Salvador Dali: Belki de içe dönük bir biyografi görmeyi bekleyebileceğiniz en son isim. Dali hem bir sanat dâhisi hem de parlak bir ressam ve sanatçıydı. Ama tüm yeteneklerini gölgede bırakacak bazı özellikleri de vardı; narsist ve megaloman olduğu herkes tarafından biliniyordu. Peki sizce gerçekten de öyle mi? Kişiliği sanatını ve dahiliğini gölgelemeye yeter mi?

Salvador Dali, 11 Mayıs 1904’te Figueres, Katalonya Özerk Bölgesinde, İspanya’da dünyaya gelmiştir. Doğumundan 9 ay önce ölmüş olan kardeşi Salvador’un adını alan Dali, kardeşinin reenkarnasyonu olduğuna inanıyordu. Ailesi beş yaşındayken Salvador’u ölen kardeşinin mezarına götürmüş ve kendisinden önce ölen kardeşinin reenkarnesi olduğunu düşündüklerini söylemişler. 5 yaşında böyle bir bilgiyle yüzleşmek zorunda kalan Dali, daha sonra hayatı boyunca bu bilgiye inanarak yaşamını sürdürmüştür.
16 yaşındayken annesinin meme kanserinden ölüşü, Dali’yi muazzam bir şekilde etkiledi. Ölümle ilgili düşünceleri yoğunlaşan sanatçı, hayatı boyunca bu duyguyla uğraşmıştır. Annesinin ölümünden kısa süre sonra babası, karısının kızkardeşiyle evlenmiştir.

Genç Salvador

1922’de Madrid’e taşındı ve Academia de San Fernando’da eğitim görmeye başladı. Dali’nin en müthiş biyografisinin (The Shameful Life of Salvador Dali) yazarı Ian Gibson’a göre; davranışları sanat akademisindeki arkadaşları tarafından, mide bulandırıcı bulunuyordu ve çekingen tavırlarıyla dikkat çekiyordu. Dali, sadece yüzünün kızarmasından korkmakla kalmayacaktı, aynı zamanda şair Federico Garcia Lorca ile yaşadığı bir aşk ilişkisi sonunda, derin bir cinsel kimlik karmaşası yaşayacaktı ve biseksüelitesini fark edecekti. İlerleyen zamanda kendini cinsel açıdan da yetersiz bulmaya başlayan Salvador Dali, bütün bu güvensizliklerin sonucu olarak yalnızlığı seçti.

Fakat Dali’yi bazı durumlarda donduracak kadar şiddetli olan çekingenliği ve gençliğinde edindiği tecrübeleri kendini acımasızca eleştirmesine ve imaj manipülasyonunu durdurmaya yetmedi. 16 yaşındayken günlüğüne yazdığı bir yazısının girişi şöyleydi: “Ben bir deha olacağım ve dünya beni takdir edecek. Belki de hor görüleceğim ve yanlış anlaşılacağım ama bir dahiyim; büyük bir dahiyim, bundan eminim.”

Bir Dahi Doğuyor

Dünyanın tanıdığı en eksantrik ve gösterişli adam, amcasının birkaç akıllıca tavsiyesi sayesinde doğdu. Onu felç eden utangaçlığını aşması için amcası; çevresindeki insanlarla olan ilişkisinde -en yakın arkadaşlarıyla ilişkisi dahil- bir aktör gibi rol yapmasını ve her hareketiyle sanki dışa dönük biriymiş gibi davranmasını önerdi. Bu tavsiye Dali’nin dünyasını ve şöhretini sonsuza dek değiştirdi.

Salvador Dali bu tavsiyeyi dinledi ve toplumdan gerçek hislerini gizleyerek, sonunda tüm zamanların en tanınmış, kendini körükleyen, korkusuz, aykırı, engellenmemiş ve dışa dönük kişisi oldu. Söylediği gibi: “Başarıncaya dek, sahte ol!”

Etrafına tüm bu maskaralıkları yaparken Dali yine de sanatsal dehasını kanalize etmek için çabaladı, sanatı yalnızlık, sessizlik ve iç gözlem gerektiriyordu. Bu sebeple Dali ve kız arkadaşı Gala, Chateau at Carry-le-Roulet Hotel’de iki büyük oda kiraladı; bunlardan biri yatak odası oldu, diğeri Dali’nin stüdyosu olarak kullanıldı. Oteldeki iki aylık periyot süresince, jaluziler tamamen kapalı kaldı ve Dali, bir kez bile dışarıya çıkmadı.

Birçok resmine ilham vermek için Dali, elinde bir kaşıkla bir kanepeye otururdu, uyurken bile bu değişmezdi. Uykuya daldığı anda kaşık elinden kayar, zemine çarpardı, böylece uyanmış olurdu. Bu zengin hayal gücünü, o yarı uyur yarı uyanık halinde gördüğü en şaşırtıcı rüyalardan edindiğini açıklamıştı.

