Herkese merhaba! Radikal bir yaşam tarzı değişikliği yaptım. İki senedir et yemiyorum, vejetaryen oldum. “Ayşe, neden vejetaryen oldun?” diye soruyorsunuz. Ben de, bu konunun cevabını şimdi sizlere vereceğim. Neden ve nasıl vejetaryen oldum?

İlk kez 2001 yılında vejetaryen oldum

Aslında, ilk kez vejetaryen olmadım. 2001 yılında da, bir günde karar vererek et yemeyi kesmiştim. O zaman da, bünyem birçok farklı etmenden dolayı et yememek istemişti. Bunlardan bir tanesi, yogaydı. Yoga, biliyorsunuz bizi nefesle farkındalığa getiren bir şey ve yoganın pek çok prensibi var. Bunlardan bir tanesi de, şiddetsizlik prensibi. Zaten, et yemenin fizik bedenimdeki olumsuz etkilerini hissediyordum ve et yememeye karar verdim.

2001-2009 arasında et yemedim. Daha sonra, kızıma hamile kalmayı planladığım ve bu riski çok da fazla alamadığım için, tekrar et yemeye başladım. İki yıl öncesine kadar da, her gün mutlaka et tükettiğim, protein ağırlıklı bir beslenme programım vardı. Ancak, kendimi yeniden hazır hissettim.

Yapmak istediğim bir meditasyon çalışması vardı, onun için de yedi gün boyunca et yemememiz gerekiyordu. “Yedi gün boyunca yapabilirsin” dedim. Ondan önce de, kızım doğduktan sonraki iki yıl sonraki dönemde yine denemiştim ama olmadı. Mutlaka, et yerken bulmuştum kendimi.

Bu, tamamen hazır olmakla ilgili. Her ne kadar, zihnen “Et yemeyeceğim” desek de, bu ilginç bir akış oluyor. O akışta, siz bir şeye niyet ediyorsunuz. Sonra zihniniz ve bedeniniz hazır oluyor. Sonra, çevresel şartlar sizi hazırlıyor derken, güzel bir akışta, eforsuz, kendinizi zorlamadan, istediğiniz hedefe ulaşmış oluyorsunuz. Bitkisel beslenme dediğim vejetaryenlik de benim için öyle oldu.

Vegan Değilim!

Yani, hayvani hiçbir gıda tüketmiyor değilim. “Veganlık nedir? Vejetaryenlik nedir?” ondan da bahsedelim. Ki, aslında vejetaryenliğin içinde de farklı farklı bölümler var. Sadece meyve yiyenler, süt ürünleri yemeyenler ama deniz ürünleri yiyenler. Ben yumurta, peynir tüketiyorum. Hindi, tavuk ve kırmızı et dışında bazı hayvani ürünleri tüketiyorum, ancak bunlar da sınırlı. Her gün süt ya da yoğurt tüketmiyorum. O yüzden vegan değilim.

Veganlar, hiçbir hayvani gıdayı tüketmezler. Hayvanlardan elde edilmiş deri ceket, bal dahil hiçbir şey tüketmezler. Onlar daha farklı. Vegan da oldum, aslında. Geçmişte, iki yıllık süreçten sonra, zaten beden öyle bir yere geliyor ki; yumurta bile yemek istemiyorsunuz. Ben, yaklaşık 2 ay kadar tam vegandım ve açıkçası, bu bana çok iyi geldi.

Dışarıdan baktığınızda, “Aman, et yemeden olur mu!” diyebilirsiniz, ancak bu sizin olduğunuz yerle alakalı. Benim, insan olarak, çalışmalarla, kişisel olarak geldiğim yerde, artık daha fazla hayvani gıda tüketme ihtiyacı hissetmedim. Bu, hem kalbimdeki bir arzu hem de bedensel bir ihtiyaçtı. Dolayısıyla, veganlığı da denedim. Ancak, artıları olduğu kadar eksileri de var, onlardan da bahsedelim.

