İster yıllar süren bir ilişkinin içinde olun ister yeni biriyle tanışın, bazen sevdiğiniz kişiyle bağ kurmada sıkıntı yaşayabilirsiniz. Çoğu zaman bunun sebebi, yeterince yakın olmamaktır. “Yakınlık” denince akıllara hemen cinsellik gelebilir. Elbette cinsellik yakın olmanın da önemli bir parçasıdır, fakat biz burada yakınlığı daha geniş bir ilişki konsepti olarak ele alacağız.

 

Yaşam koçu ve kişiler arası iletişim uzmanı Tracy Goodwin, “yakın bir ilişkiyi tanımlayan ve belirleyen şey, paylaştıklarınızın genişliği ve derinliğidir. Daha derin konuları tartışıyor musunuz? Daha derin duygularınızı paylaşıyor musunuz? diyor ve yakınlık kurulduğunda daha fazla risk alındığını ekliyor, “Yakın ilişkiler kurduğumuzda, güvenin daha derin seviyeleriyle uğraşmaya başlarız. İnsanların yakınlıktan kaçınmasının nedenlerinden biri de bu. Kalplerinin kırılmasını istemiyorlar.”

 

İnsanların samimiyet ve yakınlıktan bucak bucak kaçmalarının en büyük nedeni işte bu korku. Fakat yenmesi zor olsa da imkansız değil. Nihayetinde gerçek yakınlığın getirileri çok büyüktür; seks daha iyidir, anlaşmazlıkları çözmesi daha kolaydır ve günlük yaşam daha sıcak ve keyiflidir. Peki bu duruma erişmek için ne yapmak gerekir?

 

  1. Birbirinizin gözlerine bakın: New York Times’ın “Modern Aşk” köşesinin yazarı, psikolog Arthur Aron tarafından geliştirilen yakınlık egzersizinin, ona ilk randevusunda nasıl yardımcı olduğunu anlatıyor. Başlangıçta iki tarafın da cevaplaması gereken ve gittikçe de detaylanan 36 soru oluyor. Daha sonraysa, çiftler birbirlerinin gözlerinin içine sessiz bir şekilde 4 dakika boyunca bakıyorlar. Köşe yazarı Mandy Len Catron, bu deneyimini şöyle anlatıyor: “En dik pistlerde kayak yaptım ve tehlikeli kayalardan atladım ama hayatımda yaşadığım en korkutucu ve heyecan dolu deneyim, birinin gözlerinin içine hiç konuşmadan bakmaktı. İlk bir kaç dakikayı düzgün bir şekilde nefes alıp vermeye çalışarak harcadım. Duruma alışana kadar bol bol gergin gülüşmeler oldu. Gözler kalbin aynası ya da onun gibi şeyler söylerler, fakat oradaki asıl önemli nokta, benim birini gerçekten görüyor olmam değil, birinin gerçekten beni gördüğünü görmemdi. Bu farkındalığın yarattığı korkuyu kabullenip sakinleşmek için biraz zaman tanıdıktan sonra, hiç beklenmedik bir yere vardım. Kendimi cesur ve bir merak hali içinde hissettim.” Yazar egzersizin işe yaradığını söylüyor ve bu egzersizi yaptığı kişiyle de sonunda evlendiğini belirtiyor. Eğer bir ilişkiniz varsa, bu egzersiz denemeye değer gözüküyor. Belki sizin de işinize yarayabilir.

 

  1. Olay yaratmaktan vazgeçin: Eğer sürekli olarak kavga edip, “barışmak için ayrılıyorsanız”, bunu neden yaptığınızı düşünün. Gerilim mi arıyorsunuz? Ya da dalgalanan duygular başka bir şeylerin ikâmesi mi? Birkaç kişisel keşif oyununun yaratıcısı Lynn Newman diyor ki, “bazı çiftler kavga edip tekrar tekrar barışarak bir ayrılık yaratırlar. Bu, onlara romantik bir trans hali, drama yaratma ve gerçek yakınlıktan kaçınma şansı tanır.”

 

  1. Randevunuzu ciddiye alın: Yakınlık birçok insanı tembelleştirir ve böyle zamanlarda monotonluğa kapılmak işten bile değildir. İlişkiler ve iletişim biraz çaba gerektirir ve sevgilinizle buluştuğunuzda akşam yemeğinde ne yediğinizden daha derin konulardan konuşmak da buna dahildir. Haftalık buluşma gecesini bu konuya örnek olarak verebiliriz. Bustle dergisinde editör olan Rachel Krantz şunları söylüyor: “Her hafta buluştuğunuz geceyi değiştirip partnerinizi dışarı çıkartarak, eğlenceli bulduğunuz şeyleri onunla paylaşma şansını bulabilirsiniz. İlla havalı şeyler bulmanıza da gerek yok. Benim için asıl önemli olan, karşımdaki kişinin beni nereye götüreceği ya da benimle ne paylaşacağı konusunda kafa yormuş olmasıdır.”

 

  1. Dinleyin: Herhangi bir ilişki ile ilgili duyacağınız tavsiyeler arasında dinlemek yer alır ve bu yüzden de her zaman önemlidir. Cinsellik danışmanı Dr. Fran Fisher, kendisine danışan kişilerden “beni dinlemiyor” cümlesini sayısız kere duyduğunu söylüyor ve ekliyor: “Maalesef iletişim bir kere bozulmaya başladı mı, karşınızdakinin söyledikleri size beyaz gürültü gibi, hatta daha da kötü durumlarda rahatsız edici bir vızıltı gibi gelir.” Eğer karşınızdaki kişiyi duymazdan geliyorsanız, yakınlıkla aranıza gerçek bir bariyer kurmuşsunuz demektir.

 

  1. Sarılın: Bazen işler o kadar kötüye gider ki, konuşmayı bir kenara bırakıp bağ kurmanın daha temel yollarına yönelmeniz gerekebilir. Bir iki dakika bütün vücudunuzla partnerinize sarılmak, aranızdaki yakınlığı yeniden inşa etmeye başlamanın en iyi yollarından biridir. Fisher diyor ki, “Bu egzersizi yapan ilişkilerde oldukça kayda değer değişiklikler yaşandığına tanık oldum. İki taraf da dokunmaktan hoşlanır ve hiç bir gizli amacı olmayan yakınlığın verdiği sıcaklığın keyfini çıkarırlar.”

 

  1. Beklentileri bir kenara bırakın: Yakınlığın önündeki en büyük engellerden biri de, farklı beklentilerdir. İnsanlar, bazı şeylerin hayal ettikleri gibi olmasını isterler; bu istekleri gerçeklerle bağdaşmayınca da bunu bir başarısızlık olarak görürler. Fakat beraber olduğunuz kişiyle sahip olduklarınıza iyice bir bakın. Gerçekten bir şeyler mi eksik yoksa sadece beklediğinizden daha mı farklı? Eğer cevap ikincisiyse, duygularınıza tekrar sahip çıkın, sevdiğiniz kişiyle aranızda gerçekten neler olduğuna bir bakın ve sonra gerçeğin sahiden problem olup olmadığına karar verin. Mutlu olmak için ciddi anlamda sahip olmanız gereken bir-iki şey mi var? Dikkatli ve düşünceli bir şekilde bunları bulun ve partnerinize söyleyin. Daha sonraysa ilişkinizin nasıl görünmesi gerektiği ile ilgili geri kalan beklentilerinizi bir kenara bırakın ve neye sahipseniz onun keyfini çıkarın.