Size de sık sık oluyor mu acaba? Ben; son günlerde, son haftalarda, hatta son aylarda sık sık pilim bitmiş, tüm enerjimi kaybetmişim, sanki bir elektrik süpürgesi gelip tüm enerjimi içine çekmiş ve beni boş bir çuval gibi bırakmış hissediyorum. Biraz değişik anlattım farkındayım, ancak bu his, hem benim hem de çevremde gördüğüm pek çok insanla en ortak noktalarımdan birisi haline geldi. Aslında mantıklı düşündüğümde evim, ailem, işim, maddi ve manevi olanaklarım, arkadaşlarım, dostlarım derken kesinlikle toplumun şanslı bireylerinden birisi olduğum söylenebilir. Madem öyle, peki neden ben tüm enerjim sömürülmüş gibi hissediyorum. Sanırım bu bir metropol insanının dünyası; kalabalıklar içinde yalnızlık, işler içinde boğuşurken boşluk, varlık içinde yaşarken yoksunluk halidir. Eğer siz de zaman zaman ya da çoğu zaman bu tür bir “enerjisizlik” sorunu yaşıyorsanız, bunun nelerden kaynaklanıyor olabileceğine bir bakalım ve neler yaparsak bu ruh halinden daha kolay çıkabiliriz diye kafa yoralım. Acaba enerjimizi hangi alışkanlıklarımız tüketiyor?

  1. Yaşadığımız her olayı kişiselmiş gibi algılamak!

Evet, elbette ki bizler çok değerliyiz ve bizim dünyamız tabi ki de kendi etrafımızda dönüyor. Ancak şöyle bir sorun var ki, bizler toplum içinde yaşıyoruz ve her şey kişisel olarak, nokta atışı şeklinde tam da bize isabet etmiyor. Yani, pek çok kişinin gün içinde yaşayabildiği, karşılaşabildiği sorunlarla zaman zaman bizler de karşılaşıyoruz. İşte bu sorunları kişiselmiş gibi algılamamaya özen göstermeliyiz. Ya da çevremizdeki kişilerin söylediği her söz, yaptığı her kırıcı davranış direkt olarak bize işaret etmiyor. Bu bakımdan yaşadığımız her olayı kişisel algılamayarak hayatı ve insanları daha çok sevebilir, motivasyonumuzu, moralimizi daha yüksek tutabiliriz.

  1. Geçmişe takılıp kalmak!

Geçmişimiz, çoğu zaman bu günümüz ve geleceğimizi fazlasıyla etkilemektedir. Zira geçmişteki hatalardan ders çıkarmak, başarılarımızla övünmek elbette ki çok önemlidir. Ancak geçmişi, geçmişte bırakabilmek de en az onun kadar önemlidir. Çünkü geçmişte yaşadığımız, fakat artık olmayan bir sevgili, bir dostu sürekli düşünmek bizim bugüne ve geleceğe odaklanmamızı engelleyecektir. Aynı şekilde geçmişte bir aile üyesiyle ya da bir dostumuzla yaşadığımız bir sorunu süreli olarak düşünmek, bunu dile getirmek de bugün yaşanacak güzel anıların önünde büyük bir engeldir. Bu bakımdan daha mutlu bir bugün ve yarın için geçmişten kurtulmak en iyisidir.

  1. Aşırı stresli olmak!

Stres, artık günlük rutin yaşantımızın bir parçası haline gelmiş durumda. Evde, işte, okulda, sokakta, hatta parkta bile stresli bir ruh hali içindeyiz, hep bir kaygı ve endişe taşıyoruz. Oysaki stres altındayken enerjik ve mutlu olabilmek, hayattan zevk alabilmek imkansızdır. Stres, bizim mutluluğumuz önündeki en büyük engellerden birisidir.

  1. Sabahları erken değil, geç kalkmak!

Hayat içinde her şeyin olması gereken bir zamanı, doğanın ve bizim bir biyolojik saatimiz vardır. Yani uykuda ya da uyanık, aktif olmamız gereken zaman aralıkları aslında bellidir. Ne zaman bir sağlıklı yaşam standardından bahsedilse, “erken yatıp, erken kalkmak” söz konusu oluyorsa bunda da vardır bir hikmet diyoruz. Kendimizi enerjik, dinç hissetmek için öğleye kadar uyuma alışkanlığımızdan kurtulup, en geç sabah 8 olunca güne başlamayı alışkanlık haline getirmeliyiz. Elbette ki, akşamları da saat 12 olmadan yatağa girip mışıl mışıl uyumak ertesi daha enerjik olmamızı sağlayacaktır.

  1. Aşırı yemek yemek!

“Can boğazdan gelir” atasözümüzü yanlış anlamayı bırakıp, kıtlıkta kalmışçasına yemek yemeye bir “dur” deme zamanı geldi de geçiyor bile. Gereğinden fazla yemek, çok fazla kalori almak kesinlikle genel vücut sağlığına zarar verdiği gibi bir de, ruh halimizi bozar, moral ve motivasyonumuzu, enerjimizi düşürür. Hele bir de abur cubur, fast food tarzı beslenme alışkanlıkları fazlaca olanların, kendilerine ayıracak enerjileri kalmamaktadır. Gereğinden fazla yemekten dolayı bir andan çıkan kan şekeri, aynı hızla kısa süre içinde düşer ve hiç de yeri ve zamanı değilken inanılmaz bir uyku, uyuşukluk hali ortaya çıkar. Bu sebeple daha dinç, daha enerjik ve mutlu bir yaşam için sağlıklı, yeterli ve dengeli beslenmeye özen göstermek gerekiyor.

