İlişki uzmanları çiftlerin üç faktörden dolayı kavga veya şiddetli tartışmaya girdiğini söylüyor. Birincisi, eşi ya da sevgilisine gücünü göstermek ve kontrolünde olduğunu hissettirmek. Bir diğeriyse, daha fazla yakınlık talebi ve önemsendiğini anlamak. Sonuncusu, saygı ve onaylanmayı istemek. Bu saydıklarımız her kültürde yaşayan çiftler için geçerli. Değişken olarak reaksiyonun boyutlarını gösterebiliriz. Örneğin, eşini kıskanan bir Türk ile Fransız aynı tepkiyi göstermeyebilir. Buna ek olarak, kişilerin karakter yapılarına göre de reaksiyonları değişir.

Hangi kültürün içinden çıkıp gelmiş olsa da çiftler ilişkinin temel beklentileri içindedirler. Örneğin, çiftler birbirlerinin karşılıklı anlaşıldığını, hayatlarında birbirlerini sahip olduğu değerleriyle kabul edip etmediklerini sınamak isterler. Dünya geneline bakıldığında “Kadın” kavramı epey kirli olarak değerlendiriyorum. Dolayısıyla kadının önemsendiğini ve saygı duyulduğunu hissetmeye çok ihtiyacı var. Tabi bu arada kadın kavramının kirliliğinden kastım, kadının yerinin erkeklerden aşağı olduğu genel kanısı ve erkeklerin kadınları kendi özel mülkü olarak görme hali.

Kadının toplumda bulunduğu yeri, gösterebileceği tepki, geleneklere ve alışkanlıklara göre sınırlıdır. Danimarka ile Çin’i kıyaslamak ve genelleme yaparak yorum yapmak yanlış olurdu. Tıpkı mesala, Japonya’da tecavüze uğrayan kadınların bu bilgiyi toplumla paylaşması utanç kaynağı olması gibi. Çünkü bu eylemde Japonya’da kadının suçlu olduğu görüşüne varılır. Erkeğin suçlu sayılması için “Anal” yoldan girişiminin saptanması gerekir ki buna göre normal yoldan kadının izni olmadan yapılan cinsel istismar kanuni olarak suç olarak sayılmamaktadır. Bu gerçek 2015 yılında Erica Jenkin’in (Japan’s secret shame) “Japonya’nın gizli utancı” adlı belgeselinin yayımlanması sonucu ortaya çıktı. Japon tarihinde ilk kez Shiori Ito adlı kızın gazeteci Noriyuki Yamaguchi’nin kendisine tecavüz ettiği gerekçesiyle mahkemeye vermesi ile yüzlerce yıldır saklanan gerçeği açığa çıkartmıştır. Bu konunun Harvey Weinstein’in film yapımcısı kimliği ile işe aldığı yüzlerce oyuncuya cinsel istismarda bulunduğu suçlamalarının çıktığı zamana denk gelmesi de muhtemelen tesadüf değildir. Bu olayda tüm kadınlar gücünü bir diğerinden almıştır.

Gerçi dünyanın genelinde cinsel ayrım gözle görülür şekilde yapılmaktadır. Bu durumu bir firmada aynı görevde çalışan  kadın ve erkeğin eşit miktarda maaş almamasını ilk örneğimiz olarak verebiliriz. Ayrıca erkekler sinirlendiğinde bunu erkeğin doğasının gereği sayıp normal karşılayan ve fakat aynı tepkiyi bir kadının verdiğinde bu durumu “Kontrolünü kaybetmiş” şeklinde genelde yorumlanmasının haksız ithamı içindedir. Bu genel inanışların  binlerce  belki de milyonlarca yıldır yerleşmiş bir anlayış olarak kabul ettiğimizde ilişki içinde erkek, gücün kendisinde olduğunu ve yönetenin de o olması gerektiğini ilk kavgada açığa çıkartır.

Eğer hedef kitleyi biraz daha küçültüp Türkiye coğrafyasında yaşayan bu kültürün öğretilerine göre yaşayan kadınları ele alarak değerlendirirsek, kadınlar da ilişki içindeki gücünü göstermek için kontrol etmek ister. Dolayısıyla erkeklerin ilişki sorumluluğu içinde hareket edip etmediğine ikna olmak istediklerinden sürekli iletişim halinde haberdar olmak isterler. İlişki içinde her şeyiyle karşısındakini tanıma ve yakınlaşma istediği kişinin ne kadar önemsendiğinin belirtisidir. Tam tersi durumunda çiftleri bu durum üzer ve üzüntüsü belli bir süre  içinde sinir formunda açığa çıkar.

