Sokakları renklendiren, duvarları şenlendiren, kimi zaman kaldırımlarda bizi gülümseten graffiti nasıl da güzel bir sanat dalı değil mi? Her gördüğümüzde “keşke benim de böyle bir yeteneğin olsa” dediğimiz graffiti figürlerinin mesaj verici, kimi zaman isyan edici ya da gülümsetici öğeleri, figürleri hayranlık uyandırıyor. Peki, nedir bu graffiti, nereden çıkmıştır, kimler graffiti yapar, nasıl yapılır?

Graffiti, genellikle kamusal alanda bulunan bir duvar ya da boş bir yüzeye çizilen, kazınan ya da püskürtülen yazılar ve çizimlerdir. Graffiti sözcüğü Yunanca “graphein” kelimesinden gelmekte ve İtalyancadaki “sgraffio” kelimesinden günümüzdeki graffiti halini almış ve “duvar yazısı” anlamında kullanılmaktadır. Ülkemizde yaygın olarak yapılıyor oluşu çok da eski dönemlere dayanmasa da, graffiti aslında ilk çağlardan beri bir durumu resim haline getirme, tanımlama ya da bir şeye dikkat çekme yöntemlerinden birisi olarak kullanılıyor.

Yukarıda bahsedildiği üzere “duvar yazısı” anlamına gelen grafiti sözcüğü, duvar üzerine, boş bir yüzeye, kaldırım taşlarına yapılan figür ve yazıları kapsamaktadır. Graffiti bu sanatla uğraşan kişinin siyasi mesaj verme, bir durumdan fazlaca kişiyi haberdar etme, ünlü olma, bu sanata dikkat çekme gibi amaçlarla uyguladığı bir uğraştır. Graffiti, tüm dünyada bilinen ve çok da sevilen bir sanat dalı olmakla birlikte aslında her yaştan bireye de hitap ediyor. Ancak genel kitle bakımından daha çok gençler, 15 –23 yaş arasındaki kişiler tarafından tercih edilmekte, ilgi gösterilmektedir.

Grafitinin protest bir havası yok mu?

Duvarlara yazı yazmak, resim çizmek evde çocuklara yasaklanan bir iştir. Bunu çocukluğunda hemen herkes yaşamıştır. Bu duvarlara çizilen dev figürler, resimler de sanki biraz o çocukluk günlerinin bir sonucu olabilir mi? Yani çocukluğunda odanın duvarlarına resim çizmesi engellenen o çocuklar, biraz büyüyüp genç olduklarında sokağın duvarlarını mı boyuyor dersiniz?

Grafitinin ortaya çıkışıyla bir miktar da olsa illegal faktörlere dayanıyor. Hep bir isyan, hep bir asi tavır var sanki. Grafitinin asi ruhu çizimlere, verilen mesajlara da, hatta harflerin yapısına bile yansımıştır. Sprey boyalarla ustaca icra edilen bu sanat, genelde herkesin görebileceği duraklara, işlek sokak veya cadde duvarlarına yapılıyor, istenen mesaj çok da net iletiliyor. Bu sayede graffiti sanatı artık her yerden karşımıza çıkıyor ve her seferinde “keşke ben de yapabilsem” dedirtiyor. Şöyle bir düşünün; siz graffiti yapacak olsanız nasıl bir figür ya da mesajınız olurdu?

Grafitinin pek de bilinmeyen tarihi

Berlin duvarını ve hikayesini bilmeyenimiz yok. İşte bu şimdilerde pek çok aydın tarafından “utanç” duvarı olarak anlatılan Berlin duvarı ilk kez graffiti sanatıyla tanışmış. Nasıl yani demeyin, grafitinin asi ruhu Berlin duvarında hayat bulmuş. Şöyle ki; 1940’ların başlarında Almanya’ da Berlin duvarının üzerine bu duvarı protesto etme amaçlı, iki yönlü olarak sloganlar, şekilli yazılar çizilmeye başlanmış ve graffiti sanatı görünür olmuş. Almanya’da sadece bu duvarda kalan graffiti, aradan 20 yıl kadar geçtikten sonra 1960’larda Amerika sokaklarına taşınmış. O dönemde filmlere konu olan azılı sokak çeteleri kendi alanlarını belirtmek için duvarlara mesajlar yazmakta, resimler çizmekte ve kendi imzalarını atmaktalardır. Grafitinin daha geniş kitlelere yayılma ve merak uyandırma serüveni aslında bu dönemde başlamıştır.

