Şu anda çok sıradışı ilerleme fırsatlarının yok olma ve köleleşme tehdidi ile yan yana olduğu bir dönemde yaşıyoruz. İki ayrı yol daha dramatik olamazdı. Bu seçim noktası bizleri bireysel ve kolektif olarak şunu sormaya itiyor: hangisini seçeceğiz?

İki Gelecek Vizyonu

Bize sunulan iki seçenek özgürlük veya kölelik. Özgürlükten kastım, bireyin başkalarına zarar vermediği sürece ne hissederse onu yapabilme özgürlüğüdür. Kölelikten kastım ise zihin ve bedenin akla hayale gelebilecek her şekilde otoriter bir şekilde kontrol altına alınmasıdır.

Kaynaktan bireyselleşmiş bir bilinç olarak çıktığımız andan itibaren ona geri dönene kadar gerçekliği istediğimiz gibi keşfetme, onunla etkileşime geçme özgürlüğümüz vardır. Evrimleştikçe aynı anda kendimize ve herkese fayda sağlayacak şekilde davranma konusunda daha odaklı ve niyetli oluyoruz. Artık sadece kendine hizmet edecek eylemler peşinde koşmuyoruz. Bilincin evrimi hızlanıyor.

İnsanların bilinçli, niyetli ve erdemli şekilde yaşadığı bir dünyada hem bireyin hem de grubun özgürlüğü eşit derecede önemli. Tüm yaşamın birbirine bağlı bütünlüğünün farkında olarak kendi düşüncelerimiz ve eylemlerimize dair de farkındalık sahibi oluruz çünkü ne düşünür, söyler veya yaparsak bu sadece bizi değil, herkesi ve her şeyi etkiler.

Tamamen özgür olup yine de ortak hedefler için bir araya gelmek mümkündür. Uçan şehirler böyle tasarlanıp inşa edilecekler. Tüm baskı ve adaletsizlik formları bu şekilde geçmişin anıları olacaklar. Bunlar zorlama veya uzun süre hükmetme yoluyla mümkün olmazlar. Ancak bunlara başarıyla ulaşmak için kim olduğumuzun farkında olmak ve egolarımızı her zaman kontrol altında tutmak gerekiyor. Yoksa hiyerarşi, otorite ve kontrol sistemleri tekrar karşımıza çıkarlar.

Gerileyen bir gelecek nasıl görünüyor? Listeyi kısa ve basit tutmak için en sonunda varılabilecek noktalara bir göz atalım.

  • Bireysel düşüncelerin, kelimelerin, eylemlerin tamamen kontrol altında olduğu mutlak kontrol. Varlık ve ifade konusunda onaylanan formların dışına çıkıldığında cezalandırmalar.
  • Biyolojik yaşamın sentetik avatarlar ile değiştirilmesi yoluyla insanlığın köleliği. Fiziksel olarak kutsal bağlantıyı koparmak.
  • İnsanların ve diğer bilinçli yaşamın mevcut formlarında yaşayamayacakları bir gezegen.
  • Tutkuların olmadığı duygusuz bir varoluş ve yapay olarak sağlanmış bir trans durumu.
  • Merkezi yapay zeka kontrollü bir kovanın parçası olarak görev yapan bireyselliği kaybolmuş yığınlar.
  • Karanlığı, ölümü ve yoksunluğu kutlayan bir kültür.

Siz temel fikri anladınız.

Peki evrimsel sürecin geleceği nasıl görünüyor? Onun sahip olması gereken bazı özellikler şöyle:

  • Kurumlar yerine kooperatifler.
  • Borç temelli para sistemlerinin artık varolmamaları.
  • Ücretsiz enerji teknolojilerinin herkese açık olmaları.
  • Herkesin temel ihtiyaçlarının karşılanabilmesi.
  • Başkalarını etkileyen her kararda tekliğin olması.
  • Tüm bilinçli yaşama saygı duyulması ve ona karşı merhametli olunması.
  • Tüm merkezi sistemlerin merkeziyetsizleştirilmesi, piramit yerine döngüsel hale gelmeleri.
  • Organizasyonların yönetim ve yapılarında hiyerarşi değil holakrasi.
  • Çatışmaları barış içinde çözümü.
  • Yargıda ceza temelli sonuçlar yerine tedavi edici yöntemler benimsenmesi.
  • Dünya ve insanlar üzerindeki etkileri düşünen bir ekonomi.
  • Yenileyici tarım, dikey bahçecilik, aldığımızdan daha fazlasını verme hedefi.
  • Varolan tüm gıdaların kimyasallardan veya sentetik mühendislikten uzak olması.
  • Dünyayı zehirleyen kimyasalların kullanılmamaları.
  • İnsanların meditasyon yapmaları, yoga yapmaları, aktif ve sağlıklı yaşamaları.
  • Yaratıcılık, eleştirel düşünme, duygusal zeka gelişimine odaklı okullar.
  • Sezgisel ve duyular üstü yeteneklerin cesaretlendirilmeleri, çocuk ve yetişkinlere tanıtılmaları.
  • İnsanların günlerinin büyük kısmını tutkuları ile geçirmeleri.
  • Bilim ve ruhaniliğin sentezlenmesi, insanların tip 1-3 medeniyet haline gelmeleri.
  • Hem duyusal gözlem hem de sezgisel rehberliğin geçerli bir karar mekanizması olması.
  • Ahlakın empoze edilen normlara uymak yerine erdemliliğe odaklı olması.
  • Eşyalara bağlanmak yerine hayatı zenginleştiren deneyimlere odaklanmak.
  • İlerlemeyi satın aldığımız şeylere değil, ne kadar huzurlu, sevgi dolu yaşadığımıza göre ölçmek.

Bunlar kolektif bilinç evrimimizi aşarsak karşımıza çıkacak şeylerin birer örneği. Eğer korkulardan dolayı gerileme seçilirse bu sürecin tamamlanması biraz zaman alacaktır ama nihai sonuç bu olacaktır çünkü içimizdeki kaynaktan kopmuş olan psikopatlar hayatlarından keyif almanın tek yolu olarak bunu görüyorlar. Ancak tek ihtiyaçları gerçekte kim olduklarını hatırlamak ve uzun süredir içinde bulundukları karanlıktan çıkmak için içlerindeki kaynak ışıltılarına bakmak. Onlar da evrimsel yolu seçebilirler ama bunun için kendilerini kaynağı bağlama fırsatına vermeleri gerekecek.

Evrimsel ilerlemeyi mi yoksa gerilemeyi mi seçeceğiz? Fırsat penceresi oldukça küçük ve bu şu anda vermemiz gereken bir karar. Artık boş durma zamanı değil. Elbette bunun anlamı dışarı çıkıp herkese bir ders vermeniz gerektiği değil. Her bir düşünce, kelime ve işinizle değişimin kendisi olabilirsiniz.