Çay içmek, bilişsel bozukluk riskini yüzde 50 oranında ve genetik olarak Alzheimer riskiyle karşı karşıya olanlarda ise yüzde 86’ya varan oranda azaltmaktadır.

Çinli araştırmacılar tarafından yapılan yakın tarihli bir çalışma, günlük bir fincan çay içmenin, yaşlı erişkinlerde bilişsel zayıflama riskini önemli ölçüde azalttığını göstermektedir.

Hatta genetik olarak bunama ile ilişkili durumlara yatkın olma eğilimi gösteren kişiler, riskte daha da önemli bir azalma göstermiştir.

Çalışma Aralık 2016’da “Journal of Nutrition, Health & Aging (Beslenme, Sağlık ve Yaşlanma Dergisi)” adlı dergide yayımlandı.

Çalışmanın Detayları

Daha kapsamlı Singapur Uzun Yaşlanma Çalışmasının bir parçası olan çalışma, Ulusal Singapur Üniversitesi Yong Loo Lin Tıp Fakültesi Psikoloji Bölümü araştırmacıları tarafından yürütüldü.

Psikoloji Bölümünden Yardımcı Doçent Feng Lei ekibe önderlik etti.

Veriler, yedi yıllık bir sürede 957 yaşlı Çinli’den toplandı.

Tüm katılımcılar en az 55 yaşında ve araştırmanın başında bilişsel olarak sağlıklı bireylerdi.

Katılımcılar, her iki yılda bir fiziksel olarak muayene edildi ve yaşam tarzı alışkanlıkları, tıbbi durumları, fiziksel ve sosyal aktiviteleri gibi konularda bilgi verdiler.

Bu bilgiler, araştırma verilerinden daha doğru istatistiksel modeller oluşturmak için kullanıldı.

Çalışmaya katılanlardan herhangi bir şekilde beslenme biçimlerini veya günlük aktivitelerini değiştirmeleri istenmedi.

Çalışmanın Bulguları

Çalışma verilerinin nihai analizi, günde en az bir fincan çay tüketen katılımcıların bilişsel bozulma belirtileri yaşama olasılığının çay içmeyen akranlarına kıyasla %50 daha düşük olduğunu göstermektedir.

Alzheimer ve bunama gibi bilişsel bozukluklarla ilişkilendirilmiş olan APOE e4 geni taşıyan kişilerin, bilişsel bozukluk belirtileri gösterme olasılığı %85 daha düşüktü.

Siyah, yeşil veya oolong gibi çayların tam yapraklarından demlendiğinde, tüketilen çay türünün sonucu etkilemediği görüldü.

Yardımcı Doçent Doktor Feng, çay yapraklarında bulunan biyoaktif bileşenlerin; antienflamatuar, antioksidan ve beyni damar hasarlarına ve nörodejenerasyona karşı doğal yoldan koruyan diğer özellikleri içerdiğini ifade etti.

Tam mekanizması henüz bilinmemekle birlikte, kateşinler, theaflavinler, thearubiginler ve L-theanine gibi biyoaktif bileşenler genel beyin sağlığıyla pozitif olarak ilişkilendirilmiştir.

Halk Sağlığı Üzerindeki Etkileri

Yardımcı Doçent Doktor Feng’e göre çalışma, çayların nispeten düşük maliyetleri nedeniyle önemlidir.  Bilişsel bozuklukları mevcut ilaçlar ile tedavi etmek zor ve pahalıdır.  Diğer önleme stratejileri istenen sonuçları vermemektedir.

Her gün bir bardak çay içmek düşük maliyetlidir ve meşakkatli yaşam tarzı değişiklikleri gerektirmez.  Çay tedavisi; bireylerin, ailelerin ve hükümetlerin gelecekteki sağlık ve sosyal harcamalarını önemli ölçüde azaltabilir.

Araştırmada sadece yaşlı Çinliler yer alsa da araştırmacılar, sonuçların diğer ırklarda da geçerli olduğunu düşünmektedir.

Gelecekteki Araştırmalar

Çalışma ekibi geleneksel Asya diyetlerinin yaşlanan nüfuslarda bilişsel sağlık üzerindeki etkisini keşfetmek için daha kapsamlı çalışmalar planlıyor.

Ekip ayrıca, bu çay deneyinin daha titiz bir değerlendirmesini yapmayı düşünüyor.

Araştırmacılar, çayı beyin koruyan bir etmen haline getiren kimyasal süreçleri ve mekanizmaları belirlemeyi umuyorlar.

Yeni deney, rastgele seçilmiş kontrol gruplarından oluşacaktır.