Organik tarım, insanların, ekosistemlerin ve toprağın sağlığının korunmasını sağlayan bir üretim sistemi. Gübre ve ilaçlar gibi yan etkileri olan ürünlerin kullanımı yerine yerel koşullara adaptasyon, biyoçeşitlilik ve ekolojik işlevler ile faaliyet gösteren bu tarım çeşidi, bilimin de bu konuda sağladığı katkılar ile tüm dünyadaki canlılar için daha yüksek bir hayat kalitesi vadediyor.

Genel olarak, organik tarımda doğal gübreler kullanılır, ekilen ekinler her sene değiştirilir ve böceklerin, zararlı organizmaların kontrolü doğal olarak sağlanır. Böylece sentetik ve kimyasallardan uzak kalmak mümkün olur.

Bir gıdanın organik ürünlerle üretilmiştir şeklinde etiketlenebilmesi için en az %70 oranında organik bileşen barındırması gerekir. Ancak %100 organik yazan ürünlerde bu durum elbette %100 olmak zorunda. Pek çok ülkede, organik olmayan ürünleri organik gibi satmanın çok büyük maddi cezası bulunuyor.

Organik tarımı gerçekleştirmek için organik bir toprak kullanılması gerekiyor ve bu da toprağın kompost, hayvan dışkısı gibi doğal ürünler ile zenginleştirilmesini gerektiriyor. Sentetik gübre, böcek ilaçları gibi ürünler toprakta birikim yaparak bitkileri de zehirledikleri için, insan sağlığı üzerinde olumsuz etkilere sahipler ve organik tarımda bunlardan kaçınmak mümkün oluyor.

Organik Tarımın 5 Büyük Faydası

Daha Sağlıklı ve Besleyici Gıdalar

Genel olarak, sertifikalı organik bir ürün aşağıdakiler olmadan yetiştirilir: koruyucular, radyasyon, genetik modifikasyon, kanalizasyon atıkları, sentetik gübreler ve kimyasal böcek ilaçları. Günümüzde organik olmayan pek çok gıdanın böcek ilaçları ile dolu olduklarını biliyoruz. Hatta temel olarak böcek ilaçları ile desteklenmesi geleneksel hale gelmiş 12 adet sebze ve meyve bulunuyor ve bunlar patates, biber, domates, kereviz, üzüm, kiraz, ayva, şeftali, elma, nektarin, ıspanak ve çilek. Dolayısıyla özellikle bu ürünlerde organik ürün alımına dikkat etmek gerekli.
2014 yılında yapılan bir araştırmada, organik gıdalarda çok daha fazla antioksidan bulunduğu görülmüştür. Ayrıca organik gıdalardaki zararlı ağır metal kadmiyumun da çok daha düşük oranda olduğu tespit edilmiştir. Bu konuda yapılan istatistik çalışmaları, organik ve organik olmayan besinler arasında, besin değerleri bakımından ciddi farklar olduğunu göstermektedir.

Bu çalışmadaki kadmiyum konusu gerçekten önemli çünkü bu metal toprakta doğal olarak bulunur ve bitkiler de onu topraktan emerler. Lakin ciddi sağlık sorunlarına sebep olur ve organik gıdalarda onun az bulunduğunu görmek iyi bir haber.

Çevresel Etkiler

Peki organik tarım çevre için neden daha iyidir? Klasik tarımın aksine organik tarımda yapay ve kimyasal böcek ilaçları ile gübreler kullanılmaz. Yani toprak kirletilmez ve özellikle su kaynaklarına bu maddeler karışmazlar. Zira klasik tarımda aynı miktarda ürün alınabilmesi için her sene daha fazla gübre kullanılması gerekir. Yapay gübre ve ilaçların kullanımı toprak kalitesini de düşürür ve erozyonu daha mümkün hale getirir.

Tarım kimyasalları sadece kanser ve gelişim problemleri ile değil, aynı zamanda dünya çapında arıların azalması ile de büyük bir ilişki içerisindedirler. Kuşlar ve yarasalar gibi tozlaşmayı sağlayan diğer canlılar üzerinde de tarım kimyasallarından kaynaklanan hasarlar mevcuttur.

