Bir bebek sahibi olmak hem sevindirici hem de heyecanlandırıcı bir hadise. Aylar öncesinden hazırlıklar yapılır, ilk giysileri alınır, doğumun nerede yapılacağı, odası vs. her ayrıntı ince ince düşünülür. Ama ailenin ve çevrenin de en çok ilgisini çeken şey bebeğin cinsiyetidir. Bebeğin cinsiyeti belli olduktan sonra isim arayışları başlar. Eğer bebeğinizin cinsiyeti kız ise hazırladığımız kız isimleri sözlüğüne bir göz atabilirsiniz.

Açelya: Renkli çiçekler açan bitki.

Afra: El değmemiş beyaz toprak.

Ahsen: Çok güzel, olağanüstü.

Ahu: Ceylan, zarif kadın.

Akşın: Beyaz tenli kadın.

Aleyna: Üzerine, üstüne, aleyhine.

Algın: birine gönül vermiş, tutkun.

Alkım: gökkuşağı

Alya: Yüksek yer, gök.

Arın: Arı, katışıksız, temiz.

Arsen: kurtuluş, özgürlük.

Asu: Yaramaz, haşarı çocuk.

Asude: Rahat, dingin, huzurlu.

Asya: Dünya’nın en büyük kıtası.

Aybike: Ay gibi güzel kız.

Ayça: Hilal.

Ayda: Dere kıyılarında yetişen bir bitki.

Aylin: Ayın ve bazı yıldızların dolayındaki ışık çevresi, hale, ayla.

Ayşıl: Ay gibi ışıklı, parlak.

Ayşim (Ayşin): Ay gibi güzel olan.

Azra: El değmemiş kız.

Bade: Şarap, içki, aşk.

Bala: Yavru, çocuk.

Balca: Bal gibi tatlı, sevimli olan.

Banu: Prenses; hanımefendi, kadın.

Begüm: Hanım, Hint prenseslerine verilen unvan.

Beliz: İşaret, iz, im.

Bengi (Bengü): Sonu olmayan, sonsuz, ebedi.

Bengisu: Ölümsüzlük suyu.

Beren: kuzu.

Bergüzar: Armağan, hatıra, yadigar.

Beril: Zümrüt.

Berin: En yüksek, çok yüce.

Beste: Bir müzik eserini oluşturan ezgilerin tümü

Bike (Bige): Evlenmemiş, çocuğu olmayan kadın.

Bihter: Daha iyi, en iyi.

Burcu: Güzel koku.

Burçak: Taneleri yem olarak kullanılan bir bitki.

Burçin: Dişi geyik.

Buse: Öpücük.

Büşra: Sevinçli haber.

Cankız: Sevilen, sevimli, candan olan kız.

Cansel: Hayat veren su.

Cansın: İçten, gönülden.

Cavidan: Sürekli, kalıcı olan, sonsuz.

Cemre: Şubat ayında birer hafta arayla havada, suda ve toprakta oluştuğu sanılan sıcaklık yükselişi.

Ceren: Gözlerinin güzelliğiyle ünlü, ince bacaklı, hızlı koşan, zarif hayvan, ceylan.

Ceyda: Uzun boyunlu ve güzel kadın.

Cihanfer : Cihanı aydınlatan çok güzel kadın.

Çağda: Yeni bir çağa adım atmış olan.

Çağla Badem, kayısı, erik gibi yemişlerin olgunlaşmamış hali

Çakıl: Su yataklarında sürtünmeyle yuvarlaklaşmış küçük taşlar

Çiçek: Bir bitkinin renkli ve kokulu bölümü.

Çilay: Ayın üzerinde beliren açık renkli lekeler.

Çise: Hafif yağan yağmur

Çisil: İnce ince yağan yağmur.

Çolpan: Çoban yıldızı.

Defne: Yaprakları güzel kokulu, yaz kış yeşil olan bir bitki.

Deren: Toplayan, düzenleyen, pekiştiren.

Derin: Sığ olmayan.

Dicle: Bir nehir adı.

