Ketojenik diyetlerin faydalarına dair her geçen gün yeni şeyler keşfediliyor.

Ketonlar, beslenme programımızda karbonhidratları azalttığımızda karaciğer tarafından üretilen önemli metabolitlerdir. Bu nedenle de düşük karbonhidratlı olarak beslenmeye ketojenik diyet adı verilir. Çünkü bu sayede karaciğerimiz çok fazla keton üretir ve kandaki keton oranı artar. Beslenmemizdeki karbonhidrattan türetilen glikoz az miktarda olduğunda alternatif yakıt olarak ketonlar kullanılmaktadır. Normal şartlar altında sürekli olarak glikoz isteğinde bulunan beynimiz bile ketonları yakıt olarak kullanabiliyor.

Ketonlar, yağ hücrelerinde bulunan yağ depolarından türetildiklerinden, yağ depolarının metabolize edilme, yakılarak enerjiye dönüşme hızı artıyor. Bu bakımdan vücudunda depolanan yağlardan şikayetçi olan, yağlarının erimesini isteyen kişiler için ketojenik diyet çok mantıklı bir seçim olacaktır. Aynı paralelde bu konuda yapılan yeni araştırmalar, ketojenik diyetin sadece yağları daha hızlı yakmakla kalmadığı, bir de ömrü uzattığını gösteriyor.

Kısa süre önce Science Dergisi’nde yayınlanan bir makaleye göre, ketonlar; vücudu oksidasif stresten (yani genel olarak yaşlanmadan) koruyan bir grup yeni genlerin oluşumunda önemli rol üstleniyor. Aynı çalışmaya bağlı diğer yan çalışmalar ise ketonların uzun ömürlü metabolitler olduklarını gösterdi. Bu çalışmalara göre kandaki keton seviyesi yükseldikçe kişinin ömrü de % 26’lara varan oranda artıyor. Bu çalışmalardan edinilen diğer veri ise kandaki keton oranının yükselmesi, kişinin metabolik kusurlarının onarılmasına yardımcı oluyor.

İnsanlar keton üretimini teşvik etmek istiyorlarsa karbonhidrat alımlarını günde 50 gram civarında dengelemeliler. Ancak lifli karbonhidrat alımlarını azaltmalarına gerek yok. Hem bir yakıt kaynağı hem de hücre sinyal molekülü olarak ketonlar hakkındaki heyecan verici bu yeni bakış açısı tedavisel yaklaşımların da önünü açmaktadır. Siz de hem sağlıklı hem fit hem de uzun ömürlü olmak istiyorsanız karbonhidratlardan uzak dursanız iyi olur.