Ayurveda öğretileri doğanın ritimleri ile saat saat, gün gün ve mevsim mevsim eşleşmemiz için tasarlanmışlardır. Örneğin dışarıda soğuk olduğunda sıcak gıdalar tüketmek, en büyük öğünü güneşin en tepede olduğu saatlerde tüketmek, yaz ortası sıcağında yoga uygulamamızın yoğunluğunu değiştirmek gibi.

Ancak son on yıllarda, iklim değişimi doğal çevremizin tahmin edilemezliğini üssel olarak arttırdı. Sürekli olarak havanın beraberinde getirdiği şeyler nedeniyle şaşırırsak dışarıda olup bitenlerle nasıl eşleşebiliriz?

Ayurveda uygulamacısı Claudia Welch ve Robert E. Svoboda’ya göre cevap hem basit hem de gizli. Doğanın özellikleri ile eşleşmek ve iç denge yaratmak için hava durumuna, dünkü bilgilere ve çocukluktan hatırladığımız şeylere değil, beş duyumuza güvenmeliyiz.

Claudia şöyle diyor:

“Mevsimlere dair geçmiş deneyimlere ve hatıralarımıza güvenemeyiz. Herhangi bir gün uyandığımızda, ne olacağını düşündüğümüz şeye değil, ne olduğuna bakmamız gerekli. Yani ışığın kalitesine, havanın kalitesine bakmalıyız. Nemli mi? Kuru mu? O gün doğada neler olduğuna dair duyusal deneyimlerimize gerçekten bağlanmamız gerekli.”

Mevsimler ve Ritimler

“Mevsim” kelimesi sanskritçede “rtu”dur ve bu da “rtam” yani ritim kelimesinden gelir. direkt olarak anlamamız veya algılamamızın mümkün olmayabileceği, tüm varlıkların etkilendiği kozmik ritmi ifadee eder.

Bu ritim günler, on yıllar ve hatta çağlar içerisinde değişebilir. Robert şöyle diyor:

“Mevsimlerin daha öngörülebilir ve belli olan kısımları ile değişebilen kısımları arasında daima bir diyalog olacaktır.” Robert’a göre bu tip bir “atım” doğanın kendisinde mevcuttur ve insan etkisinden de bağımsızdır ve bu nedenle hava düzenleri bazen daha kaotik, bazen daha düzenli hale gelir.

Bu kaos içerisinde bağlanabileceğimiz sabit noktalar bulabiliriz. Örneğin Robert dünyada olup bitenlerden etkilenmeyen bir şeyden bahsediyor: güneşin hareketi ve yaşadığınız yere ve zaman göre onun gökyüzünde bulunduğu nokta. Bu nedenle gündoğumu ile eşleşmek bedeninizin mevsimle eşleşmesine de yardımcı olur. Organizma için bu durum mevsimlerin pek de tahmin edilebilir olmadıkları diğer kısımları ile eşleşmeyi kolaylaştırır.

Duyuları Saflaştırmak

Duyularımız dengeyi korumaya yardımcı olmakta hayati araçlar oldukları için onlara iyi bakmamız gerekli. Duyuların bakımı iki parça olarak değerlendirilebilir: fiziksel olarak duyusal organları sağlıklı tutmak ve algılananlar beyne girdiklerinde duyusal deneyimleri saflaştırmak.

Fiziksel düzeyde, Ayurveda içerisinde bu duyu organlarının sağlığını iyileştirmek için kulakları, yağları, ağzı, burnu ve cildi yağlandırmak gibi çeşitli teknik ve uygulamalar bulunuyor (Ayurveda’da yağ güçlü bir ilaçtır).

Claudia şöyle ekliyor: “Genel olarak günlük rutinlerden bahsettiğimizde, bir yapılacaklar listesi gibi çok sıkıcı görünebilir. Ancak Ayurveda’nın sabah ve mevsimsel rutinlere dair önerilerde bulunmasının çok etkileyici sebepleri vardır.”

İç düzeyde, duyu organlarımızdan aldığımız bilgi zenginliğini sentezlemek için hayal kurma ve meditasyonu kullanabiliriz. Böylece onları daha bütünleşik bir deneyim haline getirebiliriz.

Sonrasında tüm bu verileri içimizdeki ve çevremizdeki şeyleri daha iyi anlamak için kullanabiliriz. Robert şöyle ekliyor: “Ayurveda özellikle niteliklere odaklanan bir tıbbi sistemdir. Bu nedenle yedikleriniz, yaptığınız aktiviteler ve içinizde olup bitenlerin niteliklerini ne kadar çok bilirseniz, bedeninizde olup bitenlere dair o kadar daha etkili çalışmaya başlayabilirsiniz.”

Doğa Facebook’ta Değildir

İnsanların büyük kısmının paylaştığı büyük özelliklerden birisi dikkatin dağılabilmesidir. Robert şöyle diyor: “Her uyarana çok hızlı tepki veren ekranlar ve diğer cihazlar tarafından eğitiliyoruz. Dışarıdaki dünyanın bir Twitter akışı yok ve Facebook’ta değil, bu nedenle insanlar onu görmezden geliyorlar.”

Bu nedenle yapılabilecek en iyi şeylerden birisinin hiç bir şey olduğundan bahsediyor ve şöyle ekliyor:

“Her günün başlangıcında yapabileceğimiz en önemli şeylerden birisi, minimumu gerçekleştirmek. Zihnin sakin kalmasını sağlayın veya sadece oturup dış dünyada neler olduğunu hissedin ve onun bunu size sözsüz olarak anlatmasını bekleyin. Temel işimiz güne başka bilgiler tarafından yakalanmamak için aktif olarak uğraşmakla başlamalı çünkü günün ilerleyen saatlerinde bunlar için yeterince fırsat olacak.”

Bu sessiz vakitte, hem iç hem de dış çevrenizde olup bitenleri hissedersiniz ve böylece gün içindeki eylem ve tercihlerinizin temelini oluşturabilirsiniz. Eğer kuru, rüzgarlı bir günse, dengeleyici vata’ya odaklanmak isteyebilirsiniz. Biraz kaygılı hissettiğinizi fark ederseniz, gün içerisinde derin, bilinçli nefesler almanız gerektiğinin farkında olun. Eğer fazla uyarılmış hissediyorsanız, temponuzu yavaşlatabilirsiniz. Sürünüyorsanız, enerji verici hareketlerde bulunabilirsiniz.

Claudia bu konuda şunları ekliyor: “Sadece sessiz hale geçip neler olduğunun farkında olma zamanı, gün içerisinde gerçekliğimize daha verimli tepkiler vermemizi sağlar. Daha azı daha fazlasıdır. Azaltma ilacının gücünü hatırlamak önemlidir. İlaçlar, reçeteler ve uygulamalar eklememizden çok, bir şeyleri azaltmamız gerekiyor.”