Herkese merhaba! Bu yazıda, sizlerle daha önce paylaştığım beş seviye meditasyonda yaşayabileceğiniz bazı sıkıntılar ve meditasyonlar üzerine genel bilgilerden bahsedeceğiz. Hadi başlayalım… 

Kasım 2019’dan beri Youtube kanalımda sizlerle farklı enerji ve nefes çalışmaları paylaşmaya başladım. Buradaki temel amacım; yüksek titreşimli bir yaşamın bedenlerinize hem fiziksel hem ruhsal hem zihinsel hem duygusal, kısacası her boyutta şifa getirmesi, yüksek titreşimin yaşamlarınıza pozitif etki etmesi ve yaşam kalitenizi arttırmasıydı.  

Bu çalışmayı, birinci seviyeden başlayarak çok yoğun bir şekilde yaptınız, hayatlarınızda pozitif etkilerini gördünüz. İkinci, üçüncü, dördüncü ve beşinci seviye çalışmaları da o yüzden paylaştım. Bir evrim gibi düşünün! Evrim geçirdikçe, bu çalışmalarla enerji alanlarınızı uyumlanıp frekanslarınız yükseldikçe, bir sonraki seviyeye hazır hale geldiniz ve beraberce kuantum sıçrayışlarınızı yapmaya başladık. 

Çalışmalarla ilgili çok farklı sorular da geliyor. Çünkü, artık beşinci boyutun çalışmalarını yapıyoruz. Bu nedenle, ben bütün çalışmalarda neler planladım, bu çalışmaların içeriği nelerdi ve bu seviyeleri yaparken nelerle karşılaşabileceğinizden de bahsetmeye karar verdim.

Birinci Seviye Meditasyon 

Çok fiziksel boyutta bir çalışma. Ağızdan derin nefesler alıp, ağızdan nefes veriyoruz. Temel hedefimiz; Çi enerjisi dediğimiz evrensel yaşam enerjisini, ağız nefesi yoluyla bedenlerimize alarak, bedenlerimize hücresel boyutta bir frekans sıçrayışı yaşatmak. Bu, bilinçli bir tercih. 

  • Ağız yerine burundan nefes alabilir miyim?

Bazıları, ağızdan nefes almakta zorlandığını, burundan alıp alamayacağını sordu. Hayır, ne yazık ki böyle bir şey olamıyor. Ağızdan alıp ağızdan nefes vermeniz gerekiyor. 

  • Ağızdan nefes almak yanlış mıdır?

Bir grup, “Yoga anlayışında ağızdan nefes alıp vermek yanlıştır” gibi bir itirazla bana geldi. Onlara da, Kriya Yoga’nın temel prensiplerini anlatmak isterim. Kriya Yoga, sadece nefes prensipleri ile çalışan bir yoga. Ağız nefesi, uygun yerlerde ve düzenli bir şekilde yapıldığında aslında zararlı değildir. Biz, burada zaten bunu kontrollü bir şekilde yapıyoruz. 

Bu arada, zaten çoğu insan yeterli burun solunumu yapmıyor. Herkes, ağız solunumu yapıyor gibi bir şey de var. Akciğer kapasitemizi, bu kontrollü ağız solunumuyla bilinçli bir şekilde genişletmeyi hedefliyoruz. Akciğer kapasitemiz genişliyor, aldığımız evrensel yaşam enerjisi miktarı artıyor, oksijen miktarı artıyor. 

Uzunca bir zamandır kısa ve sığ göğüs nefesi alanlar, elbette bu derin nefesten etkilenecektir. Vücuda fazla oksijen girmesinden dolayı, hafif bir felç benzeri, bedende kasılma ve ellerde kilitlenmeler olabilir. Gözlerde yaşlanma, yutkunma zorlukları olabilir. Bunlar, fiziksel boyutta, sürekli ağız nefesi aldığınız için yaşayabileceğiniz şeyler. Bunların hepsi normaldir. 

Bu çalışmalar, düşük frekans boyutundan bizi söküp, yüksek frekansa uyumlarken; aslında alışık olduğumuz, uzunca zamandır içinde yaşadığımız o düşük frekansa ait duygular bizi bir nevi avlıyor. 

