“Ruhunuz bedeninizde değildir – bedeniniz Ruhunuzdadır.” Jeffrey Allen

Ruhu olan bir beden misiniz? yoksa bedeni olan bir ruh mu?

“Senin bir ruhun yok. Sen bir Ruhsun. Bir bedenin var”,  C.S. Lewis’e atfedilen bu ifade internette ve basılı yayınlarda oldukça sık yer alır. Kulağa oldukça dini veya metafiziksel gelse de, bu ifade şimdilerde bilim tarafından da desteklenir. En azından kısmen.

İnsanı, vücudun aşağıdakileri temsil ettiği, bir beden-zihin-ruh kompleksi olarak düşünün:

  • eterik katman veya enerji bedeni ile çevrili fiziksel enerjiniz;
  • zihin – zihinsel ve duygusal enerjileriniz,
  • ve ruh – ruhsal enerjiniz.

Bunlar, tüm varlığınızın fiziksel, zihinsel, duygusal ve ruhsal yönlerini depolayan 5 bedeniniz veya katmanınızdır.

Bu katmanlardan dördü görünmez ve elle tutulamaz olsa da, fiziksel bedeninizin aksine mevcuttur ve birbirleriyle bağlantılıdırlar. Bunlardan herhangi biri dengesizse, fiziksel bir rahatsızlık, duygusal veya zihinsel sıkıntı, kendiyle, başkalarıyla ve genel olarak gerçeklikle bir kopukluk hissi olarak içgüdüsel düzeyde tezahür edebilir.

Bu dengesizlik, insan deneyiminizi doğrudan etkiler.

Peki daha pratik anlamda tüm bu çoklu bedenlere sahip olmak ne anlama geliyor? Ve hepsinin dengede olması için ne gerekiyor?

Her katmanı ayrı ayrı ve bütünsel olarak inceleyelim.

Fiziksel Beden

Bu beden; et, deri, kemik yapısı, organlar ve kandan oluşan içsel bedeninizdir. Başka bir deyişle, benlik olarak algıladığınız şeyin fiziksel bir temsilidir. Ve çoğu insan için sahip oldukları tek algı budur.

Bu sınırlı benlik algısı, bize yalnızca fiziksel bedenlerimize odaklanmayı öğreten toplum tarafından programlanmıştır. Bu yüzden damarlarımızı besliyoruz, formda kalmak için egzersiz yapıyoruz, duş alıyoruz ve bu damarın düzgün çalışmasını sağlamak için dişlerimizi fırçalıyoruz. Yine de, çoğu insan bu fiziksel yönle yeterince ilgilenmiyor bile.

Fiziksel bedenlerimizin oldukça farkında olsak da; yeme, içme, nefes alma ve hareket kalıplarımız arzulanan daha pek çok şeyi beraberinde getirir.

Ancak onları doğru ayarlamazsanız, zihinsel, duygusal ve hatta ruhsal bedenlerinizi etkileyecektir.

Dünyaca ünlü bir enerji şifacısı ve Duality Energy Training’in yaratıcısı olan Jeffrey Allen; acı verici deneyimlerden geçtiğimizde, bu deneyimlerden gelen enerjiyi bedenlerimizde depoladığımızı açıklar. Öyle ki vücudumuzda depoladığımız her şey, kendimizi ifade etme sürecimiz aracılığıyla dünyaya yayılır.

Bu yüzden kendimizi iyileştirmek, bedenimizden ve bilincimizden olumsuzluğu salıvermek ve bedenlerimizi en yüksek iyiliğimize hizmet eden şekillerde beslemek çok önemlidir.

Enerji Bedeni

Enerji Alanınızı Korumanız İçin 10 Tüyo

Vücudunuz, enerji bedeniniz olarak bilinen bir enerji katmanı ile çevrilidir.

Jeffrey Allen, enerjinin her şeyi yönlendiren motive edici güç olduğunu söyler. Bunun farkında olmak, bilincinizi ve bu sayede bedeniniz de dahil olmak üzere dış dünyanızı değiştirmenize yol açar.

Enerjik benliklerimiz görünmez olduğu için – wifi ve radyo dalgaları gibi – onlara fazla ilgi göstermeyiz.

Allen, bu enerjiyi ‘ruh’unuz olarak ifade eder.

Ve şöyle ekler:

“Ruhunuz aslında vücudunuzdan daha büyük, o sizin içinizde ve etrafınızda. Enerjileriyle yayılan insanlar çok bütün bir ruha sahiptir. Yemek, egzersiz veya fiziksel temas yoluyla vücudunuzla temasa geçmek, günlük yaşamınızda kendinizle daha fazla temas kurmanıza yardımcı olur.”

Ruhunuzun farkında olmak neden önemlidir?

Bedeniniz ve ruhunuz bütünleştiğinde, uyumlu bir şekilde çalışırlar ve fiziksel bedeniniz sizi hayal kırıklığına uğratmaz. En önemlisi, bedeninizi enerji beden farkındalığı yoluyla iyileştirmek, yaşamınızda büyük bir değişiklik yaratabilir.