1931’de Dali, daha sonra en meşhur olacağı “La Persistencia de la Memoria (Bellekte Kalıcılık)” eserini boyayacaktı. Resimin teması, zamanın sert ve eğilmez olduğu inancının reddedilmesiydi ve bu eseri neredeyse bir gecede Salvador Dali’yi ölümsüzleştirecekti.

Tam Bir Şov Adamı

Dali’nin çalışmaları, 1500’den fazla tablo, mobilya ve heykeller içeriyor ancak sanat eserleri sadece bunlarla sınırlı değil:
Christian Dior, oyun kostümleri tasarlamak için onunla işbirliği yaptı.
Alfred Hitchcock, Spellbound filmindeki rüya sahnesini Salvador Dali’ye yaptırdı.
Walt Disney’in senaryosunu Salvador Dali’ye yazdırdığı Destino isimli çizgi filmi vardır.
Halen satışı yapılan Chupa Chups lolipop ambalajalarının tasarımına bile katkıda bulundu.

Eleştirmenler sıklıkla Dali’nin otobiyografisinde (Salvador Dali’nin Gizli Hayatı) yaptığını iddia ettiği çılgın rezilliklerin inanılırlığını savunuyorlar. Doğru olsun ya da olmasın; Dali, bahsettiği bu olayların büyük ilgi çekeceğini biliyordu. Yaptığını iddia ettiği çılgınlıkları yapıp yapmadığı hala bilinmiyor.

Salvador Dali Gariplikleri

Londra’da yaptığı bir konferansa bir elinde bilardo ıstakası diğer elinde bir köpekle ve dalış kıyafeti giyerek gelmiştir. Kafasındaki fanusu çıkardığındaysa, bununla insan zihninin ne kadar derinine daldığını göstermek istediğini söylemiştir.

Salvador Dali, sırtındaki bir doğum lekesini tahtakurusu sandığı için jiletle o tahtakurusunu içerden çıkarmaya çalışmıştır. Otel odasında kesikten dolayı kan kaybından ölmek üzereyken bulunmuştur.

Dali, beyaz bir Rolls Royce marka arabayı 500 kg karnabaharla doldurmuş ve Aralık 1955’te İspanya’dan Paris’e kadar gitmiştir. Daha sonra bununla ilgili, “Herşey karnabaharda bitiyor!” şeklinde bir açıklama yapmıştır. Üç yıl sonra Amerikan gazeteci Mike Wallace’a “logaritmik eğrisi”nin ilgisini çektiğini açıklamıştır.

Bir imza günü için anlaştığı kitapçıda özel bir hastane odası hazırlattı. Kendini kan basıncını ve kalp atışını ölçen makinelere bağlatan Salvador Dali, kitaplarını bu şekilde yattığı yatağın içinde imzaladı.

Çok yakın bir arkadaşı olan Mia Farrow’a doğum gününde “Violence in a Bottle” adını verdiği bir hediye etti. Hediye; bir reçel kavanozunun içinde ağzında bir fare olan ölü bir kertenkeleydi.

Dali, içinde kaynamış su, keçi gübresi ve balık tutkalı olan bir kolonya yarattı ve neden böyle kötü bir koku yaratmak istediği sorulduğunda; her sabah evinden çıktığında bir koç gibi kokmasını sağlayacak bir kolonya üretmek istediğini söyledi.

Salvador Dali bir vesileyle “Bazen eğlenmek için annemin portresine tükürürüm.” yazdığı bir eser sergiledi. Babası özür dilemesi istediğinde, reddetti. Daha sonra kendi menisi ile dolu bir prezervatifi babasına gönderdi ve içine de “Bütün borcum bu!” yazan bir not bıraktı.

Salvador Dali’nin sağlığı, 1980 yılında, sevgilisiyle birlikte reçeteli bir ilaç karışımı içtiği zaman bozulmaya başladı. İki yıl sonra Gala öldü ve Dali yaşama isteğini kaybetmeye başladı. Bir keresinde dehidrasyonla, bir başka defa da yatakhanesinde şüpheli bir şekilde yangın başladığında intihar etmeye çalıştığı iddia edildi. 1988 senesinde ilk kez kalp krizi geçirdikten 1 sene sonra 23 Ocak 1989’da hayatını kaybetti.

 

Salvador Dali’nin 10 Muhteşem Eseri

 

1-  The First Days of Spring

2- The Discovery of America by Christopher Columbus

3- Bir Narın Etrafında Uçan Arının Sebep Olduğu Rüyadan Uyanmadan Bir Saniye Öncesi

 

4- Yeni İnsanın Doğuşunu İzleyen Jeopolitik Çocuk

5- Çarmıha Gerilme

6- Son Yemek Ayini

7-Metamorphosis of Narcissus

8- Savaşın Yüzü

9- Soft Construction with Boiled Beans

10- The Apotheosis of Homer