Mükemmelliğin ve Bütünlüğün Sayısı: 3

“Teklerin en eskisi, Tanrıya yakışan sayı…

Cennetin en sevgili sayısı, ki merkezdedir

Her iki uçtan da eşit uzaklıktadır,

Başı, ortası ve sonu olan ilktir.” Du Bartes.

Gerçekten de bu özelliklerin hepsine sahip olan 3, mükemmelliğin ve bütünlüğün bir arada olduğu tek sayıdır. Geçmişte, gelecekte ve şimdide.

Tüm evren matematiksel bir düzen içinde işler, her şey kusursuz ve mükemmel bir uyum içinde gerçekleşir. Sayı kavramı asırlar önce ortaya çıkmış ve sayılar insanların üzerinde uzun uzun düşündükleri bir ilim dalı olmuştur. Mitoloji ve inanç sistemlerinde sayılara simgesel olarak çok önem verilmiştir. Sayılar, doğayı, insanı ve evreni şekillendiren gücü sembolize etmek için kullanılagelmiştir. Sayılar, günlük yaşamda hem gerçek anlamlarıyla hem de batıni anlamlarıyla yer alır. Birbirinden çok farklı ve uzak olan Mısır, Mezopotamya, Maya, Yunan, Hint ve Çin uygarlıklarının sayılara yüklediği batıni boyut neredeyse ortak özelliklere sahiptir.

Sayıların anlamını konu alan eski bilgiler, Maya, Mısır, Sümer ve Yunan uygarlıkları tarafından kullanılmıştır.

Omnia in numeris sita sunt.”
(Her şey sayılarda gizlidir.)

Üç, geometrik bir şekil oluşturan ilk sayıdır ve üçgen ile sembolize edilir. Gezegen olarak da Satürn ile sembolize edilir.

Üç, yaratıcının enerjisini temsil eder. Spiritüellik ve kaynağa ulaştıran güçtür.

Bir sembolik değer olarak baba-anne ve çocuk şeklinde kutsal bir birleşim ve onun sonucu olan çocuğu karşılar ve birlikten çokluğa geçişi ifade ettiği gibi beden-can-ruh üçlemesi şeklinde insanı sembolize etmek için de kullanılır.


Nikola Tesla, “Eğer 3,6 ve 9 sayılarının ihtişamını ve önemini bilseydiniz evrenin kapılarını açacak bir anahtarınız olurdu.” sözüyle hem 3’ün hem de sayıların önemine vurgu yapmıştır.

Pisagor’da şöyle der: “Evrim hayatın yasasıdır. Sayı evrenin yasasıdır. Birlik’te Tanrı’nın yasasıdır.”

Pisagor’a göre 3 bütünlük, Tanrısal güç, başlangıç, orta ve son ifadesiydi. Pisagor üçgeni kozmik anlamda “gelişmenin başlangıcı” olarak yorumlanmıştır. Bu önemli rol üçgeni bir nazarlık bile yapmıştır ve insanlar sihirli amaçlar için üçgen kağıt parçaları kullanmışlardır.

Üç, doğanın ve tanrısal yaratıcı gücün sayısıdır. O, verimliliği ve dengeyi ifade eder. Sevgidir ve bilgidir.

3 Büyük tek tanrılı din vardır İslam, Musevilik ve Hıristiyanlık.

Üç sayısı; dini inançlara, mitolojiye ve halk kültürünün birçok alanına sirayet eden önemli sayılardan biridir. İhvân-ı Safâ’nın da dikkat çektiği gibi “kapsayıcı sentez” olarak tarif edilen “üç”, “başı, ortası ve sonu olan” ilk “gerçek sayı” olarak görülür.

Tasavvufta, sayılar belirli mertebelerde el-Vâhid ismi ile ortaya çıkmışlardır. Dolayısıyla bir (vahid) sayısı diğer sayıların oluşmasına neden olmuştur. Bu şekilde vahid genişlemiştir  ve sayıların hükmü sayılan şeylerle ortaya çıkmıştır. Sayıların her birinin bir mertebesi olup, hepsi tek bir hakikatten ortaya çıkmasıyla beraber her bir sayının mertebesi aynı değildir. Allah tektir ve teki sever. Üç tek sayıların ilkidir ve bu nedenle ilk mertebe 3’e eşittir. İlk olmak ise aynı zamanda teklik demektir. Teklik, iktidar, çiftlik ve tekliğin sahibidir. Eşya ise ancak çift ve tekliği kendinde birleştiren bir teklikle bilfiil var olur. Bu ise birliğin kendisinde gözüktüğü ilk durumdur. Öyleyse ancak 3 vardır ve 3 ayak üzerinde durulabilir.

