İnsanoğlu dünyanın neresinde yaşarsa yaşasın zaman zaman “bi kaçıp gitme”, “uzaklaşma”, hatta tanıdığı herkes için “görünmez olma” arzusu duyar. Özellikle de yaşam şartları, hayat kalitesi, özgürlükler alanı daha iyi olan ülkeler söz konusu olduğunda, diğer ülke vatandaşlarının kaçıp gitme arzusu bir, hatta birkaç tık daha artıyor. Herkes daha iyi şartlarda yaşamak, daha güzel beslenmek, gezmek, daha özgür olmak istiyor. Hazır, daha iyi imkanların olduğu yerlerden bahsetmişken şu “çıkıp gitme” arzumuzu bir tık daha artıracak bir ülkeden bahsetmek istiyorum. Evet, Hollanda! Kimine göre bembeyaz tenli kadınları, kimine göre lalesi, kimine göre de tertemiz doğası, ama hiç kuşku yok ki, Hollanda güzel ve yaşanası bir memleket. İşte bu yüzden bir gün çıkıp gitmek istersek neden Hollanda’yı tercih edeceğimizin listesini sizin için hazırladım. Bakalım sizi de cezp edecek mi?

1. Sıcakkanlı ve yardımsever insanlar var!

Yurt dışına gittiğimizde en çok da Kuzey ülkelerinde ve Avrupa ülkelerinde insanların fazlasıyla soğuk ve duyarsız olmasından rahatsız oluruz, kendimizi dışlanmış hissederiz. Ancak söz konusu ülke Hollanda ise böyle bir sorunla karşılaşmayacağınızı garanti edebilirim. Çünkü Hollandalılar tıpkı bizler gibi sıcakkanlı, yardımsever ve iletişime açık kişiler.

2. Tarımın küçük, dev ülkesi Hollanda!

Biz de, tarım ülkesinde yaşıyoruz. Ancak neredeyse her tarım ürünün bir bölümünü ithal ediyoruz. Ve itiraf edelim ki; çoğu zaman çok da doğal olmayan ürünleri tüketmek zorunda kalıyoruz. Ancak Hollanda kullandığı yenilikçi, teknolojik, sağlıklı ve güvenli tarım yöntemleriyle hem halkını hem de diğer ülkeleri organik tarıma doyuruyor.

3. Eğitim olanakları çok geniş!

Gelişmiş tüm ülkelerin ortak özellikleri eğitim sistemlerini çağdaş olması ve bireyi ilerletmeye yönelik olmasıdır. Hollanda’da da durum aynı. Çocuk daha 4 yaşındayken eğitime alınıyor. Ancak yaşına, bilişsel, fiziksel ve duygusal gelişimine uygun bir eğitimle ilkokula hazırlanıyor. Yabancı dil eğitimi çok küçük yaşlarda başlıyor ve “dil öğretmek” değil dili kazandırmak odaklı bir eğitimle çocuklar anadilleri gibi yabancı dilde konuşup iletişime geçebiliyorlar. Ülkede mesleki ve teknik eğitime çok önem veriliyor ve akademik kariyer yapacak olanların dışındaki her öğrenci kendi ilgi ve yetenekleri doğrultusunda bir mesleğe yöneliyor, meslek üzerine eğitim alıyor. Böylelikle kalifiye insan, doğru eleman, kaliteli iş ve ürün ortaya çıkıyor.

4. Halka sunulan sağlık hizmetleri ücretsiz ve kaliteli!

Yaşanacak bir ülkede sağlık hizmetleri çok önemli bir yer kaplıyor. Bir hastalık söz konusu olduğunda muayenenin ve ilaçların ücretsiz olması demek hayat kurtarıcı bir konudur. İşte bu bakımdan sosyal devlet güvencesi kapsamında Hollanda halkının sağlığı emin ellerde.

5. Trafik ve egzoz sorunu neredeye hiç yok!

Ülkemiz ne kadar güzel olsa da özellikle büyükşehirlerin trafik sorunu neredeyse hayattan bezdirecek hale geldi. Zengin, fakir, küçük, büyük herkes en kısa mesafelere bile özel araçla gidiyor. Ancak Hollanda’da arabadan çok bisiklet kullanılıyor. Hal böyle olunca da ne trafik derdi ne de arabaların egzozlarına maruz kalma derdi yok.

6. Orta Çağ’ın izlerini taşıyan eşsiz mimari ve yel değirmenleri efsanedir!

Doğayı, manzarayı, kusursuz mimariyi önemseyenlerdenseniz, “baktığım her köşede bir güzellik göreyim” diyenlerdenseniz Hollanda’nın ahşap takunyaları ve yel değirmenleri tam da size göre. Çocukluğunda Cervantes’in Don Kişot adlı romanını okuyup da bunları merak etmemek elde değil. Özellikle de Amsterdam çevresinde Orta Çağ’dan fırlamış gibi duran yapılara sıkça rastlamak mümkün.