O dönem, çok yoğun spor yapıyordum. Fitness’da, kas kaybetmemek ve kazanmak için yoğun protein almak gerekiyor. Dolayısıyla, her gün yaklaşık 200-400 gram kadar hayvani gıdadan aldığım protein tüketiyordum. Her öğünde olmasa da; akşam yemeğinde 5-6 köfte ya da 200 gram bonfile yiyordum. Ya da somon yiyordum.

Ben, vejetaryen olduktan sonra, şöyle şeyler gelmeye başladı; “Yüzüne bir şey mi yaptırdın? Dolgu yaptırmışsın”. Hayır, arkadaşlar. Doğal bir dolgu, kilo aldım! Bende, böyle bir negatif etkisi oldu ama çok da şikayetçi değilim. Çünkü, bana göre çok da negatif bir şey değil. Çünkü, çok uzun zaman boyunca 34-36 beden arasıydım, çok kaslıydım, daha erkeksi bir vücut hatlarına sahiptim. Biraz daha kadınsı bir görünüşe sahip oldum, açıkçası şikayetçi değilim.

İki Yıl Önce Yeniden Vejetaryen Oldum

Bir meditasyona hazırlanmak için, 7 gün boyunca et yemememiz gerekiyordu. Bana iyi geldi ve sonra hiç aramadım. Zaten, bende genelde öyle olur. Bir şeyi bırakamıyorum ama bıraktıktan sonra, asla ona geri dönmüyorum.

“Canın et istiyor mu?” diye soruyorlar. Hayır, asla istemiyor. Hatta, maalesef kokusuna bile katlanamıyorum. Bir gün içerisinde neler yiyorum? Vejetaryenlik beslenme ile ilgili ayrıca bir içerik de paylaşacağım. Bu nedenle, onu şimdi anlatmıyorum.

Ben Neden Vejetaryen Oldum?

Biliyorsunuz, ben titreşim, enerji ve frekansla ilgileniyorum ve bununla ilgili de, çok fazla enerji yükseltici çalışma yapıyorum. Hayvani gıdalardan elde edilen şeylerin düşük titreşimli olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla, düşük titreşimli herhangi bir şeyi bedenime sokmak istemiyorum. Daha yüksek titreşimli, ki bunlar çiğ meyveler, sebzeler, filizler, su gibi, gerçekten doğada var olan; bir şekilde katledilmeden, rızasıyla bize gelmiş canlılar olması gerekiyor. Tabi ki, ette de vardır; ancak, içinde yaşadığımız dünyada, siz konvansiyonel bir zincirin içerisinde yaşıyorsunuz.

Yani; fabrika şartlarında yetiştirilmiş, artık inek, keçi, koyun denmeyen, kesim hayvanı denen hayvanlar, doğdukları andan itibaren, fabrikalarda, özel yemlerle, gün yüzü görmeden, çime toprağa basmadan yetiştiriliyor. Ve, çok vahşice, rızaları alınmadan, yaşamsal şartlarına saygı gösterilmeden, öldürülüyorlar, hatta katlediliyorlar diyebiliriz.

Earthlings Belgeselini İzledim

2001 yılında Earthlings diye bir belgesel izledim. Bunu da, zaten zaman zaman favori filmlerim arasında paylaşmıştım. Buradan yine paylaşalım. Bu belgesel, dünyayı bizimle paylaşan canlılara karşı tutumumuz ve insanoğlunun dünyadaki yeriyle ilgili bir belgesel. Bunun içerisinde, bir kısımda da hayvanlara yapılan şeyler vardı.

Hayvanlar, dünyayı bizimle paylaşan canlılar. İnsanoğlu, var olduğundan beri kendini dünyanın merkezi ilan eden, ekolojik sistem değil, egolojik sistemde kendini var eden, dünyadaki bütün kaynakları (bitkiler, ağaçlar, hayvanlar, kristaller, değerli metaller), hayvanların ürettikleri her şeyi, fildişini, kaplanın testislerini, aklınıza gelebilecek her şeyden faydalanıyor. Hem keyifleri için hem de sefaları için.