Başka bir deyişle, ne kadar tutarlı olursanız, hayatınız o kadar bol ve zahmetsiz olur. Evren arkanızdaymış gibi, yaşamda daha güvenle ilerlerlersiniz. Hayatınızda bir kez değişiklik yarattığınız zaman, etrafınızdaki insanlar da değişir.

Jeffrey’in ifadesiyle:

“Genellikle, ilişkilerimizi değiştirmenin anahtarı kendimizi değiştirmektir ve her şey otomatik olarak etrafımızda yeniden şekillenecektir. Bu, dünyayı iyileştirebileceğimiz bir dalga etkisi yaratır.”

Beden-Ruh Bağlantısı

Beden-Ruh Bağlantısı
Beden-Ruh Bağlantısı

Bulabileceğimiz en önemli cevaplar içimizdedir, dışımızda değil.

Jeffrey Allen

Sizce aktörler, sporcular ve yeni doğan bebekler neden bu kadar büyüleyici?

Onlara baktığınızda, şimdiki ana o kadar bağlıdırlar ki bu onları çok büyüleyici kılar.

Mevcut olmanın önemini sık sık duyarız, ancak mevcut olmak ne anlama gelir?

Mevcut olmak, bedeninizde olmak demektir, çünkü fiziksel bedeniniz zaman ve mekana sahip tek bedendir. Ve insanların enerjiyi hissedememelerinin bir numaralı nedeni, onların bedenlerinde bulunmamalarıdır. Dahası, bedeninizin dışında olmak, sanki başkaları tarafından farkedilmiyormuşsunuz gibi, varlığınızı daha az güçlü kılar.

Yani güçlü bir varlığın sırrı, fiziksel bedeninizde gerçekten mevcut olmaktır. Bu mevcudiyet, etrafınızda; sadece insanları kendinize çekmekle kalmayıp aynı zamanda eşzamanlılıkları ve fırsatları hayatınıza çeken güçlü bir enerji alanı yaratır.

Duygusal Beden

Duygusal Beden
Duygusal Beden

Bu katman; duygularınızın, hislerinizin ve korkularınızın bulunduğu katmandır ve bu, tüm katmanlar arasında en uçucu olandır. Duyguları içimizde yaşıyor gibi görünsek de, bunlar aynı anda hem içimizde hem de dışımızdadır.

Jeffrey, insanların kendilerine dönüşme korkusuyla duygularını hissetmelerine izin vermediklerini açıklar. Ama hatırlanmalıdır ki, siz duygularınız değilsiniz.

Ve şöyle ekler:

“Duygular, özgünlüğün temelidir ve duygularınızı hissetmenize izin vererek, kendinize ve başkalarına yardım etmiş olursunuz.”

Dengeli bir duygusal bedene sahip olmak ne anlama gelir?

Bu, duygusal farkındalığınız olduğu anlamına gelir – duygularınızı gizlemez veya görmezden gelmezsiniz, ancak bunları geçerli olarak hissetmenize ve kabul etmenize izin verirsiniz.

Hayat yolculuğu boyunca seyr-ü sefa etmenize yardımcı olan işaret direkleri olarak hizmet ederler.

Anahtar nokta, tepki göstermeden onların farkına varmaktır. Duygusal farkındalığınızı geliştirdikçe, güçlü duygularınızı daha fazla kontrol altında tutarsınız. Bunun da ötesinde, duygusal araçlar; hayatta daha neşeli, minnettar ve içten hissetmek için belirli bir duyguyu aramanıza olanak tanır.

Dengeli bir duygusal bedene sahip olmak, yaşamda kaçınılmaz olarak gerçekleşecek her türlü dış koşula ve türbülansa karşı dirençli olmak demektir.

Duygusal enerjiniz söz konusu olduğunda, bedeninizde sıkışıp kalan ve fiziksel rahatsızlıklar olarak tezahür eden ‘varsayılan bilinçsiz duygularınız’ın farkına varmak istersiniz.

Buna zihin-beden bağlantısı denir.

Bilim insanları, vücudunuzun nasıl hissettiğinize tepki verdiğini açıklar – stresli, endişeli veya üzgün olduğunuzda, vücudunuz size; bir şeylerin doğru olmadığını söyleyebilecek şekilde tepki verir.

Vanderbilt Üniversitesi’nde Farmakoloji bölümünden Oakley Ray, “Zihin-beden veya biyopsikososyal paradigmaya göre, zihin ve beden arasında gerçek bir ayrım yoktur; nedeni de beyin ile nörolojik, endokrin ve bağışıklık sistemleri arasında var olan iletişim ağlarıdır” diye ifade eder.

Bu nedenle, “fazla stres sizi hasta eder” sözü bir hakikat tanesinden daha fazlasını içerir.

Zihinsel Beden

düşünme
düşünme

Burası tüm fikirlerinizin, düşünce formlarınızın, inanç sistemlerinizin depolandığı, asimile edildiği ve düzenlendiği yerdir. Gerçekleriniz ve algılarınız zihinsel bedeninizde oluşur.