7. Eğlence cenneti Hollanda!

Hollanda’da her şehrin neredeyse her sokağında mutlaka bir eğlence mekanı bulmak mümkün. Hem de öyle gecesi gündüzü de yok. Hem iç mekanlarda hem de sokakta her yaştan, her zevkten kişiye göre bir eğlence unsuru var.

8. Hollanda lalesi diye bir şey var!

Hollanda denilince ilk olarak akla gelen simgelerden birisi eşsiz güzellikteki lalelerdir. Bahar gelince sadece lale tarlalarında değil bahçelerde ve hatta pencere önlerindeki saksıların içinde bile lale yetiştirilir. Benden söylemesi, tüm ülke koca bir lale bahçesi oluyor ve tam da fotoğraflamalık bir görüntü oluşuyor. Ülkede bu kadar ünlü olur da lalenin festivali olmaz mı? Elbette ki var. Her yıl Nisan ayı boyunca Amsterdam dışındaki Keukenhof parkında lale festivali yapılıyor. Festivalde; ülkenin her yerinde yetiştirilen laleleri görmek, konserler ve yarışmalar gibi etkinliklere katılmak mümkün.

9. Doğası bir harika!

Biz, 4 mevsimi yaşayan bir ülkeyiz ve aslında ülkemizin her yeri de 4 mevsim ağaçlandırılmaya müsait. Ancak günümüzde Karadeniz ve Doğu Anadolu dışında ülkemizde büyük ormanlıklar görmek mümkün değil. Hollanda ise okyanusa kıyısı olan bir ülke olduğu için havası okyanustaki anlık değişimlerden çok çabuk etkileniyor. Kış mevsiminde sabah günlük güneşlik bir hava, öğlen bardaktan boşanırcasına yağmur, sonra yine güneş görmek mümkün. Ama şunu söylemeliyim ki; ülkede yılın büyük çoğunluğu yağışlı olduğu için ülkenin her tarafı yemyeşil. Parklar ve ormanlar doğal ve bakımlı, ülkenin her yerinde sanki cennetten bir parça var!

10. Hollanda peynirlerinin tadına doyulmaz!

Hemen her gün hepimiz kahvaltıda çeşit çeşit peynir yiyoruz. Ülkemizde de peynir çeşitleri gayet zengin. Ama siz bir de Hollanda peynirlerini tadın derim. Onlarca çeşit peynir ve neredeyse her köşe başında minik minik peynir dükkanları var. Baharatlı, sebzeli, bir çeşit sağlıklı küflü, turşulu, otlu, baharatlı, sade, yağlı ya da aklınıza gelebilecek her çeşit peynirler var. Özellikle de adlarını üretildikleri bölgelerden alan Gouda ve Edam peynirlerini tatmadan gelmeyin.

11. Waffle Hollanda’da başkadır!

En çıtırından waffle yemek istiyorsanız kesinlikle Hollanda’daki minik kafelerden birine gidip sade kahvenin yanında çikolatalı waffle isteyin.
12. Amsterdam kanallarını görmek lazım!
Malumunuz, Amsterdam kanallarla çevrili bir şehirdir. Şehirde birbirine bağlı 170 kanal üzerinde 1300’e yakın da köprü var. Bu kanallarda yük taşınmakta ve turist gezdirilmektedir. Eğer yolunuz Amsterdam’a düşerse kesinlikle kanal turlarından birine katılın. Şehrin tadını çıkarın.

13. Sarışın, renkli gözlü kadınlar ve erkekler ülkeyi istila etmiş!

Siz de; bembeyaz tenli, sapsarı saçlı ve renkli gözlüleri sevenlerdenseniz bence Hollanda’ya bir uğrayın. Gözler kalbin aynası mıdır bilinmez, ama masmavi olunca içinde kaybolmamak elde değil!

14. Alışverişin herkese hitap ettiği ülke Hollanda!

Hollanda’ya giderseniz hem tarihi binalara konumlanmış alışveriş merkezlerinde hem de sokak pazarlarında gönlünüzce alışveriş yapabilirsiniz. Özellikle Amsterdam’daki Magna Plaza, Bonneterie ve Kalverton gibi alışveriş merkezlerinde dünyaca ünlü markaları bulabilirsiniz. Sokak pazarlarında ise kaliteli ve uygun her türlü ürün bulunuyor. En ünlü sokak pazarlarından birisi kesinlikle Bloemenmarkt’tır. Burada çiçek çeşitlerinden, kıyafet, sebze, meyve ve ufak el aletlerine kadar her şey var.

15. Sanata ve kültüre önem veriyorsanız, istikamet Hollanda!

Başta Amsterdam, genel olarak da Hollanda adeta bir müze cennetidir. Amsterdam’daki Van Gogh müzesi sanatçının eserlerine ev sahipliği yapıyor. Dam Meydanı’ndaki Madam Tussaud ünlülerin balmumu heykellerinin sergilendiği efsane bir müze. Anne Frank Müzesi de Anne Frank’in 2. Dünya Savaşı hatıralarını yazdığı evdir.