Didar: Yüz, çehre.

Dide: Göz, göz bebeği.

Dila: Gönül.

Dilan: Gönüller, yürekler.

Dilara: Gönül alan, gönül okşayan.

Dilay: Gönlü ay gibi güzel olan.

Doğa: Var olan her şeyin tümü, tabiat.

Dolunay: Ayın tam yuvarlak olduğu an.

Ebru: Kaş, bir sanat dalı.

Ece: Kraliçe, güzel kız.

Eda: Naz, işve, tavır.

Elçin: Ağustos böceği, deste, tutam, bulmaca.

Elif: İnce uzun boylu kız.

Eliz: El izi.

Elvan: Renkler, çeşitler, rengarenk.

Erem: Cennet

Erendiz: Jüpiter gezegeni.

Esin: Sabah rüzgarı, ilham.

Esna: yüksek, yüce. bir işin yapıldığı an.

Eva: Havva, yaratılan ilk kadın.

Evrim: Değişim.

Eylül: Sonbahar mevsiminin bir ayı.

Ezgi: Melodi, şarkı, türkü.

Ferah: Aydınlık, iç açıcı.

Feray: Ay ışığı, ayın parlaklığı.

Feri: Köke değil dallara ait olan.

Feyza: Bolluk, bereket.

Fulya: Nergisgillerden güzel kokulu sarı beyaz bir çiçek.

Funda: Çalı ormanı, tepelik.

Gamze: Gülerken bazı kişilerde yanaklarda beliren çukur, yan bakış.

Gaye: Amaç, erek.

Gazel: Divan edebiyatında bir nazım biçimi, Türk müziğinde, belli bir kurala bağlı olmadan bir kişi tarafından sesle yapılan taksim.

Gonca: Tam açılmamış çiçek.

Gökben: Gökyüzü anlamında.

Gökçe: Gök mavisi, mavi gözlü güzel.

Görkem: Göz alıcı ve gösterişli olma durumu, ihtişam.

Gözde: Çok sevilen, beğenilen, nitelikli, üstün tutulan.

Gülbin: Gül fidanı.

Gülcan: Gül gibi güzel olan.

Gülce: Gül gibi, güle benzeyen.

Gülçin: Gül toplayan, gül devşiren.

Gülfem: Gül ağızlı, küçük ağızlı.

Güliz: Gül gibi güzel iz bırakan.

Gülru: Gül yüzlü, al yanaklı.

Gülşah: Gül dalı.

Güneş: Çevresindeki gezegenlere ısı ve ışık veren büyük gök cismi.

Hande: Gülüş, gülme.

Hayal: Zihinde tasarlanan, canlandırılan ve gerçekleşmesi özlenen şey, imge, hülya.

Hazal: Kuruyup dökülen ağaç yaprakları.

Hazan: Güz, yaprak dökümü, sonbahar mevsimi.

Hazar: Barış ve güven.

Hüsna: Çok, en çok, pek çok güzel.

Ilgın: Hafif esen rüzgar, Akdeniz bölgesinde yetişen bir ağaç, kavurucu sıcak, belli belirsiz.

Ilgıt: Ağır, yavaş, ince, hafif anlamında.

Itır: Güzel koku, ıtır çiçeği.

İclal: Büyüklük, ululuk, saygı gösterme, ağırlama, ikram.

İdil: Volga nehrine Türklerin verdiği isim, içten ve saf aşk.

İlayda: Su perisi.

İlke: Temel alınan düşünce, kural.

İlkyaz: İlkbahar

İlter: Yurdu koruyan, yurtsever.

İpek: İpekböceği kozasından elde edilen ince, parlak kumaş.

İrem: Eşi benzeri olmayan, özel ve heybetli olan.

Jale: Çiğ, kırağı, sabahları otların üzerinde oluşan su damlaları.

Janset : Güneşin doğuşu.

Jülide: Dağınık, karmakarışık.

Kamer: İlk ay. Parlak ve güzel anlamında.

Kardelen: Kar kalkmadan çiçek açan süs bitkisi.