Üç sayısı tek sayıların ilkidir. Bu sayının hükmü mümkünlerin ortaya çıkmasını sağlayan isim olmasıdır. Çünkü Hakk’ın yaratması “ol” sözünden meydana gelir. “Biz bir şeyin olmasını dilediğimiz zaman ona ol deriz o da olur.” (Nahl, 16/40). “Ol” sözünün Arapçası  “kun” olup 3 harftir. Bu harfler kef, vav ve nun dur. Bu şekilde ilk teklik varlığa yayılmıştır ve varlığın ortaya çıkmasında kendisini göstermiştir. Bu nedenle çoğulun ilki 3 tür ve ilk tek sayıdır.  Çünkü her mümkün 1’den var olmamıştır. Her mümkün bir çokluktan meydana gelmiştir.

Türk-İslam kültüründe bazı mezheplerde Allah – Muhammed – Ali şeklinde bir üçleme olarak karşımıza çıkar.

Yunus Peygamber balinanın karnında üç gün geçirmiştir. Ramazan Bayramı üç gün süreyle kutlanır ve İslâm’da üç mübarek ay bulunmaktadır.

Anadolu’nun pek çok köşesindeki yatır ve ziyaretler çevresinde üç kez dönmek, üç defa okuyup üflemek, muhtelif olumsuzlukları def etmek için tahtaya üç kez vurmak, isteklerin yerine gelmesi için Fatiha’yla beraber üç İhlas okumak, hastalıklardan korunmak için ocağa üç kez gitmek vb. uygulamalara sıkça rastlanmaktadır.

Üç sayısı eski toplumlarda gök, yer, yeraltı üçlemesi ile kutsaldır.

Tanrıların üçlülüğü kadim Mısır’da iyi bilinmekteydi. Teb’de ilan edilen devlet dininde Amon, Chonsu ve Tanrıça Mut üç temel karakterdiler; gizemli din ise İsis, Osiris ve oğulları kurtarıcı Horus’tan oluşuyordu. Mısır’a çöken karanlık 3 gün sürmüştür. Mısır mitolojisinde cenneti, yeri ve uçurumu temsil eden üç tanrı da vardı.

Üçleme Yunan mitolojisinde ise, Zeus-Poseidon-Hades şeklindedir.

Hıristiyanlıkta Baba-Oğul-Kutsal Ruh üçlemesi şeklinde ayrıca Meryem Ana ilahilerinde sırayla anne, bakire ve kraliçe olarak karşımıza çıkar. Özellikle Yuhanna İncil’inde Hz. İsa’nın sözcüklerinin üç parçaya bölünmesi vardır. Diriliş üçüncü gün olur ve dirilen İsa, müritlerine üç kere görünür. Aziz Pavlus’un mektupları ve Vahiy üçlemelerle doludur. İnanç, umut ve merhamet gibi…

Hinduizm’de şöyle bir üçleme ile Tanrının üç yüzü gösterilir. Yaratıcı Brahma, koruyucu Vişnu ve yok edici Şiva. Hepsi tek bir tanrının tezahürleridir. Brahma olarak evreni ve insanı yaratır, Vişnu olarak hükmeder ve zamanı gelince Şiva olarak evreni yok eder. (Aum mantrası)

Eski Babil’de Sin (Ay), Şamaş (Güneş) ve İştar (Venüs) üçlemesine tapınılırdı.

Lao-Tzu şöyle der: “Bir ikiyi meydana getirir, iki üçü meydana getirir ve üç bütün şeyleri meydana getirir.”

Felsefede üçlü ilkeyi, tez, antitez ve sentez temsil eder.

Maddenin 3 hali vardır katı, sıvı, gaz.

Yaratılış 3 gruptur insanlar, hayvanlar ve bitkiler.

Bitkiler kök, sap ve çiçekten oluşur.

Meyveler kabuk, etli kısım ve çekirdektir.

Gördüğümüz ve yaşadığımız hayat 3 boyutludur.

Doğum, yaşam ve ölüm.

Üç temel renk vardır kırmızı, sarı ve mavi ve bunlar diğer tüm renkleri verebilir.

Eski bir Şaman inanışına göre kötülükleri kovmak için tahtaya 3 kere vurulur.

 

Son olarak, “Dünya sayıların gücü üzerine kurulmuştur” der, Pisagor.

Sevgide kalın.

Ali Cihan

Bir yorum ekleyin

E-posta adresiniz yayınlanmayacak.