Araştırmalar, depresyon hastalarının %40’ının tedaviye cevap vermediğini, yarısından fazlasının da kısmi olarak başarıya ulaştığını gösteriyor. Bu pek de parlak olmayan sonuçlar, akıllara şu soruyu getiriyor: Depresyona ve tedaviye olan yaklaşım doğru olmayabilir mi? Kronik ağrı ve hastalıklar üzerine kendi adını taşıyan bir kliniği bulunan, bütünleşik tıp uzmanı Dr. Gary Kaplan, depresyonla ilgili bilinmeyenleri paylaşıyor, biz de Uplifers olarak sizlere sunuyoruz.

 

Sayıları gittikçe artan araştırmalar, depresyon ve kaygı bozukluklarının sebebinin ruhsal değil, daha çok kaynağını beyinden alan fiziksel bir iltihaplanmanın belirtileri olduğu görüşünde. Bu yaklaşım, tıp dünyasında ve bu rahatsızlıklardan mustarip olanlar arasında bir umut ışığı doğurdu diyebiliriz. Depresyon ve kaygı bozukluklarının bir semptom olarak görülmesi, potansiyel sebeplerin içyüzünü daha iyi anlamaya ve tedavi için alternatif yöntemler bulunmasına olanak sağlıyor.

 

Mind Body Green’de paylaşılan bilgilere göre, depresyon ve kaygının çoğu zaman gözden kaçan 8 nedenini şöyle sıralayabiliriz:

 

  1. Çölyak hastalığı ya da glüten duyarlılığı

Çölyak hastalığı bedenin, buğday, arpa ve çavdarda bulunan glütene olumsuz reaksiyon vermesinden kaynaklanır. Çölyak olmayan glüten hassasiyeti de, aynı şekilde bu maddelere karşı tepki verir. Glüten hassasiyetinin nasıl işlediği tam olarak bilinmese de, etkileri çölyak hastalığınınkilere oldukça yakın. En yaygın görülen rahatsızlıklar bağırsaklarla ilgili olsa da, bu sorunları yaşayan insanlar tek semptom olarak kaygı ve depresyon da gösterebiliyorlar.

 

Çölyak hastalığı basit bir kan testiyle anlaşılıyor. Glüten hassasiyetini anlamanın tek yolu ise, 6 hafta boyunca glütensiz gıdalarla beslenmek ve gelişmeleri takip etmek. Eğer beslenme düzeninizde radikal değişiklikler yapmayı düşünüyorsanız, önce doktorunuza başvurmayı ihmal etmeyin.

 

  1. Uyku apnesi

İki tip uyku apnesi mevcut: En yaygını, boğazın arkasındaki yumuşak dokunun çökerek uyku sırasında solunum yolunu kapaması sonucu oluşan obstrüktif (tıkayıcı) uyku apnesi; diğeri de çok yaygın olmasa da, beynin bedene nefes alması gerektiğini söylemeyi unutması sonucu gerçekleşen santral uyku apnesi. 2003 yılında yapılan bir araştırmaya göre, depresyondan mustarip olan her 5 kişiden biri, aynı zamanda nefesle ilişkili uyku problemleri de çekiyor.

 

Eğer çok uyumanıza rağmen kendinizi dinlenmiş hissetmiyorsanız ya da sıklıkla uyuyakalıyorsanız, doktorunuzla konuşup, ondan uyku apnesiyle ilgili bir değerlendirme yapmasını isteyin.

 

  1. Zehirleyici küfe maruz kalma

İç mekânlarda bulunan bazı küflere maruz kalmak, depresyon, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, odaklanmakta zorluk, yorgunluk, kronik sinüs enfeksiyonu ile akciğerle ve nörolojiyle ilgili çeşitli semptomlara yol açabiliyor. Eğer evinizde küf olduğundan endişeleniyorsanız, küf zehirlenmesi konusuna aşina olan bir doktora görünmenizde fayda var.

 

  1. Tirod hastalığı

Tiroidin hem az hem fazla çalışması, kilo değişimleri ve yorgunluk bir yana, depresyon ve kaygı olarak da kendini gösterebiliyor. Eğer klinik anlamda depresyondaysanız, tiroid seviyelerinizi kontrol ettirmenizde fayda var.

 

  1. İlaçlar

Kullandığınız bir takım ilaçların da depresyon ve kaygıya neden olması ya da bunları daha da ağırlaştırması oldukça muhtemel. Yüksek tansiyon tedavisinde kullanılan beta-brokerler, akneyle savaşan bazı güçlü ilaçlar, lipit düşüren haplar ve doğum kontrol hapları, yan etki olarak depresyonu da kapsıyor.

 

Eğer düzenli olarak kullandığınız bir ilaç varsa, bu ilaçların içerikleri ve etkilerini araştırmalı, bu konuda da doktorunuzdan yardım almalısınız.

 

  1. Kahve

Bu konuda yapılan bir takım araştırmalar, kahve tüketimi ile yüksek depresyon ve kaygı bozukluğu riski arasında bağlantılar olduğunu gösteriyor. Bazıları için günde 1-2 bardak kahve içmek herhangi bir sorun yaratmazken, depresyona meyilli olanların kahve tüketimlerini kontrol etmeleri gerekiyor.

 

En az iki aylık bir süre boyunca kahveyi hayatınızdan tamamen çıkararak, ruh durumunuzda herhangi bir değişme olup olmadığını gözlemleyebilirsiniz.

 

  1. Sağlıksız beslenme düzeni

2011 yılında Kamu Sağlığı ve Beslenme Dergisi’nde yayınlanan bir araştırmaya göre, hamur işleri ve fast food ağırlıklı bir beslenme düzenine sahip olanların depresyona girme riski %51 artıyor.

 

Buna karşın omega-3 yağ asitleri (balık, ceviz ve keten tohumu) ile antioksidanlar (renkli meyveler, orman meyveleri, ıspanak, brokoli ve karalahana gibi yeşil sebzeler) açısından zengin bir beslenme şekline sahip olmak, beynin, serbest radikalleri onarmasına ve en iyi şekilde işlemesine yardımcı olan besinleri sağlıyor.

 

  1. Laym hastalığı

Laym ve keneden kaynaklı diğer hastalıklar gittikçe yaygınlaşıyor. Bu hastalığın en fazla görülen semptomu eklem ağrısı olsa da, depresyon ve kaygı bozuklukları da diğer belirtiler arasında.

 

Laym hastalığı ve nöropsikiyatrik hastalıklar arasındaki bağlantı, ilk olarak 1994 yılında, Amerikan Psikiyatri Dergisi’nde açıklandı ve o zamandan beri geniş çapta inceleniyor. Çok nadir de olsa bu ilişki bazen göz ardı edilebiliyor. O yüzden eğer kronik ağrı ve ruhsal problemlerden şikayetçiyseniz, bu tanıyı ciddiye alıp üzerine düşmenizi öneririz.