Aradan geçen 10 küsur yılın ardından, yani 1970’lerde New York’ta Demetrius adındaki bir kurye gittiği her yere kendi adının kısaltması şeklinde “Taki183” yazıyordu. Bu zamanla o kadar çok yerde yazar oldu ki, New York Times adlı gazetede imzalar manşet oldu ve bir “Taki183” efsanesi ortaya çıktı. Özellikle de gençler bunu bir akım haline getirdiler, kendi adlarını, imzalarını, kendilerini anlatan bir çizimi sokaklara yapmaya başladılar. İşte graffiti sanatının gerçekten ün kazanması, popüler olması da bu şekilde başlamıştır. Hatta en güzel, en dikkat çekici modeli bulmak adına çok çeşitli yarışmalar, gösteriler bile düzenlenmiş, günümüzde tek başına ya da grup olarak yapılan bir sanat halini almıştır.

Ülkemize graffiti ne zaman ve nasıl geldi?

Öncelikle şunun altını çizmekte fayda var ki; bir şey Almanya’da varsa, Türkiye’de de en kısa süre içinde olur. Çünkü Almanya’da yaşayan Türkler oradaki değişik, sıra dışı her şeyi bir şekilde ülkemize de getirmekte, tanıtmaktalar. 1970– 80 yılları arasında ülkemizde yavaş yavaş sprey boyalarla duvarlara, sokaklara yazılar yazma, bazı figürler çizme, bir şeyleri resmetme akımı başladı. Hem de önceleri birtakım eleştirilere maruz kalınmasına rağmen günümüzde çok özenilecek bir sanat dalı olma yolunda ilerliyor. Günümüzde özellikle İstanbul, İzmir, Bursa ve Ankara gibi büyükşehirlerde legal olarak bu sanatı yapılmakta ve her geçen gün yaygınlaşmaktadır. Bu sanata ilgi duyan çocukların, gençlerin de sayısı gün geçtikçe artmaktadır.

Nerede olursanız olun bir graffiti eseri gördüğünüzde onun tarihte geçirdiği değişim ve kat ettiği yollar aklınıza gelsin. Her sanat belli aşamalardan geçtikten sonra kabullenilir olmuş zaten. Bu sebeple de günümüzde gördüklerimize bir tık daha saygı ve hayranlıkla yaklaşmakta fayda var. Grafitinin de gönlünüzdeki yerini biraz daha sağlamlaştırabilmek için daha fazla bilgiye ihtiyacımız var diye düşündüm. Sizler için detaylı bir araştırma yaptım.

Bilmesek olmaz graffiti terimleri

Madem graffiti sanatını yakından tanımaya karar verdik, o zaman öncelikle bu jargona hakim olmak, graffiti terimlerini bilmek lazım değil mi? Belki bir gün bir graffiti sanatçısıyla tanışırız ya da belli mi olur bir gün kendimizi bir duvara yazı yazarken buluruz. Şimdi bakalım, graffiti tayfası neye, ne diyor?

  • Tag

Graffiti sanatçısının takma adını yazdığı graffitidir. Bunlar alelacele yazılmış, plansız, boyutsuz, renksiz de olabilir, çok özenli, çok boyutlu, renkli, desenli, mesaj veren görseller de olabilir. Tag’in temek amacı adını duyurmak, “ben buradayım, burası benim bölgem, ben de varım” demektir.

  • Graffiti

Tag de dahil olmak üzere duvara, sokağa, kepenklere ve benzer yüzeylere çeşitli malzemeler ile işlenen her türlü yazı ve kodlamanın genel adıdır. Her graffitide tag yazmak zorunlu değilken, her tag bir graffiti eseridir.

  • Street Art

Anlaşıldığı üzere “sokak sanatı” demek ve kamuya açık yerlerde çizim, poster, sticker, şablonla boyama tarzlarında tüm eserler. Böyle olunca tag bir graffiti, graffiti de bir sokak sanatıdır.

  • Mural

Grafitinin minimal değil de, maksimal hali gibi düşünün; duvarlar, binalar gibi büyük yüzeylere çizilen resimlere “mural” adı veriliyor.

Graffiti sanatının raconu çok sert!

Her graffiti sanatçısı, her graffiti grubu kendine ait bir alana sahip aslında. İşte bunu belirlemek, tam da altını çizmek için tagler var zaten. Yazılı olmasa da grafiti sanatçılarının kendi aralarında uydukları kurallar var ve onları ihlal etmek kimse için iyi olmaz. Nasıl mı? Her ne kadar bu hangi ülkede ve hangi bölgede olduğumuza göre değişse de, sokakta sanat yapmanın belirli ve aslında çok sert kuralları var. “Crosslama” diye tabir edilen olay, yani duvarda bulunan bir graffiti kapatarak üzerine başka bir graffiti yapmanın cezası çok büyük. Örneğin Amerika’da bunun cezası kurşunlanmak kadar ağırken, ülkemizde bir temiz dayak yemek olabilir. Hele bir de graffiti grubuna yanlış yapıldıysa, onun yerinde olmak istemez hiç kimse.

Marquis Lewis

Keith Haring

David Choe
Busta
ROA
MTO
Xavier Prou
TURBO