Bilişsel çarpıtmalar, yorumlama yanlılıkları, niyet okuyuculuğu yapmak depresyon ile ilişkilendiriliyor. Diyelim ki bir partiden çıkıyorsunuz ve aniden bir misafirin size baktığını ve kaşlarını çattığını fark ettiniz. Neden kaşlarını çatıyor olabilir? Belki herkesin gitmesine üzülmüştür. Belki biraz fiziksel acı ve sıkıntı yaşıyordur. Ya da aklına herhangi bir problemi gelmiştir. Sen ise o sırada “Acaba onu kızdıracak bir şey mi yaptım?” diye düşünmeye başlıyorsun. Bu noktada davranış üzerinden bir anlamlandırma yapılmış oluyor.Belirsizlikleri anlamlandırmak hayatın önemli bir parçasıdır. Ne de olsa, hayatımızdaki birçok birey – örneğin iş arkadaşları, dostlar, sınıf arkadaşları, eşler, çocuklar, ebeveynler – bazen yoruma açık şekillerde konuşur veya davranır. Kişinin bu belirsizlikleri nasıl yorumladığı, kişilik özellikleri ve zihinsel sağlık koşulları dahil olmak üzere çeşitli faktörlerden etkilenir. Örneğin, anksiyete ve depresyonu olan birçok kişi, bilişsel çarpıtmalara veya düşünme hatalarına eğilimlidir.

Yaygın bilişsel çarpıtmalar şunları içerir:

Keyfi çıkarım: Hemen sonuca varmak (örneğin, bir arkadaşınız sizi söz verdiği gibi aramadığı için sizden nefret ediyor olmalı).

Felaketleştirme: En kötü durum senaryosuna yüksek bir olasılıkmış gibi bakmak (örneğin, bir ayrılığın yalnız öleceğiniz anlamına gelmesi).

“Yapılmalı” Şeklindeki İfadeler: Makul olmayan beklentilere sahip olmak (örneğin, iyi bir öğretmen asla hata yapmamalıdır).

Kişiselleştirme: Tamamen kendi kontrolünde olmayan olumsuz bir sonuç için kendini suçlama (örneğin, anne babanın boşanması için kendini suçluyorsun ).

Siyah-beyaz düşünme: Deneyimleri ya tamamen iyi ya da tamamen kötü olarak görmek (örneğin, gönderdiğiniz aşk mesajında yazım hatası yaptığınız için mesajınızın değeri yoktur).

Etiketleme: Kendini bir davranışa göre etiketlemek (örneğin, oyunu kaybettiğin için daima kaybeden ve başarısız birisin).

Bilişsel çarpıtmalara, bilişsel davranışçı terapide bilişsel yeniden yapılandırma gibi teknikler kullanılarak çözüme ulaşılabilmektedir

Depresyondaki İnsanlar Belirsizliği Nasıl Yorumlar?

Diğerleriyle karşılaştırıldığında, depresyonu olan kişiler genellikle daha az olumlu yargılara(örneğin, bir gülümsemeyi romantik bir ilgi işareti olarak yorumlayamamak) ancak daha sık olumsuz yargılara (örneğin, kaşlarını çatmayı kesin bir onaylama ve reddetme işareti olarak yorumlama) sahiptirler.

Depresyondaki yorumlama yanlılıklarının arkasındaki mekanizmalar, doğal olarak dikkat, işleyen bellek (yani kısa süreli bellek ) ve uzun süreli bellek gibi doğal olarak daha temel bilişsel süreçlere dayanan üst düzey bilişsel süreçleri içerir.

Beck’in şema teorisi, depresif insanların anılarında olumsuz öz-gönderimsel inançlara (örneğin, “Ben başarısızım”) sahip olduklarını öne sürer. Bu olumsuz şemalar, depresif insanların nelere ilgi duyduklarını, belirsiz bilgileri nasıl yorumladıklarını ve ne hatırladıklarını yönlendirir. Bunlar da uyumsuz şemaları güçlendirir. Örneğin, depresif kişilerin bir sorunu kişisel zayıflığın bir işareti olarak yorumlaması ve bunu kendileri hakkındaki olumsuz görüşlerini doğrulamak için kullanması daha olasıdır.

