Ahmet, küçük kardeşi Mehmet’e sürekli dikkat ediyor. Mehmet futbol antrenmanından sonra ne zaman geç kalsa Ahmet o kadar çok endişeleniyor ki ödevlerine odaklanamıyor. Sürekli saate bakıyor, endişeleniyor ve en kötüyü, otobüs kazasını hayal ediyor. Ve hiçbir neden olmaksızın korkuyor, Mehmet’in yaralı ya da ölmüş olabileceğinden endişeleniyor. Ahmet yalnızca Mehmet güvenli bir şekilde eve döndüğünde rahatlayabiliyor.

İşler karmaşık hale geldiğinde endişelenmek normaldir. Ancak endişelenmek bunaltıcı hale geldiğinde hayatınızı endişelerinizin yönlendirdiğini hissedebilirsiniz. Endişeli ve gergin hissetmeye çok fazla zaman harcıyor ya da kaygınız nedeniyle uyumakta zorlanıyorsanız, düşüncelerinize ve duygularınıza dikkat edin. Bunlar, kaygı sorunu ya da bozukluğunun belirtisi olarak ortaya çıkıyor olabilir.

Kaygı, zihni ve bedeni etkileyen doğal bir tepkidir. Bu tepki, hayatta kalmak açısından önemlidir. Kaygı, kişinin tehlike ya da tehdit algılaması durumunda devreye giren bir alarm sistemidir.

Beden ve zihin, tehlike ya da tehdide tepki gösterdiği zaman daha hızlı kalp atışı, daha hızlı nefes alma, kaslarda gerginlik, avuç içlerinin terlemesi, mide bulantısı, ellerin veya bacakların titremesi gibi fiziksel kaygı hisleri yaşar. Bu hisler bedenin savaş ya da kaç tepkisinin bir parçasıdır. Bunlar, vücudu tehlikeden hızlı bir şekilde kaçmaya hazırlayan adrenalin ve diğer kimyasalların salgılanması sonucu meydana gelir. Hafif olabilecekleri gibi şiddetli de olabilirler.

Savaş ya da kaç tepkisi, kişinin tehdit algılamasıyla gerçekleşir. Beynin düşünmekten sorumlu kısmı olan korteksin durumu işlemesi ve tehdidin gerçek olup olmadığını, gerçekse bununla nasıl başa çıkacağını değerlendirmesi birkaç saniye sürer. Korteks, beyne tehlike olmadığı sinyalini gönderirse savaş ya da kaç tepkisi devre dışı kalarak sinir sistemi rahatlayabilir.

Zihin, tehdidin sürdüğünü düşünüyorsa kaygı duyguları sürerek kişinin tetikte kalmasına  neden olabilir. Bu durumda hızlı ve sığ şekilde nefes alma, kalp çarpıntısı, kaslardan gerginlik ve avuçların terlemesi gibi fiziksel hisler ortaya çıkabilir.

Normal Kaygı

Her insan zaman zaman kaygılanır. Kaygı; olanlar ya da olacaklar yüzünden rahatsızlık, gerginlik, endişe, korku ya da dehşet duymak olarak tanımlanabilir. Korku, tehdidin mevcut olması durumunda hissedilen bir duygu iken kaygı, beklenen tehlikelere, sorunlara veya tehditlere karşı duyulan histir.

Kaygı duyguları, kişiye ve duruma bağlı olarak hafif ila yoğun şiddette olabilir. Hafif kaygı, huzursuzluk ya da sinirlilik gibi olabilir. Daha yoğun kaygı durumunda ise korku, dehşet ya da panik hissedilebilir. Endişe ile gerginlik ve stres duyguları, kaygının kendini gösterme şekilleridir. Sahne korkusu ve yeni insanlarla tanışmanın getirdiği utangaçlık da bir tür kaygıdır.

Yeni, tanıdık olmayan ya da zorlayıcı durumların endişe ya da sinirlilik gibi duygular uyandırması normaldir. Önemli bir sınav, randevu ya da sınıfta sunum yapmak gibi şeyler normal kaygıyı tetikleyebilir. Bu durumlar kişinin güvenliğini tehdit etmese de kişi, olası bir utanç durumu nedeniyle kendisini tehdit altında hissedebilir; hata yapmaktan, uyum sağlayamamaktan, kelimelere takılıp kalmaktan, reddedilmekten ya da gururunu kaybetmekten korkabilir. Kalp çarpıntısı, ellerde terleme ve midede gerginlik gibi fiziksel hisler de normal kaygının parçası olabilir.

Kaygı; kişiyi uyanık, odaklanmış ve potansiyel sorunların üstesinden gelmeye uyanık hale getirdiği için az miktarda kaygı, performans gerektiren durumlarda elimizden gelenin en iyisini yapmamıza yardımcı olabilir. Ancak kaygı çok güçlüyse elimizden gelenin en iyisini yapmamız engellenebilir. Kaygının çok fazla olması, insanların kendilerini bunalmış, dilleri bağlanmış hissetmelerine veya yapmaları gereken şeyi yapamamalarına yol açabilir.

