İnsanlık tarihi boyunca erkekler hep bir güç gösterisi, ben “hep bilirim”, “her şey benden sorulur” tavırları içinde yaşamış ve halen de yaşamaktalar. Erkekler; kral, hükümdar, padişah, sultan, başkan olmuşlar, hep yönetmişler! Ancak bunu söylerken küçük denilebilecek, ama aslında çok büyük bir ayrıntıyı da gözden kaçırmamak lazım ki; aslında bu “yöneten” erkeklerin her birini de yöneten bir kadın varmış. Bizler Osmanlı soyundan geliyorsak, sadece kendi soyumuza, tarihimize baksak yeter bu gerçeği görmek için. Kösem’inden, Hürrem’ine, Mahidevran’dan Safiye Sultan’a kadar aslında hep kadınlar çekip çevirmişler hem Sultan’ı, hem kendi hayatlarını hem belki de bizlere kadar uzanan bir tarihi değiştirmişler. İşte bu kadınların başında gelen, belki de Osmanlı tarihinin en güçlü kadını olan Kösem Sultan kimdir, bir bakalım.

Hırs, ihtiras, aşk, güç ve daha fazlasıydı Kösem Sultan!

Kösem Sultan, padişah 1. Ahmet’in nikahlı eşi, 1. İbrahim’in de annesidir. 1590 yılında Bosna’da doğan Kösem Sultan, 1651 yılında Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde Kostantinopolis’te vefat etmiştir. Osmanlının kadınlar saltanatındaki en nüfuslu hasekilerin sonuncusu olarak anılan Kösem Sultan, 30 yıl Valide Sultan olarak kalmış, 20 yıl da vekil sıfatıyla Osmanlı İmparatorluğu’nu yönetmiştir. Kösem Sultan, 1. Ahmed’in kardeşi ve ondan sonra tahta geçen varis 1. Mustafa zamanında saraydaki etkinliğini bir hayli artırmıştır. 1. İbrahim ya da daha bilinir adıyla Deli İbrahim zamanında ise Kösem Sultan gücünün zirvesinde olarak, Osmanlı’yı neredeyse tek başına yönetmiştir. Gücüne hayran kalınan, herkesin el pençe divan durduğu Kösem Sultan!

Çocuk yaşında saraya cariye olur!

Asıl adı Anastasya olan, Kösem Sultan ya da Mahpeyker; Bosna’da hayata gözlerini açtıktan sonra, daha çocuk yaştayken Bosna Beylerbeyi tarafından İstanbul’da bulunan Kızlarağası’na gönderilmiştir. Burada kısa süre içinde, henüz 15 yaşındayken I. Ahmet’in dikkatini çekti ve gözdesi olmayı başardı. Hal böyle olunca öncelikle Anastasya olan adı Mahpeyker şeklinde değiştirildi. Ardından da 1. Ahmed’in nikahlı eşi olarak Kösem Sultan oldu.

Zamansız terk etti 1. Ahmed!

1.Ahmed ile yaşadığı dönem içinde hayatı tam da Sultanlar gibiyken Sultan Ahmed vefat edince Kösem Sultan için kötü günler başladı. Sultan Ahmed’in yokluğu Kösem Sultan için zaten yeterince zordu bir de taht kavgaları ve iktidar savaşları vardı ki, Kösem Sultan’a da eski saraylara taşınma yolu göründü.

1. Ahmed, kardeş katlini yasaklayan Padişah olarak gönülleri fethetmişti. Osmanlı İmparatorluğu’nun Kanuni Sultan Süleyman’dan sonra gördüğü en kudretli padişahın da 1. Ahmed olduğu söylenir. Hal böyle olunca 1590 yılında doğan, 1617 yılında vefat eden, genç yaşında tahta çıkan, Kösem Sultan’a deliler gibi aşık olan 1. Ahmed hem halkın hem de Kösem’in kıymetlisiydi. Tifüs hastalığına yakalanıp daha 27 yaşındayken vefat eden 1. Ahmed’in biriciği Kösem Sultan bu vefattan sonra hemen eski saraya gönderildi. İşte bu dönemler Kösem Sultan için çok hüzünlü ve tam anlamıyla çöküş yıllarıydı.

Küllerinden doğdu Kösem Sultan!

1.Ahmed’den sonra tahtta çıkan 2. Osman, yani Genç Osman yeniçeriler tarafından öldürülünce Kösem Sultan’ın oğlu IV. Murat tahta geçti. Hal böyle olunca Kösem Sultan yine güçlü bir şekilde saraya döndü ve taht kavgaları, kadınlar arasındaki bitmeyen entrikaların tam ortasına geldi. Artık Kösem Sultan çok daha güçlüydü. Çünkü tahta çıkan IV. Murat sadece 11 yaşındaydı ve annesinin her türlü yönlendirmesine çok muhtaçtı. 1623 ve 1632 yılları arasında yani tam 9 yıl boyunca aslında Osmanlı İmparatorluğu’nu Kösem Sultan yönetmiştir denilebilir. Yönetimin perde arkasında hep kendisi vardı, hatta kadınların katılımının yasak olduğu Divan Toplantıları’na bile önüne bir perde çekilerek katılıyordu.