Yorum önyargıları nasıl depresyona neden olur?

Belirsizliğin olumsuz esnek olmayan yorumları, muhtemelen duygu düzenleme üzerindeki etkileri yoluyla depresyona neden olur. Olumsuz yorumlama önyargıları, körelmiş olumlu duygulara ve/veya yüksek düzeyde üzüntü, korku ve öfke gibi diğer olumsuz duygulara neden olabilir. Yorum önyargıları ilişkileri de etkiler. Kişilerarası sorunlara, düşmanca ve kavgacı davranışlara ve sosyal katılımın azalmasına sebep olabilir.

Belki de bilişsel çarpıtmalar ve yorumlama yanlılıkları, yorumları veya davranışları olumsuz yorumlamaya ve sonuç olarak, sosyalleşmeye elverişli olmayan bir şekilde yanıt vermeye (örneğin, bir kişiyi eleştirme veya onlara yaklaşmayı reddetme) yol açtığındandır. Bu tepkiler, diğerlerinde olumsuz tepkilere neden olur, ilişkileri baltalar ve böylece depresyonu kötüleştirir.

 

 

Depresyon tedavisi ve depresyonda yorumlama yanlılıkları

Özetlemek gerekirse, depresyonu olan kişiler genellikle belirsiz durumları olumsuz, kişisel ve esnek olmayan bir şekilde yorumlarlar. Örneğin, yeni bir saç modeli yaptırmış depresif bir kişiye “Farklı görünüyorsun” denildiğinde, bu ifadeyi “Çirkinim” veya “Hiçbir şeyi doğru yapamıyorum” şeklinde yorumlayabilir.

Bu yorumlar, olumsuz kendilik temsilleri olan (örneğin, istenmeyen, çekici olmayan, yetersiz, değersiz) kişi için “anlamlıdır”. Önyargılı ve esnek olmayan yorumlar (örneğin, saç stiliyle ilgili yorum) benliğe ilişkin bu olumsuz görüşleri pekiştirerek depresyonu şiddetlendirir.

Esasen olumsuz ipuçlarına dikkat etmek veya olayların olumsuz yorumlarını düşünmek yanlış değildir. Sorun, esnek olmayan, otomatik ve siyah-beyaz düşünmede yatmaktadır. Yorumla tutarsız kanıtlar elde ettikten sonra değiştirilemeyen kesin inançlar ortaya çıkabilir Örneğin, bir dersten başarısız olan ve bu sebeple yetersiz veya aptal olduğuna inanan bir öğrenci dersten başarısız olan çok fazla öğrenci olduğunu öğrenmesine rağmen “aptal ve başarısız” olduğuna inanmaya devam eder Şaşırtıcı olmayan bir şekilde, depresyon için en etkili tedaviler yalnızca işlevsiz ve uyumsuz inançlara meydan okuyan deneyimler sağlamakla kalmaz, aynı zamanda dikkat esnekliğini ve özellikle bilgi işlemeyi teşvik eder.

Tedavinin amacı depresif hastalara yardımcı olmaktır:

Hem olumlu hem de olumsuz bilgilere dikkat edin (örneğin, olumsuz temel inançlarıyla uyuşmayan olumlu bilgilere dikkat edin).

İyi haber şu ki, yorumlama önyargılarını değiştirmek depresyonu iyileştirebilir. Gerçekten de, depresyon ve yaygın anksiyete bozukluğu olan kişiler üzerinde yapılan bir araştırma, yorumlama için bilişsel önyargı modifikasyonunun ( CBM-I ) daha olumlu bir yorumlamayı sağladığını ve endişe, depresyon ve ruminasyonun azalmasıyla sonuçlandığını buldu. (Ruminasyon, genellikle pasif olarak kişinin ruh hali ve semptomları, nedenleri, sonuçları vb. üzerine odaklanan tekrarlayan düşünceler anlamına gelir).

Dolayısıyla bilişsel önyargı modifikasyonu, esnek ve verimli bilgi işlemeyi teşvik ederek sürdürülebilir mutluluk ve esenlik için yeni olanaklara kapı açar.

Keyifli ve enerji dolu bir gün dilerim.

Dr. Yasemin GEÇERLER