Karmen: Parlak kırmızı renk.

Kayra: Yüksek tutulan ya da sayılan birinden gelen iyilik; ihsan, lütuf.

Kıvılcım: Yanmakta olan bir maddeden sıçrayan küçük ateş parçası.

Kumsal: Kumla örtülü deniz kıyısı.

Lal: Parlak, koyu kırmızı renkte olan.

Leyan: Parlayan, parlayıcı, lüks hayat.

Leyla: Saçları gece gibi simsiyah olan kadın, çok karanlık gecede görülen ışık.

Leylifer: Gece ışığı, ışıklı gece.

Lila: Açık eflatun, mor.

Maral: Dişi geyik.

Melda: Çok genç, körpe.

Melis: Bal, tatlı şey, sevgili, can, oğul otu.

Melisa: Oğul otu.

Mercan: Tropik ve ılık denizlerde yaşayan, geniş resifler oluşturan, mercanlar sınıfının örneği olan, kırmızı kalker iskeletli hayvan, açık kırmızı renk.

Meriç: Bulgaristan’dan çıkıp Edirne yakınlarında farklı sularla birleştikten sonra Türk-Yunan sınırı boyunca akarak Enez yakınlarında Ege Denizi’ne dökülen ırmak.

Mısra: Manzumenin satırlarından her biri, dize.

Mihrimah: Ay ve güneş kadar güzel olan.

Mimoza: Bir süs bitkisi.

Mina: mine. liman. şişe,cam,billur. şarap şişesi.

Miray: Ay gibi ışık saçan.

Mircan: Güneş gibi aydınlık.

Müge: İnci çiçeği.

Nağme: Güzel uyumlu ses, ezgi.

Narin: İnce, ince yapılı, kibar, kırılgan.

Naz: İsteksiz gibi görünen, çekingen davranış, cilve.

Nazan: Cilve yapan, nazlanan, nazenin.

Nefise: Çok güzel, değerli.

Nergis: Bir süs bitkisi.

Neslişah: Şah soyundan.

Neva: Ses, ahenk, nağme, güç, zenginlik, refah, mutluluk.

Neval: Talih, kader, bağış, ihsan.

Nevra: Işıklı olma, parlaklık, beyaz çiçek.

Nigar: Resim gibi güzel sevgili, put, resim.

Nil: Mavi, lacivert, bir nehir.

Nisa: Kadın, kadınlar.

Nisan: Gelin çiçeği, ilkbaharın ilk ayı.

Nuran: Nurlu, ışıklı.

Oylum: Resimde derinlik, üç boyutlu etki, mimarlıkta mekân karşılığı, içi oyulmuş, çukur duruma getirilmiş.

Öykü: Hikaye, ayrıntılarıyla anlatılan olay.

Özben: Bireyin kendi varlığı, “gerçek ben” anlamında.

Özde: Kişinin kendi içinde, özünde, canında olan.

Özgül: Gerçek gül, “benim gülüm” anlamında.

Papatya: İlkbaharda çiçek açan, taç yaprakları beyaz, ortası sarı bir kır çiçeği.

Parla: Parlamak eyleminden parla , “Işık saç, ışılda, ün kazan, tanın” anlamlarında kullanılan bir ad.

Pelin: Bileşikgillerden, yapraklarında acı, ıtırlı bir madde bulunan, hekimlikte ve içki yapımında kullanılan bir bitki.

Petek: Arıların bal topladıkları balmumu yuvacıkları.

Pırıltı: Pırıldayan şeyin çıkardığı ışık.

Rengin: Boyalı, parlak, renkli, hoş ve güzel.

Revan: Yürüyen, giden; akan, ruh, can.

Reyhan: Yaprakları güzel kokan bir süs bitkisi, fesleğen.

Rosa: Gül rengi, pembe kırmızı arası bir renk.

Rüçhan: Üstünlük, üstün olma.

Rüya: Düş; gerçekleşmesi imkansız durum, hayal, gerçekleşmesi beklenen şey, umut.

