Ketojenik diyet esnasında vücudun temel enerji kaynağı karbonhidratlar değil, ketonlardır ve bu sürece ketosis adı verilmektedir. Bu durum kaslardaki glikojen depolarının da boşaldığı anlamına gelmektedir ve ketosis halinde kalabilmek için temel olarak günde 50 gramdan daha az karbonhidrat tüketmek gerekmektedir.

Ancak pek çok kişi karbonhidratların kas gelişimini hızlandırdığını düşünmektedir ve bu nedenle uzun vadede ketojenik diyet ile kas geliştirmenin pek mümkün olmadığına inanmaktadır. Dolayısıyla metabolizma üzerine bilgilerimizi biraz hatırlamak ve kas üretim sürecine bir göz atmak gerekiyor.

Karbonhidratlar, Protein ve İnsülin

Karbonhidratlar vücutta üretim sürecini başlatabilirler ve bunun sebebi hormonlar tarafından aktifleştirilen süreçleri uyarmalarıdır ve proteinler de benzer bir etkide bulunurlar. Karbonhidratlar pankreastan insülin hormonu salgılanmasına sebep olurlar ve insülin hormonu ise kan glukoz düzeylerinin ayarlanmasını sağlasa da bu konuda tek yetkili değildir.

Karbonhidratların ve insülin hormonu salgısının kas gelişimi ile yakından ilişkisi bulunmaktadır. Hatta pek çok uzman bu sürecin kas sentezi için vazgeçilemez olduğunu belirtmektedir. Zira insülin sayesinde kan akışında bulunan amino asitler kaslara geçebilmektedirler.

Karbonhidratlar ve Protein Sentezi

Protein sentezi sürecine bakacak olursak, karbonhidratların bu noktada gerekli olmadıklarını görebiliyoruz. Örneğin yumurtada bulunan lösin amino asidi, protein sentezinin temel yapıtaşlarından birisidir ve bunun anlamı protein sentezinin karbonhidratlar olmadan da gerçekleşebileceğidir.

Pek çok kişi anabolizma tabirini kas protein sentezi olarak sınırlandırır ancak bunun ötesine bakmak gerekir çünkü anabolizma kas üretimini destekleyen bütün bir fizyolojik süreci temsil etmektedir. Bu anlamda insülin elbette anaboliktir.

Karbonhidratlar, İnsülin ve İyileşme

Kasların gördüğü hasarın iyileşmesi genellikle gözardı edilen bir durumdur. Halbuki çalışmalardan sonra ne kadar iyi toparlanırsanız, o kadar fazla çalışma yapabilirsiniz. Karbonhidratlar ise bu iyileşme sürecini hızlandırırlar ve kas üretim kapasitenizi arttırırlar.

Karbonhidrat temelli insülin salgılanması protein sentezini arttırmasa da, kas parçalanmasını azaltır. Yani bu bilgiler ışığında, karbonhidratların anabolik olduklarını ve protein sentezi ile parçalanması arasındaki ilişkide yararlı oldukları söylenebilir, buna insülinin eklenmesi azot dengesinin de korunmasına yardımcı olmaktadır.

Karbonhidratlar aynı zamanda iyileşme hızını da arttırırlar. Yoğun egzersizler sırasında bağışıklık sisteminin gücü geçici olarak baskılanır ve karbonhidratlar bu immünobaskılayıcı etkinin azaltılmasını sağlarlar ve azalan glikojen depolarının tekrar doldurulmasına yardımcı olurlar.

Eğer haftada sadece üç gün egzersiz yapıyorsanız, spordan hemen sonra karbonhidratlar almanız o kadar da gerekli değil çünkü günlük normal karbonhidrat tüketiminiz glikojen depolarınızın dolması için yeterli olacaktır. Eğer fazla kas üretmek istiyorsanız egzersizlerden sonra bir kaç tane muz tüketmeniz yeterli olacaktır.

Kreatin

Kreatin en sık kullanılan besin desteklerinden bir tanesi çünkü gücü, bilişsel fonksiyonları ve insülin hassasiyetini arttırmaktadır. Kreatini karbonhidratlarla birlikte almak kaslar arasındaki kreatin düzeyini arttırmaktadır ve bu da kasların kreatin depolama kapasitesini arttırmaktadır.

İnsülin aynı zamanda hücrelerdeki elektrolit birikimine de yardımcı olmaktadır ve kasların kreatin depolarını doldurmakta, hücre hacmini yükseltmektedir. Artan hücre sıvıları ve hacmi ise anabolizmayı desteklemektedir.

Karbonhidratlar Olmadan Anabolizma

Bütün bu bahsettiklerimizden anlayabileceğiniz gibi, karbonhidratlar anaboliktirler yani kas yapım sürecini hızlandırırlar. Ancak ketojenik diyette güç ve kas kazanmak mümkün müdür derseniz, buna da evet cevabını vermek gerekir. Zira insan bedeni kendini pek çok farklı koşula adapte edebilmektedir ve bu nedenle çeşitli imkanları çeşitli beslenme tarzları ile sunmaktadır.

Karbonhidratlar protein sentezini başlatmak için mecburi değiller ancak bu süreci daha etkili hale getirmenin yolları da mevcut olabilir.

Kronik olarak düşük karbonhidratlı bir beslenme düzeninde vücut normal biyokimyasal kuralları takip etmez çünkü değişmek zorundadır. Kas glikojenini çok daha verimli bir şekilde kullanır, maksimum performans için gerekli olan enzimleri aktifleştirecek genleri kullanmaya başlar ve düşük karbonhidrat ve düşük insülin ortamında çalışacak şekilde kendisini düzenler.