Bilinç farklı bir şey, zihin farklı bir şey. Biz, bu çalışmalarda beynin düşünme eylemini de devre dışı bırakmaya çalışıyoruz. Zihnimiz, bizi konfor alanında tutmak ister. Genelde de, öğrendiği ve sevdiği şeyler onun konfor alanıdır. Ancak biz, başka bir realiteye, bir üst frekansa sıçramak istiyorsak; bilinçli bir şekilde beynimize ve vücudumuza meydan okumalıyız. 

Yaşamak zorunda değilseniz, oldu da yaşarsanız; uykularınız bozulabilir, rüyalarınız değişebilir. Bunların hepsi; frekans değiştirdiğinizi, hücresel boyutta, atom altı seviyesinde bütün hücrelerinizin yüksek frekansa doğru yükselişe geçtiğini ve bedeninizin bunu sevmediğini gösterir ki bu bizim için iyi bir şey. Bu nedenle, herkeste olmasa da, ikinci haftada bunlar olabilir. Bunlar oluyorsa, bunlar sizin kaygılanmanız gereken şeyler değil. Hepsi normal, hepsi doğal. 

Şöyle düşünün; kapkaranlık bir odada uyuyordunuz. Birdenbire ışığı yaktınız ve aydınlık bir odaya uyandınız. Gerçekten de, düşük frekanstan yüksek frekansa yükselmek böyle oluyor. 

Birinci seviye çalışmamızın üçüncü haftasında, işler biraz daha yumuşuyor. İkinci haftadaki her şey sakinleşiyor. Bilinçaltında biriken düşük frekans; yetersizlik duygusu, değersizlik duygusu, utanç, öfke, kibir, hepsi yüzeye çıkıyor. Üçüncü hafta, böyle geçiyor ve bitiyor. 

Çalışmaların arasında asla ara vermiyoruz. Pazartesi başlıyorsak her gün devam ediyoruz. Her gün bir kere yapıyoruz. Bir kereden fazla yapmıyoruz. 21 günlük birinci seviye bittikten sonra, hemen İkinci Seviye’ye başlıyoruz. Bazıları 5-6 gün ara vermiş oluyorlar. Bu, kabul edebileceğimiz bir şey değil. 

Nedeni şöyle! Sistem şöyle işliyor; bir arabayı çalıştırıyoruz ve motorun bir devir sayısına gelmesi gerekiyor. O sayıya gelmesi, 21 gün aralıksız enerji ve nefes çalışmasını yapmanızdan kaynaklanıyor. 21 gün boyunca Çi enerjisini aralıksız olarak bedeninize alıp, bedensel frekansınızı yükseltiyorsunuz ve ara vermeden bir üst seviyeye geçiyorsunuz. 

İkinci Seviye: Torus Çalışması 

Torus enerjisi, biraz daha sert bir enerji. Alışkın olmadığınız bir enerji. Bu çalışmayı yaparken; 

  • Daha fazla terleyebilirsiniz
  • Başınız dönüyor gibi olabilir
  • Oturduğunuz sandalyede sallanabilirsiniz
  • Sonunda nefes tuttuğunuz bölümde zorlanabilirsiniz
  • Bayılacak gibi olabilirsiniz

Tüm bunlar, yüksek frekans boyutuna uyumlandığınızı gösterir. Kaygılanacak bir şey yok, her şey yolunda. Tam tersine, bunlar çalışmayı doğru yaptığınızı gösterir. Acıdan korkmayın, herhangi bir şey olmayacak. Sadece, bir üst frekansa uyumlanırken, bedenleriniz alışkın olmadığı bu enerjiye uyumlanacak fiziksel yan etkiler. Hepsi, 7.günden sonra geçiyor. 

İkinci seviye, zorlayıcı bir çalışma. Ancak, yaptığınızda, birinci seviyeden sonra çok daha rahat yaptığınızı, akciğer nefes kapasitenizin açıldığını, çok daha enerjik olduğunuzu, o kötümser halinizin, o utanç halinizin, değersiz halinizin zihinsel, ruhsal ve duygusal boyuttaki duyguların birdenbire zihninizden, bilinçaltı ve bilinç üstünüzden temizlendiğini göreceksiniz. 