Organik tarım çevre için çok daha sağlıklıdır çünkü toprakta uzun süre kalan kimyasal maddeleri barındırmazlar ve besin zinciri de toksik maddeler ile dolmaz. Organik tarımda her yıl değişik bir ekinin ekilmesi sayesinde toprak kalitesi korunur ve erozyon da önlenir. Ürünlere böceklerin gelmesine engel olarak kullanılan ek bitkiler ise hem ana bitkinin gelişimini hızlandırır hem de böcekleri uzak tutar. Yani genel olarak, organik tarım sağlıklı bir bitkisel ortam oluşmasına yardımcı olur ve doğayı yok etmek yerine onunla birlikte işlev gösterir.

GDO’lar Yoktur

Sertifikalı bir organik tarım ürününde hiç genetiği değiştirilmiş yani GDO’lu gıda bulunmaz. GDO’lu ürünlerin tehlikeleri henüz tam olarak bilinmiyor çünkü bu ürünler uzun yıllardır bizimle değiller. GDO’nun sağlıklı olduğunu gösteren çalışmalar ise doğal gıdaların genetiği değiştirilmiş gıdaların üretimini sağlayan şirketler tarafından yayınlanıyorlar.

GDO’lu gıdalar konusundaki en önemli hususlardan bir tanesi, bu ürünlerin üretimi sırasında DNA zararının oluşması ve mutasyonların ortaya çıkması. Herhangi bir yaşayan organizmadaki mutasyonlar, olumsuz etkilere sahip olabilirler. Örneğin insanlardaki kanser ve doğumsal anomaliler, DNA’daki mutasyonlardan kaynaklanırlar.

Hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalar, sadece GDO’lu gıdalar ile beslenen farelerde organları bile engelleyebilen tümörlerin oluştuğunu göstermiştir ve fareler açık şekilde sağlık açısından olumsuz etkilenmişlerdir.

Böcek İlaçları Yoktur

Kimyasal ilaçların çevre için kötü olmalarının yanında, insan sağlığını da etkiledikleri bilinmektedir. İlaç bulunan besinlerin tüketimi maalesef bu ilaçların bedenimizde birikmesine sebep olur. Bu durum hafıza kaybı, besin alerjisi, diyabet, kanser, obezite, kısırlık ve Parkinson hastalığı gibi pek çok ilaç kaynaklı sağlık probleminin ortaya çıkmasına sebep olur.

Araştırmalar böcek ilaçlarına olan maruziyeti azaltmanın gerçekten olumlu etkileri olduğunu gösteriyorlar çünkü bu ilaçlar insan bedeninde birikim yapma özelliğine sahipler ve bunlara olan maruziyetimiz daha anne karnındayken başlıyor. Rahimde gelişen bebekler bu ilaçlara karşı daha hassaslar çünkü henüz gelişimlerini tamamlamış değiller. 1972 yılında yasaklanan böcek ilacı DDT, 40 yıldan uzun süredir yasak olmasına karşın ABD’deki bireylerin vücutlarında hala onun izleri bulunabiliyor.

Tarım İşçileri İçin Daha Sağlıklıdır

Organik tarım tarlada çalışan çiftçiler ve hayvanlar için de daha sağlıklı bir seçenek. Zira çiftçiler kimyasal ürünlere maruz kalıyorlar ve ardından üstlerine bulaşan, soludukları bu kimyasalları kıyafetleriyle birlikte evlerine de taşıyorlar.

Çiftçiler böcek ilaçları ile çok sık çalışmak zorunda kalıyoralr ve bunun neticesinde göz rahatsızlıkları, kaşıntılar, bulantılar, sersemlik, kusma ve baş ağrıları ile baş etmek zorunda kalıyorlar. Hatta bu ilaçların nörolojik hastalıkları, kısırlığı ve kanseri tetiklediği de biliniyor. Organik tarım yapan çiftçiler ise bu etkilerden kaçınabiliyorlar.