Koronavirüs pandemisinin ilk zamanlarında hepimiz teknolojiye daha da bağımlı hale geldik. Geceleri yatmadan önce dahi telefondan bir şeyler izleme isteğiniz nedeniyle ilişkiniz dahi etkilenmiş olabilir.

Genel görüşe göre teknoloji bizim açımızdan kötüdür. Dijital ekranlara çok fazla maruz kalmak uykumuzu ve odağımızı bozar. Her gün sosyal medya kullanmak ruh sağlığımız açısından sorunlu olabilir. Ve üstelik araştırmalar da teknolojinin ilişkiler üzerinde olumsuz etkileri olabileceğine işaret ediyor. Örneğin, teknoloji kullanımı nedeniyle çiftlerin iletişimi sekteye uğrayabiliyor. Belki eşiniz konuşurken siz e-mail yazıyorsunuzdur veya eşiniz Instagram’da gezinirken siz ona gününüzü anlatıyorsunuzdur. 2019 yılında 173 çift üzerinde yapılan bir araştırmaya göre bu tür davranışlar, ruh halimiz ve ilişkimizle ilgili nasıl hissettiğimiz üzerinde önemli ölçüde olumsuz etkilere neden olabilir.

Örneğin, pandemi nedeniyle evde kaldığımız günlerde tüm günü eşinizle birlikte geçirmeniz gerektiğinde telefonlarınız sürekli çalmış olabilir. Akşam yemeğinde gelen e-mail bildirimleri, e-mail’lere cevap verme gereksinimi gibi şeyler nedeniyle cep telefonu ilişkinizdeki üçüncü kişi haline gelmiş olabilir.

Teknoloji bu yönüyle ilişkilerde sorun yaratabilse de uzmanlara göre teknoloji haksız yere suçlanıyor olabilir. Biraz öz farkındalığa sahip olarak teknoloji sayesinde partnerimizle yakınlaşabilirsiniz. Teknolojinin, teknolojik cihazları terk etmenizi gerektirmeden partnerinizle aranızdaki yakınlığı nasıl artırabileceğine dair ipuçlarına bu yazıda göz atabilirsiniz.

  1. Teknoloji için sağlıklı sınırlar belirleyin

Ortada pandemi olsun ya da olmasın, teknolojiyle ilgili sağlıklı sınırlar belirlememiz gerekiyor. Yüz yüze etkileşimlerimizi kesintiye uğratan teknolojik etkileşimlerin kalıcı etkileri olabilir. Bu yalnızca anlık bir deneyim olsa da karşıdaki kişide reddedilmişlik duyguları uyandırabilir. Eşiniz, kendisi yerine telefonu tercih ettiğinizi düşünebilir.

Teknolojinin hayatınızda bir sorun haline gelmemesi için öncelikle partnerinizle konuşmanız gerekir. Ancak bunu yaparken tehdit etmekten ya da suçlamaktan kaçınmalısınız. Bunun için “ben” içeren ifadeler kullanmalısınız. Örneğin, “Hep telefonunla ilgileniyorsun, bu da ilişkimizi mahvediyor” demek yerine “Senin yanındayken ilgin bende olmadığında üzülüyorum” diyebilirsiniz. İlk ifade eşinizin kendisini saldırıya uğramış hissetmesine ve teknoloji alışkanlıklarını değiştirmemesine yol açabilir. Bunun yerine tehdit edici ifadeler kullanmadığınızda ikiniz için de işe yarayan sınırlar belirleyebilirsiniz. Akşam yemeğinde ya da yatmadan önce telefonu bırakmak ve sosyal medyada gezinmek için sınırlar belirlemek iyi olabilir.

Ayrıca telefonun tüm ilişkileri mahvetmediğini de söylemek gerekir. Her ikisi de televizyon izlerken sosyal medyada dolandığında harika bir şekilde geçinen çiftler de var. Yani ekranlar çiftlerin ihtiyaçlarını karşılamalarını engellemiyorsa ortada bir sorun yok demektir.

  1. Satır aralarını okumayı deneyin

Eşinizle aynı saatte yatıp aynı saatte uyanıyor olabilirsiniz. Ancak yine de tüm gün iletişiminiz tamamen elektronik olabilir: Telefondan gönderilen bir alışveriş listesi, çocukların okuldan alınması gerektiğine dair hatırlatma, bir sonraki hafta sonu için oluşturulan programı onaylama.

Stanford’da eğitim almış bir psikiyatrist ve Brightside Health’in baş sağlık görevlisi olan Mimi Winsberg, mesajlaşmayı partnerimizle gerçekleştirdiğimizde “aşkın ortak dili” olarak isimlendiriyor. Dünyanın en teknoloji meraklısı insanı olabilirsiniz. Ancak yine de teknolojiyi kullanma şeklimiz en çok yakın ilişkilerimizde ortaya çıkıyor.

