Uzayda ne varsa ulaşmak için çaba harcayan insanoğlu, maalesef okyanusların altındakilerle ilgili yapılacak araştırmalar için o kadar da fazla yatırım yapmıyor. Ya da bizler o kadar ilgili değiliz? Yalnızca bizden birkaç kilometre uzakta olmasına rağmen, gezegenimizin deniz tabanının yüzde beşini harita üzerinde çizmeyi başardık ama gittikçe daha fazla efsanelerle daha büyük bir gizem haline getirdik.

Okyanusların en derin noktası olan Mariana Çukuru, birçoğumuz için çok yeni bir konu. Zaten bölge ile ilgili çok fazla da veri yok. Yaklaşık 11 km. olan çukurda normal deniz derinliğinde hissedilenden tam 1000 kat daha fazla basınç var. Kısaca burada dalış yapmak bir intihar!

Ancak modern teknoloji sayesinde birkaç cesur insan doğaya karşı koyarak, Mariana Çukuru’nu keşfetti. Onların sayesinde bildiklerimizle de çukuru anlamaya çalışıyoruz. Biliyoruz size biraz uzak olabilir ama içinizden maceraperest ruhlar çıkarsa istikametiniz Mariana Çukur olsun.

İşte Mariana Çukur ile ilgili sizler için bulabildiğimiz bilgiler…

1-İnanılmaz Su Sıcaklığı

Normal şartlarda derinliğe inildikçe suyun buz gibi olması gerekir. 1-4 derece arasında kalır. Ama Mariana çukurunda bu durum değişik. Burada bulunan ‘’siyah duman’’ adı verilen su altı kanalları denizaltında canlıların yaşaması için bir alan oluşturuyor. Bunun üzerine ciddi basınç da eklenince çok ilginç bir şekilde su sıcaklığı düşmüyor, ılık şekilde kalıyor.

Aslında ölçülen sıcaklık 35-40 derece arasında yani insanın yüzemeyeceği sıcaklıkta ama işte basınç size bunu hissettirmiyor.

2- Dev Toksik Amipler

Mariana Çukuru’nda inanılmaz boyutta amipler var. Bu tek hücreli canlılar bulundukları yaşam alanları nedeniyle bu kadar büyüyorlar. Ortamın ısısı, yüksek basınç ve günışığından yoksun ortam onlar için tam bir yaşam alanı. Bunun yanısıra bağışıklık sistemleri de her türlü öldürücü maddeye karşı dayanıklı.

3- Saf Sıvı Karbondioksit

Mariana Çukuru, dünya üzerinde sıvı karbondioksit bulunan önemli bir yerdir. 2005 yılında suda çıkan kabarcıklardan şüphelenen deniz araştırmacıları tarafından keşfedildi. Detaylı incelemede bunların sıvı CO2 olduğu anlaşıldı.

Suda karbondioksit olması yüzmemizi engelleyebilir ama, farklı bir yaşam alanı araştırması için de önemli bir ipucu olabilir.

4- Dev Midyeler

Mariana Çukuru’ndaki yoğun su basıncı, sert kabuklu bir canlının hayatta kalmasını zorlaştırır.

Kuşkusuz, sert kabuklu tür olan midyelerim burada keşfi, yukardaki cümleyi de çürütüyor. 2012 yılının başında keşfedilen bu midyeler, büyük oranda serpantinli kayaların yakınında bulunur. Serpantin kaya, yaşamın etrafını şekillendiren hidrojen ve metan gibi hayat veren mineraller açısından zengindir. Kimse, midye kabuklarının basınç altında bu kadar sağlam kalmak için nasıl geliştiğinden emin değil.

Su basıncının yanısıra, suda oluşan hidrojen sülfür de aslından midyeler ya da diğer canlılar için ölümcüldür. Fakat bunlara direnecek kadar kuvvetli kalmak için sıradışı bir sağlamlığa sahipler ve nasıl olduğu bilinmiyor.

5- Dip Çamuru

Bir sahilde denizin içine doğru yürüdüğünüzde ilk önce kum vardır. Daha derinlere doğru yüzdüğünüzde göreceğiniz ise dipte çamurdur. Çünkü burada işin içine farklı mineral ve organizamalar dahil olur. Mariana Çukuru da tabii aynı mantıkta. Burada kırılmış deniz kabukları, plankton ölüleri gibi maddeler ile çamur da farklı bir bataklık halini alır. Yoğun basınca karşı herşey dibe çöker ve değişik sarımstark bir çamur görünümü başlar.

5- Sıvı Sülfür

Su altı volkanı Daikoku yaklaşık olarak 414 m kadar derien kadar iner ve Mariana Çukuru’nun içindedir. Tabii çukur daha da derinlere devam ediyor ama kısaca çukuru önemli kılan konulardan biri de bu. Daikoku normal şartlarda yüzeyde görülmese de tam bir sülfür kaynağı. Bu özellik bir burada bir de Jüpiterin yüzeyinde var.

6- Kaya Köprüler

2011 sonlarında, Mariana Çukuru’nda 69 km uzunluğunda 4 adet kaya köprüsü bulunmuş. Pasifik ve Phillipine tektonik alanlarının bunları oluşturduğu düşünülüyor. Her ikisinin de tepe noktaları görünebiliyor ancak tam olarak neye hizmet ettikleri ise henüz bilinmeyenler arasında.