Kişisel krizle birlikte gelen farklı duyguların analizi, olumsuz bir durumdan sonra nasıl ilerleyeceğiniz konusunda fikir sahibi olmanızı sağlayabilir. Bu iç gerçeklikleri yeteri kadar yönetebilmeniz, dirençli olabileceğiniz anlamına gelir.

Kişisel bir krizle gelen duygular, sizi durdurma potansiyeline sahiptir. Mevcut koşullarınızda yaşanan bu ani ve beklenmedik değişiklik sizi, psikolojik olarak hazır olmayabileceğiniz olumsuz duygulara sürükleyebilir. Acı, ıstırap, belirsizlik, korku… Bu iç gerçekliklerin oynadıkları rolü anlamanız, ortaya çıktıklarında onlara etkili bir şekilde çözüm bulmanızda yardımcı olabilir.

Peki, bunu nasıl yapacaksınız? Çoğu insanın bildiği şey, kişisel bir krizde oldukları zaman düşünmek için ve iyi kararlar vermeye yönelik olarak zihinsel netlik için çok az zaman olduğudur. Bir tür zorluk ortaya çıktığı zaman bunun sonucu korku olur. Bu durum normaldir ve hatta olması muhtemeldir.

İnsan beyninin hala esas olarak içgüdü ve ilkel savunma mekanizmalarına dayalı olarak çalıştığını unutmayın. Bu yüzden içsel durumunuzdaki bir tehdidi ya da değişikliği algıladığınız, hissettiğiniz ya da tespit ettiğiniz zaman genel olarak ortaya çıkan tepki şudur: koşma arzusu. Korku, her şeyi kontrol eder ve denge ve sağduyu ile düşünmek çok zor olur.

Öncelikle bir an için durmamız ve “krizin” ne anlama geldiğini tanımlamamız iyi olacaktır. “Kriz”, Yunanca’dan gelmektedir ve aynı fikir etrafında birleşen çeşitli anlamlara sahiptir: karar, yargı, çözüm ve anlayış.

Bu tanım, basit bir gerçeği anlamanıza yardımcı olacaktır. Kriz, sizi korkularınızla yüzleşmeye ve yeni kararlar verebilmeniz için bunların üzerinde çalışmaya zorlar. Bu sayede hayatınızda yeni bir sayfa açabilirsiniz.

Ancak bu noktaya gelmeden önce krizin yapısını anlamak ve krize hangi duyguların dahil olduğunu bilmek gerekir. Gelin, kişisel kriz kavramını biraz daha derinlemesine inceleyelim.

“Eski olan ölmediğinde ve yenisi henüz ortaya çıkmadığında kriz meydana gelir.”

Bertolt Brecht

Kişisel kriz nedir?

Albert Einstein, kriz olmadan hiçbir mükafatın olmadığını söylerdi. Einstein, içimizdeki en iyinin, bu zorlu anlarda gelişebileceğini gösterdi. Her krizde rüzgar, bizi devam etmeye teşvik eden bir okşayış gibidir. Bu fikirler bize ilham verip motive edebilse de istikrarsızlık, belirsizlik ve korkunun sizi kontrol etmeye çalıştığı bu anlar ile yüzleşmenin kolay olmadığı ortadadır.

Diğer yandan herkesin farkında olduğu bir diğer şey ise tüm krizlerin aynı olmadığıdır. Krizlerden bazıları, fiziksel ve duygusal dengemize yönelik açık tehditlerdir. Ancak diğer zamanlarda krizler, değişim yaratan ani olaylardır. Bu değişim karşısında bir tür tepki üretmek gerekir.

Kişisel kriz kavramı elbette ki karışıktır ve pek çok durumu içerebilir. Doktor Donald Coates ve Katherine Eastman tarafından yapılan bir araştırmada bu durum açıklanmaktadır. Değişime ve zorluğa dair bu geçici durumlar, sonsuz bir kaynağa sahiptir ve bizi her yaştayken etkileyebilir. Aynı şekilde çoğu durumda bunlar, aynı iç gerçekliklerin ya da duyguların ortaya çıkmasıdır.

Kişisel krizle gelen 5 duygu

Korku (Buna hazır değilim, korkuyorum)

Korku, beyindeki amigdala tarafından düzenlenen bir duygudur. Bu duygusal gözcünün işi, bir tür tehdit tespit edildiğinde korku tepkisi üretmektir. Amigdala ayrıca normal zihinsel dengenizi değiştirmekle tehdit eden beklenmedik olaylarda da korku yaratabilmektedir.
Örneğin; işi, arkadaşlığı, bir aile üyesini kaybetmek ya da sizin için önemli olan bir şeyi geride bırakmak gibi hayatınızda meydana gelen önemli değişiklikler, bu ezici duygunun, yani korkunun kapısını açabilir.

