Gebelik dönemi; anne adayında fiziksel olduğu kadar zihinsel ve ruhsal olarak da pek çok değişime sebep olmaktadır. 9 aylık gebelik süresince en az 10 kilo alan anne adayları daha çok bu kilolara odaklanırken, iç organları da dahil olmak üzere aslında vücutta sıra dışı pek çok olay yaşanmaktadır. Anne adaylarının neredeyse tamamına yakınının yaşadığı ve kesinlikle muzdarip olduğu gebelik dönemi sorunlarından birisi de gebelik maskesidir. Gebelik maskesinin tedavisinin hiç de kolay olmadığını bilmek ve deneyimlemek aslında çok can sıkıcı olabiliyor.

Gebelik dönemi içinde anne adayının yüz derisinin rengindeki koyulaşma “gebelik maskesi”, “kloazma” veya “melazma” olarak adlandırılmaktadır. Kadının yüzündeki pigment, yani cilt rengi değişiklikleri sıklıkla yanaklarında, alnında, dudak üstünde, burun ve çenesinde simetrik düzensiz keskin sınırlı kahverengi lekeler şeklinde görülür ve gebelik maskesi adını alır.

Gebelik maskesi ne sıklıkta görülür?

Gebelik maskesinin ortaya çıkma şiddeti her kadında farklılık gösterse de, gebelerin yaklaşık % 50- 75’inde oluşur. Aslında kadının bulunduğu toplumun ve aile üyelerinin genetik özelliklerine göre de görülme sıklığı değişebilmektedir. Örneğin esmer veya koyu buğday tenli kadınlarda gebelik maskesinin daha sık görüldüğü biliniyor.

Gebelik maskesi neden olur?

Gebelik sırasında anne adayının vücudunda inanılmaz yoğun bir hormon üretimi olur. Bu süreçte östrojen, progesteron ve özellikle Melanosit Uyarıcı Hormon (MSH) üretimi arttığı için değişimler de normaldir. Gebelik dönemi boyunca, anne adayının vücudunda östrojen hormonu üretiminin artmasıyla birlikte; deride, saçlarda, gözlerde ve beynin bazı bölgelerinde bulunan koyu renkli melanin pigmentinin üretiminde artış olur. İşte bu artış, anne adayının özellikle alnında, üst dudak, burun ve yanaklarında benekler şeklinde cilt lekelerine neden olur. Bu lekeler de kloazma, melasma ya da gebelik maskesi olarak tanımlanır. Gebelik lekeleri bazı anne adaylarının göğüslerinde, karnında, koltuk altlarında, hatta cinsel organında bile meydana gelebiliyor. Bunların yanında özellikle yüz bölgesinde oluşan gebelik maskesinin güneş ışınlarına korumasız bir şekilde maruz kalma ile de yakından ilgili olduğu biliniyor. Gebelik hormonları dolayısıyla cildi daha hassas hale gelen kadın, güneşe çıktığında daha hızlı bir şekilde lekeler oluşmakta ve bu lekelerin rengi daha koyu olabilmektedir. Ayrıca anne adayının gebelikte folik asit almamasının ya da ihtiyaçtan daha az folik asit almasının da gebelik maskesine sebep olabildiğine dair veriler bulunmaktadır.

Gebelik maskesi oluşumu nasıl seyreder?

Gebelik maskesinin oluşma, seyretme zamanı ve şekli de aslında her anne adayında farklılıklar gösterebilmektedir. Ancak genel olarak gebeliğin 4. – 5. aylarından itibaren gebelik maskesi görülmeye başlayabilir. Eğer gebeliğin başlangıcı yaz aylarında denk geliyorsa ve korumasız bir şekilde güneşe maruz kalma gibi bir durum varsa gebelik maskesinin daha erken dönemde çıkması, normalden daha koyu olması söz konusu olabilir.

Gebelik maskesi kalıcı mıdır?

Gebelik maskelerinin çoğunluğu kalıcı değildir ve doğumdan sonra birkaç ay içinde, nadiren ise bir yıl içinde yavaş yavaş azalarak kendiliğinden geriler. Ancak nadiren de olsa bazı kadınlarda tam olarak hepsinin silinmediği de görülebilir, normale dönüş olmayabilir. Gebelik maskesinin halk arasında bebeğin cinsiyeti ile ilgili olduğu, erkek bebek bekleyen anne adaylarında daha koyu renkli lekeler oluştuğu söylense de bu konuda tıbbi bir kanıt olmadığından bu tür yorumlar yapılmasının da mantıklı bir açıklaması yoktur.

Gebelik maskesi önlenebilir mi?

