Tüm Türkiye’nin hayatında yer edinmiş tiyatro ve sinemanın en değerli ustalarından biri olan Münir Özkul’u kaybettik. Birer birer dökülüyor Türk sinemasının yaprakları…

Münir Özkul 15 Ağustos 1925’te Bakırköy’de dünyaya geldi. Küçük yaşlardan itibaren tiyatroyla haşır neşir olan Özkul, İstanbul Erkek Lisesi’nden mezun olduktan sonra İstanbul Üniversitesi’nde Sanat Tarihi Bölümünde eğitim aldı. Sanat hayatına Bakırköy Halkevi’nde başlayan usta isim; İstanbul ve Ankara Devlet Tiyatroları, İstanbul Şehir Tiyatrolarının yanı sıra Tiyatro Ses ve Küçük Sahne gibi özel tiyatrolarda da çalıştı. Küçük Sahne yükselişinin başladığı nokta sayılabilir. Uzun süre Muhsin Ertuğrul’un yönettiği oyunlarda ve Sadri Alışık gibi başka usta isimlerle sahne yapan Münir Özkul 1950’lerde “tesadüfen” sinema sektöründe buldu kendini.

Öztürk Serengil, Gönül Yazar, Göksel Arsoy, Cüneyt Gökçer, Zeki Müren ve Yılmaz Güney gibi isimlerle başladığı sinema kariyerini özellikle Kemal Sunal, Tarık Akan, Halit Akçatepe, Metin Akpınar, Zeki Alasya ve Adile Naşit’le birlikte rol aldığı filmlerle taçlandırdı. Neşeli ve bol nüfuslu mutlu ailelerin sevecen ve yufka yürekli babası rolü hep Münir Özkul’un olacaktı.

1972 yılında çekilen Sev Kardeşim adlı filmdeki rolüyle Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde en iyi erkek oyuncu ödülü aldı. 1998 yılında Kültür Bakanlığı tarafından “Devlet Sanatçısı” unvanı verildi. 2006 senesinde Uluslararası Tiyatro Festivali Onur Ödülü, 2014’de Afife Jale Tiyatro Ödülleri’nde Muhsin Ertuğrul Ödülü’ne layık görüldü. 2015’te ise T.C. Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü’nü aldı.

Uzun yıllardır KOAH ve Demans hastalığıyla mücadele eden Münir Özkul, 5 Ocak 2018’de 92 yaşında hayatını kaybetti. Usta oyuncu 7 Ocak Pazar Günü Teşvikiye Cami’sinde kılınacak cenaze namazının ardından son yolculuğuna uğurlanacak.

Münir Usta’nın aklımızda yer eden o muhteşem rolleri ve filmlerinden bazıları şunlardır:

Sev Kardeşim (1972)

Başrollerini Tarık Akan ve Hülya Koçyiğit’le paylaştığı filmde o senelerdir izlemeye alıştığımız muhteşem yıkık dökük ama sıcak konağın içinde yaşayan sevecen babayı canlandırdı Münir Özkul ve bu rol ona Antalya Altın Portakal’dan ödül kazandırdı. Kızı ve ailesi için çırpınmaktan başka bir amacı olmayan baba rolüyle ilk o zaman hayatlarımıza girdi.

Yalancı Yarim (1973)

Bu kez Emel Sayın’ın pazarcı babası Derviş olarak karşımıza çıktı ve kızının aşkını sonuna kadar destekledi, gururluydu. Tatlı Dillim ve Sev Kardeşim’le birlikte Tarık Akan, Metin Akpınar ve Zeki Alasya’yla birlikte oynadığı filmlerin ilklerinden sayılabilir.

Mavi Boncuk (1974)

Bir klasik, tıpkı diğerleri gibi. Yönetmenliğini Ertem Eğilmez’in yaptığı filmde Emel Sayın’ı kaçırmak için iş birliği yapan bir grup fakir ama iyi yürekli insanın hikayesini izledik, benimsedik ve nerede biraz genişçe sarılmış bir halı görsek içinde Emel Sayın’ı hayal ettik, kabul edin. Son sahnesindeki duygu yoğunluğunu unutabilen var mı?

Hababam Sınıfı Sınıfta Kaldı (1975)

“Ben tüccar değilim, eğitimciyim!”
Bu filmle hayatımıza öyle bir giriş yaptı ki; unutulması imkansız! Her öğretmenin duygulanarak izlediği Müdür Muavini Kel Mahmut rolüyle eğitimi öğretimden üstün tutmayı ve tabiri caizse nasıl öğretmen olunması gerektiğini öğretti. Hepimizin çıkarması gereken derler vardı Kel Mahmut’tan. Kemal Sunal, Şener Şen, Tarık Akan, Halit Akçatepe ve Hafize Anamız Adile Naşit’le senelerdir televizyon aracılığıyla evlerimize konuk oluyorlar ve asla tekrar tekrar izlemekten bıkmıyoruz.

Bizim Aile (1975)

“Bak beyim sana iki çift lafım var! Sen mi büyüksün, hayır ben büyüğüm; ben Yaşar Usta!”
Yaşar Usta, ailesini korumaya çalışan bir baba ve yine Münir Özkul. İnsanları sınıflandıran, ezen, hor gören ve alay eden hiç kimseye verilmeyen ayarı belki de bir buçuk dakikalık bir sürede rol arkadaşı üzerinden tüm dalkavuklara vermiş oldu. O günden beri herkes onun cümlelerini ezberledi ve tekrarladı. Bu rolün üstesinden başkası da gelemezdi zaten, iliklerimize kadar duygu seline kapıldık ve çoğumuz onun bu çıkışıyla ağladık. Yaşar Usta hepimizdik.

Neşeli Günler (1978)

“Ya sen daha turşu suyunun iyisi nasıl olur onu bilmiyorsun be! Limonla olur! Sirkeeee..!”
Turşucu Kazım ve eşi Saadet turşu suyu yüzünden kavga edip boşanırlar. Çocukları da gelişigüzel ikiye bölüp, paylaşırlar. Çocuklar senelerce birbirini tanımadan büyürler, ta ki iki grup da amcaları Ziya ile karşılaşıncaya kadar. Şener Şen’in canlandırdığı Ziya karakterinin de akıllara kazandığı filmde turşuyla ilgili fikirlerini sorgulamayan yoktur. Turşu ne sirkesiz ne limonsuz olur ve çiftimiz filmin sonunda yeniden evlenirler.