  • En azından, bu çalışmaları yapmazkenki haliniz kadar etkilemediğini göreceksiniz. 
  • Olaylara objektif bir şekilde bakabileceksiniz. 
  • Olayların içine girmeden, dışarıdan izleyici olabileceksiniz. 
  • Olayları, kurban bilincinde değil kahraman bilincinde gördüğünüz için, yaşamınızın sorumluluğunu aldığınızı göreceksiniz. 
  • Kuantum bakış açısıyla, bilinçli bir şekilde kendi yaşamınızın hikayesini yazan bir senaristi olduğunuzun bilincinde olduğunuz için hikayeyi tamamen bambaşka bir şekilde algılamaya başlayacaksınız.

Üçüncü Seviye Meditasyon: Kalbimizle Çalışıyoruz!

Bütün çalışmalarda, yeryüzü ve gökyüzünün enerjisini kalbimizin ortasına alma sebebimiz de bu. Kalbimiz, vücudun en kuvvetli enerji merkezi. Bu enerji merkezinin kuvveti ile, bedenimizdeki enerji frekansını daha hızlı yönetebiliyoruz. 

Beynimiz gibi, kalbimizde de olan nöronlarla, biz aslında ayrılığı değil, her şeyden kopukluğu değil; kalp enerjimiz ve kalbimizin aktive olması sayesinde birlik enerjisini daha kolay deneyimleyebiliyoruz. Kalp enerjimizi açmamız; 

  • Bizi duygusallaştırabilir
  • Geçmişten getirdiğimiz duygusal travmalar varsa, hafızamıza kayıtlı duygusal travmaları, eforsuzca ve kolaylıkla temizlenip, 

Kalbin bağışlayıcılığıyla, koşulsuz sevgi enerjisiyle şifalanmasını sağlıyor. Bu çalışmayı yaparken; öfke, kızgınlık hissedebilirsiniz. Kalbinize ait olan her şeyi bu çalışmada hissetmeniz oldukça normaldir. 

  • Üçüncü seviye çalışmalarında gözyaşlarına boğuldum, normal mi?

Kalbinizle çalışmanız gereken bir çalışmada ağlamanız kadar doğal bir şey yokken, hangi ara ağlamanıza şaşırır hale geldiniz? Bu da, bizim bedenlerimizden ve duygularımızdan biraz kopuk olduğumuzu gösteriyor. 

Elbette, kalbimizle yaptığımız her çalışma kalp gözümüzü açar. Dolayısıyla, bizi biz yapan, insan yapan o gerçek duygularımızı, özümüzün hissettiği duyguları hissederiz. Dünyada gördüğünüz sevgi, şartlı bir sevgi. İstediklerini yaptığınız zaman, onların hoşuna gidecek şeyleri yaptıklarınız zaman sevildiğiniz, tam tersini yaptığınız zaman nefret edildiğiniz bir dünyadaki sevgiden bahsetmiyorum. 

Buradaki, gerçekten koşulsuz sevgi dediğimiz şey; kaynak sevgisi, yaratıcı sevgisi. Bu koşulsuz sevgiye kendimizi açarken, elbette eski getirdiğimiz duygular, travmalar, öfke de bu çalışmada ortaya çıkabilir. Bu çok doğaldır, beklenen bir şeydir. Bu nedenle; onları yargılamadan, sahiplenmeden, anlam yüklemeden izleyip, temizlenmelerine ve bedeninizden kolayca gitmelerine izin vermeniz gerekiyor. Zaten, çalışma bunu sizin adınıza yapıyor. Düzenli olarak her gün yapmanız yeterli. 

Dördüncü Seviye: Epifiz Bezi!

Boğaz ve üçüncü gözü, yani epifiz bezini aktive ettiğimiz çok kuvvetli bir çalışma. Bu çalışmayı, diğer çalışmaları tamamlamadan yapmanızı önermem. Zaten, denemeye kalkanlar baya etkilendiler. Epifiz beziyle ilgili araştırmalarınızı yapabilirsiniz. 

