Yakın aile üyelerinizin her birinin telefon numarasını sorsam hemen söyleyebilir misiniz? Peki ya en yakın beş arkadaşınızın numaralarını?

Pek çoğumuz bu numaraları ezberimizden söyleyemeyiz. Ancak telefon numaraları söz konusu olduğunda bunları hatırlayamadığımız için üzülmeli miyiz? Numaralar, onları hiç unutmayacak bir alette depolandıysa bunun anlamı nedir?

Aslında bütün bunların bir anlamı bar. Bundan birkaç yıl önce Kaspersky Lab isimli siber güvenlik firması, dünyanın her bir yanından binden fazla tüketicinin katıldığı bir araştırmanın sonuçlarını yayınladı. İstatistikler, uyarıcı bir nitelikteydi.

Araştırmaya göre yetişkinlerin yüzde 49’u eşlerinin numaralarını, yüzde 57’si işyeri numaralarını ve yüzde 71’i ise kendi çocuklarının bile numaralarını hatırlayamıyor.

Kaspersky Lab, bu durumu “dijital amnezi” olarak isimlendiriyor. Dijital amnezi, arkadaşlar ve aile üyelerinin telefon numaralarından randevularımıza, ev işlerine ve hatta evimize giden en hızlı rota için dijital cihazlarımıza güvenmemiz anlamına geliyor. Gerekli detayları cihazımıza (akıllı telefonumuza) girdiğimiz zaman artık o bilgileri hatırlamamıza gerek kalmıyor.

Kafamızdaki bilgilerin bu şekilde dijitalleşmesi katılımcıların üçte ikisine göre hayatımızda daha büyük ve daha iyi şeyler bırakmamız için bizi özgürleştiriyor. Ancak aynı zamanda bu tarz bir amnezinin uzun dönemde zararlı etkileri olabilir.

Telefon numaralarını unutmak sadece bir başlangıç

Tabi ki kişi listenizi yanlışlıkla bozmanız sinir bozucu olabilir ve dijital amneziniz nedeniyle hiçbirini aklınızda tutamıyor gibi görünebilirsiniz ancak bu sadece buzdağının görünen kısmını oluşturuyor.

Eskiden okulda bazı şeyleri nasıl ezberlediğinizi (ve öğrendiğinizi) düşünün. Güneş sistemimizdeki tüm gezegenlerin isimlerini öğrenmek, ezberleyerek öğrendiğimiz şeylerden sadece bir tanesi. Eski başbakanların ya da cumhurbaşkanlarının isimlerini öğrenmek ya da ülkemizin haritasını çizebilmek genelde ezber yolu ile gerçekleşebiliyordu. Bir şeyleri öğrenmek için sıkı bir şekilde çalıştınız ve genellikle başarılı oldunuz. Hatta bugün bile okul döneminde öğrendiğiniz şeyleri hatırlıyor olabilirsiniz.

Aynı şey, günümüz öğrencileri için söylemek mümkün olmayabilir. Science dergisinde 2011 yılında yayınlanan bir makalede “Google’lamak” kelimesinin, yani Google gibi bir arama motorunda arama yapmak ile eş anlamlı olarak kullanılan terimin, hafızamız üzerindeki etkileri analiz edildi. Dört araştırma sonrası elde edilen sonuçlarda bilim insanları, zor problemler ile karşılaşıldığında insanların öncelikle bilgisayarlar hakkında düşündükleri ve insanların bilgiye ilerde erişimleri olacağını düşündüklerinde bilginin kendisini hatırlamakta daha düşük oranlara sahip olduklarını gösteriyor. Gerçek bilgiyi hatırlamak yerine insanlar bu bilgiye nasıl ulaşabildiklerini hatırlıyorlar. Örneğin, kullandıkları anahtar kelimeleri ve hangi arama motorunu kullandıklarını hatırlıyorlar.

İnternet bu şekilde kendi hafızamızın bir parçası ve yedeği haline geliyor. Örneğin, yol tarifi konusunu düşünelim. Eskiden daha önce gitmediğiniz bir yere girmek için kocaman bir harita kullanır ya da o yörenin insanlarından karmaşık yol tarifleri alırdık. Bugün bir yere girmek istediğimizde genellikle oraya nasıl gideceğimize dair detaylı talimatlar alsak da bunları hayatımız boyunca hatırlayamıyoruz. Çünkü beynimiz bu adresi Google Haritalar’a girdiğimizde oraya nasıl gideceğimizi öğrenebileceğimizi biliyor. O halde hali hazırda karmakarışık olan beynimize daha fazla bilgi yüklememizin anlamı nedir?

Dijital dünyanın ve internetin kuşkusuz olarak pek çok faydası var. Artık gideceğimiz yön gibi gereksiz görünen detayları hatırlamanın yükünü taşımıyoruz, zihinlerimiz özgürce dolaşmakta özgür. Belki bu zihinsel toparlanma daha hızlı düşünmemizi, daha yaratıcı olmamızı ve daha az endişelenmemizi sağlıyor.

Hafızanıza ihtiyacınız olan zamanlar olacak

Ancak bu aynı zamanda kaygan bir yokuş. Mutlaka ki eski tarz ezberleme tekniklerini kullanmanız gereken zamanlar gelecek. Hiçliğin ortasında kaldığınızı, telefon sinyali olmadığını ve gideceğiniz yer için o yörenin insanına soru sormanız gerektiğini düşünün. Ya da patronunuzun telefondan birtakım karmaşık görevler verdiğini ve bunları zamanında not alamadığınızı düşünün.

Bazen de akıllı telefon ya da Google araması ile çözemeyeceğimiz ilgili olmayan bazı hayat tecrübelerimiz olacaktır. Örneğin, partnerinizin dizlerinin üzerine çöküp evlenme teklif ettiğinde söylediği şeyler. Çocuğunuzun emeklemeden önce geçirdiği haftalar ya da çocukken en sevdikleri yiyecekler. Dijital amnezi sizce bu hatıraları yavaşça mahvediyor mu?

İnternet ve dijital aletler hayatı kolay bir hale getiriyor ancak bizi de daha hassas bir hale getiriyor. Buradan çıkarılacak sonuç oldukça basit: Yapmanız gerekiyorsa dijital çağı kabul edin, ancak telefonunuzu evdeyken arada sırada bırakın. Beyniniz bunu yaptığınız için size minnettar olacaktır.