Zihinsel bedeniniz, davranışlarınızı yönlendiren ve deneyimlerinizi yaratan esas motordur.

Aynı zamanda, sizi hayatta sıkıştırıp bir yerde saplı tutabilecek veya sizi ileriye taşıyabilecek şekilde, kendi kendini gerçekleştiren bir kehanete dönüşen zihin yapılanmanız olarak da bilinir.

Bu katmanın ayrıca zihinsel ve ruhsal bedenleriniz arasında bir filtre görevi gördüğünü anlamak da çok önemlidir.

Bu iki beden arasındaki bağlantı, sizi yüksek bilince bağlayan sezgi olarak bilinir.

Dolayısıyla zihinsel bedeniniz, çocuklukta edindiğiniz, çocuklukta benimsediğiniz ve yaşamınız boyunca geliştirdiğiniz programlarınız, kalıplarınız ve inanç sistemleriniz tarafından yönetildiği için zihinsel farkındalığı ima etmez.

Başka bir deyişle, zihniniz farkında olmayabilir ve farkında olmayan bir zihin, size her zaman haklı olduğunuz hissini verdiği için başınızı büyük belaya sokabilir.

Dahası, farkında olmayan bir zihin, sizi olumsuz senaryolara saplanıp kalan ve zihinsel berraklık ve odaktan mahrum bırakan zihinsel gevezelik veya gürültü ile sonuçlanır.

Bu nedenle, zihinsel bedeninizin farkındalığını geliştirmek, dengeli bir zihne sahip olmak için çok önemlidir.

Sezgiyi ve Dengeli Bir Zihni Geliştirmek

İnsanların enerjiye uyum sağlayamamalarının ikinci nedeni (vücutlarında olmamak dışında) gürültü ve dikkat dağınıklığıdır.

Bu, aşırı düşünme olarak bilinen, içimizdeki o zihinsel gevezelik veya gürültüdür.

Aşırı düşünmek, insanlarla tartışmalara, zayıf karar vermeye ve sağlık sorunlarına neden olabilir. Yani dengeli düşünme, düşünceyi ve sezgiyi uyum içine sokmak demektir. Ki bu durum; sadece ilişkilerinizi geliştirmekle kalmayacak, aynı zamanda yaratıcılığınızı tamamen yeni bir düzeye taşıyacaktır.

Ruhsal Beden

Bu, insan enerji alanının son katmanıdır. Sizi evrensel bilince bağlayan yüksek farkındalığınızdır. Ve sezgi, evrensel bir alandan bilgi almanıza yardımcı olan esas araçtır.

Çakra sistemi perspektifinden ifade edilecek olursa; yukarıdan aşağıya doğru enerjiyi vücudunuza çektiğiniz, göklere bağlı olan taç çakranız işte bu ruhsal bedeninizdir.

Jeffrey, bu çakranın ilham ve ruh bağlantısı ile ilgili olduğunu ifade eder. Çünkü aynı zamanda sizi diğer çakralara da bağlar.

Bunu, fikir aldığınız kozmik ‘gelen mesajlar kutunuz’la kıyaslar. Ayrıca ruhsal bedenin, geçmiş yaşamlarınız ve bağlantılarınız hakkında bilgi depoladığını ekler.

Bu enerji noktası bloke edildiğinde, insanlar kendilerinin ötesinde bir şey olduğuna ve tanrısallığın bir parçası olduklarına inanmazlar.

Genellikle bilgeliklerine ve daha yüksek rehberliklerine güvenmezler.

Tersine, eğer ruhsal bir farkındalığa sahipseniz de, gerçekten bir Ruh olduğunuza dair o meta anlayışla yaşarsınız.

Algınızla kolayca bedeninizin ve zihninizin ötesine geçersiniz ve her şeyin ilahi bir şekilde düzenlendiğine ve en yüksek iyiliğiniz için çalıştığına dair güçlü bir hisle yaşamınız boyunca ilerlersiniz.

Jeffrey bunu rehberlik sisteminiz olarak hizmet eden bir Ruh Bağlantısı şeklinde ifade eder. Öyle ki, sizden daha büyük bir şey tarafından koşulsuz olarak sevildiğini hissetmek için çok önemlidir.

Ve Jeffrey şöyle ekler:

“Ruh Bağlantınız, başkalarıyla ve Evrenle bağlantı duygunuzdur.”

Özetlemek gerekirse, insanın enerji alanı bedeninin fiziksel sınırlarının ötesine uzanır – çok boyutludur, birbirine bağlıdır ve aşkın bir yapıdadır.

İnsan türü olarak evrimleşirken, ilahi doğamızı tam olarak ifade edebileceğimiz dünyayı birlikte yaratmak için, bedenimize ve Ruhumuza eşit derecede dikkat ederek, kendimizin tüm bu boyutlarına odaklanmaya başladığımız zaman, insanlık tarihindeki o önemli an olur.

 

* Orijinal metin: https://blog.mindvalley.com/exploring-the-5-layers-of-the-human-energy-field/