Kaygı Bozuklukları

Kaygı bozuklukları; aşırı miktarda endişe, korku, sinirlilik veya kaygı içeren bir ruh sağlığı sorunudur. Sürekli ve yoğun kaygı, kişinin kendisini dikkati dağılmış, gergin ve her zaman tetikte hissetmesine yol açabilir.

Kaygı bozuklukları en sık görülen ruh sağlığı sorunları arasında yer almakta ve yetişkin, çocuk ve ergenler dahil olmak üzere her yaştan insanı etkilemektedir. Farklı belirtilere neden olan farklı kaygı bozuklukları olsa da bunların ortak bir yanı bulunmaktadır: Kaygı çok sık ortaya çıkar, çok güçlüdür, mevcut durumla orantısızdır ve kişinin günlük yaşamını ve mutluluğunu etkilemektedir.

Kaygı bozukluğu belirtileri aniden ortaya çıkabileceği gibi yavaş yavaş ortaya çıkabilir ve kişi yaşadıklarını fark etmeye başlayana kadar yavaşça gelişebilir. Kaybı bazen birdenbire ortaya çıkmış gibi görünen içe doğan sıkıntı hissi yaratır. Kaygı bozukluğu olan kişilerin sahip oldukları duygulara, endişelere ve hislere neyin neden olduğunu bilmemeleri, yaygın olarak görülen bir durumdur.

Farklı kaygı bozuklukları, bu bozukluklara özgü belirtileri yansıtmak üzere isimlendirilmiştir:

Yaygın kaygı: Sık görülen yaygın kaygı bozukluğunda kişi pek çok şey hakkında çok fazla endişelenir. Yaygın kaygısı olan kişi okul, aile üyelerinin sağlığı ya da güvenliği ve gelecek hakkında aşırı endişelenebilir. Daima olabilecek en kötü şeyi düşünebilirler.

Bu kaygı bozukluğunda endişe ve kaygıyla birlikte göğüs ağrısı, baş ağrısı, yorgunluk, kas ağrıları, mide ağrıları ve kusma gibi fiziksel belirtiler ortaya çıkabilir. Yaygın kaygıda kişiler okula gitmeyebilir ya da sosyal etkinliklerden kaçınabilir. Yaygın kaygıda endişeler bir yük gibi gelebilir ve kişinin hayatını bunaltıcı ve kontrolden çıkmış gibi hissetmesine neden olabilir.

Obsesif kompulsif bozukluk (OKB): OKB’si olan kişilerde kaygı kendini obsesyonlar (kötü düşünceler) ve kompulsiyonlar (kaygıyı gidermeye çalışan eylemler) şeklinde gösterir.

Fobiler: Belli durumlar ve şeylerden yoğun şekilde korkmak anlamına gelen fobi; yükseklik, köpekler ya da havadaki uçak gibi gerçekte tehlikeli olmayan şeylerden korkmak anlamına gelir. Fobiler kişinin korktuğu şeylerden uzak durmasına yol açar.

Sosyal fobi: Yoğun bir kaygı türü olan sosyal fobi, sosyal etkinlikler ya da diğer insanların önünde konuşmak gibi durumlarla tetiklenir. Selektif mutizm adı verilen yoğun sosyal fobi, bazı çocukların ve ergenlerin bazı durumlarda konuşamayacak kadar korkmalarına neden olabilir.

Panik atak: Kaygı atakları olan panik ataklar belirgin bir neden olmadan ortaya çıkabilir. Panik atak geçiren kişi, vücudunun korku tepkisinin aşırı olmasından dolayı kalp çarpıntısı, nefes darlığı, baş dönmesi, uyuşukluk ya da karıncalanma gibi ani ve yoğun fiziksel belirtiler yaşayabilir. Agorafobi, panik atağın yoğun bir şeklidir ve kişinin panik atak geçirebileceğini düşündüğü yerlere gitmekten kaçınmasına neden olur:

Travma sonrası stres bozukluğu: Bu kaygı bozukluğu, travmatik ya da korkunç bir deneyimden kaynaklanır. Belirtileri arasında geri dönüş (flashback), kabus görme ya da olay sonrası sürekli olarak korkma görülebilir.

Kaygı Bozukluğu Etkileri

Kaygı bozukluğu olan kişilerin yaşadıkları belirtiler başlarda garip ve kafa karıştırıcı olabilir. Bazı kişilerin hissettikleri fiziksel belirtileri güçlü ve üzücü olabilir. Bazıları ise görünürde bir neden olmaksızın meydana gelebilecek korkunç şeyler yüzünden korkmuş, savunmasız ve tetikte hissedebilirler. Sürekli endişe duymak, kişinin kendisini en küçük şeyde dahi bunalmış hissetmesine yol açabilir. Bütün bunlar kişinin konsantrasyonunu, güvenini, uykusunu, iştahını ve görünüşünü etkileyebilir.

Kaygı bozukluğu olan kişiler, başkalarının onları anlamayacağını düşünerek endişeleri hakkında konuşmaktan kaçınabilirler. Haksız bir şekilde yargılanmaktan ya da zayıf ya da korkmuş görülmekten korkabilirler. Kaygı bozuklukları yaygın bir şekilde görülüyor olmasına rağmen insanlar yanlış anlaşıldıklarını ya da yalnız olduklarını hissedebilirler.