Dr. Winsberg, yakın zamanlarda yayınlanan bir kitabında mesajlaşmanın sevgiyi ifade etme ve deneyimleme yolu olduğunu ve bunun modern ilişkilerde baskın iletişim şekli haline geldiğini söylüyor. Dr. Winsberg’e göre mesajlarda beş adet sevgi dili bulunuyor: iltifatlar, ateşli şakalar, ilginç yazılar ya da resimler gönderme, cinsel içerikli mesajlaşma ve dürtme (partnerinizi hatırladığınızı gösterme).

Dr. Winsberg’e göre insanların iletişim kurma şekillerini ve iletişim kurmayı sevdiklerini bilmeleri önemli. Bu şekilde partnerler duygusal ihtiyaçlarının karşılandığını hissedebilir. Mesajlardan partnerinizin dilini anlayamıyorsanız sohbet etmeyi deneyin. Örneğin, “Çalışırken sohbet edemiyorum, ama akşam olduğunda sesli mesaj gönderebilirsin” veya “İyi geceler mesajı almayı severim” diyebilirsiniz.

  1. İlişkinize teşhis koymayı deneyin

Mesajlaşmalarda geriye giderek ve partnerimizle nasıl etkileşime girdiğimize bakarak çok şey öğrenebiliriz. Dr. Winsberg’e göre, mesajlaşma geçmişimiz ilişkimiz için bir tür “elektronik sağlık kaydı” sağlayabilir. Partnerinizle olan mesajlaşmalarınıza bakarak “Geliyor musun?” veya “Gelirken süt al” gibi iki kişinin aşık olduğunu göstermeyen mesajlar olduğunu görebilirsiniz.

İlişki ilerledikçe mesajlar daha faydacı hale gelmeye başlasa da sevgi dolu mesajlaşmalar, çiftlerin aralarındaki bağı sürdürmelerine yardımcı olabilir. Partnerinize “Seninle gurur duyuyorum” yazarak ya da yalnızca kalp emojisi göndererek sevginizi basit ve kolay bir şekilde gösterebilirsiniz.

İnsanlar partnerlerine pozitif mesajlar gönderirse ilişkinin tatmin bakımından aşağı doğru inme evresiyle savaşabilirler. İlişkinin balayı evresinden sonra partnerlerin birbirine karşı çekimi azalmaya başlayacağı için bu aşamada güzel şeyler içeren mesajlar gönderebilirsiniz.

  1. Akşamları ekran saatini avantaj olarak kullanın

Özellikle yatmadan önce partnerinizle kaliteli zaman geçirmeniz, aranızdaki bağlılığın artmasını sağlayabilir. 2021 yılında yapılan bir araştırmaya göre kişiler genelde partnerleriyle aynı saatte yatıyor olsa da bunların bir kısmı genelde uyumuyor. Partnerle aynı saatte yatağa girmek memnuniyeti artırıyor. Karşılığında cinsel yaşamda, ilişkide ve yaşamda genel olarak daha fazla memnuniyet sağlıyor.

Geceleri ekran karşısında olmayı seviyorsanız, yatmadan hemen önce partnerinizle bir şeyler izlemeyi deneyin. Partnerinizle bağ kurmak için mutlaka seks yapmanız ya da uzun uzun muhabbet etmeniz gerekmez. Birlikte film ya da dizi izlemeniz, ilişkinizden duyduğunuz memnuniyeti artırabilir.

Uyarı: Geceleri birbirinize dokunmak yerine teknolojiyi tercih ediyorsanız, mavi ışığa dikkat edin. Mavi ışık, uykuya dalmayı ve uykuda kalmayı zorlaştırabilir. Bununla birlikte televizyona maruz kalmak, mobil cihazlara göre daha az uyarıcı olduğu için mavi ışığa daha az maruz kalmanıza neden olacaktır.

  1. Teknolojinizle ilişkinizde sürekli olarak değişiklikler yapın

Teknoloji ile yakın ilişki içerisinde olduğumuz için teknoloji alışkanlıklarımızı aniden değiştirmemiz zor olabilir. Bu yüzden teknoloji ile ilişkimizi yavaş yavaş değiştirmeye çalışmalıyız.

Telefona bağımlı bir partneriniz varsa onu suçlayacak ifadeler yerine “ben” içeren ifadeler kullanarak telefonunu akşam yemeğinde kullanmasıyla ilgili konuşun. İnsanlar bir şeyi yapmaya zorlanmaktan hoşlanmaz. Bu yüzden partneriniz dizi izlemeyi severken siz daha erken yatmak istiyorsanız, haftayı günlere bölmeyi ve ortayı bulmayı deneyebilirsiniz. Çoğu şeyde olduğu gibi kademeli ilerlemek, büyük bir sıçrama yapmaktan çok daha olasıdır. Bu sayede çiftler telefonlarıyla etkileşimlerini yavaş yavaş azaltırken olumlu duygular yaşadıklarını fark edebilirler. Bu da çiftlerin teknolojiden kopmalarına gerek kalmadan ilişkilerinden aldıkları tatmini artırmalarına yardımcı olabilir.

Kaynak: https://www.self.com/story/how-tech-can-help-relationships