İlişki yönetimi

Tüm bunların ötesinde birbirini seven çiftlerin kavga etmesi bilinenin tersine kötü bir şey değildir. Aslında kavga etmek çok sağlıklıdır. Kavga ya da yoğun tartışma sırasında, eşler, birbirlerinin limitlerini öğrenirler. Önemli olan, o kavga sonrası kişinin nasıl gönül aldığıdır. Eğer çiftler kavga sırasında olayın yerine, kişinin direk kişiliğine yönelik bir hakaret içinde olursa, o ilişkiyi sağlıklı olmaktan çıkarıp hatta kopma noktasına getirebilir. Kavga sırasında yapılacak genellemeler “Sen hep böylesin” gibi yorumlar kişiye “Ne yapsam fikrini düzeltemiyorum” mesajını verip eşinden uzaklaşmasına sebebiyet verir. Bu tutum yerine, şikayet ettiğimiz konunun bizi nasıl hissettirdiği ile ilgili yorumlar karşımızdakini suçlu pozisyonundan çıkartığımız için direk savunmaya ve direnç göstermeye geçmesini engeller. Yapılan araştırmalarda kavga içine girdiğini gören erkeğin vücut dili şöyledir; oturuyorsa önce yukarı doğru bakar sonra arkasına doğru yaslanır. Erkek daralma hissettiğinde vücut olarak kendini karşısındakinden uzaklaştırır.

Özellikle sinirlenen bir erkeğe aynı sinirle karşılık veren bir kadın muhtemelen bu durumdan zarar görecektir. Bu kritik duygu durumunun yönetimini akıllı bir şekilde yönetmek gerekir. Şöyle ki, kavganın iyice kötüleştiğini hissettiğiniz an “Ben çok acıktım” diye konunun şiddetini şaşırtarak azaltabilirsiniz. Muhtemelen seven erkek her şeye rağmen durumu bırakıp yemek yemeniz için izin verecektir ya da kadınını yemeğe götürecektir. Bunu yapma sebebi konuları halının altına süpürmek için değil olması  istenmeyen noktalara tartışmanın gitmemesi içindir. Karşılıklı sinirler yatıştıktan sonra olumlu bir bakış açısıyla konuşmak gerekir yani herkes hata yapar fakat önemli olan kişinin “Ne?”yaptığını anlamasıdır.

Kavga sırasında ilişki sırasında yapılan tüm hataları tekrar tekrar anımsatmak yanlıştır. O an yaşanan can sıkıcı olayın dışına çıkmadan konuyu izah edip, hissettirdiği duyguyu paylaşmak ilişkinin sağlığı açısından önemlidir. İlla bu tartışmanın kazananı ben olmalıyım diye inatla devam edilen kavgalar ilişkiyi çok zor duruma getirir. Sürekli şikayette bulunmak ve ağız dalaşında olma hali, yapılabilecek en büyük hatalardandır.

Eşini her an kaybedeceğini düşünen erkek kalp kırıcı kavgaları göze alamaz. Kendisinden başka kişinin seçeneğinin olmadığını zanneden erkek için kadın çekici gelmez. Bu sebepleri göz önünde bulundurarak, ilişki içinde özgüvenli davranan ve “Senden başka alternatiflerim de var ama ben senle olmayı tercih ediyorum çünkü beni mutlu ediyorsun” mesajını erkeğe vermek mühimdir. Burada çok ince bir detay var ki erkeğin gözünün önünde başka erkekler ile flörtöz tavırlar içinde bulunma hali size hiç güvenilmeyeceğinin göstergesidir. Böyle bir hareket hem gurur incitici hem de saygısızlıktır (Saygısızlık durumunu hem kendinize hem de eşinize veya sevgilinize olarak düşünebilirsiniz).

Kavga anında hemen yanıtlar verilmemelidir çünkü söylenebileceklerden ötürü sonradan pişmanlık duyulabilinir. On saniyenin içinde sarfedilen üç cümle sonrasında insanlar tepki verip, yansıtma yaparlar. Bundan dolayı, sözleri dikkat çekilmesi gereken noktaya yönelik seçmek gerekir. Kişisel saldırı rahatsızlığını hissettiğimiz konudan uzaklaştırır ve meseleyi çözmek yerine, karşımızdaki kişiyi artık sevmediğimiz mesajını verir. Eğer konuşurken fazla direnç gösteren ve tepkisel davranan bir eş varsa, duyguları ve durumu yazarak ifade etmek çok daha yerinde olacaktır. Çünkü, yazılan mektubu kişi okuduğu için sözünüzü kesemez sizin söyleyeceklerinizi sonuna kadar manipüle de edemeden ne anlatmak istediğinize yoğunlaşmasını sağlar. Fakat burada kullanılacak dil konuya odaklı ve durumun size hissettirdiği duygu durumuna odaklı bir şekilde yazılması önemlidir. Şu unutulmamalıdır ki her kavga birbirinin gerçeğini, düşüncelerini, ve limitlerini öğrenme fırsatıdır.

Konu ile ilgili sorularınız ya da paylaşacaklarınız varsa bana z.eylemsenkal@gmail.com adresinden ulaşabilirsiniz.

Psikolojik danışman

Zeynep Eylem Şenkal