  1. Çözüm değil, suçlu aramak!

İnanın bana dostlar; herkesin pek çok sorunu var. Yani sadece siz değilsiniz zaman zaman çıkmaza giren. Bir sorunla karşılaştığımızda sadece bizim başımıza geliyormuş gibi düşünmek, sadece soruna odaklanmak, hemen bir suçlu arayıp suçluya konsantre olmak bizim enerjimizi, mutluluğumuzu sömüren yaklaşımlar olacaktır. Elbette ki, sorunlar hayatın bir parçasıdır. Ama en az bunun kadar basit bir düşünmeyle bile bulunabilecek çözümler de hayatımızın ayrılmaz bir parçasıdır. Sorun her ne olursa olsun; suçlunun kim olduğu, nasıl bu suçu işlediği, ne kadar suçlu olduğu, suçun büyüklüğü gibi hususlar bizi mutlu etmeyecektir. Sorunumuz küçük ya da büyük olsun, suçlu en yakınımız ya da düşmanımız olsun, sorunu çözmeye çalışmak bizi daha mutlu ve huzurlu bir hale getirecektir. Her sorunun kesinlikle bir çözümü vardır ve bunun için çözüme odaklanmak gerekmektedir.

  1. Dedikodu yapmak!

Kime sorsak “dedikodu sevmiyorum” der. Oysaki dedikoduya bayılmayanımız da yom gibidir. Ancak sanki dedikodu yapmak bizi rahatlatıyor gibi görünse de aslında içten içe bizi kemiriyordur. Birisi hakkında ileri geri konuştuğumuzda aslında fark etmeden modumuz düşer, enerjimiz içimizden çekiliyor gibi olur. Çünkü bizler aslında sadece kendimize odaklanmalıyız. Başkalarının yaptıklarına ya da yapmadıklarına odaklanıp bunlara kafa yormak bizim enerjimizi bitiren alışkanlıklarımızdandır.

  1. “Hayır” diyememek!

Anne ve babaların aslında çocuklarına ilk olarak öğretmeleri gereken hususlardan birisi kesinlikle istemediği, hoşlanmadığı konularda “hayır” diyebilmektir. “Hayır” diyememek kişiyi aslında karşısındaki için bir köle haline getirebilir. Kırmamak, üzmemek, kavga etmemek, sorun yaşamamak için istemediği şeylere bile “hayır” diyemeyen insanlar mutsuz ve hayattan memnuniyetsiz olurlar. Bu bakımdan bizim için uygun olmayan, onaylamadığımız konularda karşımızdaki kişi kim olursa olsun “hayır” diyebilmek bize özgürlüğün verdiği bir enerji getirecektir.

  1. Herkesi memnun etmeye çalışmak!

Elbette ki; herkes mutlu olsun, kimse üzülmesin, hayat bayram olsun isteriz. Ama hayatta böyle bir durumun yaşanması söz konusu değil maalesef. Hele ki; sadece bizim çabamızla herkesin mutlu olması olası değil. Kendimize diğer insanları mutlu etme misyonu belirlemek, herkesi mutlu etmeye çalışmak bizim asıl mutsuzluk sebebimiz olabilir. Herkesin bir yaşam döngüsü, bir rutini var ve bu döngü içinde görevlerimiz bulunuyor. Bizler hiç kimsenin sihirli değneği olmadığımız için, herkesi mutlu etmeye çalışmak bizim sahip olduğumuz yaşam enerjimizi bitirebilir, sömürebilir. Bu bakımdan öncelikle kendimize konsantre olarak enerjimizi kendimize harcamalıyız.

  1. Hayatından memnunmuş gibi görünmeye çalışmak!

Hayat, herkes için hem tatlı hem de acı tecrübelerle doludur. İnanın ki, herkesin küçük ya da büyük dertleri var. Yani etrafımıza sorunsuzmuş gibi görünmeye çalışmak çok anlamsızdır. Var olan enerjimizi sahte bir mutluluk oyununa harcamak yerine, bizim memnun edecek olaylara, kişilere konsantre olmaya çalışmak daha doğru olur. Zira olmadığı biri gibi görünmeye çalışırken enerjimizin tükendiğini görmek hiç de iyi olmaz.

Koronavirüs ( Covid-19), sizde travma oluşturduysa ve sürekli olarak bu konu ile ilgili yoğun ve süreğen kaygı hissediyorsanız ve  neler yapacağınızı, nasıl baş edeceğinizi bilmiyorsanız bunu birlikte çalışabiliriz. Online terapi almak isterseniz bana bu numaralardan ulaşabilirsiniz.

Uzman Klinik Psikolog Diana Güler
Telefon: 0216 266 24 48 & 0533 086 30 22
Mail: info@dianaguler.com
İnstagram: dianagulerr