Evlat acısı zordu elbette, ama başka bir oğlu daha vardı!

Annesinin himayesinde, yönetiminde padişahlık yapan IV. Murat zamanla büyüdü ve yönetim işleri konusunda da bilgi, beceri sahibi birisi haline geldi. Bu sebeple 1632 yılından itibaren annesi Kösem Sultan’ı yönetimden uzaklaştırdı. Ancak IV. Murat’ın da hükümdarlığı hiç uzun sürmedi, 1940 yılında, daha gençliğinin baharındayken hayatını kaybetti.

IV. Murat’ın ölümü elbette ki Kösem Sultan’ı çok üzmüş, derinden yaralamıştı. Ancak boşalan tahta geçecek varis de yine Kösem Sultan’ın oğlu 1. İbrahim, yani Deli İbrahim’di. Çünkü IV. Murat’ın ölümünden sonra Osmanlı Soyu’nu devam ettirebilecek tek bir kişi kalmıştı, o da: 1. İbrahim idi. Başka bir seçenek olmadığı için tahta çıkarılan Deli İbrahim’in zihinsel yeterlilikleri yönetim ya da pek çok için uygun değildi. Hal böyle olunca da anlı, şanlı Osmanlı İmparatorluğu’nu 1. İbrahim’in annesi Kösem Sultan yönetecekti. Kösem Sultan’ın Deli İbrahim’e vekil olarak yaptığı yöneticilik tam 8 yıl sürdü, ardından 1. İbrahim öldürüldü.

Bu evlat kaybı aslında Kösem Sultan için çok da önemli bir kayıp değildi, çok da yıkıcı olmamıştı. Çünkü tahta öldürülen 1. İbrahim’in oğlu, Kösem Sultan’ın da torunu IV. Mehmet oturtuldu. Bundan dolayı da Kösem Sultan’ın taht üzerindeki etkisi daha sağlam, çok daha köklü hale geldi.

Kösem Sultan’ı ancak kendisi kadar hırslı, güçlü bir kadın yıkabilirdi!

Yine tahtın bütün gücü elindeydi, torununu istediği gibi yönlendiriyor, koskoca imparatorluğu da yönetiyordu. Aslında Kösem Sultan için ortada tek bir sorun vardı, o da; 1. İbrahim’in eşi, tahta çıkan IV. Mehmet’in de annesi olan Turhan Hatice Sultan’dı. Kösem Sultan, onunla büyük bir güç kavgası, çekişme, kıskançlık travmaları yaşadı. Çünkü bir Kösem Sultan kadar olmasa da, Turhan Hatice Sultan da, Osmanlı Tarihi’ndeki en güçlü ve en ihtiraslı kadınlardan birisi olarak biliniyor. Evet, en büyük sorun yine bir kadındı ve Kösem Sultan babaannesi olması sıfatıyla hak iddia ederken, asıl IV. Mehmet’in annesi onun önünde büyük bir engel olarak duruyordu.

İster yıl 1600’ler olsun isterse 2000’ler kadınların arasında kalmamak, kadın kavgasından, hırsından kaçmak gerek. Çünkü daha 15 yaşındayken Padişah 1. Ahmed’in gözdesi olan, ona nikah yaptıran, kocasının ölümünün ardından yıllarca oğulları vasıtasıyla Osmanlı İmparatorluğu’nu yöneten, her ölümde acılarından yeniden doğan Kösem Sultan, Turhan Hatice Sultan’ın şerrine sadece 3 yıl dayanabilmişti. Bu güç kavgası başladıktan 3 yıl sonra, 1651 yılında, Turhan Sultan, 61 yaşındaki Kösem Sultan’ı boğdurarak öldürdü. Çünkü Kösem Sultan ölürse oğlu, taht ve dolayısıyla yönetim konusunda artık tek söz oğlu vasıtasıyla onun olacaktı. Ancak hiçbir şey pek de beklediği gibi gelişmedi.

Elbette ki bu vahim olay Osmanlı yönetimine çok büyük ders oldu. Padişahların annelerinin yönetimdeki etkisinin azaltılması, hatta kaldırılmasına yönelik yaklaşımlar uygulandı. Bu bağlamda kadınların hırs yarışını azaltmak için Köprülü Ailesi’ne bağlı olan sadrazamlar padişahların her kararlarında yanlarında yer almaya başladılar. Bu açıdan bakarsak Osmanlı İmparatorluğunda etkisi çok net olan, hatta imparatorluğu yönetecek kadar baskın olan son karakterin Kösem Sultan olduğunu söylemek mümkün.