Galata Kulesi, İstanbul’un Galata/Karaköy mahallesinde bulunuyor ve haliçin boğazla buluştuğu yerin hemen kuzeyinde bulunan taştan bir ortaçağ kulesi. Yüksek, koni şeklindeki uca sahip bu silindir, İstanbul’un önemli yerlerine panoramik bir bakış da sağlıyor.

Kulenin en üst katlarında bir restoran ve kafe bulunuyor ve hem İstanbul hem de boğaza güzel bir bakış atmak mümkün oluyor. Ayrıca üst katlarında bir gece kulübü de mevcut. Ziyaretçileri üst katlara taşımak için bir asansör de mevcut.

Tarihi

Roma-Bizans mimarisinde inşa edilmiş olan kule, 1348 yılında İstanbul’daki Ceneviz kolonisinin bir parçası olarak yapılmış. Kule o dönemde 66.9 metrelik yüksekliği ile İstanbul’un en yüksek yapısı olmuş. Geçmişte varolmuş olan ancak 1203 yılında dördüncü haçlı seferi sırasında yıkılmış olan Bizans kulesi olan Megalos Pyrgos’un bir ikamesi olarak yapılmış.

Kulenin üst kısmındaki konik bölge Osmanlı dönemindeki restorasyonlar sırasında biraz değişikliğe uğramış çünkü Osmanlı döneminde yangınların tespiti için bir gözlem kulesi olarak kullanılıyormuş.

Osmanlı tarihçisi ve gezgini Evliya Çelebi’nin Seyahatname eserine göre, Hezarfen Ahmet Çelebi, ürettiği yapay kanatlar ile erken dönem kıtalarararası uçuş çalışmalarından bir tanesini gerçekleştirmiş ve kuleden boğazı aşarak Anadolu yakasındaki Üsküdar’ın eteklerine uçmuş, yani altı kilometrelik bir mesafe gitmiş. Evliya Çelebi eserinde, Hezarfen’in kardeşi Lagari Hasan Çelebi’nin 1633 senesinde bir konik kutu içerisine doldurduğu barut ile ilk roketli uçuşu gerçekleştirdiğini de bizlere aktarıyor.

1717 senesinden itibaren Osmanlı Devleti kuleyi şehirdeki yangınları gözlemlemek için kullanmış. 1794 senesinde Sultan 3. Selim hükümdarlığı altında, terası ve merdivenleri kurşun ve ahşaptan üretilmiş olan kule yangında büyük hasar görmüş. 1831 yılında başka bir yangın kuleye hasar vermiş ve bunun ardından yeni bir restorasyon yapılmış.

1875 senesinde çıkan bir fırtınada kulenin konik ucu yok olmuş. Kule Osmanlı’daki varlığı süresince bu konik tepesi olmadan varlığını sürdürmüş. Yıllar sonra 1965-1967 yıllarında yapılan restorasyonda, konik tepesi tekrar yerleştirilmiş. Son restorasyonda kulenin içindeki ahşap yapılar beton yapılar ile değiştirilmişler ve kule kamuya açılmış.

Efsaneler

Galata kulesi İstanbul’un en eski yapılarından birisi olduğu için yüzyıllar içinde ona dair efsane ve mitler de tabii ki ortaya çıkmışlar.

En popüler mitlerden bir tanesine göre, bu kuleye yanınızda sevgilinizle birlikte çıkarsanız, bu birlikteliğin mutlaka evlilikle sonuçlanacağı. İlk olarak kimin ağzından çıktı bilinmez ancak hala bu inançla evlilik düşünen çiftlerin kuleye çıktıklarını belirtelim.

Bir başka hikayede ise kız kulesi ve galata kulesinin birbirlerine duydukları sevgiden bahsedilir. Hatta bu iki kulenin asla birbirlerine kavuşamayacak olmalarına içerlenen Hezarfen Ahmet Çelebi, atlayışı sırasında kız kulesinin adını söyler ve kız kulesi yönüne doğru uçuşunu gerçekleştirir. Elbette bunların birer efsane olmaları nedeniyle ne kadar doğru oldukları bilinmez ancak kulenin kültürel yapı üzerindeki etkilerine dair bize bir işaret veriyor.

Siz de kulenin tepesine çıkarak bu efsanelerin doğruluğunu test edebilirsiniz!

Turizm

Kulenin turistik olarak kullanıma ve ziyarete açılması 1960’lardaki restorasyon sürecini buluyor. Dolayısıyla bu tarihten itibaren İstanbul’u ziyaret edenlerin en önemli ziyaret noktalarından bir tanesi haline geliyor. Kulenin çevresinde pek çok satıcı bulabilirken, içerisinde de bir restoran var.

Restoran bir yandan yemek yerken bir yandan da İstanbul’un mükemmel manzarasına göz atma imkanı sunduğu için oldukça keyifli vakit geçirmenize imkan sağlayabilir. Ancak genelde dolu olduğu için gitmeden önce rezervasyon yaptırmanız biraz daha iyi olur.

Ayrıca kalabalığın varlığından dolayı pek çok kişi sabahın erken saatlerinde gidilmesini öneriyor. Yoksa üst katlara kadar asansörle çıkılabildiği için uzunca bir asansör sırası beklemek gerekiyor. 7. kata kadar asansörle çıkıp son iki katı ise merdivenle çıkıyorsunuz. İnişte ise tamamen merdiven kullanılıyor. Bu sıkışıklığın sebebi ise sadece iki adet asansör bulunması çünkü tarihi yapıda daha fazlasını kullanmanızı sağlayabilecek yer yok.

Kuleye sabah 9.00’dan akşam 19.00’a kadar turistik amaçla çıkabilirsiniz. Akşam 20.00’dan sonra ise restoran devreye giriyor ve artık normal ziyaretçiler için giriş mümkün olmuyor.

Ulaşmak için metroyu kullanabilirsiniz. Bunun için Şişhane Durağı’nda inmeniz ve bir miktar yürümeniz gerekiyor. Özel aracınızla gelmek isterseniz aracınızı muhtemelen otoparka bırakmanız gerekeceğini unutmayın. İstiklal caddesi üzerinden ulaşabileceğiniz gibi Eminönü yönünden de yaklaşabilirsiniz ancak bu şekilde yokuş çıkmanız gerekecek.