Işıklar düşükte. Şöminede ateş yanıyor. İki bardak şarap var ve yarıları boş. Kıyafetler yere atılıyor ve birbirinize uzanıyorsunuz. Ardından yatağa geçiyorsunuz ve…

Sıradanlık geliyor.

Tutku patlaması yok. Arzu fısıltıları yok. Fırtınalı orgazmlar yok. Ardından merak ediyorsunuz: Siz partnerinizle zorla bir kıvılcım yaratırken filmlerde ve romanlardaki herkes nasıl ateşli, heyecanlı bir cinsel ilişki yaşıyorlar?

Seksolojist Logan Levkoff bu konuda şöyle diyor:

“TV programları ve filmler bize seksin nasıl olması gerektiğine dair çok yanlış bir temsil verirler. Herkes ne yaparsa yapsın daima orgazm olur ve zirveye ulaşır. Bu düşünce ile yetişince ve gerçek hayatta uyumsuzluk ortaya çıkınca ‘Bende bir şeyler yanlış’ veya ‘Partnerimde bir şeyler yanlış’ düşüncesi ortaya çıkar.”

Cinsellik terapisti Isadora Alman, ekranda gösterilen tutkuya ulaşmanın gerçek cinsellikte neredeyse hiç bir zaman ulaşılamayacağını belirtiyor ve şöyle diyor: “İnsanlar garip bir pozisyonda gaz çıkarabileceğiniz veya sevdiğiniz sizi kollarına aldığında nefesinin kötü kokabileceği gerçeğinden bahsetmiyorlar.”

Gerçek dünyada seks mükemmel değil ve her zaman dünyaları sarsacak bir orgazm ile de bitmez. Böyle bitmesi de gerekmiyor çünkü Levkoff “İyi bir seks her zaman orgazm ile ilgili değildir. Partnerler arasında duygusal bir bütünleme deneyimi de sağlayabilir.” diyor.

Yatakta İstediğinizi Almak

Bir ilişkide her şey birbirine uygun olsa da, cinsel tarz her zaman uygun olmuyor. Siz uzun ön sevişmeleri seviyor olabilirsiniz ancak partneriniz daha hızlı bir başlangıcı tercih edebilir. Siz ıslak ve tutkulu öpüşmeler istiyor olabilirsiniz, o ise daha kuru ve kısa öpüşmeleri seviyor olabilir. Alman, “seks her zaman doğal şekilde mükemmel değildir” diyor. “Yeni ilişkilerde pozitif bir enerji vardır, heyecan, cesaret ve tutku. Bir de negatif enerji vardır, çünkü henüz nasıl dans edeceğinizi öğrenmemişsinizdir.”

Fakat uzun süredir çift olanlar bile yatak odasında sorunlar yaşayabilirler. Partnerinize hangi gömleği giymesini istediğimizi veya akşam ne yemek istediğimizi kolayca söyleriz ancak konu seks olunca dilimiz tutulur.

Aile ve ilişki terapisti Rachel Sussman şöyle diyor: “İnsanlar cinsellik hakkında konuştuklarında çok hassas olmaya eğilimlidirler. Partnerlerinin duygularını incitmekten korkarlar ve bu nedenle neyi sevip neyi sevmediklerini söylemezler. Fakat bir şeyi isteyene kadar onu alamazsınız.”

Peki onun egosuna zarar vermeden partnerinize ne istediğinizi nasıl söylemeli? Levkoff bu konudan şöyle bahsediyor: “Bence bu, konuyu nasıl açtığınıza bağlı. Şöyle olsaydı hoşuma giderdi veya bunu deneyebilir miyiz gibi ifadeler sayesinde partnerinizin yaptığı veya yapmadığı şeyler hakkında kötü hissetmemesini sağlayabilirsiniz.”

Bu diyaloğu sizin için en rahat anda ve yerde gerçekleştirebilirsiniz. Ancak konuşmadan önce cinsel hayatınızda sizi tam olarak neyin rahatsız ettiğini bilmeniz gerekiyor. Sorun teknik mi? Yoksa kişisel hijyen mi? Zamanlama mı? Alman bu konuda şöyle diyor: “Sizin için neyin uygun olmadığını bildiğiniz zaman, bunların yerine koyabileceğiniz ve önerebileceğiniz şeyler var.”

Örneğin, partnerinizin kokusuna dair bir şey heyecanınızı kaçırıyorsa, ilişkiden önce birlikte banyo yapmayı teklif edebilirsiniz. Daha fazla ön sevişme istiyorsanız, cinselliğe daha yavaş bir giriş isteyin.

Partnerinize yatakta ne yapabileceği veya yapamayacağına dair bir şey söylemeden önce neyi sevdiğinizi bilmeniz gerekiyor. Sussman bu konuda şunları söylüyor: “Bence özellikle kadınlar için, öncelikle kendi bedenlerinin keşfedilmesi gerekiyor. Mastürbasyon yapmalı, vibratör almalısınız. Biraz kitap okumalısınız. Kendinize nasıl orgazm olunacağını öğretmelisiniz.”

Hala İşe Yaramıyorsa

Konuşmayı denediniz ve seks hala iyi değil mi? Şimdi ne olacak?

Sussman “Birlikte deney yapın, birbirinizin bedenini keşfedin” diyor.

Resimli kitaplar okuyarak veya cinsellik konusunda eğitici bir video izleyerek yardım alın. Porno değil ancak sahnelerde neler olup bittiğini açıklayan videolar seyredin.

Bazen erken boşalma gibi fiziksel sorunlar vardır. Bazen de işinizdeki stres yatak odanıza kadar sızabilir ve cinsel hayatı baltalayabilir. Bazı vakalarda bir cinsel terapiste görünmek işe yarayabilir. Alman, “Neden anlaşamadığınızı ortaya çıkarıyoruz ve buna bir çözüm bulmaya çalışıyoruz” diyor.

Hala tatmin olmadıysanız, yatakta numara mı yapmanız lazım?

Sussman diyor ki: “Yatakta numara yaptığınız zaman kendinize zarar veriyorsunuz çünkü sizi gerçekten neyin tahrik ettiğini öğrenmiyorsunuz. Bence zaman içerisinde bunun etkileri ortaya çıkar. Partneriniz tutkulu olmadığınızı fark edecektir.”

Seks bir ilişkiyi sonlandıracak kadar kötü olabilir mi? Mümkün. Alman, “Birini gerçekten seviyor olabilirsiniz ve seksiniz hiç bir zaman ortalamanın üzerinde olmayabilir. Bununla yaşayıp yaşayamayacağınıza karar vermeniz gerekiyor” diyor.

Boşanma veya ayrılığı her düşündüğünüzde, sadece seksi değil, ilişkinin her öğesini değerlendirmelisiniz. Sussman, “Hayatta herşeye sahip olamazsınız” diyor. Eğer mükemmel bir ilişkiniz varsa ve birbirinizi seviyorsanız, ve hatta çocuklarınız varsa ancak seks iyi değilse, belki de bununla yaşayabilirsiniz”  diyor.

Sussman, biraz efor sarfeden her çiftin iyi seks potansiyeli olduğunu düşünüyor. “Eğer ikiniz de duygusal ve fiziksel olarak sağlıklıysanız, elinizdeki şeyle idare etmelisiniz. Herkes avizede sallanmak zorunda değil. Daha iyi olabilirsiniz. Ancak denemeli, tartışmaya açık olmalı ve ihtiyacınız olduğunda yardım almaya niyetli olmalısınız” diyor Sussman.