Öfke (Bu neden benim başıma geliyor?)

Bazen öfkenin yanı sıra kızgınlık ve kafa karışıklığı da hissedebilirsiniz. Kişisel bir krizden geçen kimse, kendini şu soruları sormaktan alıkoyamaz: Neden ben? Bu duyguyu hissetme süreci oldukça normaldir. Değişiklikle birlikte öfke yaşamak, bunun olduğunu kabullenmeyi reddetmek ve hatta yanlış anlaşıldığını hissetmek yaygın olarak görülmektedir.

Arzulanan durum, yavaş yavaş kabul etmektir. Ancak kişisel krizden geçen kimse, bu aşamadan önce öfke dalgalanmaları hissedecektir.

Değişime direnme (Güçsüz hissediyorum, hiçbir şey yapamıyorum)

Kişisel krizle birlikte başlarda gelebilecek duygulardan bir diğer ise güçsüzlüktür. Öfke ve kafa karışıklığından farklı olarak bu durumda, olan biten şeyleri değiştiremeyeceğiniz fikri ter alır. Örneğin, eşi tarafından terk edilen kimse, “Dünya benim için bitti, bir daha asla mutlu olamayacağım” diye düşünebilir.

Aile üyelerinden birini kaybeden bir kimse şu şekilde düşünebilir: “Dünya durdu ve geri dönüşü yok, her şey bitti”. Bunlar, bir krizin ilk aşamalarında tekrarlanan fikirlerdir. Yapılacak en iyi şey, bu duygulara sarılmaktan ya da onları kalıcı hale getirmekten kaçınmaktır.

Bunun yerine size başkalarının yardım etmesine izin verin, bu sayede bakış açınızda değişiklikler meydana getirebilirsiniz.

Direnme, kişisel krizle gelen duygulara dayanmaktan gelir.

Utanç ve rahatsızlık tarzı duygular (Herkesten ve her şeyden uzak kalmak istiyorum)

Bazı insanlar, kendilerini belli durumlarda görmekten utanırlar. Bazıları ise kendilerini rahatsız hisseder ve herkesi ve her şeyi reddetme eğiliminde olur. Neredeyse tüm durumlarda soyutlanmayı istemek, şu anki gerçeklikten uzak durmak ya da yalnız kalmak yaygın olarak görülür.

Kişisel kriz sonrası sınırlı bir süre boyunca kendini tanımak ve iç gözlem yapmak iyi şeyler olabilir. Bunu yapmak, düşüncelerinizi yeniden düzenlemenize ve yeni gerçekliğe uyum sağlama sürecini başlatmanıza yardımcı olabilir. Ancak iyileşmeniz için duygusal olarak yavaş yavaş başkalarına açılabilmeniz gereklidir.

Duygusal acı (İncinmiş, kederli ve felce uğramış gibi hissediyorum)

Acının, hayatın bir parçası olduğunu söyleyebilirsiniz. Ancak bunu kendi hayatınızda yaşamanız söz konusu olduğu zaman bunun adaletsiz, beklenmedik olduğu ve hatta bazen dayanılamayacak kadar büyük göründüğünü fark edebilirsiniz.

Gerçekten de kişisel krizle birlikte gelen diğer duygular, duygusal acıyı oluşturan duygulardır. Üzüntü, ıstırap ve çaresizlik gibi duygular, sizi her zaman inciten ve nasıl rahatlayacağınızı bilmediğiniz içsel bir yaranın olduğunu gösterir.

Bu duygusal acının varlığını net bir şekilde düşünmenize, kabul etmenize ve tanımanıza ve bu duyguyu geçerli kılmanıza ne yardımcı olabilir? Psikolojik başa çıkma stratejiler,, dengenizi yeniden kazanmanıza yardımcı olabilir. Tüm bu içsel duyguların yavaş yavaş akmasına ve azalmasına izin vermeniz, acınızdan kurtulmanızı sağlayacaktır. Ayrıca travmayı atlatmak için yeni kararlar yaratmanıza da yardımcı olabilir.

Sonuç olarak kişisel krizle gelen tüm bu duyguları anlamak, dayanıklılığınızı güçlendirmenize yardımcı olacaktır. Bu süreç, kolay ya da hızlı bir süreç değildir. Sadece birkaç günde ya da haftada bir krizin üstesinden gelemezsiniz. Bu acı verici duygularla yüzleşme sürecinden geçmeniz gerekir.

Her zorlu adım ile birlikte umursamaz hale geleceksiniz, kalbiniz daha fazla sakinleşecek ve zihniniz daha esnek, yenilikçi ve yaratıcı hale gelecektir. Eninde sonunda, sadece rahatlamakla kalmayacak, aynı zamanda yeni ve muhteşem yollar da bulacaksınız.