Gebelik maskesinin oluşmasının gebelik hormonlarının büyük etkisi olduğu bilinmekle birlikte, güneş ışınlarının da bu sorunun oluşumunda ve özellikle de şiddetinde önemli bir katkısı olduğu bir gerçektir. Bu sebeple de gebelik maskesini önlemekten bahsedildiğinde ilk olarak güneşten uzak durmak ve güneşe çıkarken yüksek koruma faktörlü bir güneş kremi kullanmak lekelenmelerin hem azalması hem oluşumunun engellenmesi hem de mevcut lekenin ilerlemesinin durdurulması açısından önemlidir. Güneşten korumaktan bahsedildiğinde sadece güneşli havalar değil , gebelik gibi hassas dönemlerde bulutlu havalarda, hatta kışın bile güneşin ultraviyole ışınlarının cildi etkileyebileceği unutulmamalı ve dışarı çıkılan günün her saatinde güneş koruyucu krem kullanılmalıdır. Gebelik maskesi hafif hafif çıkmaya başladığı andan itibaren de lekelenme olan bölgelerin makyajla kapatılmasında herhangi bir sakınca yoktur. Bunlardan yola çıkılarak gebelik maskesini önlemek için alınabilecek en temel 3 tane önlem aşağıda sıralanmaktadır:

• Folik asit alımı arttırılmalı

Gebelik maskesine dair yapılan araştırmalar folik asit eksikliğinden kaynaklanabileceğini gösteriyor. Genellikle daha gebelik planlandığı dönemde ve erken hamilelik döneminde kullanılan folik asit takviyesinin yanı sıra, özellikle ıspanak gibi yeşil yapraklı sebzeler, portakal, mandalina gibi turunçgiller, tam tahıllı gıdaları tüketerek de folik asit alımı artırılabilir ve gebelik maskesi oluşumuna karşı doğal bir önlem alınabilir.

• Güneş ışığına direkt olarak maruz kalınmamalı

Güneş ışığı, gebelik maskesi oluşumunu tetikleyici rol oynadığı için, direkt olarak güneş ışığına maruz kalmaktan korunmak gerekiyor. Özellikle de yaz aylarında ve güneşin yoğun olarak hissedildiği dönemlerde gebe olan anne adaylarının dışarı çıkmadan en az 15 dakika önce ve minimum 30 faktör koruyucu özellikli güneş kremi sürmeleri ve bunu 2 satte bir tekrar etmeleri, güneşten koruyucu şapka, gözlük gibi aksesuarları kullanmaları gebelik maskesi oluşumuna karşı alınabilecek en önemli önlemlerden biridir. Mevsim kış olsa da, yine güneş koruyucu krem kullanımına devam edilmeli ve doğrudan vuran güneş ışınlarından cilt korunmalıdır.

• Doğru cilt bakım ürünleri kullanılmalı

Cilt bakım ürünlerinin istenen sonucu verebilmesi için öncelikle kaliteli olması ve sağlıklı maddelerden yapılmış olması gerekiyor. Özellikle de cildi tahriş eden cilt kremi, makyaj malzemeleri ve temizleyiciler ciltte leke oluşumunu tetikleyebilir, gebelik maskesini daha da kötü hale getirebilir. Bu sebeple gebelik döneminde özellikle kimyasal içerikli cilt bakım ürünlerini kullanmamak ya da kısıtlamak en doğru yaklaşım olacaktır. Hele bir de cilt beyazlatıcı, cilt tonunu açıcı ürünlerden gebelik ve emzirme döneminde uzak durulması önerilir.

Gebelik maskesi nasıl geçer?

Gebelik maskesi genellikle doğumdan bir kaç ay sonra kendiliğinden kaybolmakta ya ada çok hafiflemektedir. Bazı kadınlarda ise emzirme dönemlerinin bitimine kadar gebelik maskesi kalabilir. Anne adayının hamilelik sürecinde ve emzirme dönemlerinde direkt güneş ışığına maruz kalması gebelik maskesini (kloazma) daha kötü hale getirebilir. Anne adayı emzirme döneminin sonuna kadar lekelerin kendiliğinden geçmesini beklemeli ve koyu renkteki lekeler ya da benler kendisini çok rahatsız ediyorsa, onlar için özel olarak üretilmiş hiperpigmentasyon kapatıcısı ürünler kullanabilir. Ancak kullanılacak bu ürünlerin alerji yapmayan ve gözenek tıkamayan özellikte olmaları kesinlikle daha sağlıklı olacaktır.

Gebelik maskesinin tedavisi var mıdır?

Gebelik döneminde önlem alınarak sadece lekelerin artması engellenebilir. Gebelik sonrasında belli bir süre içinde geçmezse, özellikle daha derin yerleşimli lekeler emzirme dönemi süresince de beklenmelidir. Emzirme dönemi sonunda dermatolog önerisiyle evde kullanılacak renk açıcı kremler veya doktor tarafından yapılabilecek yüzeysel ve orta, derin kimyasal peeling işlemleri, lazer ışını uygulamaları, PRP, mezoterapi, oksijenterapi tedavileri bu konuda başarılı sonuçlar vermektedir.

Gebelik maskesinin ciltte yarattığı renk değişimlerinin (kloazma, linea nigra gibi) yanı sıra lekelerin olduğu bölgelerde ağrı, kanama, kızarıklık gibi şikayetler de olursa vakit kaybetmeden doktora ve/veya bir dermatoloğa gitmek gerekiyor. Gebelik maskesinin bir günde oluşmadığı ve sadece dış etkenler değil, aynı zamanda içsel, hormonsal etkenlerin de etkili olduğu düşünüldüğünde tedavisinin de kolay olmadığı kabul edilmelidir. Gebelik ve emzirme dönemlerini kapsayan yaklaşık 2 yıllık bir süreçte oluşan ve cilde yerleşen bu lekeler, kendiliğinden geçmezse uzun ve sabır gerektiren bir tedavi süreciyle hafifletilebilir.