinleştirici etkisi olduğu keşfedilmiş.

Böyle bir durumda çalışmanın yazarları , yetişkinin sakinleştirici bir dokunuş için uygun olduğunun sinyalini vermesi ve çocuğun da bu daveti kabul ederek ona tepki vermesini etkileşimin temeli olarak görüyorlar.

Bu senaryodaki etkileşim ve koordinasyon, huzursuzluk yaşayan çocuğun güvenlik ve güven duygusunu yeniden kazanmasını sağlıyor.

Bunun sonucunda danışmanlık sırasında da dokunmanın kullanımı üzerine olan tartışmalarda, potansiyel faydalarının etik sonuçlardan daha fazla olabileceğine dair sorular mevcut.

Bilimadamları dokunmanın terapötik olarak değerli bir potansiyeli olduğunu belirtiyorlar ve bazı insanlar için kötü hissettiklerinde omuzlarına bir dokunuş bile güven verebilir.

Psikolojik Faydaları

Esasen, sevdiğimiz insanlara sarılmak isteriz çünkü bu durum rahatlık ve bağlılık üzerine olan sinir yollarını aktifleştirir.

Bir çalışmada partnerlerine olan desteklerinin bir sembolü olarak fiziksel dokunuşları öneren kadınların beynin ödül sisteminde etkili olan ventral striatumda daha yüksek aktiviteye sahip oldukları görülmüş.

Yani, acı ve kötü hisler içerisinde olan birisine güven verici bir şekilde sarılmak, hem sarılana hem de sarılınana fayda sağlayabilir. Her iki kişi de bu etkileşimden pozitif duygular elde ederler ve birbirlerine daha bağlı olurlar.

Hollandalı araştırmacılar tarafından yapılan bir dizi araştırmada, sarılmanın kişinin varoluş korkusu ve kişisel şüphelerinin azaltılmasında yardımcı olabileceği belirtiliyor.

Araştırmacılardan Sander Koole şöyle diyor: “Kısa süreli ve önemsiz görülen kişilerarası dokunuşlar bile insanların mevcut endişeleri ile daha verimli şekilde mücadele etmelerini sağlayabilir. Bulgularımız ayıcık gibi cansız nesnelere dokunmanın bile mevcut korkuları rahatlatabileceğini gösteriyorlar. Kişilerarası dokunma o kadar güçlü bir mekanizma ki, başka birinin dokunuşunu taklit eden nesneler bile kişinin varoluşsal olarak değerli olduğu duygusunu onlara veriyor.”

Diğer araştırmalarda bağlılığın sözlü olmayan bir şekilde iletilmesinin, yani sarılma ve öpme gibi aktivitelerin, stresin etkilerini hafifletebildiği ve stresi atlatmayı hızlandırdığı ortaya çıkmış durumda.

Sağlığa Faydaları

Duygusal bir dokunuşun zihinsel sağlığa ve sosyal ilişkilere etkilerinin yanında fiziksel sağlığa da faydası var.
2014 yılında Psiychological Science’ta yayınlanan bir çalışmada, ortak sarılmalardan kaynaklanan stres azaltıcı etkilerin esasen solunum yolları enfeksiyonlarına karşı koruyucu etkiler gösterdiği belirtiliyor.

Ayrıca hasta olan bireylerde, şefkatli dokunuşlar şeklinde duygusal destek alan hastalar, enfeksiyona dair daha az ağır belirtiler yaşamışlar.

Diğer çalışmalarda ise düzenli olarak sarılmaları paylaşan romantik partnerlerin tansiyonlarında ve kalp ritmlerinde düşme görülmüş, bu da dokunuşların sadece metaforik olarak değil, gerçekten kalbe faydalı olabileceklerini gösteriyor.

Romantik öpücükler araştırmalara göre bağışıklık sistemini de güçlendiriyorlar. Öpüştüğümüz zaman, 10 saniyede 80 milyon bakteriyi transfer ediyoruz.

Bu iğrenç görünebilir ancak bu mikrobik değiş tokuş faydalı çünkü bir aşı gibi davranıyor, bağışıklık sistemini yeni bakteriyel tehditlere karşı aşina hale getiriyor ve daha fazla patojen çeşidine karşı verimliliği güçlendiriyor.

Ağrı Kesici Olarak Dokunuş

Son olarak, dokunma fiziksel ağrıları hafifletme konusunda da çok etkili. Masaj terapileri baş ağrısı, bel ağrısı gibi pek çok ağrı türünün hafifletilmesi için iyi birer seçenek olabilirler.

Ancak dokunmanın ağrıyı hafifletici etkilerini elde etmek için illa ki bir masaj salonuna gitmek zorunda da değilsiniz.

Medical News Today’de yayınlanan iki çalışmaya göre partnerinizin elini tutmanız bile faydalı olacaktır.

İlk çalışmada iki partnerin birbirine dokunması durumunda ve bir tanesinde orta düzeyde bir ağrı varsa, bu ağrı hissinin dokunuş sonrası azaldığı belirtiliyor.

İkinci çalışmada ise takım el ele tutuşan genç çiftlerde aynı etkiyi gözlemlemiş.

Çalışmanın yazarı şöyle diyor: “Bulgularımıza göre, ağrı yönetimi sırasında elleri tutmak, ağrı sahibi olan kişinin beynindeki merkez bölgelerde ve ağrıyı almak isteyen kişinin ise beyninin sağ küresinde beyinler arası bir ilişki kurulmasını sağlıyor.”

Nereli olursak olalım dokunma güven için önemli bir işaret. 18. yüzyılda ünlü İngiliz şair John Keats, “Dokunmanın hafızası vardır.” demiş ve araştırmalar şu anda bu şiirsel ifadenin bilimsel bir temeli olduğunu gösteriyorlar: dokunmanın gerçekten bir hafızası var.

Almanya’nın Berlin şehrinde bulunan Charite Universitatsmedizin’deki nörobilimciler tarafından yapılan bir çalışmada, bedenlerimizin sadece dokunuşları hatırlamadığı, aynı zamanda birkaç farklı tipte dokunuşu hatırlayabildiği ortaya çıkmış.

Bilimadamları şöyle diyorlar: “Yeni bir dokunuş, önceki dokunuşun izlerini hafızadan silmiyor. Bunun yerine eski ve yeni dokunuş hafızası kişi dokunulduğunu fark ettikten sonra bağımsız olarak var oluyor.”

Öyle görünüyor ki dokunmanın beyinlerimiz ve bedenlerimiz üzerinde hayal ettiğimizden daha güçlü etkileri var ve bu nedenle sarılma gibi basit bir şeyin bile bizim ve diğerlerinin dünyayı algılama şeklini etkileyebileceğinin farkında olmak gerekli.