Çok fazla hayvan seviyorum. Hayvan aktivistiyim, çevre aktivistiyim, pek çok çevre derneğinde gönüllü olarak çalışıyorum. Dolayısıyla, yer küreyi bizimle sevecenlikle paylaşan dostlarımıza hak ettikleri gibi davranmadığımızı düşünüyorum. Şefkat ve sevgi benim için çok önemli.

Başa dönecek olursak, Earthlings belgeselini seyrettim ve bu bana çok sert geldi. Hayvanın etinden sütünden faydalanırken, ona yapılan zulümleri görüyorsunuz. Kesimhanelerde, hayvanlar hangi şartlarda etleri için öldürülüyorlar, onu görüyorsunuz. Açıkçası, çok kalbimi kırdı. Bize yakışmadığını düşünüyorum.    

Her şeyin bu kadar ilkel olması gerekmiyor. Sözüm ona, dünyadaki en gelişmiş canlılar bizlerken, biz onlar kadar gelişmiş olamamışız. Earthlings belgeselini izlerseniz, daha detaylı görürsünüz. Sömürü düzeninin bir parçası olmak istemedim.

İkincisi, biliyorsunuz artık çok fazla duyuyorsunuz, çevresel şartlar. Çünkü, et yiyebilmeniz için üretilen hayvan miktarının doğaya verdiği zarar ve karbon salınımı dediğimiz şey, korkunç miktarda. Yani, bir tane hamburger yiyebilmek için üretilen ineklerin yediği çim, gıda ve onların karbon salınımı, dünyada çok fazla yer kaplıyor. Daha fazla yeşillik tüketiyorlar, daha fazla oksijen tüketiyorlar. Dolayısıyla, bitkisel beslendiğiniz zaman, doğaya da daha az zarar vermiş oluyorsunuz.

Hayvanların temizlenmesi için çok fazla su tüketiliyor, çok fazla elektrik tüketiliyor. Ne oluyor? Hayvan otluyor, karbon salınımı yapıyor, sonrasında onu kesmeniz gerekiyor. Kesimhanede enerji harcıyorsunuz, elektrik tüketiyorsunuz, kan oluyor, onların taşınması, nakliyesi derken, işin acayip bir maliyeti var. Ancak, vejetaryen olduğunuzda bütün bu maliyetler yok. Çünkü, vejetaryen olduğunuzda dalından bir elmayı alabiliyorsunuz, çok daha kolay. İşin bu tarafı da var.

Sömürge sistemiyle yetiştirilmiş, kendi rızası dışında, hayatı elinden vahşice alınmış bir canlının etini yemeyi ve onun da bana faydası olacağını düşünmüyorum. Dolayısıyla, bitkisel beslenmeye geçtim. Onun dışında, ben vejetaryenliğe kolay geçtim, hiç aramadım. Çünkü, biz çok güzel bir ülkede yaşıyoruz. Zeytinyağımız var, meze kültürümüz var, muazzam bir kahvaltı kültürümüz var. Yani, biz yalnızca hayvani gıdalardan elde edilecek bir beslenme zincirine bağlı değiliz, çok fazla alternatifimiz var.

“Ben neden vejetaryen oldum?” sorusunu sizler için özetlemem gerekirse; biraz daha frekansımı ve titreşimimi yükseltmek, daha dingin, daha sakin, daha şefkat enerjisinde kalabilmek, vicdanı rahat bir insan olabilmek için bitkisel beslenmeyi seçtim. Çok da memnunum. Umarım, bahsettiklerim sizlere de faydalı olabilmiştir. Bu konuda, biraz duygusalım. Daha sonraki içeriklerde de, olayın teknik kısımlarını da anlatıyor olacağım. Bugünlük benden bu kadar. Hoşça kalın!