Fareler üzerinde yapılan deneylerde beyne sinir kök hücrelerinin yerleştirilmesinin tanıma yeteneklerini, boyutsal hafızayı ve öğrenmeyi iyileştirdiği Nature Scientific Reports’ta yayınlanan bir makalede görülüyor.

Dr. Eva Feldman’ın dediğine göre Alzheimer fareler normal bilişsel düzeylerini kök hücreler ile kazanmışlar ve Alzheimer’da bilişsel yetenekleri iyileştirmek için sinir kök hücreleri kullanımı büyük bir keşif.

Araştırma klinik deneylerden hala 3-5 yıl uzakta ancak Alzheimerlı fare deneylerinde kök hücre kullanımı Feldman’ın laboratuvarının National Institute on Aging’den 3 milyon dolar bağış almasını sağlamış ve böylece çalışmalarına devam edebiliyorlar. Avukatlar umutlu çünkü gönüllüler yasa yapıcıları araştırmayı fonlamaları için eğitiyorlar ve bağışlar son 5 senede 425 milyon dolar ile dörde katlamış durumda.

Şu anda Alzheimer hastalığının bilinen bir tedavisi yok ancak bağışı yapan enstitüye göre mevcut tedaviler hastalığın belirtilerini yönetme ve yavaşlatma üzerine kurulu. Michigan Üniversitesi’nde yapılan bu araştırma umut veriyor çünkü hastalık öksüz kalmış değil ve aynı zamanda ABD’de salgın gibi artıyor. Bu hastalıkla ilgili küresel çapta devam eden çalışmalardan sadece bir tanesi ve sadece ABD’de bile altıncı en büyük ölüm sebebi. Ülkede bu hastalıkla yaşayan 5.7 milyon kişi olduğu ve bunların yıllık 277 milyar dolarlık bir maliyet yarattıkları belirtiliyor. Alzheimer Örgütü bu beyni öldüren hastalığın 2050 yılında 14 milyon insanı etkileyeceğini ve maliyetinin 1 trilyon doları bulabileceğini düşünüyor.

Son senelerde daha gelişmiş beyin görüntüleme tekniklerinin ortaya çıkması, hastalıkta beyinde neler olduğunu görmemizi sağladı ve artık açıkça amiloid ve tau birikimini görmek mümkün. Bu ise araştırmacıların hastalığın belirtileri ortaya çıkmadan 20 sene önce bile insanlarda ortaya çıkan değişimleri anlamalarına imkan tanıdı.

Alzheimer Örgütü hastalığın önlenmesi için çalışmaları da destekliyor ve aynı zamanda spor, beslenme ve sosyal aktiviteler gibi yaşam tarzı değişimlerinin de kombinasyon olarak eklenmesi gerektiğini belirtiyor. Kurum Feldman’ın çalışmasının getirdiği sonuçlar nedeniyle oldukça heyecanlı ve kök hücre tedavisinin umut verdiğini düşünüyor. Zira çoğu ilaç terapisi çok az sonuç veriyor ve kök hücreler pek çok işe yarayabiliyorlar.

Çalışmada kök hücreler hayvanların hipokampüslerine enjekte edilmişler ve enjeksiyon sonrası testlerde hafızanın farklı tiplerinde iyileşmeler görülmüş. Kök hücre aktarımından 4 hafta sonra kısa vadeli hafızada iyileşme görülmüş ve 16 haftanın ardından hayvanların boyutsal öğrenmeleri iyileşmiş. Kök hücre enjeksiyonu alan hayvanlarda amiloid plakları da daha az görülmüş.

Henry Paulson bu enjeksiyon ile gelen kök hücrelerin kayıp nöronların yerini almadıklarını, bunun yerine beyindeki inflamatuvar tepkiyi güçlendirerek fayda sağlayabildiklerini belirtiyor. Pek çok araştırmacı bu beyni öldüren hastalığa zarar verebilmek için inflamatuvar sinir yollarını güçlendirme ile ilgileniyor. Feldman’ın çalışması etkili terapilerin keşfedilmesini sağlayabilecek pek çok yol için küçük bir adım çünkü şimdiye dek pek çoğu çalışma başarısız oldu. Bu ilginç çalışma kök hücrelerin mikroglial tepkiyi güçlendirerek faydalı olabileceklerini gösteriyor.

Feldman’ın laboratuvar çalışmalarının bir sonraki adımı küçük hayvanlar yerine büyük hayvanlar üzerinde deneyler ve bunun klinik deneylerin yolunu açacağı düşünülüyor. Bu çalışma insanlarda bir terapi uygulaması için henüz yeterli değil ancak yıkıcı olan hastalıktan etkilenmiş bireylerin tedavisi için doğru yolu gösteren umut verici bir adım.

Hastalığın neden yıkıcı olduğunu basitçe belirtmek gerekirse: hastaların yanında bulunan insanlar, her gün yavaş yavaş değişen, ölene kadar solan insanlar için ağlamak zorundalar ve tedavi ya da umudun olmadığını biliyorlar ve süreç yıllarca sürebiliyor. Zorlu zamanlarda tutunulan anılar yok oluyorlar, yakın bağlar unutuluyorlar ve sadece yaşama yeteneği bile ortadan kalkıyor.