Kaygı bozukluğu olan bazı kişiler ise kendilerini suçlayabilir. Kendilerini utanç verici bir durumda hissedilir ve yanlış bir şekilde kaygının zayıflık ya da kişisel bir başarısızlık olduğunu düşünebilirler. Kaygı kişilerin bir yerlere gitmesini ya da eğlendikleri şeyleri yapmalarını engelleyebilir.

Ancak neyse ki günümüzde doktorlar kaygı bozukluklarını eskisine göre daha iyi anlıyor ve kişinin kendisini tedaviyle daha iyi hissetmesini sağlıyorlar.

Kaygı Bozukluğu Neden Olur?

Uzmanlar, kaygı bozukluklarına tam olarak neyin neden olduğunu bilmiyor. Genetik, beynin biyokimyası, aşırı aktif savaş ya da kaç tepkisi, stresli yaşam koşulları ve öğrenilmiş davranışlar dahil olmak üzere pek çok şey kaygı bozukluğuna neden olabilir.

Ailesinde kaygı bozukluğu olan aile üyesine sahip kişide kaygı bozukluğu gelişme şansı daha yüksektir. Bunun nedeni, beyin kimyasını ve nörotransmitter adı verilen kimyasalların düzenlenmesini etkileyebilecek genler olabilir. Bununla birlikte aile üyesinde kaygı bozukluğu olan her bireyde bu bozukluk gelişmeyecektir.

Kişinin hayatında meydana gelen olaylar da kaygı bozukluklarına neden olabilir. Travma sonrası stres bozukluğuna yol açabilecek travmatik olaylar bu duruma örnek olarak gösterilebilir.

Aile bireylerinin endişeli ya da kaygılı olduğu bir ailede büyümek, çocuğun dünyayı tehlikeli bir yer olarak algılamasına neden olabilir. Benzer şekilde gerçekten tehlikeli bir ortamda büyüyen kişi de korkmayı veya en kötüsünü beklemeyi öğrenebilir.

Her insan bazı durumlarda normal kaygı yaşasa da travma yaşayan kişiler dahil olmak üzere herkeste kaygı bozukluğu görülmez. Bununla birlikte kaygı bozukluğu olan kişiler, uygun tedaviler ve bakımla iyileşebilir. Bu kişiler, kaygıyı kontrol etmenin ve daha rahat ve daha huzurlu hissetmenin yollarını öğrenebilirler.

Kaygı Bozuklukları Nasıl Tedavi Edilir?

Kaygı bozuklukları, ruh sağlığı uzmanları ya da terapistler tarafından tedavi edilebilir. Terapist, kişinin uğraştığı belirtilerle ilgilenebilir, kaygı bozukluğunu teşhis edebilir ve kişinin rahatlamasına yardımcı olacak bir plan oluşturabilir.

Bilişsel davranışçı terapi adı verilen konuşma terapisi de sıkça kullanılır. Bu tedavide kişi kaygıya neden olabilecek durumlarda düşünmenin ve hareket etmenin, stresi yönetmenin ve stresle başa çıkmanın yeni yollarını öğrenir. Terapist, destek ve rehberlik sağlar ve rahatlama teknikleri ya da nefes egzersizleri gibi yeni baş etme teknikleri öğretir. Bazen ise tedavinin bir parçası olarak ilaç tedavisi kullanılır.

Ergenler Kaygı Bozuklukları için Ne Yapmalı?

Sorunu tedavi etmek, kişinin tekrar kendisi gibi hissetmesine yardımcı olabilir; rahat ve hayattaki güzel şeylere hazır olmak. Kaygı bozukluğu ile uğraşan ergenlerin şunları yapması gerekir:

  • Ebeveyniniz ya da başka bir yetişkinle fiziksel hisleriniz, endişeleriniz ya da korkularınızla ilgili konuşun. Kaygı bozuklukları tedavi edilmedikçe kaybolmayacağı için yardım edebilecek biriyle konuşmak önemlidir. Ebeveyniniz bunu anlamıyor gibi görünüyorsa okulunuzdaki danışmanınızla ya da güvendiğiniz başka bir yetişkinle konuşun.
  • Check-up yaptırın. Belirtilere neden olabilecek fiziksel bir sorun olmadığından emin olmak için doktora gidin.
  • Ruh sağlığı uzmanına danışın. Belirtilere neden olan faktörleri bilmeniz, rahatlamanıza yardımcı olacaktır.
  • Düzenli egzersiz yapın, düzgün beslenin ve uyuyun. Bu sayede vücudunuz ve beyniniz gerekli yakıtı alacak ve şarj olmak için gerekli zamana sahip olacaktır.

Sabırlı ve pozitif olmayı deneyin. Kendinizi iyi hissetmeniz ve korkularınızla yüzleşmeniz zaman alabilir. Ancak endişelerinizden kurtulmanız, mutluluğa ve eğlenceye daha fazla alan açmanıza yardımcı olacaktır.

Kaynak: https://kidshealth.org/en/teens/anxiety.html#catmental-health