Epifiz bezi; tam iki kaşın ortasında, beynin tam orta noktasında, sağ ve sol lobumuzun arka tarafta birleşim yerinde yer alan, mercimek büyüklüğünde bir salgı bezi. Yüzyıllar boyunca gizemini korumuş. Bütün kadim uygarlıklar, bir şekilde epifiz bezini farklı şekilde tasvir etmişler. Epifiz bezi, öyle sandığımız gibi sadece bir fonksiyon değildir. Bambaşka yerlere doğru gittiği ile ilgili fonksiyonları da var. Bunlar arasında; 

  • ruhun kapısı denilen, daha üst bilinçlere açılmayı sağlayan, 
  • Sezgi yetenekleri, kendi bilinç alanının üzerindeki tanrısal bilinç alanına bağlanmamızı sağlayan bir portal. 

Dördüncü seviyeyi düzenli olarak yaptığımızda;

  • Sezgi yeteneklerinin açılması
  • Duru görü, duru biliş, duru işit yeteneklerinin artması
  • Rüyaların anlam kazanması
  • Astral seyahatler
  • Aura görebilme
  • Telepati yeteneklerinin artması gibi özellikler artabilir. 

Çünkü bunlar, tüm insanlarda uykuda olarak vardır. Bunlar, üstün yetenekler ya da mucizevi şeyler değildir. Sadece, yeterince çalışmanız gerekir. Dördüncü seviye çalışmada buna benzer şeyler görebilirsiniz. 

Beşinci Seviye Meditasyon 

İlk dört seviyeyi, 3-6 ay gibi düzenli aralıklarla paylaştım. Dördüncü seviyeden sonra, ben de biraz durdum. 

2020, hepimiz için çok zor bir yıldı. Bir yandan zordu, bir yandan da uzunca bir zamandır işaretlerini aldığımız, dünyanın içinden geçeceği büyük bir uyanış, yani büyük bir dönüşüm döneminin de başlangıcıydı. Biliyoruz ki, en karanlık gecelerin her zaman sabahı olacaktır. Dolayısıyla, 2020 bizim için karanlık bir sene gibi görünse de, büyük bir dönüşümün de içinden geçtiğimizi idrak ediyoruz. 

Beşinci seviye çalışma, artık biraz daha yükseliş boyutunda. Dünyevi alandaki algıladığımız dualitenin, artık biraz daha üstüne çıktığımız bu boyutlarda daha uyumlanabileceğimiz bir çalışma. Bu çalışmayı da, ilk dört seviyeyi tamamlayan dostlarımızla özel olarak paylaştık. Ancak, artık bu çalışma da açık. 

Beşinci seviye çalışmayı da yine dört seviyeyi tamamlayarak yapmanızı öneririm. Diğer seviyeleri yapmadan yaparsanız, fiziksel boyutta çok zorlanırsınız. Mideniz bulanabilir ve çok sert etkileri olabilir. Bu çalışmada; artık bedendeki 7 ana enerji merkezinin üstünde var olan diğer enerji merkezlerimizi de aktive ederek, Merkaba Enerjisi’ne uyumlandığımız muazzam bir çalışma. 

Çalışmalarla ilgili genel olarak bunları anlatabilirim. Dördüncü seviyeyi yaparken zorlanırsanız, birinci seviyeyi yaparak topraklanabilirsiniz. Toprak enerjisine ihtiyacınız olabilir. Bol bol su içmenizi, toprağa çıplak ayakla basmanızı, doğada olmaya vakit ayırmanızı, ağaçlara sarılmanızı öneriyorum. Bunlar, bizi topraklayan enerjilerdir. Ayaklarınızı, iyi kalite deniz tuzu koyduğunuz su dolu bir leğende bırakarak da topraklanabilirsiniz. Umarım, yazımı beğendiniz. Bu konularla ilgili paylaşımlarım devam edecek. Takipte kalın, hoşça kalın!