Saba: Gündoğusundan esen hafif ve tatlı rüzgar, Türk müziğinde bir makam.

Sabah: Günün ağarmasıyla başlayan ilk saatler.

Sahra: Kır, ova, çöl.

Sara: Halis, saf, katkısız.

Sare: Sıçrayan, atlayan, ihtiyaç, susuzluk.

Sabye: Gölge, koruma, yardım, sahip çıkma.

Sebla: Uzun kirpikli göz.

Sbeçil: Beğeni, sevgi, üstünlük gösterilen, seçilen.

Seda: Ses, doğa veya bir engele çarpıp geri dönen ses, yankı.

Sedef: Midye, istiridye vb. deniz hayvanlarının kabuğunda bulunan sedefçilikte kullanılan, pırıltılı, beyaz, sert bir madde.

Seden: Uyanık, tetikte, gözü açık olan

Seher: Sabahın gün doğmadan önceki zamanı, tan ağartısı.

Selen: Müjde, varlık, bolluk.

Selva: Bıldırcın eti, Tih Çölünde bulundukları sürece İsrailoğullarına Allah tarafından kudret helvasıyla birlikte, karınlarını doyurmaları için gönderildiğine inanılan kuş.

Selvi: İnce uzun ağaç.

Sema: Gökyüzü, gök.

Semiramis: Mitolojide güvercinlerin hayatını kurtardığı kız çocuğunun adı, Doğu mitolojisinde adı geçen, dünyanın yedi harikasından biri olan Babil’in Asma Bahçelerini kurduran Asur kraliçesi.

Sbena: Övmek, ışık, şimşek parıltısı.

Senem (Sanem): Put, güzel kadın.

Sera: Saray.

Serap: Çölde uzaktan su gibi görünen ışık yanılması, ılgın.

Seray: Ay gibi güzel olan.

Seren: Gemi direği, seren, yayan, döşeyen.

Serra: Genişlik, kolaylık.

Sertap (Sertab): İnatçı, asi, direnç gösteren.

Sevda: Vurgunluk, tutkunluk, aşk, heves, arzu, kuvvetli istek.

Sevil: Her zaman sevilen biri olmak

Sezen: Hisseden, sezgili, sezgi gücü yüksek olan.

Sezin: Sezinleme işi, sezme, duygulu, anlayışlı.

Sıla: Doğup büyüdüğü yere gidip ayrı kaldığı yakınlarına kavuşma.

Sim: Gümüş gibi parlak ve beyaz

Simge: İşaret, sembol.

Sinem: Yüreğim, çok sevdiğim, gönlüm anlamında.

Su: Canlıların yaşaması için en gerekli olan ve kokusu, rengi olmayan sıvı.

Sumru: Bir şeyin yüksek yeri, tepesi, üst taraf.

Suzan: Yakan, yakıcı, ateşli, coşkulu.

Şeyda : Aşık, tutkun, sevgiden aklını kaybetmiş.

Şeyma : Çok kıymetli, değerli olan, bedeninde ben olan.

Şirin : Tatlı, cana yakın sevimli.

Tamay : Dolunay, ayın on dördüncü hali.

Tanyeli : Tan vakti esen rüzgar.

Tara : Sahur zamanı doğan kız çocuğuna verilen ad.

Tenay : Ay gibi beyaz, parlak teni olan.

Tuğçe : Küçük tuğ.

Tülay : İnce ruhlu güzel.

Tülin : Ayın çevresinde görülen ışık halkası, ayna.

Türkan : Kraliçe, güzel kız.

Türkü : Hece ölçüsüyle yazılmış ve halk ezgileriyle bestelenmiş koşuk.

Ulya : En yüce, ulu, çok yüce.

Umay : Orhun Yazıtlarında geçen, çocukları ve hayvan yavrularını koruduğuna inanılan kadın tanrı, devlet kuşu.

Ülkü : Amaç, ideal, ulaşılmak istenen şey.

Verda : Gül.

Vildan : Yeni doğmuş çocuklar, kullar, köleler.